18/01/2019 | Yazar: Aslı Alpar

Bu yıl sekizincisi düzenlenen Pembe Hayat KuirFest ekibinden Esma Akyel ve Esra Özban ile festivali konuştuk.

Ankara’dan İstanbul’a bir festival serüveni: KuirFest Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Bu yıl sekizincisi düzenlenen Pembe Hayat KuirFest ekibinden Esma Akyel ve Esra Özban ile festivali konuştuk.

Esma Akyel ve Esra Özban

Bu yıl sekizincisi düzenlenen Pembe Hayat KuirFest ekibinden Esma Akyel ve Esra Özban ile festivali konuştuk. Ekiple, Ankara Valiliği’nin LGBTİ+ etkinlik yasağı nedeniyle Ankara’da gerçekleşemeyecek olan KuirFest’in hazırlık sürecini, bu süreçte karşılaştıkları zorlukları, kuir sinemayı ve etkinlikleri konuştuk.

Festivalin mimarları bu yıl Esra Özban, Esma Akyel, Şirvan Ç., Koray Özbal, Merve ve Çiğdem Erdöl.

#ÇokGüzelsinYasakMısın sloganı gibi bir festival İstanbul, Mersin ve Denizli izleyicisi ile buluşmaya hazırlanıyor. 25 - 27 Ocak tarihlerinde İstanbul’da başlayacak olan KuirFest hakkında her şey bu röportajda… Keyifli okumalar.

Hazırlık süreci nasıldı?

Esra: Aslında her sene olduğu gibi KuirFest’in ardından Şubat ayında gerçekleşen Berlinale ile başlıyoruz bu yılki festivalin hazırlığına. Teddy bölümünde çok sayıda kuir film prömiyerini yapıyor. Biz de hem Berlinale’ye hem de her yıl gerçekleşmekte olan “kuir programcılar” toplantısına katılıp, hem yapılmakta olan kuir filmler hakkında fikir edinme, hem de gösterime girenleri izleme şansına erişiyoruz.

Ayrıca başka kuir film festivallerinin kataloglarını tarıyoruz. Benzer şekilde jüri, panel katılımcısı ya da ziyaretçi olarak katıldığımız film festivallerindeki filmleri not ediyoruz. Ardından da tüm bu filmleri bir araya getirip uzunca bir elemeden geçiriyoruz. Bu yıl da böyle oldu, özetle geçen yıl KuirFest biter bitmez bu yılkinin hazırlığına başladık diyebilirim.

Bu yıl festival sloganı #ÇokGüzelsinYasakMısın. Nerden çıktı?

Esra: Ezhel’in şarkısından esinlenen Rüzgar Buşki’den çıktı bu yılki sloganımız. “Çok güzelsin, lanet olsun, insan mısın” sözlerini KuirFest’e yakıştırdık. Hem Ezhel de Ankara’dan çıktı.

“İstanbul’da erişilebilir bir festival düzenlemek inanılmaz zor”

Hazırlık sürecinde zorluk yaşadınız mı? Malum LGBTİ+ etkinlik yasakları…

Esra: Türkiye’de şu koşullarda festival yapmak oldukça zor. Kültür-sanat alanında da baskı artıyor ki kuir bir festival yapmak daha da zor.

Teknik olarak en çok zorlandığımız konu, festivalin merkezi Ankara olduğu ancak malum yasaklardan ötürü bu kentte düzenleyemediğimiz için böyle büyük bir organizasyonu İstanbul’a taşımak oldu. Bunun bütçelenmesi, ekibin taşınması ve orada yeni mekânlar bulabilmek hiç kolay değil. Evet, yasaklardan önce de KuirFest İstanbul’a taşınıyordu ancak Ankara’daki ana ayağımızın ardından 3 günlük gösterimler İstanbul’u ziyaret ediyorduk

Fakat artık yasak var… Ve bu bize daha önce karşılaşmadığımız yeni bir problemi de beraberinde getirdi. Daha önce pek yaşamadığımız mekân sorunu mesela… Uzun yıllardır çalıştığımız mekânlar dahi bu süreçte çekinceli davrandı. Ama tabi ki destekleyen mekânlarda var. Bu yıl İstanbul’da Fransız Kültür Merkezi, Kıraathane ve Kadıköy Tasarım Merkezi’nde olacağız.

Erişilebilir mekân bulma konusunda da zorlanmışsınız?

Esra: Ne yazık ki evet…  Bu sene ilk defa engelli bir konuğumuz var ve festivali daha erişilebilir yapmaya özen göstermeye çalıştık. Ama İstanbul’da erişilebilir bir festival düzenlemek inanılmaz zor, bunu deneyimledik. Yeme-içme, parti ve gösterim mekânlarında erişebilirlik çok büyük bir sorun. Neyse ki Scott her şeye rağmen bizlerle bir arada olmayı kabul etti ve gelecek.

