03/07/2017 | Yazar: Seçin Tuncel
Almanya’da yasalaşan eşit evlilik hakkındaki görüşlerini Janset Kalan, Nazlı ve Sinan Elitemiz’e sorduk.
Almanya'da yasalaşan eşit evlilik hakkındaki görüşlerini Janset Kalan, Nazlı ve Sinan Elitemiz’e sorduk.
Almanya'da eşit evlilik hakkı 30 Haziran günü Alman Federal Meclis’te yapılan oylama ile yasal olarak tanındı. Almanya’da LGBTİ'ler, 2001 yılında elde ettikleri “tescilli hayat arkadaşlığı” hakkı ile nikâhsız heteroseksüel çiftlerde olduğu gibi ortak soy isim imkânından ya da ölüm-ayrılık hallerinde medeni hakları düzenleyen kanuni çerçeveden faydalanıyorlardı. Yasal hale gelen eşit evlilik hakkı ile LGBTİ çiftlerin evliliği kanuni olarak tanımlanmış oldu.
Almanya'da yasalaşan eşit evlilik hakkındaki görüşlerini Janset Kalan, Nazlı ve Sinan Elitemiz’e sorduk. LGBTİ+’ların mücadelesinin bir ürün olan aynı zamanda küresel siyasete önemli bir eşik olarak ifade edebileceğimiz “eşit evlilik hakkı” için Janset, Nazlı ve Sinan’a kulak verelim.
“Sistem içerisindeki eşit hakları alma açısından önemli bir gelişme”
Janset Kalan: Bu evlilik eşitliği yasası da dünyanın bir çok yerinde farklı örnekler farklı tanımlamalar şeklinde geçiyor. Bence güzel bir gelişme ve sonuçta LGBTİ+ hareketinin bir başarısı, bir kazanımı sayılabilir. Bu kazanıma nereden baktığımıza da bağlı. Liberal düşünce yapısı ve var olan sistem içerisindeki eşit hakları alma açısından önemli ve başarılmış bir şey diye düşünüyorum. Yalnız bunu okurken Almanya özelinde biraz daha farklı okuyoruz, Çünkü Türkiye’nin Almanya ile olan akrabalık bağı daha güçlü. 3 milyona yakın Türkiyeli insan Almanya’da yaşıyor. Farklı sebeplerle gitmiş olsalar da orda yaşayan Türkiyelilerin, artık Almanya vatandaşı olmuş ya da oraya entegre olmuş kişilerin burayla bağları kesilmiş değil. Bir sürü LGBTİ+ var. Kendi örgütlerini kurmuşlar, bu mücadeleyi veriyorlar. Bu mücadeleyi verirken mülteci-göçmen, aynı zamanda göçmen çocukları ve torunları olarak ikinci üçüncü jenerasyon haklarını da talep ediyorlar. Dolayısıyla bu evlilik eşitliği yasası onlar için nasıl bir toplumsal değişim dönüşüm yaratacak gözlemlemek gerekiyor. Şimdiden bir şey söylemek erken olabilir. Türkiye’den Avrupa’ya iltica etmeyi düşünen birçok insan var. Bu evlilik eşitliği yasası onlar için kolaylaştırıcı bir yola da dönüşebilir. Farklı bir beyin göçüne de sebep olacaktır diye düşünüyorum. Türkiye’deki mücadelenin de dinamiklerini değiştirebilir diye düşünüyorum. Ben kişisel olarak devlet kurumuna her zaman mesafeli bakan biriyim. Devletin ne için olduğunu, ne işe yaradığını tekrar tekrar sorgulamak gerektiğine inanıyorum. Çok liberal bir insan olmadığım için devletle ilişkimi ekonomi politik üzerinden kurmuyorum. Bana gereksiz bir kurum gibi geliyor. Dolayısıyla evlilik, evlenme hali ve onun yarattığı geleneksel toplum yapısı bana gereksiz aynı zamanda da tehlikeli geliyor. Bu tabi ki de şu demek değil, haber kanallarında ya da ana akım dilde “eşcinsel evlilik yasallaştı” gibi söylense de aslında sadece eşcinseller için bir evlilik yasası geçmiş değil. Böyle bir şey mümkün de değil. Mevcut yasayı herkes için kullanılabilir hale getirmeyle ilgili bu yasa. Dolayısıyla birçok sosyo-politik çıkarımları da olacaktır. Mesela miras hukukundan eşit faydalanma gibi, sosyal güvenlik sisteminin getirdiği haklardan eşit faydalanma gibi. Aynı zamanda evliliğin getirdiği yani sosyal hukuk devletlerinde evliliğin, aile, çocuk sahibi olmak avantaja da sahip oluyor. Bir yerde ev kiralarken bile onun avantajlardan faydalanıyorsun, işe girdiğinde aldığın maaş bile farklılaşıyor.
