13/02/2007 | Yazar: Kaos GL
‘Müptelası zaten bilir, ancak hiç yaşamamış olanlar bile aşk denilince acı ve hüznü yad ederler. Acı, aşk hakkında tecrübe edilmeksizin, sanki apriori bir bilgidir. İster tensel, isterse tinsel olarak düşünülsün acı hep aşka içkindir. Fiziki bir acı değildir söz konusu olan. Gönül ağrısı, gönül sancısı, gönül acısıdır. Ağrıyla, sancıyla özdeş bilinen, özdeş sunulan aşk gönülde eğleşir. Tinsel de olsa tensel de olsa aşk gönül diliyle inler.’
‘Müptelası zaten bilir, ancak hiç yaşamamış olanlar bile aşk denilince acı ve hüznü yad ederler. Acı, aşk hakkında tecrübe edilmeksizin, sanki apriori bir bilgidir. İster tensel, isterse tinsel olarak düşünülsün acı hep aşka içkindir. Fiziki bir acı değildir söz konusu olan. Gönül ağrısı, gönül sancısı, gönül acısıdır. Ağrıyla, sancıyla özdeş bilinen, özdeş sunulan aşk gönülde eğleşir. Tinsel de olsa tensel de olsa aşk gönül diliyle inler.’KAOS GL
A. Galip
Aşk
A priori bir ağrıdır
Acısı tecrübeyle kavi kılınır
Kadirşinas okuyucularım hatırlayacaklardır. Yazımın "Aşk Diye Bir Şey Var" başlıklı birinci bölümünde aşkı, tecrübe edildikçe biriken bir cahillik olduğu şeklinde tanımlayıp sözü orada bırakmıştım. Şimdi bıraktığım yerden devam etmeye geçmeden önce yazımın bir delil olarak gösterilmek suretiyle benim hiçbir zaman onaylamayacağım bir iddiayı kuvvetlendirmek gayretine giren birkaç zatı uyarmak istiyorum.
Hiç bilmediğim bir şahıs "aşk derdiyle hoş değilem, ey dostlar derdime bir çare" diyerek Çekeneci ve Demir namlarıyla maruf, seneler süren hukuk talebeliği sonunda avukatlık lisansı almayı hak etmiş ve benim de şahsen tanıdığım bu kişilere başvurduğunda şöylesi bir telkinle karşılaşmıştır. Kendisine, benim yukarıda andığım yazımın özellikle "Aşk yeniden kirlenmektir" cümlesinin altı çizilmiş olan bir nüshası sunularak aşk mevzuundan zinhar uzak durması tembih edilmiştir. Çekeneci ve Demir'i iki bakımdan onaylamadığım bir tavır sergiledikleri için uyarmak gereği hâsıl olduğuna kanaat getirmiş bulunuyorum.
I. "Aşk yeniden kirlenmektir." diye sarf ettiğim cümlenin yoruma açık olduğunu kabul ediyorum. Lakin cümlenin sarf ediliş bağlamına dikkat buyurmanızı reca ediyorum. Yalnızca bu cümleden hareket ederek her türlü kirden uzak durmak gerekir türünden bir manaya ulaşmamanızı da bilhassa istirham ediyorum. Tam tersine kirleneceksek eğer aşkla kirlenelim. Mevcut kirlerimizden arınıp aşkla kirlenelim. Aşka gark olalım. Aşk bize sebil olsun. Aşka huruç edelim. Aşk halleriyle cûş edelim. Zira aşksız bir ömrün tadı nedir ki? Tebasız hükümdar, mülksüz payitaht olur mu? Sırmasız bir kaftan kim giymek ister? Aşkla çarpmayan bir kalbin sesine kulak kesilmez başka bir kalp.
II. Çekeneci ve Demir'in, mübalağasız, tüm zamanlarını aşk işgal ediyorken uzak durulması gerektiği ve bir çocukluk hastalığı olduğu yönünde telkinde bulunmaları haklı bir kuşkuya zemin teşkil etmektedir. Bu şahısların beyanlarından ya zamanlarını israf ettikleri ve hiç büyümediklerini ya da başka bir art niyet taşıdıkları anlaşılıyor. Ancak ben bir tevazu gereği meseleyi daha fazla tetkike heves etmiyor yalnızca uyarmakla yetiniyorum.
