12/12/2017 | Yazar: Ali Özbaş

Ama ille de Ayta Sözeri diyorum; hem oynuyor hem de şarkılarıyla yaşam coşkusu veriyor.

Aile Arasında Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Ama ille de Ayta Sözeri diyorum; hem oynuyor hem de şarkılarıyla yaşam coşkusu veriyor.

Gülse Birsel, “GAG” programı ile tanıdığım, komik reklamların aradaki sunumlarında komedi anlayışına hayran kaldığım, “yahu tam benim kafadan” diyerek zevkle izlediğim, cool sunum tarzıyla da takdir ettiğim bir star. “Star” çünkü yazarlığı gibi oyunculuğu da fikirleri de fikirlerini sunuşu da onu yıldızlaştırıyor. Peşinden “Avrupa Yakası” ile geniş bir kadroya her birini parlatacak şekilde senaryo yazabildiğini gösterdi. Tanıdığımız oyuncuların hayran kaldığımız performanslarına yenilerini ekledikleri bu dizi kimi yeni oyuncuları da sanat dünyasına kazandırdı. Uzun soluklu dizi bitince bir süre mola veren Gülse Birsel gazete yazılarına devam ediyordu. “Hırsız Var” ve “7 Kocalı Hürmüz” sinema filmlerinde de oyuncu kadrosundaydı. “Yalan Dünya dizisi ile yine geniş kadrolu bir komedi ile ekranlarda yer aldı.

Bir espri bulup kişiye yakıştırsa da en fazla üç bölüm o espriden ekmek yemesine müsaade eden tarzı ile hem karakteri hem seyirciyi sıkmama gibi başarısından da bahsetmezsem ayıp olur. Her ne kadar “Yalan Dünya”, “Avrupa Yakası”nın yanında sönük kalsa da yığınla dizinin arasından belli bir başarı ve kalite ile sıyrıldığı aşikârdı.

Yeni bir dizi yazmakta olduğunu ama öncelikle üstünde çalıştığı sinema filmi bittikten sonra dizinin çekimine başlanacağını duyduğumda heyecan yapmamam ne mümkündü. En son “Ulan İstanbul”un ardından TV’de yerli dizi takibini bırakmıştım. “Fi”yi internet dizisi olarak değerlendirdiğimi belirterek “yalan söylüyorsun, şırrak” demeye hazırlananları susturayım. Şöyle haftalık bir takip ve de güleceğime olan inancımla diziyi iple çekiyordum. Niyeyse filme dair bir türlü heyecan duymamıştım. Ta ki Ayta Sözeri’nin de dizide yer aldığını duyurup, “biblolarım harika bir komedi geliyor” paylaşımına kadar. Samimi olduğuna emin olduğum paylaşıma inanarak harika bir komedi geleceği bir yana, “Kayıp Şehir” ile kendisinin sade ama içten oyunculuğunu bilmem bir yana, şarkıcılığı ile de başarılı bir ayrı star idi. Üstelik sosyal anlamda da sahiplenici, trans birey olduğunu her daim söyleyerek trans bireylerin başta olmak üzere LGBTİ’lerin haklarından da her daim bahsetmeyi bilen bir star. Çünkü didinerek tırnağı ile gelmeye çalıştığı bu yere doğru attığı her adımda karşısına çıkan engellerin bir kısmı ‘sanatçı sanatçıyı aşağıya çeker, kıskanır’ engelleri olsa da büyük bir kısmı da trans olmasından dolayı uğradığı ayrımcılıktır. Arkadaşları ile eğlenmeye gittiği mekânlara alınmamaktan, bu mekânlarda sahne alması için teklif götürülmesine evrilir durum. Evsiz kaldığı dönemde Sezen Aksu’nun desteğini alır. Bu dönemleri unutmaz, unutturmaz.