Janset Kalan, Fotoğraf: Buse Kılıçkaya
Dolayısıyla sadece eşcinseller için değil translar için de hatta normatif cinsiyet tanımlarına uymayan, uymak istemeyen kişiler için de bir takım avantajlar sağlayacaktır. Aslında olumsuz görmemek gerek, kullanmak isteyenler için hayırlı bir vesile olacaktır. Ben kullanmayı düşünmüyorum, Almanya’ya da gitmeyi düşünmüyorum. Evlenmeyi de. Almanya’da yaşıyor olsaydım benim hayatımda bir şey değiştirmeyecekti sanırım. Şuradan bakıyorum, transların resmi kimlik belgelerdeki cinsiyet hanelerini değiştirme sürecinde bütün Avrupa’da dünyanın birçok yerinde de eğer önceden evlilerse zorunlu olarak boşanma şartı koyuyorlar. Bu boşanma şartı bu yasayla ortadan kalkmış olacak, bu ister istemez yasal cinsiyet kimliği tanımlamasının da hukuken değişmesine sebep olacak. Bu bir dolaylı kazanım olarak görülebilir. Buradan bakarsak mücadele için yeni alanlar açsak çocuk evlat edinme, çocuk sahibi olma gibi haklar aynı zamanda partnerlerin birbirleri üzerinde uyguladığı şiddet gibi devlet tarafından güvenceye alınması daha sağlıklı bir yöntemle ilerleyecek olması LGBTİ+ camiasında da bir toplumsal dönüşüm yaratabilir. Sonuçta şiddet denilen şey sadece heterolara, natrans heterolara özgü bir durum değil LGBTİ+ camiasında da sıkça görülen ve insanların partnerlerin özellikle birbirlerine uyguladıkları bir şey. Dolayısıyla aslında önümüzdeki beş yılı iyi gözlemlemek gerekecek. Sonra neyin ne olduğunu analiz ederek ortaya bir çıkarımda bulunmak gerekecek. Bu durumun uluslararası dinamikle ilişkisinin ve hareketin uluslararası dinamiğiyle alakalı olduğunu ifade etmek gerekiyor. Sonuçta Almanya hem diğer ülkelerdeki LGBTİ+ haklarının savunulması, eşit haklar ve özgürlük mücadelesinin propagandasının yapılmasını destekleyen ülkelerden biri. Dolayısıyla yakın ilişkide olduğu ya da organik bağları olduğu ülkelerle ilişkisinde, bu yeni durum ne getirecek görmek gerekiyor.
“Bu yasal kazanımın Almanya'da yaşayıp beyaz olmayan-vatandaş olmayan- LGBTİ+lar için ne demek olacağını göreceğiz”
Nazlı: Yani ben Türkiye’deki lubunyaların bu kadar sevinmesine şaşırdım açıkçası. Tabi ki Almanya Türkiye arası göç tarihi, özellikle Berlin'e artan Türkiyeli LGBTİ+ göçü Almanya'yı herhangi bir Avrupa ülkesinden farklı kılıyor bizim için. Ama bir yandan da Almanya'da ana akım LGBT hareket göçmen düşmanı ırkçı politikaya göbekten angaje, 'homofobik göçmen' kartıyla siyaset yapıyorlar. E vatandaş olan da onlar, kutlu mutlu olsun ne diyeyim. Ne kadar çok ülkede yasa geçerse Türkiye'ye de o kadar "demokratik" baskı olur, biz de tanınırız falan gibi bir kutlamaysa da bu, Avrupa demokrasisinin böyle kazanımları çok kolay araçsallaştırıp kolonyal ilişkilerinde mis gibi kullandığını unutmayalım. Bu yasal kazanımın Almanya'da yaşayıp beyaz olmayan-vatandaş olmayan- LGBTİ+lar için ne demek olacağını göreceğiz ama ben neşeyle dolup taşamadım o kadar. Mesela şu partnerlik ile buraya göç edebilen, burada kalabilen bir sürü insan oluyordu. Evliliğin tanınmasıyla göçmek için bu yolu kullanan insanları daha zor bir prosedür mü bekleyecek merak ediyorum.
Yani evlilik hakkı için mücadele etmek liberallik ve sistem içi, bırakalım bu işleri falan gibi bayat bir yerden söylemiyorum. Evliliğin nerede tanındığı, faturasının da kimlere çıkacağı değiştiriyor benim pozisyonumu bu mevzuyla ilgili. Zaten yasanın geçtiği gün evlilik hakkından çok ileri Alman demokrasisi, Merkel'in hayır demesine rağmen nasıl da olgunca hoşgörü toplumsal uyum falan zırvaladığı konuşulup kutlanıyordu. Türkiyeli lubunyalar gördüm sosyal medyada kafasında Almanya bayrağı falan. Sakin.
“Yasa evlilik kurumunun anlamını genişletiyor fakat temelde var olan evlilik sistemine bizleri entegre ediyor”
Sinan Elitemiz: Bu yasa her ne kadar seçim öncesi hızlıca çıkarılmış olsa da unutulmaması gereken yerler var. Gökkuşağı ailelerinin eşit evlilik ve evlat edinme hakkıyla ilgili uzun süredir yaptığı kampanyanın da unutulmaması gerektiğini düşünüyorum. Aynı zamanda anayasal eşitlik için de önemli bir adım, diğer taraftan bu tür yasalarla genel olarak hak edinmekle beraber sistemin size verdiği hak kadar sistemle uyuşma sürecine de girersiniz. Mesela Almanya’da evli olmanın temel koşullarından biri aynı evde yaşamak, beraber vergi ödemek vs. Bu yasa evlilik kurumunun anlamını genişletiyor fakat temelde var olan evlilik sistemine de bizleri entegre ediyor. Ben kendi adıma evlenmeyi düşünmüyorum. Bu arada özellikle evlat edinme konusunda pratikte nasıl bir uygulama olacağına dair en ufak bir açıklama dahi yok. Bunları zamanla göreceğiz.
Özetle, yasal olarak önemli bir gelişme ve desteklenmeli ama nasıl bir anlama geldiği de unutulmamalı. Pratikte nasıl uygulamalarla karşılaşacağımızı zamanla göreceğiz.
Etiketler: insan hakları, aile