13/02/2007 | Yazar: Kaos GL

‘Açık seçik, maskesiz ben böyleyim dediğinde hayat yaşanılandır. Şu an için bunu sınırlı bir seviyede de olsa yapıyorum ama inanıyorum ki ölmeden eşcinseller sokaklara da inecek, caddeleri de dolduracak bu ülkede.’

‘Açık seçik, maskesiz ben böyleyim dediğinde hayat yaşanılandır. Şu an için bunu sınırlı bir seviyede de olsa yapıyorum ama inanıyorum ki ölmeden eşcinseller sokaklara da inecek, caddeleri de dolduracak bu ülkede.’

KAOS GL

Salim

Sana kendimi anlatamıyorum güzel insan. Oturup bunları yazmayı istedim. Düşünüyorum çok mu kolaydı, daha mı zor olmalıydı ne bileyim bir hafta filan, bir ay oturup seni seyretmeli, sana gülümsemeli o kaçamak bakışlarla uzunca bir dönemin sonunda mı gelip sana senden hoşlandım demeliydim. İstemedim. Sana gelip yüreğimi açmak istedim, içimdeki beni. Hiç sorgusuz öylesine sıradan ve masum. Bu bile benim için zordu. Gülümsemesen belki yanına gelip bunu bile söyleyemezdim. Yapmamışım hayatımda kimseye gidip pat diye senden hoşlanıyorum diyememişim.

Senle ben gürültünün patırtının ortasında sükûnetle dolaşıyoruz, oturulan o birkaç saatle nelere gidip geliyoruz. Biliyorum, çünkü seni izliyorum. Hani o sağa sola gülmen dışında başını iki elinin arasına alıp dalıyorsun veya sıkılıp üfleyip püflerken yaşamayacağımız onlarca şey geliyor aklıma. Belki de o sessizliğin içinde huzur buluyoruz ki o sessizlikte bazen yok oluyorum.

Senleyken suskunum. Sevinçlerimi, üzüntülerimi; heyecanlarımı hep içimde yaşadığım için belki de az konuşuyorum.

Herkesi sevdiğini söylüyorsun. Ben herkesi sevmiyorum. Güzel insan, herkesi sevmem gerekmiyor. Herkesi sevmem yapıma aykırı. Gündelik hayatta selam verip o özgür, serbest dediğimiz özgürlüğe inanıyorum-mekânlarda sırf bir takım kişisel egolarını tatmin edip selam verme veya giyim kuşamını öne çıkarın burnu havalarda insanlar kendini burjuva zanneden veya davranan insanları sevmiyorum, hoş burjuvaları da sevmiyorum, açıkça gerekmedikçe herkesle dost olmuyorum. Ama seni seviyorum. Bunu söylemenin güzelliğini yaşıyorum sende, gülüşünde, bakışında, gözlerinde. Belki kötü olan birine teslim olmaktı. Arkadaşım kimseye hazır sevgi sunma demişti. Ben artık kendimi kasmaktan bıktım. Artık hissettiklerimi söylemenin güzelliğini yaşıyorum, değişiyorum.

Sana bakarken düşündüğüm cinsellik değildi veya gülümserken. Hani çocukken yeni biriyle tanışırsın bir şeyleri, ne bileyim oyuncaklarını paylaşırsın onun gibi ben o gülümsemede bunları yaşadım. İçimdeki çocuk belki önayak oldu yanına gelmeme.

İnsanları bağışlayıp, unutmayı hâlâ beceremiyorum.

Bağışlama her neyse de, insanları unutamıyorum güzel insan yaşananlar nasıl unutulur. Gözler, duruş, tavırlar.

Artık içtenim böylesi daha güzel. Aşkı bulamasam bile içtenim güzel insan, bunu öğrenmek için bir yerlere toslamak gerekiyormuş, ilkinde bunu yaşadım şimdi daha bir benim.

Sen benim için bir yerlerde yapmak istediğim ama bir türlü gerçekleştiremediğim planlara belki de bir adımdın. Hani diyor ya ‘Aşksız neyleyim herkesteki bedeni’ İşte öyle ne anlamı var ki sevgi yoksa planların da yaşananın da.