Festivalin bu yıl gündemlerinden biri de erişilebilirlik oldu bu durumda?

Esra: Evet, her sene hazırladığımız özel kısa film seçkileri var. Bu yıl da “Fringe! Kısa Seçkisi: Kader Diyemezsin Sen Kendin Ettin”, “Mix Copenhagen Kuzey Işıkları” ve “İşte Böyle Güzeliz! Engel(siz)lilik Kesişiminden Kısalar” seçkileri yer aldı programda.

Theresa Heath’in hazırladığı “İşte Böyle Güzeliz! Engel(siz)lilik Kesişiminden Kısalar” adından da anlaşıldığı üzere kuir ve engellik kesişimini tartıştırmaya açmayı amaçlıyor. Gösterimlerin ardından da tek erişilebilir mekan olan Kadıköy Tasarım Atölyesi’nde küratör Theresa Heath ile bir söyleşi gerçekleştireceğiz.

Bu etkinlik herkese açık değil mi?

Evet, herkese açık. Yalnızca Sanatçı Gizem Aksu’nun Performatif Atölye’si için kayıt yaptırmak gerekiyor. Bunun dışındaki tüm etkinliklerimiz ve gösterimlerimiz herkese açık ve ücretsiz.

“Festivali hazırlarken birden fazla hassasiyeti gözetmek durumundayız”

Esra 5 yıldır festival hazırlıyor ama Esma sen yeni dâhil oldun. İlk yılın nasıl geçti?

Esma: Festivale başladığımdan beri çok yoğun çalışıyoruz. Ancak programı açıkladıktan sonra, bana ayrı bir heyecan geldi. Oldukça büyük bir festival ve büyük bir sorumluluğu var. Üstelik Gece, Melek ve Bizim Çocuklar gösteriminin ardından gerçekleşecek “Gece, Melek ve Bizim Lubunlar” söyleşisinin moderatörlüğünü yapacağım. Bu da ayrı bir heyecan yaratıyor. Söyleşide filmin senaristi Yıldırım Türker ve “Melek” karakterine hayat veren Deniz Türkali olacak. Ayrıca Türkiye sinemasında kadın cinselliğine dair filmi Çekil(e)meyen Sahneler” ile Metin Akdemir de orada bulunacak. Festivalin en heyecanlı etkinliklerinden biri bana kalırsa…

Filmleri nasıl seçtiniz?

Esra: Festivali hazırlarken birden fazla hassasiyeti göz etmek durumundayız. Kuirfest Türkiye’de devam eden tek kuir festivali ve LGBTİ+ şemsiyesinin tamamına yer vermesi gerekiyor. Bunun yanı sıra kuir sinema olarak adlandırdığımız, sinemanın hegomonik dilini de dönüştüren yapımlara da yer vermemiz lazım. Coğrafi dağılım çok önemli. Bunun yanında teknik bir takım bariyerlerden ötürü bazı festivallerde gösterilmeyecek filmlere de yer vermek istiyoruz.

Festivali düzenlerken nelere dikkat ettiğinizi konuşacağınız bir etkinlik de olacak sanırım?

Esra: Evet, bu yıl “kuir festivaller programlarını nasıl oluşturuyor” sorusuna yanıt arayacağımız bir sohbet düzenledik. Bunun için 27 Ocak Pazar günü saat 15:00’te, Kıraathane Edebiyat Evi’nde toplanacağız. Kimler gelecek dersen, Queer Lisboa’dan Ricke Mericke, Wotever DIY Film Festivali’nden Theresa Heath-Ellul, Fringe! Kuir Sanatlar Festivali’nden Muffin Hix ve Mix Copenhagen’den Andrea Coloma katılacak.

“Gösterilmeyeni göstermek gerçekten çok iyi hissettiriyor”

Türkiye’de sinema salonlarında queer filmleri izlemek pek mümkün olmuyor. Bu festivalle siz farklı coğrafyadan çok sayıda filmi izleyici ile kavuşturuyorsunuz. Bu size nasıl hissettiriyor?

Esma: Gösterilmeyeni göstermek gerçekten çok iyi hissettiriyor.

Esra: Ben de şunları söyleyebilirim sanırım… Festival kendi içinde de dönüşüyor ki kuir bir festivalde olması gereken şey de bu. Festivalin ilk yılında gösterdiğimiz filmlere baktığımızda Avrupa filmlerinin çoğunlukta olduğunu görüyoruz. Bu tabi ki festivalin ekonomi politiğiyle de ilgili. Bazı hükümetler kuir filmleri Türkiye’ye getirilmesini daha fazla destekliyor.

