01/04/2013 | Yazar: Kaos GL

Klasik Avrupa ailesi bir daha eskisi gibi olamayacak büyük bir sarsıntı geçiriyor. Eşcinsel evliliği ya da eşcinsel haklarının kazanımı, bütün Avrupa’yı demokratikleştirecek.

Avrupa ailesinde kültür devrimi Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Klasik Avrupa ailesi bir daha eskisi gibi olamayacak büyük bir sarsıntı geçiriyor. Eşcinsel evliliği ya da eşcinsel haklarının kazanımı, bütün Avrupa’yı demokratikleştirecek.

Selami İnce (BirGün) Avrupa’nın yeni “kültür devrimi”ni yazdı
 
Avrupa ekonomik krizinin tam ortasında birdenbire eşcinsel evliliği tartışılmaya başlandı ve her gün bir ülkenin daha eşcinsel evliliğine izin veren karar aldığı haberi duyuyoruz. Almanya, Fransa ve İngiltere Avrupa’nın en önemli üç ülkesi ve bu ülkelerde son iki aydır neredeyse ana gündem maddesi ekonomiden daha çok eşcinseller. İngiltere ve Fransa eşcinsel evliliğine izin verdi, Almanya’da eşcinsel çiftlerin evlat edinmesi kolaylaştı.  Ekonomik sorunlarını çözemeyen Avrupa,  boşluğu sanki bir anlamda “kültür devrimi”  yaparak doldurmaya çalışıyor. Bu durum ilk bakışta  “yoksulların durumuyla ilgilenmek yerine yapay gündem yaratıyorlar” diye eleştirilebilir ama aslında Avrupa bu adımla uzun bir süredir vazgeçtiği kültürel anlamda ilerici bir atağa kalkışıyor.

Sadece Avrupa’nın bu tür konularda zaten bir hayli ilerici geleneğe sahip göreli küçük ülkelerinde bir hak olan eşcinsel evliliğinin bu yıl Avrupa’nın merkezine taşınması, Avrupa’da muhafazakârlarla ilericiler arasında ciddi bir aile tartışmasının çıkmasına neden oldu. Avrupa’da eşcinsel evliliğinin yasallaşması ilk bakışta yalnızca eşcinselleri ilgilendiren, toplumun tamamını ilgilendirmeyen bir hak gibi görülse de, aslında İngiltere, Almanya ve Fransa gibi Avrupa’nın “gerçek sahiplerin” bu adımı atması yeni Avrupa’nın kuruluşunun tamamlandığını gösteriyor. Klasik Avrupa ailesi bir daha eskisi gibi olamayacak büyük bir sarsıntı geçiriyor.
 
Avrupa’nın zaten ilerici ülkeleri olan Hollanda ve İsveç gibi ülkelerinde yıllardır eşcinseller hem resmi hem de dini nikâh yapabiliyorlar ve evlat edinebiliyorlardı. Buna daha sonra İspanya gibi ülkeler eklense de batı Avrupa kültürel olarak hâlâ klasik aileyi toplumun temeli sayıyordu. Doğu Avrupa ise, zaten Katolik papadan farklı düşünmeyen bir bakış açısına sahipti.  Önce, bu anlamda Avrupa’da son dönemde gerçekleşen kültür devriminin ne getirip ne götürdüğünü, bu konularda bir hayli kafa yoran Joël Le Déroff’un Almanya sosyalist gazete Neues Deutschland’a söylediklerine bakalım: 

“Bu gelişmelerin en önemli sonucu yeni bir aile yaratmak. Bu yeni ailede artık kadın ve erkek rolü olmayacak, her iki rol de eşitlenecek… Avrupa’nın demokratikleştirilmesi, ancak bu eşitlik fikri ve pratiğiyle mümkün. Eşcinsel evliliği ya da eşcinsel haklarının kazanımı, bütün Avrupa’yı demokratikleştirecek. Çünkü ailenin demokratikleşirleşmesi, toplumun, devletin ve sistemin demokratikleştirilmesi anlamına geliyor. Aile bütün bunların çekirdeğini oluşturuyor…” 
 
Eşcinsel evliliği, eşcinsellere getirdiklerinin ötesinde  kadın – erkek ve çocuktan oluşan her şeyden önce muhafazakârlığın temel kurumu olan “aile”yi “mutlaklıktan” çıkarıyor ve yeniden tanımlıyor.
Eşcinsel evliliğine evet diyen kesimler, zaten toplumun eşcinsel evliliği kabul ettiğini, siyasetin ve hukukun topluma rağmen var olamayacağını ileri sürüyor. Aslında bu tezin üç büyük Avrupa ülkesinde doğrulandığını görmemiz mümkün. İngiltere’de sosyal demokratların savunduğu eşcinsel evliliğine iktidardaki muhafazakârlar da büyük oranda evet dedi. İngiltere Başbakanı David Cameron partisinin bir bölümüne rağmen eşcinsel evliliğini savundu. Fransa’da ise, eşcinsel evliliği sosyal demokratlarla sosyalist solun seçim vaadiydi. Fransa sosyal demokratları, komünistlerin, sosyalist solun ve yeşillerin de desteğini alarak, sokağa çıkan dinci ve muhafazakârlara karşı seçim vaadini tuttu. 
 
