04/08/2016 | Yazar: Kaos GL

Ailelerin desteğinden yoksun bir şekilde trans kimliğini kurma sürecinde o ihtiyaçlar karşılanmıyor.

Aklınıza gelmeyecek ihtiyaçlar bizim için örgütlenme alanları oluyor Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Ailelerin desteğinden yoksun bir şekilde trans kimliğini kurma sürecinde o ihtiyaçlar karşılanmıyor. Bu basit ihtiyaçların karşılanması için ne yapabiliriz sorusuna verdiğiniz her yanıt bizi dayanışmaya götürüyor.

Buse Kılıçkaya Kaos GL dergisinin “Sosyal Hizmet” dosya konulu 148. sayısına yazdı:

Eryaman davasının en önemli tanıklarından biri olan ve öldürülen Dilek İnce’nin adını yaşatmak için her daim bir şeyler yapmak istedik. Dilek İnce’nin ölümü sonrasında bir anı defteri açtık. Eryaman davası aynı zamanda Pembe Hayat’ın kuruluş döneminde dayanışmayı örgütlememiz açısından öneme sahip. Dilek İnce cinayet, devlet, polis ve çete sarmalında trans hayatların nasıl kaybedildiğini, nasıl görünmez kılındığını gözler önüne seriyor.

Dilek İnce 12 Kasım’da öldürüldü ve 20 Kasım Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Günü etkinlikleri yapmaya başladık. Örgütlendiğimizde transların sorunlarının sadece “şiddetten” ibaret olmadığını gördük. Cezaevindeki transların yoksunlukları, yaşadıkları ayrımcılıklar, evimi paylaştığım İranlı mülteci ve kendi cezaevi deneyimim de farklı alanlarda transların sorunlarını görmemi sağladı. Pembe Hayat Derneği’nin 10. yılında ne yapabiliriz sorusunu yönetim kurulu olarak tartıştık. Transların hayatına değecek etkinlikler yaparak Pembe Hayat’ı ve transları onurlandırmak istedik. Ve Dilek İnce Kıyafet Bankası fikri doğdu. Dilek İnce; Pembe Hayat’ın kuruluş döneminde destek olan, derneğin aktivistlerinden biriydi. Dilek İnce’yi yaşatmak istedik. Bu süreçte çok ciddi bir dayanışma gördük. Çok fazla trans dayanışma gösterdi. Aynı zamanda trans kadınların kendi aralarında dayanışma grupları oluşturduğu bir dönemden geçiyoruz. Hevi LGBTİ, Trans Melekler, Türk Modern Trans Kadın grupları dayanışma gösterdiler. Hepimizi birleştiren meselelerde bütün farklılıklarımıza rağmen yan yana durabildiğimizi ve birbirimize destek olabileceğimizi gördük.

Dilek İnce Giysi Bankası sayesinde cezaevindeki translarla bağlantılarımız güçlendi. Türkiye’de hangi cezaevinde hangi trans yatıyor ve neye ihtiyacı var biliyoruz. Bize ulaşıyorlar. Giysi Bankası, mülteci translar ve yoksul insanların da kıyafet aldığı bir merkeze dönüşüyor. Translar için kendine uygun kıyafeti bulabilecekleri mağazalar bile sınırlı iken gönül rahatlığıyla ihtiyacını karşılayabildikleri bir merkezimiz var artık.

Polisin transların çalıştığı alanlara yönelik müdahaleleri, kulüplerin kapanması, yaya halde seks işçiliği yapmanın imkansızlaşması, internet üzerinden insanların çalışmaya başlaması da transların dayanışma ve yan yana durmalarına engel olabiliyor. Artık insanlar sadece büyük şehirlere göç etmiyor. Trans kimliğini bir göç hikayesi olarak kurmuyor. Bulunduğu şehirde ya da başka bir şehirde translar yaşamaya çalışıyor. Maraş’tan, Erzurum’a, Sivas’tan, Hatay’a birçok şehirde artık translar yaşamaya çalışıyor. Dilek İnce Giysi Bankası tam da bu aşamada herkesin dayanışabildiği ve destek aldığı bir alana dönüşüyor.

Sadece translara destek vermiyoruz. Suriye’deki savaş sonrasında yaşanılan göç sonrasında da destek verdik veyahut Suruç’a oyuncak kampanyasına destek olduk. Elimizden geldiği kadarıyla daha fazla insanın faydalanması için çalışıyoruz. 

Ankara’da bir şekilde bu kıyafetlere ulaşamayan herkes gelip bu bankadan faydalanabiliyor. Giysi Bankası, büyük numaralı kadın ayakkabısını nereden bulacağım sorusuna da yanıt bulabiliyor.

Sosyal devletin kendiliğinden bu desteği sağlaması gerekirken sağlayamadığı yerde biz kendimiz örgütleniyoruz. Translar devletten bir şey beklemiyorlar. Devlet sadece para cezası keserek, keyfi gözaltlılarla translara hayatı zehir ederken, translar devletin yapması gereken her şeyi de bizden, derneklerden bekliyor. Seks işçiliği dışında transların yaşadıkları sorunlar birbirinden çok farklı ve çok farklı gereksinimlere ihtiyaç duyuyorlar. Bu noktada, Dilek İnce Giysi Bankası’nın aynı zamanda bizi cesaretlendiren bir yanı var. Bunu başardıkça bu dayanışmayı örgütledikçe daha fazla ve daha farklı işler de yapabiliriz diyoruz.

En temel meseleler bile, herhangi bir yerde herhangi biri için ihtiyaç olmayan her şey bizim için ihtiyaca dönüşüyor. Ailelerin desteğinden yoksun bir şekilde trans kimliğini kurma sürecinde o ihtiyaçlar karşılanmıyor. Bu basit ihtiyaçların karşılanması için ne yapabiliriz sorusuna verdiğiniz her yanıt bizi dayanışmaya götürüyor.


Etiketler: insan hakları, sosyal hizmet
nefret