06/06/2014 | Yazar: Kaos GL
Ankara Uluslararası Film Festivali’nde gösterilecek ‘queer filmleri’ derledik.
Ankara Uluslararası Film Festivali’nde gösterilecek “queer filmleri” derledik.
Ankara Uluslararası Film Festivali başladı. Bu yıl “Bellek/sizleşme” temasıyla düzenlenecek festival, geçmişi günümüze taşımayı ve yeniden anlamlandırmayı hedefliyor.
5-15 Haziran tarihleri arasında düzenlenen festivalde, dünya sinemasının seçkin eserleri Ankara izleyicisiyle buluşacak. Türkiye ve dünya sinemasından çok sayıda filmin izleyiciyle buluşacağı festivalde “queer” filmler de bulunuyor.
İşte festivalin “queer”leri:
Ayyaş Şehrin En İyisi (Drunktown’s Finest)
ABD yapımı filmin yönetmenliğini Sydney Freeland üstleniyor. 29 Ekim 1980’de Gallup, New Mexico A.B.D’de doğan Freeland; Drunktown’s Finest (2014), Hoverboard (2012) and La mission (2009) gibi filmleriyle tanınıyor.
Ayyaş Şehrin En İyisi’nde ise üç genç Amerikan yerlisi –evlat edinilmiş Hristiyan kız, isyankar baba adayı ve dağınık transseksüel- Kızılderililere ayrılmış bölgenin zorluklarından kaçmak istemesi anlatılıyor.
Girlfriend Boyfriend
Taylandlı yönetmen Ya-che Yang’ın filmi “Girlfriend Boyfriend” üç isyankar öğrenci ömürleri boyunca hayal ettiklerinin peşinden gitmek için memleketlerini bırakıp büyük şehre gitmelerini konu alıyor. Arka planda 1980ler Tayvan’ında sosyo-politik reform hareketleri ortaya çıkarken onların ilişkileri de gerçek hayatın baskılarıyla yüzleşemeye başlar.
Girfriend Boyfriend bol ödüllü filmlerden. Film, 2012 Asya-Pasifik Film Festivali; En İyi Aktris ödülünün yanı sıra; 2012 Altın At Film Festivali; Seyirci Seçimi Ödülü, Altın At Ödülü ve Taipei Film Festivali; En İyi Aktör, En İyi Yardımcı Aktör, Basın Ödülü’nü de aldı.
Ben, Kendim ve Annem (Les Garçones et Guillaume Table!)
Festivalin öne çıkan “queer” filmlerinden bir diğeri ise “Ben, Kendim ve Annem”. 2013 Cannes Film Festivali; En İyi Yönetmen ödülünü alan filmin konusu ise şöyle:
“Gallienne daha ziyade huysuz bir üst sınıf kadınıdır. Üç çocuğundan ikisini oğlu olarak görürken diğerine Guillaume diye seslenir. Mantıksal olarak en küçük genç kendini bir erkek çocuğu olarak görmemekte, daha çok bir kız ya da en iyisinden homoseksüel olarak görmektedir. Ancak bir anne nasıl olur da bu kadar objektif yaklaşabilir? Ve neden? Bir dizi acı verici deneyimin ardından Guillaume yavaş yavaş gerçekte kim olduğunu keşfeder ve tehlikeli etkisinden kurtulmayı başarır.”

Tom Çiftlikte filminden bir kare
Tom Çiftlikte (Tom à la ferme)
Cannes Film Festivali’nden ödüllerle dönmüş olan Kanadalı genç yönetmen Xavier Dolan’ın 2013 tarihli filmi “Tom at the Farm”, psikolojik gerilim türünün önemli bir örneği olarak kabul ediliyor. Dolan, sevgilisinin ölümünün ardından onun ailesini ziyaret eden bir eşcinsel gencin tedirgin edici hikayesini anlatıyor:
“Tom, genç reklam yazarı, erkek arkadaşı Guillaume’in cenazesi için ülkesine gider. Orada kimsenin kendisini ve rahmetliyle arasındaki ilişkiyi bilmemesi karşısında sarsılır. Guillaume’in kardeşi sonunda bu çarpık oyunun kurallarını belirler. Ailenin ismini ve rahmetlinin yastaki annesini korumak için, garip geçmişi daha karanlık sırlar içeren bu evde şimdi arabuluculuk görevi Tom’a kalmıştır.”
Yersiz Yurtsuz Zoe (Zoe.Misplaced)
Zoe. Misplaced keşfedilmemiş bir bakıç açısıyla günlük hayatı anlatan bağımsız bir film. 20’li yaşlarında, öğrenci, arkadaş, kız kardeş, teyze ve ev arkadaşı olan Zoe’yu cinsel yönelime bağlı olmaksızın izliyoruz. Zoe’nun günlük rutini bir gün beklenmedik bir şekilde aşık olunca alt üst olur. Bu durum, sadece onun bağımsızlığını değil aynı zamanda da sevdikleriyle olan ilişkilerine etki edecek bir takım tercihler yapmasına neden olur.
Festival programına bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
İlgili haberler:
Etiketler: kültür sanat