22/04/2025 | Yazar: Oğulcan Özgenç
Özgür Renkler Derneği’nin “‘Aile Yılı’na Lezbiyen* Manevra” başlıklı yeni raporunun lansmanı Defne Güzel ve Berfu Şeker’in katılımıyla çevrimiçi olarak yapıldı.

Özgür Renkler Derneği’nin “‘Aile Yılı’na Lezbiyen* Manevra” başlıklı yeni raporunun lansmanı çevrimiçi olarak yapıldı.
Rapor; Türkiye’de toplumsal cinsiyet karşıtlığının aile politikaları üzerinden nasıl kurumsallaştığını ve bu kurumsallaşmanın hem kadınlar hem de LGBTİ+’lar açısından yarattığı sonuçları analiz ediyor. Lezbiyen*liğin kuir feminist okumasından ilham alan rapor; Türkiye’de mücadele eden lezbiyen* aktivistlerin kurgulanmış kadınlığı özgürleştirdiğine dikkat çekiyor.
Rapor kapsamında; LGBTİ+ örgütlerinin ve feminist örgütlerin nefret söylemlerine, kadın ve LGBTİ+ haklarına ilişkin hazırladığı raporlar incelendi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2024’ün mayıs ayında yayınladığı Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Eylem Planı ve Vizyon Belgesi analiz edildi. Bunlarla beraber; kapsamlı bir haber taramasını içeren raporda 10 lezbiyen* aktivistin “Aile Yılı” ve iktidarın aile politikalarına ilişkin görüşleri de yer aldı.
Lansman ilk olarak Ecmel Deniz’in Özgür Renkler Derneği’ni tanıtmasıyla başladı. Deniz, Özgür Renkler’in Bursa’da faaliyet gösteren tek LGBTİ+ derneği olduğunu belirterek sözü Defne Güzel’e bıraktı.
“LGBTİ+ düşmanlığı, iktidar için artık temel bir siyaset”
Lansman kapsamında Güzel, “Aile Yılında Lezbiyen Manevra!” başlıklı sunumunu yaptı. Güzel, Aile Yılı ilanının yanı sıra bu senenin önemli gelişmelerinden birinin Meclis’e HÜDA-PAR tarafından sunulan LGBTİ+ karşıtı kanun teklifi olduğunu belirtti.
Güzel, iktidarın politikalarının "düşman siyasetini" yaymayı amaçladığına dikkat çekerek şunları söyledi:
“Bu raporu hazırlarken iktidarın aile politikaları karşısında örgütlülüğümüzü hatırlamak istedik. LGBTİ+ düşmanlığı, iktidar için artık temel bir siyaset. Eylem planlarında bu nefret, somut bir biçimde karşılık buluyor. Aile Bakanlığı’nın icracı bakanlık olarak, LGBTİ+ karşıtlığı konusunda hareket ettiğini görüyoruz. LGBTİ+’ları bir proje, bir tehdit olarak yansıtıyorlar. Tüm bu süreç; ifade özgürlüğümüzün, örgütlenme özgürlüğümüzün ihlalleri ile sonuçlanıyor. Buradaki amaç düşman siyasetini yaymak.”
“Lezbiyenliğin* imkanıyla kurulan bir direniş hattı var”
Güzel, iktidarın hedefine koyduğu kesimler arasında kadınların da bulunduğunu vurguladı ve Aile Yılı ilanının nefret söylemleri açısından “bir taç giyme töreni” olduğunu belirtti:
“Aile Yılı Eylem Planı, yoksulluk sorununu görmezden geldi; kadınların öldürülmemesi için, LGBTİ+’ların haklarının ihlal edilmemesi için bütçe ayırmadı. Nefret cinayetleri ve nefret söylemleri, iktidar eliyle arttı. Lezbiyenler*, lubunya ama kadın oldukları için de hak ihlallerine maruz kalıyor. Kadınlık ve erkeklik rollerini reddeden lezbiyenler*, denetim altında tutulmak üzere kurgulanmış kadınlığı yaşam pratikleri ve mücadeleleriyle özgürleştiriyor. Örgütlenmenin yeniden önem kazandığını, lezbiyenliğin* imkanıyla da kurulan bir direniş hattının var olduğunu söylemek isterim.”
“İktidar, kindar ve dindar nesil yetiştirmekte başarılı olamadı”
Lansman, Berfu Şeker’in “Aile Yılı Değil, Direniş Yılı” başlıklı sunumuyla devam etti.
Şeker, Aile Yılı ilanı ve Aile Eylem Planı ile iktidarın toplumu şekillendirmeye çalıştığını söyledi. Şeker, şu ifadeleri kullandı:
“Tek adam rejiminin sürebilmesi için buna uygun bir siyasete ihtiyacı var. Kadınların kazanımları, Meclis bünyesinde ve dışında sürdü. İktidar, kindar ve dindar nesil yetiştirmekte başarılı olamadı. Kadınlar, feministler düşüncelerini kitleselleştirdi. Bu, iktidarın sinirini bozuyor. Dolayısıyla tüm bakanlıklar nezdinde anaakımlaştırdığı Eylem Planı’nı oluşturdu.”
“İktidar, geleneksel toplumsal cinsiyet rollerini tahkim etmek istiyor”
Eylem Planı ile yeni neslin şekillendirilmek istendiğine dikkat çeken Şeker, şunları söyledi:
“Kadının bedeni ve emeğinin tahakküm altına alınmak istendiğini görüyoruz. Katı cinsiyet rollerinin aşındırıldığı bir dönemdeyiz ama iktidar, muhafazakâr cinsiyet rolleri üzerinden bunu yeniden tahkim etmek istiyor. İktidar, bu geleneksel toplumsal cinsiyet rollerini tahkim etmeye çalışırken LGBTİ+’ları düşmanlaştırıyor. Eylem Planı’nda öne çıkan unsurlardan birisi de sansür. Bir başka unsur ise uluslararası faşist bloğa eklemlenme.”
Nüfus Politikaları Kurulu ve Aile Enstitüsü’nün kurulduğunu hatırlatan Şeker, “Normal doğum diyerek sezaryeni istemiyorlar. Bunu, ‘fıtrat’ meselesine ve sezaryen ile doğum yapan kadınların daha fazla doğum yapamayacağına bağlıyorlar” dedi.
Şeker, LGBTİ+ karşıtı kanun teklifine değinerek ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın KADEM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmayı hatırlatarak şöyle devam etti:
“Aile Yılı diyorlar ama aileler örgütleniyor. LGBTİ+ çocukları için örgütlenen LİSTAG ve GALADER gibi ebeveynlerden sonra şimdi de protesto hakkını kullandığı için tutuklanan çocukları için anneler, babalar örgütleniyor.”
Etiketler: insan hakları, kadın, medya, nefret suçları, çalışma hayatı, sosyal hizmet, aile, sağlık, siyaset, sağlık hakkı, özel haber