Yeniden Aşk…
Müptelası zaten bilir, ancak hiç yaşamamış olanlar bile aşk denilince acı ve hüznü yad ederler. Acı, aşk hakkında tecrübe edilmeksizin, sanki apriori bir bilgidir. İster tensel, isterse tinsel olarak düşünülsün acı hep aşka içkindir. Fiziki bir acı değildir söz konusu olan. Gönül ağrısı, gönül sancısı, gönül acısıdır. Ağrıyla, sancıyla özdeş bilinen, özdeş sunulan aşk gönülde eğleşir. Tinsel de olsa tensel de olsa aşk gönül diliyle inler.
Aşk
Gönül gönül deyip
Yitirmek midir insanı zikir içinde
Bir vecd (trans) haliyle yaşanır tinsel aşk. Ona ancak zikrederek ve kendini yitirerek ulaşır insan.
Aşk
Aklı erteleyip
Yanmak mıdır bir nice nur içinde?
Aklın ve mantığın öte yanıdır tinsel aşk. Bir nice nur içine dalıp yanmama halidir. Bilginin değil inancın alanıdır.
Aşk
Seyrül Allah edip
Aramak mıdır batını zahir içinde?
Görüneni değil, görünmeyeni bilmektir. Dışarıyı değil içeriyi anlamaktır. Gönül gözüyle bakıp baktığını görmektir. Allah'a doğru yürümek, Allah'la yürümek ve sonunda Allah'ta yürümektir.
Aşk
Peşine takıp Yunus'u, Mansur'u
Kumdan bir kale gibi tasavvufu
İnsan içre örmek midir?
Yürünen üç ayrı yol, geçilen üç ayrı safha ve varılan iki ayrı merhaledir tinsel aşk. Biri Yunus Emre'nin ulaştığı merhaledir: Yaratan ve yaratılan ikilisi. İkincisi ise Hallacı Mansur'un ulaştığı ve seslendiği yerdir: "Enel Hak"ta ifadesini bulan tekliktir.
Aşk
Tarihin karanlık bir boyutu, insanın en aydınlık yanı
Gibi bir dilemmadır.
Kim unutabilir kendi kanında boğulmuş onca kahramanı
Günah ve cürüm
Ayrılık ve hicran
Yaşanmamış ne varsa ve yaşanacak olan en halis efsane
Gibi bir muammadır.
Tinsel aşk yani tasavvuftaki tanrıya olan aşk dünyevi olandan uzak durmayı, ondan arınmayı ve tensel hazları hor görmeyi telkin eder. Aşk ulvidir, yücedir ve tanrıya yönelmelidir. Ne var ki aşk şaşırtıcıdır. Tanrıya da yönelse dönemin din otoriteleriyle yollarını ayırır. Ancak acıya açılan kapı çoğu zaman aralıklıdır ve aşk oradan geçer. Kana bulanır aşkın destanı. Kulaktan kulağa günah ve cürümden söz edilir. Kalp kanar. Ayrılık ve hicran şarkıları söyler dil. Yeni bir efsanenin ışığı parlar gözlerde.
Yaşananı reddeder ve bir çağrı bırakır geleceğe aşk.
Aşk
Ne çok efsaneye bulanmış ne mistik bir inanış
Arayan çok, bulan yok apaçık bir yalan
Ki ancak kaf dağında dolaşan
Zümrüdü Anka'nın kanadındaki tüydür.
Tinsel olanla tensel olan arasındaki sürekli bir salınıştır aşk. Dünyevileştikçe keşfedilir. Yaşandıkça esrarına erişilir. Engellendikçe efsaneye bulanır, devleşir. Mecnun'u çöle Yusuf'u zindana düşürür.
Aşk
Melekleri çıldırtan, insana has kutsallıktır
İştiraki mutlak suç, cezası cazip bir tutsaklıktır.