Engin Günaydın’ı da efsane dizi “Avrupa Yakası” ile tanıyıp canlandırdığı karakteri çok sevmiştik. Bu önemli bir nokta, o karakter gerçek anlamda herkesin hayatının bir döneminde karşılaştığı, evlat olsa sevilmez bir tipleme idi aslında. Sonrasında “Vavien” filmi ile oyunculuğunun ne kadar iyi olduğunu gösterdi bize. “Galip Derviş” ile de başarılı işlerde yer aldığını, bu işlerin başarısında ne kadar katkısı olduğunu bir kez daha gördük. Takıntılı, sorunlu tiplemeleri canlandırmada başarılı, bu roller de eldiven gibi tam oturuyor üstüne.

Demet Evgar, envai çeşit isme bürünen “1 Kadın 1 Erkek” ile uzun yıllar boyunca insanların beğendiği bir sanatçı olurken komedide de dramda da başarısını kanıtlamış biri.

Derya Karadaş 1-2 bölümlük skeç kısmı için düşünülmüş “Yalan Dünya”ya. Ancak o bölümlerde öylesine yıktı geçti ki seyirciyi, dizinin vazgeçilmezi oldu. Her rolün kadını olmayabilir ki “Güldür Güldür Show”da kimi skeçlerde farklı gibi dursa da benzer tiplemeleri çağrıştırdığını görebiliyoruz, ancak uygun bir rolde öylesine parlıyor ki dediği her söz dillerde pelesenk oluyor.

Ekranda en az görülen olsa da Gülse Birsel bu filmde kendine yazdığı karakteri öyle kilit noktaya koymuş ki karakter yaratmadaki başarısına bir kez daha şapka çıkarıyor insan. Keza birçok rolden kısa ve az konuşmaya sahip Gülümser rolü ile Devin Özgür Çınar da akılda kalmasını biliyor.

Filmin belkemiği Demet Evgar, Engin Günaydın, Devrim Yakut, Erdal Özyağcılar, Fatih Artman zaten filmi alıp götürüyorlar. Ama ille de Ayta Sözeri diyorum; hem oynuyor hem de şarkılarıyla yaşam coşkusu veriyor.

Solmaz müzikholde şarkıcılara vokalistlik yapıyor. 21 yıldır birlikte olduğu, saz ekibinden erkek arkadaşının kendisini genç bir kız için terk etmesi ile başlıyor hikâyemiz. Bu sırada kayınpeder destekli işlerini batırmış olan Fikret’in de karısının boşanma isteği ve Fikret’i evden göndermesine tanık oluyoruz. Çeşitli yanlış anlamalarla tanışan ikilimizin birbirine destek çıkmaları ile gelişiyor hem film hem de aralarındaki ilişki.

Solmaz’ın kızının erkek arkadaşı, Adanalı zengin ailenin oğlu Emirhan’ın aileleri tanıştırma ve evlenme isteği bir anda ortalığı karıştıracak, aile arasında bir isteme ve nikâh ile işin içinden sıyrılma planı kuran bu insanları 3 gün 3 gece sürecek bir düğün için Adana’ya doğru fırlatacaktır.

Filmin ilk yarısı İstanbul’da, ikinci yarısı da Adana’da geçiyor. Bir komedi filmi için uzun gibi dursa da 124 dakika gayet uygun bir süre olmuş geniş kadrolu filmi yeterince anlatıp tamamlamak için.

Kimi sorunlu yerler olmasına rağmen filmi izlemeye başladığınız ilk 10 dakikadan itibaren ufak gülücükler yerini kahkahaya, keyifli bir izlemeye bırakıyor. Topluma yönelik tespitleri ve bunu filme serpiştirmesi ile Gülse Birsel her zamanki sosyolojik başarısını tekrarlıyor. Umarım bu başarı bu kadroyu gevşetmez, bundan sonrası için dört dörtlük bir eser için bir araya getirtir.

Ali Özbaş'ın sinema yazılarının tamamına ulaşmak için burayı ziyaret edebilirsiniz.


Etiketler: kültür sanat
nefret