Almanya’da ise, toplumun çoktan kabul ettiği bir durumu, muhafazakâr hükümet değil hukuk düzenlemiş oldu. Almanya Anayasa Mahkemesi eşcinsel evliliğine izin olmayan ancak pratikte neredeyse evlilik gibi işleyen “kayıtlı birliktelik” durumunu evlat edinme hakkını genişleterek daha da evliliğe yaklaştırdı. Almanya Anayasa Mahkemesi eşcinsel çiftlerin çocuk evlat edinmesini kolaylaştıran bir karar alarak tek başına yaşarken çocuk evlat edinen bir eşcinselin daha sonra kayıtlı birliktelik yaşamaya başladığı partnerinin de aynı çocuğu evlat edinmesine izin verildi.  
 
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ise, geçen hafta verdiği bir kararla toplumun gerisinde kalan siyasetin ve iç hukukun Avrupa çapında aşılacağına dair bir adım atmış oldu. Avusturyalı lezbiyen bir kadın, birlikte yaşadığı diğer kadının çocuğunu evlat edinmek istemiş, Avusturya hukuku buna müsaade etmemişti. 2010 yılından beri Avusturya’da “kayıtlı birliktelik” yasal olduğu halde bu lezbiyen iki kadın, birinin çocuğunu ikisi için de evlat edinememişti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, lezbiyenlerin evlat edinmesini engelleyen Avusturya Mahkemesi’nin “anne – babadan oluşan ebeveyn” kavramını haksız buldu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, konunun “iki evli olmayan insanının evlat edinme hakkı” içinde düşünülmesi gerektiğini, evlat edinmek isteyen insanların lezbiyen mi heteroseksüel mi olduğuna bakılmaması gerektiğini belirtti.

Eşcinsel evliliğine karşı çıkan sağın ve Avrupa dincilerinin önemli tezlerinden biri “çocukların güvenli ve sorumlu bir yetişkin olmak için anne ve babaya ihtiyaç duydukları” teziydi. Avrupa egemen fikri bugün şöyle: “Hayır, çocuklar güvenli ve sorumlu bir yetişkin olmak için anne ve babaya ihtiyaç duymaz. Çocuklar, sadece güvenebilecekleri ve sevgi dolu ebeveyne ihtiyaç duyar. Bu ebeveynin de aynı ya da farklı cinsiyetlerde olmasının önemli olduğu kanıtlanmamıştır.” 

Bu düşünce batı toplumlarının önemli bir kısmında yaygın düşünce haline geldi. Sosyalist ve sosyal demokrat solla, liberaller böyle düşünürken faşistler, muhafazakârlar ve din çevreleri buna karşı.

Ancak muhafazakâr çevrelerde de bu konuda bir çözülme olduğu görülüyor. İngiltere muhafazakârların çoğunluğu eşcinsel evliliğine evet derken Alman muhafazakârların çoğunluğu olmasa da önemli bir kısmı evet diyor. Geçen Aralık ayında Almanya Hıristiyan Demokrat Parti Genel Kurulu’nda partinin eşcinsel evliliğine ve eşcinsel birlikte yaşam biçiminin vergi indiriminden yararlandırılmasına karşı olduğu karar bağlandı. Buna karşı çıkan delegeler, toplumun gerçekliğinin “yasakçı” yönde olmadığını Angela Merkel’a anlatmaya çalıştı. Ancak, siyaset bu realiteyi göremeyince, siyasetin tıkandığı noktada güncel doğrular mahkemede değerlendirildi.

Avrupa eşcinsel evliliklerine evet derken ve eşcinsellerin evlat edinmeleri kolaylaşırken buna ciddi bir tepki Türkiye’den geldi. TBMM İnsan Hakları Komisyon Başkanı AKP’li Ayhan Sefer Üstün, Türkiye asıllı çocukların ailelerinden alınarak Avrupalı eşcinsel çiftlere verildiği haberleri üzerine harekete geçtiklerini belirtti. Belçika’da böyle bir örnekten söz etti. Oysa verdiği örnek sonra Belçika’da değil Hollanda’da çıktı. Dinci basın Türk çocukları eşcinsel çiftlere evlat veriliyor manşetleri atmaya başladı.

Sonra Komisyon Başkanı Üstün devam etti: “Almanya’da her yıl 5 bin Türk çocuğuna gençlik dairesi el koyuyor…” Bu rakamı sonra düzeltti: “Bazı rakamlara göre 5 bin bazılarına göre 9 bin…” Dinci basın 5 binde karar kıldı, sonra da bu rakam 4 bine indi.

Türkiye, “sallama” konusunda zaten bir üne sahipti ama AKP döneminde Suudi Arabistan’dan sonra bütün dünyada gericiliğin en büyük bekçilerinden biri olduğunu da bu tartışma vesilesiyle bir kez daha gösterdi.(BirGün)

Etiketler: insan hakları, aile
İstihdam