Sayısız efkârın, türlü türlü cezanın adı; sefa diye yaşanılan bin bir ezanın buruk tadıdır aşk. Bitmez bir sabırla yüreğin atışı, damardaki kanın onunla akışıdır. Hüznü mutluluk diye sunan bir hile, her gönlün yazgısı, belki de bitmez bir çiledir aşk. Her şeye rağmen yine de sığınak bulduğu her kim ise yeni bir tanrı, yeni bir tanrıçadır aşk. Dokunur, ruh ve beden verir, sabit olan her şey harekete geçer, çöller birden yeşerir, tül tül ışıklar savrulur gece boyunca, Apollon konuşur, Diana raks eder, akla ziyan bir mucizedir.
Aşk yaratır ve yeniden yaratılır insan.
Tinsel aşk teni reddedip, uhrevi olanın peşinden gitmeye çalışırken tensel aşk dünyevi olanı yüceltir. Mecnun'un "aradığım bu değil" deyip Leyla’yı tanımaması bu yüzdendir. Öte yandan tensel aşkın bir sınır durumu daha vardır ki bu da insan sıcağını aşk oyuncağına dönüştürme bataklığına sürüklenmektir.
Her aşkla yeniden kendine dönen, kendi ıssızlığını yeniden keşfeden insan işleyeceği günahı ve yükleneceği vebali bilir. Çiğnenecek kural, verilecek ceza yeni baştan biçilir.
Aşk
Öncesiz, sonrasız yaşanan bir sorgulamadır
Her celsesi bin infaz tek yargılamadır.
Umudun ve yenilenişin adıdır aşk. Dünyayı anlamlandırmanın yoludur. Tek uçlu iki zıt kutup olan ölüm ve var-olma kavgasında bir'leşen iki yüreğin ölüme tersinden yürüyüşüdür. Sırf bu yüzdendir bütün zıtlıkların aşkta birleşmesi ve her birleşmenin aşkta çözülmesi…
Aşk için söylenmiş bütün sözler eksik, ona yakıştırılan bütün sıfatlar çirkindir.
Aşk
Hayatı katlanılır kılan ne garip eğlencedir
Gözlerdeki nem, yürekteki titreyiş
Dönmeyecek biri için onca bekleyiş
Tahammül öte, beyhude bir işkencedir.
İnsana sunulmuş en büyük armağan olan aşk; gitmek, dönmemek ve yitirmek fiillerinin yaşattığı tedirginliği durmadan yeniden üretir çünkü aşk abartır, abartılır. Ya kıymeti ölçülemez ya da hepten terazi şaşırır. Giden dönmez, gelen gitmez sanılır.
Uyum sağlamakta zorlanılan bir serüvendir aşk. Ya hep geç kalınır ya da bir başka zamana ertelenir. Oysa ertelenmiş her aşk taammüden işlenmiş bir cinayettir.
Aşk acı olmayandır. Ne var ki acı aşkta gizlidir. Bu yüzden aşkıyla Mü-tafizik olur insan.
MÜ
I.
Gözlerine değil geceye sığındım ağladım
Çünkü gözlerin bana benim gibi bakıyor
Gözlerin kalbimi yanlışsız okuyor
Gözlerin sanki ruhumu yakıyor
Yalvardım. Kapadın. Sustum.
Bu aşkı gözlerine gömdüm gecede son kez ağladım.
Geceye değil gözlerine sığındım ağladım
Çünkü tahammülüm yok geceden korkarım
Çünkü gece tüketir yarım kalırım
Gözlerine tutunursam çoğalırım
Yalvardım. Açmadın. Ağladım.
Bu aşkı geceye gömdüm gözlerinde son kez ağladım.
II.
Mutlu Aşk Yoktur'a değil
Hadi Aşk Yoktur yalanına inandır beni
Çünkü sen varsın
Zamanın ayrılığa ilaç olduğuna inandır
Çünkü ayrılık gittiğin andan başlayıp çürümesidir zamanın.
III.
Ne sen gittin ne ben
Adı ayrılık oldu
Hem sen gittin hem ben
Geride aşk kaldı.
Bitmedi.
Aşk Sınıfsal Bir Hadisedir bölümüyle devam edecek.
Kaynak: Kaos GL, Nisan-Mayıs 2000, Sayı 3
Etiketler: