28/07/2009 | Yazar:
Annem Welat derdi bana, Öğretmenimse Alp… Arkadaşlarım mı?
Annem Welat derdi bana, Öğretmenimse Alp… Arkadaşlarım mı? Orası baya bi’ karışık… İlkokuldayken mesela Albay Ahmet Amca’nın oğlu Mehmet ve onun babasıyla iyi anlaşan nahiyenin ileri gelenlerinden Bekir Amca’nın oğlu hariç herkes Welat derdi… Sınıfımız 10 kişiydi zaten 5’i iki isimliydi… En sevdiğim arkadaşım Berfin ve onun bi’ üst sınıfta okuyan Amcasının oğlu Halit’ti… Bi’ üst sınıf dediğime bakmayın, hepimiz aynı sınıftaydık, sıralarımız farklıydı o kadar. En çok Berfin ve Halit’le konuşamamak üzüyordu beni. Birinci sınıftayken aramızda gizli gizli konuşurduk, sonra öğretmenimiz ceza vermeye başladı aramızda Kürtçe konuştuğumuz için. Artık söylemek istediklerimizi anlatamıyor, bakışıyorduk nemli-melül gözlerimizle. Nasıl anlatabilirdim kendimi, Türkçe anlatamıyorum, düşündüğüm farklı bi’ şeydi; konuştuğum farklı… Mahallede bile rahat konuşamıyorduk mesela; Mehmet ertesi sabah okula gelip ‘Öğretmenim Alp’le Ayşe dün Kürtçe konuştular’ diye şikayet ederdi. Ayşe mi? Ayşe, Berfin’in okul ismiydi… Derken 2inci,3 üncü sınıf, artık kendimi anlatabiliyordum, yasak olmayan bi’ dille Türkçeyle…
Ve Halit, aramızda ki tek isimli çocuk… Ama sizin bildiğiniz ya da öğretmenimizin söylediği gibi ‘Halit’ değildi onun ismi… Şimdi sesimi duyabilseydiniz söylerdim size onun ismini, ‘Halit’in baş harfinin ‘H’ olmadığını ‘X’ olduğunu… Ve ‘Xalittttt’ diye bağırmak isterdim size…
Halit’le aramızda bi’ yaş vardı, hep bi’ sınıf üstümde okurdu… Elif, Halit ve Ben çok iyi okul arkadaşlarıydık… Aslına bakarsanız, mahallede daha iyi anlaşıyorduk. Birbirimizi daha iyi anlıyorduk da ondan… Okulda öğle arasında annelerimizin hazırladığı ekmek arası ‘çökelek’ dürümlerimizi beraber yerdik, Halit en çok yiyenimizdi… Bense sevinirdim buna, hergün yemeğimim yarısını benden olan bi’ şeyi ona vermek için can atardım, onun benim yemeğimi yerken mahçup gözleriyle bana bakması belki de beni okula bağlayan tek şeydi…
Aynı çökelek dürümleriyle, her akşamüstü Halit’in evimizin bahçesinden ‘Welat hadi çık dışarıya’ sesleriyle, incir ağacına çıkmalarımızla günler geçti, ben de büyüdüm; Halit de… Berfin daha hızlı büyüdü bizden… Halit’le ben ‘Memişlerin çıktı Berfin senin’ diye, az gülmedik sokak ortasında… İncir ağacından düşen Halit’i hergün ayağının kırılmasına şükrederek okula götürürken; çantalarımızı taşıyan Berfin de az oflamadı arkamızdan…
…
Ve Halit Ortaokulu okumak için Kasabaya gitti yatılı olarak. O günden sonra her öğle yemeğinde, çökelek dürümümün yarısını, 3 defa öpüp alnıma değdirip kedilere attım… Berfin bi’ gün yemeğimin yarısını öpüp atarken, ‘Halit’i mi özledin sen?’ dedi; sustum, zil çaldı ve sınıfa girdik…
Kediler mi? Mart ayında 5 tane yavru bile doğurdu…
…
Ve Okullar kapandı, tüm derslerimiz 5’ti biri hariç: Türkçe… 2 vermişti öğretmenim bize, hâlbuki Halit gitti gideli sınıfta Kürtçe dahi bakışmıyorduk...
…
Karneler gününün akşamına bahçeden bi’ ses geldi ‘Welatttt, Welat’… Can havliyle kendimi dışarıya attım, annem bıraksa kendimi pencereden avluya atacaktım… Birbirimizi görür görmez bi’ an durduk, sonra Halit yanıma geldi, ve sarıldı bana, ben de ona…
Tüm yaz boyunca beraberdik Halit’le, yine incir ağaçları, yine kuyu başında kim daha çok su içecek yarışları, her akşam üç kişilik saklambaç oyunları…
…
Ve yaz bitti, artık ben de Ortaokula gidecektim Kasabaya… Hem de Halit’in okuluna, Berfin’i okula göndermediler, az ağlamadı biz kasabanın otobüsüne binerken… Halit’ e sarılıp kulağına ‘Welat’a iyi bak’ dediğini duymuştum... Biz nahyeden ayrılırken, Berfin arkamızdan sulu gözlerle el sallıyordu bize.Biz de ona…
…
Okulun yatakhanesinde Halit’le altlı üstlüydü yataklarımız, ben üstte yatıyordum, o ise altta… Gece ara ara uyanıp eğilip Halit’e bakardım… İlk başlarda Halit’in üstümde yattığına inanasım gelmiyordu… Bi’ gece dönüp aşağı bakacakken, Halit ayaktaydı ve bana bakıyordu, ‘Welat seviyorum seni’ dedi, Bense ‘Çişe mi kalktın Halit, ben de seviyorum seni’ ve iki saniye sonra ekledim ‘Kimsemiz yok burada tabi ki seveceğiz birbirimizi’ dedim… Halit sustu bi’ kaç saniye ve ardından, ‘Welat ez te hezdikim*’, dedi, ve aniden sarıldık birbirimize, hüngür hüngür ağladık…
…
Tüm yatakhane uyandı…
Halit gözlerini silip arkadaşlarına döndü : ‘Alp biraz korkmuş da’… Ne de olsa ilk günümdü yatakhanede…
Artık büyümüştüm ben, arkamdan Alp diye seslenenlere de bakıyorum, Welat diyenlereyse daha bi’ hızlı… Berfin mi? Duydum ki artık herkes ona Berfin diyormuş, okulu bıraktı ama ismine kavuşmuş…
……..
*Kürtçe-Seni seviyorum
Uzunca olan öykü Kaos GL için kısaltılmıştır….
Etiketler: