01/08/2024 | Yazar: Umut Güven

“Hem seçkimizle, hem etkinliklerimizle bir satış yeri olmanın ötesinde, insanlara güvenli alan sağlayan bir kültür sanat buluşma noktası yaratmayı hedefliyoruz.”

Alternatif bir dünya: Frankeştayn Kitabevi Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Kahvemi yudumlayıp, fırından taze çıkmış keklerden atıştırırken feminist-queer yazınlar arasında saatlerimi geçirebildiğim bir kitabevi Frankeştayn. İstanbul’da hem birbirinden güzel etkinliklerle hem enfes kitap arşiviyle tüm okurlara kapısı açık buranın. Gelin birlikte Frankeştayn Kitabevi’nin hikayesini Ayşe Tümerkan’dan dinleyelim.

Ayşe selamlar, seni tanıyarak başlayalım mı? Neler yapıyorsun? 

Öncelikle merhabalar, kendimi tanıtmak eskiden çok kolaydı, artık kimlikler birbirine girdi, hangisinden başlayacağımı bilemiyorum. Avukat olduğumu söyleyebilirim belki. İstanbul Üniversitesi’nde hukuk okuduktan sonra Teksas’ta yüksek lisans yaptım, sonra da hukuk bürolarında ve şirketlerde avukat olarak uzun yıllar çalıştım. Bütün bu süreçte edebiyata tutkulu bir okurdum tabi. 

Kendi kariyer yolculuğunda Frankeştayn nasıl doğdu peki, hikayesi nedir? 

Kitap okumayı seven herkes gibi benim de birgün bir kitabevi kurma hayalim vardı. Gezi ile birlikte sanırım varoluşsal bir krize girdim, hayatta ne yapıyorum, ne işe yarıyoum gibi soruları kedime çok sorar oldum. Farklı bir yaşam istediğime karar verdim, daha kolektif, daha az tüketim odaklı... Ve uzun süren bir cesaret edememe döneminin sonunda Frankeştayn’ı açtım.

“Feminist ve queer bir kitapçı sahibi olmayı hayal ediyordum”  

Pandemiden sonra kötüye giden ekonomik koşulları ve genel siyasi iklimi düşündüğümüzde bugün Türkiye’sinde bir kitabevi işletmek nasıl bir deneyim? 

Hakikaten çok zor. Kitap satan bir işletmeyi ayakta tutmak dünyanın her yerinde zorken, bir de Türkiye’de ekonominin bu derecek kötü, siyasi iklimin bu kadar sert olduğu bir döneminde iyice zor. Fakat, demirden korksak trene binzemdik şiarıyla yola devam ediyoruz! 

Bir internet haberinde Frankeştayn Kitabevi’nden “Ötekilerin Kitapçısı” şeklinde bahsedildiğine denk gelmiştim. Peki, öyle mi? Frankeştayn Kitabevi ötekilerin kitapçısı mı? 

Umarım öyledir. Benim isteğim ana akım kitaplar satan bir kitabevi kurmak değildi. Feminist ve queer bir kitapçı sahibi olmayı hayal ediyordum. Bu ne demek; seçkimize feminist ve queer metinleri dahil etmek, başka kitabevilerinde kolaylıkla erişim sağlanamayan, butik yayınevlerinden çıkan kitaplara ve yazarlara yer vemek, etkinliklerde yine ağırlığı queer bireylere ve kadınlara tanımak olacaktır. Bunları yapmaya çalışıyoruz, umarım başarılı oluyoruzdur. 

“İnsanlara güvenli alan sağlayan bir kültür sanat buluşma noktası yaratmayı hedefliyoruz” 

Tüm bunlardan hareketle, Frankeştayn Kitabevi’nin yalnızca bir kitap dükkanı olduğunu söylemek hata olur bence. Hem bize sunduğu kitap seçeneklerinin feminist-queer yayınlar açısından oldukça kapsayıcı olduğunu, hem de birbirinden güzel etkinliklere alan açan bir nevi “güvenli alan” olduğunu söyleyebilir miyiz? 

Tam da bahsettiğin özelliklere sahip bir mekân olmaya çalışlıyoruz. Hem seçkimizle, hem etkinliklerimizle bir satış yeri olmanın ötesinde, insanlara güvenli alan sağlayan bir kültür sanat buluşma noktası yaratmayı hedefliyoruz. 

İfade alanlarımızın giderek yok olduğu şu günlerde bu alan çok önemli. Etkinliklere de epey katılım var gibi görünüyor. Nasıl bir kitleyle yollarınız kesişti bu süreçte? Neler yapılıyor Frankeştayn’da? 

Okur kitlemiz inanılmaz kafası açık ve dinamik. Hem müşteri olarak dükkana gelen, hem etkinliklerimize katılanlardan çok şey öğrendik, öğreniyoruz. Hiç tanımadığımız yazarlarla bizi tanıştırıyorlar, aklımıza gelmeyecek etkinlik önerileri ile bizim de vizyonumuzu genişletiyorlar. Biz de geniş bir yelpazede etkinlikler düzenlemeye çalışıyoruz. Sadece edebiyat alanında değil, siyaset, sanat, bilim alanlarında konuşmacılarla vampirlerden pavyonlara uzanan geniş bir alanda sohbetler organize ediyoruz. Ve evet, etkinliklerimize katılımın yoğunluğu bizi çok mutlu ediyor. 

Günümüzde böylesi alanlara gerçekten çok ihtiyacımız var fakat bir yandan bu alanları korumak, sürdürmek de bir o kadar zordur eminim. Biz okuyucular, takipçiler olarak böylesi alanların sürdürülebilirliğine nasıl destek olabiliriz? 

Kitaplarınızın en azından bir kısmını bağımsız kitap evlerinden alarak… Mevcut ekonomik koşullarda insanlara internetten ucuza kitap almayın diyemem ama bir denge sağlanabilir diye düşünüyorum. Hem kitapçıların hayatta kalmaya devam etmesini isteyip hem de buralardan hiç alışveriş yapılmazsa bu istek biraz kadük kalıyor.   

Peki, son olarak hayallerini sormak istiyorum. Nasıl bir gelecek hayalin var? 

Henüz yeni yeni bir kitabevi işletmeye alıştığım, daha oturtulması gereken birçok konu olduğu için çok yoğun gelecek planları yapamıyorum, fakat dünyanın farklı coğraflyalarında edebiyat festivallerine Türkiye’den yazarlar götürebilecek ekonomik güce sahip olmayı çok istiyorum. Bir de kurmaca dalında bir yarışma düzenlemeyi, bu vesile ile yeni yazarları yayınevleri ile buluşturabilmeyi istiyorum. Umarım hepsini gerçekleştirecek enerjimiz devam eder.

Kaos GL dergisi bir tık uzağınızda

Bu yazı ilk olarak Kaos GL Dergisinin Şiddetsizlik dosya konulu 195. sayısında yayınlanmıştır. Dergiye kitapçılardan veya Notabene Yayınları’nın sitesinden ulaşabilirsiniz. Online aboneler dergi sitesinden dergiyi okuyabilir.


Etiketler: kültür sanat
2024