Ama son yıllarda siyah ve egemen olmayan ırkların hikâyelerini yansıtan filmlere de sıklıkla yer verdik. Farklı coğrafyalardan, Güney Amerika’dan, Asya’dan festival için seçtiğimiz filmler var. Bu elbette bizim takibimizle paralel ilerliyor. Bunlarla beraber festivali yeniden düşünmek hem bizi hem festivali başka bir yere taşıyor. 

İstanbul izleyicisi nasıl peki?

Esra: İstanbul’da beşinci senemiz, yeni bir seyirci değil bizim için ancak iki şehrin izleyicisi arasında ciddi bir fark var diyebilirim. İstanbul, sinema kültürü çok geniş bir şehir dolayısıyla Ankara’dan bu festivali oraya götürmek bizim için hem zorlayıcı bir deneyim hem de farklı bir seyirci ile temas edebileceğimiz için büyük bir şans.

Hüzünlü teeser

Ankara’da olamamak nasıl hissettiriyor?

Esma: Ankara’dan İstanbul’a festivali taşıma meselesini en çarpıcı biçimde teeser’ı izlerken hissettim. Elimizde olmadan çok hüzünlü bir teeser çekmişiz. Gerçekten üzücü çünkü. Evet, İstanbul’da bizi heyecanla bekliyorlar, izleyici ve katılımcı sayısı oldukça iyi olacak belli, ancak içimde bir şey kalmadan Ankara’dan ayrılmıyorum diyemem…

Esra: Ankara’da yaşıyoruz, evimizin, derneğimizin olduğu ve festivalin doğduğu şehir burası… Daha önce de festivali İstanbul’a götürüyorduk ama 2-3 gün içindi bu.

Bir de şimdi bu yasakla fark ediyorum ki Ankara’da lubunya hayatı partilerden ziyade etkinliklerde yaşıyorduk. Bunun eksikliğini çok hissediyorum, karşılaşma alanlarımız azaldı ve KuirFest bunlardan biriydi. Bu sebeple de Ankara’da olamamak üzücü.

Hukuki mücadeleyi sürdürüyoruz ve başka alternatifler yaratıyoruz ama festivali doğdu kentte düzenlememizin hukuki bir zemini yok maalesef.

Alternatiften kastın festivali İstanbul’a taşımak mı?

Esra: Elbette o da var ancak sadece o değil. LGBTİ Film Platformu ile sadece Ankara’da değil Türkçe konuşan herkesin erişebileceği 50 kuir filmi internetten online erişime açacağız. Bu online platformu en geç Şubat sonu Mart başında yayımlamayı planlıyoruz.

Peki, uluslararası panellerden bahsedelim mi biraz?

Esra: “NEFRET.DLL BULUNAMADI!” isimli bir panelimiz var. Panelde açılış filmimizin ana karakteri, nefret saldırısına uğrayan ve ülkesi Kanada’da bunun nefret saldırısı olduğunu kanıtlamaya çalışan Scott kendi deneyiminden bahsedecek.

Avukat Eren Keskin Türkiye’deki nefret söylemini, Türkiye’nin bilinen açık kimlikli ilk avukat adayı Efruz Kaya ise kendi deneyimini aktaracak. Ayrıca 20 yıldır Atina’da kuir ve feminist grupların içinde yer alan aktivist Anna Apostotelli Zak sürecini aktaracak. Bu etkinlikte nefret söyleminin uluslararası boyutunu konuşacağız, bu sebeple çok önemsiyoruz.

Esma: Benzer şekilde bir diğer panelimiz “X: Ulusötesi İnterseks Aktivizmi”. Panelden önce iki interseks aktivistin yolculuğunu ve interseks kampında buluşmalarını anlatan “İnterseks / Entre Deux Sexes” filmini izleyeceğiz.

Bu panele de Almanya’dan Ins A Kromminga, Fransa’dan Vincent Guillot ve Hollanda’dan Vreer Sirenu katılacak; moderasyonu ise Türkiye’den interseks aktivist Şerife Yurtseven üstlenecek.

Partide bu yıl konserler var. Konser fikri nasıl oluştu?

Esra: Hepimizin fark ettiği bir şey var. Birkaç senedir LGBTİ mücadelesinde müzik çok önemli bir yere tekabül ediyor. Mersinde koro var İstanbul’da da Korospular canlandı. Bu hareketle bir yandan popüler kültürü kuirleştirdiğimiz bir yere geldik diye düşünüyorum.

Bir de konuklarımızdan Scott yaşadığı nefret saldırısından sonra hayata koro ile tutunmuş ve belki de böyle zorlu bir süreçten geçerken müzik de bizim için böyle bir yere denk geliyor. Buralardan yola çıkarak bir açılış konseri yapmak istedik. Umarız herkes çok eğlenecek…

İlgili haberler:

KuirFest’te hangi filmleri izleyelim?

KuirFest’in etkinlikleri neler?

 


Etiketler: kültür sanat
İstihdam