11/04/2011 | Yazar: Kaos GL

Akdeniz Üniversitesi’nde “Toplumsal Cinsiyet ve Ayrımcılık” paneli yapıldı. 60 kişinin izlediği paneli, Yrd. Doç. Dr.

Akdeniz'de ‘Toplumsal Cinsiyet ve Ayrımcılık’ Paneli Yapıldı Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Akdeniz Üniversitesi’nde “Toplumsal Cinsiyet ve Ayrımcılık” paneli yapıldı. 60 kişinin izlediği paneli, Yrd. Doç. Dr. Faik Ardahan’ın danışmanlığını yaptığı Sosyal Düşünce Topluluğu organize etti.

“Cinsel Haklar ve Ayrımcılık” başlıklı sunumuyla Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Doç. Dr. Tuğrul Erbaydar ile “Ayrımcılık Bir Hak mıdır?” başlıklı sunumuyla İzmir Ekonomi Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Devrim Sezer katıldılğı panel,   Sosyal Düşünce Topluluğu’nun evsahipliğinde (8 Nisan) yapıldı. Kaos GL’den Ali Erol’un “Hastalıktan Hak Talebine Eşcinselliğin Adlandırılışının ve Anlamlandırılışının Seyri”ni anlattığı paneli Sosyal Düşünce Topluluğu Öğrenci Başkanı Tekin Keskin modere etti.
 
“Farklı ayrımcılık türlerine maruz kalan kesimler arasında bir dayanışma ağı, bir gökkuşağı koalisyonu kurulmalı”

Devrim Sezer, “Ayrımcılık bir hak mıdır?” başlıklı sunumunda, LGBT’lerin insan hakları mücadelesinde son yıllarda önemli bir mesafe katedildiğini, kısa bir süre öncesine kadar Türkiye’de varlığı tamamen inkar edilen ve görmezden gelinen LGBT’lerin artık görülüyor olduklarını ama tanınmadıklarını dile getirdi. Bununla birlikte “görülüyor olmanın”, “inkar”dan “tanınma”ya giden yolda önemli bir adım olduğunu da vurguladı.
 
Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığının düşünce özgürlüğü kapsamında ele alınamayacağını söyleyen Sezer, toplumsal önyargı ve tabuların damgaladığı ve anayasanın görmezden geldiği veya haklarını tanımadığı LGBT’lerin (tıpkı ırkçılığa, cinsiyet veya etnik köken ayrımcılığına maruz kalan kesimler gibi) talep ettiğinin hoşgörü değil, insanlara ayrımcılık yapma hakkının bahşedilmediği ve nefret suçlarının olağanlaştırılmadığı bir toplumsal hayat ve LGBT’lerin eşitlik ve özgürlük talebinin yasalarla güvence altına alındığı, kalabalığın azlığı ezmediği bir siyasi tahayyül olduğunu belirtti.
 
Tanınmanın özgürlük ve eşitlik talebini kamusal alanda seslendirmekten, örgütlü mücadeleden ve farklı ayrımcılık türlerine maruz kalan kesimler arasında kurulacak bir dayanışma ağından, bir gökkuşağı koalisyonundan geçtiğini söyleyen Sezer, akademinin de kendi içinde barındırdığı homofobiyle yüzleşmesi gerektiğinin altını çizdi.
 
“Tıp, tarihi boyunca hep egemenden yana olmuştur”

“Cinsel Haklar ve Ayrımcılık” başlıklı sunumuyla Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Doç. Dr. Tuğrul Erbaydar konuşmasında şunları söyledi:
 
“İnsan hakları ilkelerini cinsel yaşam açısından okuduğumuzda, herkesin ayrım gözetilmeksizin kendi yaşam biçimini ve cinsel yönelimini seçme, bu doğrultuda özgürce birliktelik kurma, evlenme, sağlık hizmeti alma, kendini dışavurma ve örgütlenme hakkı olduğu açıktır. Bu haklar insanın insan olarak varoluşuna dayalıdır ve insan hakları evrensel beyannamesine dayalı cinsel haklar olarak  tanımlanmıştır. Hiç kimsenin kendine egemen bir konum atfedip, hoşlanmadığı yaşam biçimleri ve cinsel tercihleri üzerinde baskı kurmaya, özgürlüğün sınırlarını tarif etmeye, cinsel yönelimleri nedeniyle kişileri hoşgörmeye ya da suçlamaya hakkı yoktur.”
 
