05/04/2012 | Yazar: Kaos GL

MEDİZ Üyesi Doç. Dr. Hülya Uğur Tanrıöver, Antalya’da düzenlenen ’Uluslararası Kadın ve Medya Sempozyumu’nda cinsiyetçi olmayan bir medya dili için arka sayfa güzeli kadar ’travesti dehşeti’ kalıbından da çıkılması gerektiğini belirtti.

Antalya’da ’Uluslararası Kadın ve Medya Sempozyumu’ Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
MEDYA İzleme Grubu (MEDİZ) Çalışma Grubu Üyesi Doç. Dr. Hülya Uğur Tanrıöver, Antalya’da düzenlenen ’Uluslararası Kadın ve Medya Sempozyumu’nda cinsiyetçi olmayan bir medya dili için arka sayfa güzeli kadar ’travesti dehşeti’ kalıbından da çıkılması gerektiğini belirterek, "Buradan RTÜK’e selam gönderiyorum. Dizilerde baba kızını dövdüğü zaman hiçbir ceza söz konusu olmazken, babasını döven kızı nedeniyle, aile değerleri gerekçesiyle, ceza verilebiliyor" dedi.

Antalya’da Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM) tarafından düzenlenen ’Uluslararası Kadın ve Medya Sempozyumu’nun ikinci ve son gününde ilk oturum ’Kadın Haklarının Gelişmesinde ve Kadına Yönelik Sosyal Projelerde Medyanın Rolü’ adıyla gerçekleştirildi.
 
Yazar ve spiker Ayşenur Yazıcı’nın moderatörlüğündeki oturuma Medya İzleme Grubu (MEDİZ) Çalışma Grubu Üyesi Doç. Dr. Hülya Uğur Tanrıöver, Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Aylin Görgün Baran, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Danışmanı Ayşe Keşir, Hürriyet Gazetesi’nden Zeynep Gürcanlı, Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi Başkan Yardımcısı Maria Darmanin, Yunanistan’da yayın yapan Channel TV9’dan Eliza Lympousi konuşmacı olarak katıldı.

Prof. Dr. Görgün Baran, Hacettepe Üniversitesi olarak 172 kadın yapımcı, yönetmen ve yardımcılarından oluşan bir ekip üzerine yaptıkları araştırmanın sonuçlarına göre kadın yapımcı, yönetmen ve yardımcılarının üçte ikisinin yaptıkları işe yabancılaşmış, yaptıkları programlarının toplumsal cinsiyet açısından geleneksel ya da eşitlikçi anlayış noktasında farkında olmadıklarına yönelik bir değerlendirmede bulunduklarını kaydetti. Buna rağmen çalışmaya katılan kadın medya profesyonellerinin toplumda belli bir değişmeyi planladıklarını ifade ettiğini kaydeden Prof. Dr. Baran, "Çoğunluğu, programlarında değişimi vurguladıklarını belirtmişti. Ortaya çıkan tabloda bu işe yeni başlayanlar açısından bir umut olduğunu görmek bir anlamda sevindirici oldu" dedi. 

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Danışmanı Ayşe Keşir, televizyonun ilk evlere girdiği zaman muhafazakar kesimin biraz temkinli yaklaştığını söyledi. 15 yıl medya sektöründe çalıştığını ve sadece kadın olduğu için kendisine öncelik, farklılık olsun istemediğini kaydeden Keşir, "Ama kadın olduğum için bariyerlerle karşılaştım. Hele hele kılık kıyafetiniz farklıysa bariyer bir kez daha artıyor. Benim beklentim, cinsiyetten dolayı oluşan yeni bir bariyerin oluşmamasıdır" diye konuştu. 

Cinsiyetçi Olmayan Medya Dili
Doç. Dr. Hülya Uğur Tanrıöver, kadın haklarının gelişmesinde medyanın rolünün belli olduğunu söyledi. Medyanın rolünü abartmamak gerektiği uyarısında bulunan Doç. Dr. Tanrıöver, "İki dizi izledi diye boşanan bir kadın varsa bırakın boşansın. Medyanın çizgisel etki kurumları aşılalı bir yüzyılı geçiyor" dedi.

Gerçeğin ne ’medyanın rolü birinci derece belirleyicidir’ ne de ’medyanın hiçbir rolü yoktur’ şelinde ifade edilen iki düşüncenin tam kesişim noktasında bulunduğunu kaydeden Doç. Dr. Hülya Uğur Tanrıöver, toplumsal cinsiyete duyarlı bir medya dili için ayrımcı, cinsiyetçi olmayan bir söylemi benimseyerek kadın hakları mücadelelerine ve ifadesine olanak verilmesi gerektiğini kaydetti. Medyanın arka sayfa güzeli kadar ’travesti dehşeti’ kalıbından kurtulması gerektiğini de kaydeden Doç. Dr. Tanrıöver, "Buradan RTÜK’e selam gönderiyorum. Dizilerde baba kızını dövdüğü zaman hiçbir ceza söz konusu olmazken, babasını döven kızı nedeniyle, aile değerleri gerekçesiyle, ceza verilebiliyor" dedi.

’Kadın Haklarının Gelişmesinde ve Kadına Yönelik Sosyal Projelerde Medyanın Rolü’ başlıklı oturumun moderatörlüğünü yapan yazar ve spiker Ayşenur Yazıcı ise 15 yıl çalıştığı sektörde 7 yılını hiç tatil yapmadan geçirdiğini belirterek, "Buzdolabına zeytinyağlıları koyuyordum. Yoksa tüm aile patatesle beslenecekti. Hiç tatil yapmadım. Bayramlarda eşim tatile gitti. Ya işini kaybedecektiniz, ya kocanızı. Ben sonuçta kocamı kaybettim. Neyse bir koca buluruz herhalde" diye konuştu. 

Hürriyet Gazetesi’nden Zeynep Gürcanlı, medyada kadın olmanın da bir insan hakkı olduğunu söyledi. Kadın gazetecilerin tabanda yüzde 35- 40 oranında olmakla birlikte genelde muhabir, fotomuhabir kadrosunda yer aldığını belirten Gürcanlı, "Yönetim kademesine geldiğimizde içler acısı bir durum. Biz gazetecilik yapıyoruz ama gazete yapamıyoruz. Gazeteleri genelde erkekler yapıyor" dedi. Kadının konu olduğu haberlerde tanımlama noktasında bayan- kadın ikileminin yer aldığını kaydeden Gürcanlı, "Biz bunu Hürriyet’te aştık" dedi. Yazı işleri toplantılarında haberin unsuru kadınsa diyalogların ’Kadın güzel mi? İyi fotoğraf var mı?’ şeklinde yaşandığını belirten Gürcanlı, bu bakış açısını değiştirmenin kadınların gazete yapmaya başlamasıyla mümkün olacağını kaydetti.

(Emre BAYLAN/DHA)

Etiketler: medya
İstihdam