Korkuyorsun. Tam da o yaşadığımız toplum gibi. Korkuyorsun bir erkeği sevmekten korkuyorsun. İnanmıyorsun belki de yaşam böyle daha sıradan daha acısız. Ben sana baktığımda o korkuyu okuyorum.

Sevgililer niye bara gelir diyorsun. Heterolar kendini teşhir eder mi diyorsun. Bence gelenler de oraya neden geldiklerini bilmiyorlar. Kim iyi yaşıyor gösterebilir misin bana, Heterolar mı? Arkadaşım bizler kendimizi eşcinsel zanneden heterolarız diyor. Doğru çünkü yaşayamıyoruz ne duygularımızı ne de cinselliği ne de başka şeyleri. Bunu ibne yaşamına bağlamanı anlamıyorum. Belki de senin için başka bir sığınma biçimi evlilik gibi. Hayattaki desteğin işin ama kendini yaşamadıktan sonra sen evlensen de erkeklerden hoşlanıyorsun. Bence yaşam gizlilikle değil ne kadar açıksa o kadar güzel. Bu ülkenin her katmanında her tabakasında varız. Benim için yaşam biraz da onlar. Hani senin basit bulduğun. Dünyada herkesin bir öyküsü vardır dinlemeye değer.

Açık seçik, maskesiz ben böyleyim dediğinde hayat yaşanılandır. Şu an için bunu sınırlı bir seviyede de olsa yapıyorum ama inanıyorum ki ölmeden eşcinseller sokaklara da inecek, caddeleri de dolduracak bu ülkede.

Bazen insanları fazla yargılıyoruz. Belki bu yüzden sevemiyoruz. Yaşanılan hiçbir şeyin reçetesi yok, yok işte, yaşanılarak öğreniliyor.

Aşka burun kıvırmak kötüdür güzel insan. Onu küçümsemekte eğer böyleyse yaşamın ne anlamı var. Sevgi kışın açan güneş gibidir. Hani o soğukta insanın içini ısıtan veya yalnızlığında içtiğin dumanını rüzgâra savurduğun sigara gibi.

Bazen onlarca yüreğim olsa da dağıtsam diyorum
Yılların geçmesine üzülmüyorum veya öleceğim için de. Yaşam şimdiye kadar güzeldi, iyisiyle kötüsüyle, istediğim yaşlandığımda ‘ah keşke şunu da yapsaymışım’ dememek.

Bana kendini anlattın ben sormadan. Bunu sevdim. Bunu dışındaki şeyleri de yaşadıkların, gördüklerin. Seviyorum konuşkan insanları. Ama yaşamaktan korkuyorsun pek de bir anlamı yok.

Bazen düşünüyorum. Cinselliği yaşayamıyorum. Bunu da duygusallık katıp hallediyorum diye ama değil. İnan böyle değil sonuçta sinemaya da gidip çok rahat cinselliğimi yaşayabiliyorum.

Ben sende güne yeni başlayan insanın günaydın derken yaşadığı mutluluğu veya sabah kalktığında dışarıda yüzüne vuran sonradan hapşırtan mutluluğu yaşadım.

Tutkularım için gülümsüyorum yalnız kaldığımda. Kötü olan herkesi birilerini sevip, sevilmemesi bu kadar zor olmaması bazen yapamayacaklarım yapacaklarımı engelliyor.
Kaygılarımı, isyanlarımı, çelişkilerimi yaşarken bile kendimle barışık olmaya çalışıyorum. Bu ne kadar zor bilemezsin.

Başka bir çağda veya başka bir ülkede seninle özgürce yan yana yaşamak isterdim yaşayamadıklarımı.

Bunların senin için anlamı var mı bilmiyorum, bunlar senin için önemli mi bunu da bilmiyorum; bildiğim bir şey varsa artık gözlerine bakamıyorum.

‘Yalnızlığım benim pasaklı kontesim.

Ne kadar rezil olursak o kadar iyi’


Kaynak: Kaos GL, Aralık 1998, Sayı 52

Etiketler:
İstihdam