Bir soru üzerine Erbaydar, tıbbın yaklaşımını değerlendirdi: 
“Tıp yüzyıllardır egemenlik ilişkileri içinde şekillenmiş bir disiplindir; bu nedenle de 'normal' ile 'anormal' olanı tanımlarken çoğu kez egemenin ideolojisini doğrulamak üzere hareket etmiştir. Bu sadece eşcinsellik konusunda değil, bir çok başka alanda da görülebilir. İnsan hakları yaklaşımı tıbbın normatif ahlaki yaklaşımdan biraz olsun sıyrılmasına olanak sağladığı için bugün eşcinsellik artık bilimsel anlamda hastalık kategorisinden çıkmıştır."
 
“Olması gereken buydu ama ben hiçbir engellemenin olmaması karşısında şaşkınlığımı gizleyememiştim”

Sosyal Düşünce Topluluğu’nun geçen seneki başkanı ve “Toplumsal Cinsiyet ve Ayrımcılık” etkinliğinde büyük emekleri olan Osman Ayer, etkinliği, “homofobik ayrımcılığın önüne geçmek için ilk adımlar” olarak saydıklarını belirtti.
 
Akdeniz Üniversitesi öğrencilerine katılımlarından dolayı teşekkür eden Ayer şunları söyledi: “Günümüzün en büyük kanayan yaralarından olan Toplumsal Cinsiyet ve Ayrımcılık konusuyla ilgilenmek elbette toplumsal sorunlara duyarlı olan Sosyal Düşünce Topluluğunun en önemli görevidir. Üniversitemiz kampüsünde yapılan bu etkinlikte ayrımcılığın nedenlerine, boyutlarına ve sonuçlarına değinmeye çalıştık.”
 
Osman Ayer, “Toplumsal Cinsiyet ve Ayrımcılık” söyleşisinin engellenmeden bu yıl kampüste gerçekleşmiş olmasının kendisini heyecanlandırdığını belirtti ve ekledi: “Etkinliğin onaylandığını yani geçen seneden farklı olarak kampüste yapılacağını duyduğumda anormal bir sevinç içinde buldum kendimi. Aslında olması gereken buydu ama ben hiçbir engellemenin olmaması karşısında şaşkınlığımı gizleyememiştim. Bir diğer şaşkınlığı da etkinlikte birçok bölümden gelen öğretim görevlilerini ve öğrencileri gördüğümde yaşadım. Gelecek sene gerçekleştirilecek olan etkinliği sabırsızlıkla bekleyecem.”
 
“Sosyal Düşünce Topluğu olarak homofobiye karşıyız ve karşı olmaya devam edeceğiz”

Sosyal Düşünce Topluluğu’nun Öğrenci Başkanı Tekin Keskin, Akdeniz Üniversitesi Sosyal Düşünce Topluluğu’nun 2007 yıllında kurulduğunu ve toplumsal sorunlara yönelik etkinlik gerçekleştirdiklerini söyledi.
 
Keskin, geçen sene etkinliği, Sosyoloji Öğrencileri ve Kaos GL Derneğinin desteğiyle kampüs dışında yaptıklarını hatırlatarak, “Toplumsal Cinsiyet ve Ayrımcılık” etkinliğinin bu sene kampüste yapılabilmesi için emeği geçen arkadaşlarına ile hocalarına teşekkür etti.
 
“Biz Sosyal Düşünce Topluluğu olarak yaşam alanındaki tüm kesimlere hitap edip, duyarlılığımızla o kesimlerin yanında olmak için çalıştık ve çalışmaya devam edeceğiz. Bireyi güçlendirmek toplumu güçlendirmektir. Bireylerin eleştirme, sorgulama ve düşünme potansiyelini gerçekleştirmek için, dünyaya başka bir pencereden bakabilmeyi sağlamak, yaşadığımız dünyanın doğru bir şekilde analiz edebilmesine yardımcı olmaktır. Günümüz dünyasında Üniversite öğrencilerinin toplumun diğer bireylerinden farklı olarak, topluma dair, toplumsal sorunlara dair endişeler duyması ve bunlara farklı çözüm önerileri getirebilmesine katkıda bulunmayı amaçlamaktayız.”
 
Sosyal Düşünce Topluğu olarak homofobiye karşı olduklarını ve karşı olmaya devam edeceklerini belirten Keskin, “İnanıyoruz ve biliyoruz ki homofobi tedavi edilebilir. Bu yüzden her türlü cinsiyet ayrımcılığa karşıyız ve karşı olmaya devam edeceğiz. Farklılığından ötürü toplum tarafından dışlanın herkesin, topluma tekrar kazanılmasının gerekliliğine inanıyoruz.” dedi.
 
Keskin, “İnsanları cinsel yönelimlerinden, ırkından ya da herhangi başka şeyler yüzünden aşağılayanların hiçbir toplum içinde yeri yoktur diye düşünüyoruz. İnsanların özel durumlarından dolayı onurlarını kırmaya kimsenin hakkı yoktur.” diyerek sözlerini tamamladı.


Etiketler: insan hakları, eğitim
İstihdam