22/03/2013 | Yazar: Kaos GL
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Eşitlik Komitesi ve Polonya Parlamentosu ‘LGBT’lerin İfade Özgürlüğü Konferansı’ düzenledi.
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Eşitlik Komitesi ve Polonya Parlamentosu “LGBT’lerin İfade Özgürlüğü Konferansı” düzenledi. Varşova’da, 19 Mart’ta, Polonya Meclis’inde gerçekleşen etkinliğe 30’a yakın Avrupa Konseyi ülkesinden milletvekilleri, üst düzey yargı mensupları ve bürokratlar katıldı. Kaos GL Derneği, AK’nin davetlisi sivil toplum kuruluşları arasındaydı. Türkiye, 47 üyeli Avrupa Konseyi’nin kurucu üyesi.
Toplantıya katılanlar arasında AKPM Eşitlik Komisyonu Başkanı Tina Acketoft, Polonya Hükümeti Eşit Muameleden Sorumlu Genel Sekreteri Agnieszka Kozlowska-Rajewicz, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Bölge Temsilcisi Jan Jarab, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Eski Başkanı Sir Nicolas Bratza, Avrupa Parlamentosu LGBT Inter-group Eşbaşkanı Ulrike Lunacek, Yunanistan Ombudsmanı Calliope Spanou ve Polonya Parlamentosu’nun ilk açık gey milletvekili Robert Biedron dikkat çeken isimler oldular.
Konferansı AKPM Türk Grubu üyelerinden AK Parti milletvekili Tülin Erkal Kara, AK Parti milletvekili Ahmet Kutalmış Türkeş ve CHP milletvekili Gülsün Bilgehan izlediler. Kaos GL’yi Murat Köylü temsil etti.

Heyecanlı sunumlara sahne olan etkinlikte sık sık homofobinin ve transfobinin “ten rengi ırkçılığı” ve “dini ya da mezhepsel aşırılıkçılık” ile benzerlikleri vurgulandı:
Tina Acketoft – Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Eşitlik Komisyonu Başkanı İsveç Milletvekili
LGBT’lerin ifade özgürlüğünün güvence altında olmadığı bir demokrasiden bahsedilemez. Avrupa Konseyi’ne taraf olan 47 ülkeden hiçbirisi homofobiden muaf değil, ama bununla mücadele için duydukları sorumluluk ve verdikleri mücadele birbirinden farklı. Konsey ülkeleri, diğer tüm azınlıklar gibi cinsel azınlıkların ifade özgürlüğünü de garanti altına almalı.
Agnieszka Kozlowska-Rajewicz – Polonya Hükümeti Eşit Muameleden Sorumlu Tam Yetkili Genel Sekreteri
LGBT’lerin ifade özgürlüğünü ele alan bu konferansa Polonya Meclisi’nin ev sahipliği yapmasından büyük onur duyuyoruz. LGBT’lerin ifade özgürlüğünün, Polonya’da temel insan hakları ve demokrasi standartları içinde benimsenmesi için son yıllarda sivil toplum ile birlikte dayanışma içindeyiz. LGBT’lerin kendilerini ifade edebilmeleri, kimliklerini saklamadan yaşayabilmeleri, “açılmaları” için hükümetlere ve ailelere büyük sorumluluk düşüyor.
Lezbiyen, gey, biseksüel ve trans çocuklarımızı, iş arkadaşlarımızı, dostlarımızı, ebeveynlerimizi nefret söylemlerinden ve psikolojik şiddetten korumalıyız. Bu sözel şiddetin fiziksel saldırılara dönüşmesi olası; buna asla izin vermemeliyiz. Nefret söylemi, azınlıklara yönelen saldırganlığa karanlık kapılar açıyor. Oysa bizler biliyoruz ki LGBT’ler Avrupa’nın eşit yurttaşlarıdır!
Polonya olarak biz yeni bir demokrasi sayılırız. Onlarca yıllık tek tipçi otoriter komünist yönetimden sonra, çeşitliliğin güçlülük olduğunu öğreniyoruz. Geçtiğimiz sene 480 genel müdüre cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığını engellemeye dair eğitimler verdik. Bu eğitimler şu anda yüksek yargı mensupları ve yerel yönetimler ile devam ediyor.
Jan Jarab – Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Bölge Temsilcisi
Bu ay sonunda Polonya, 2010 tarihli Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu Tavsiye Kararları’nı (Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Temelli Ayrımcılıkla Mücadelede Avrupa Konseyi Standartları) üye ülkelere benimsetme programına dahil ülkeler arasında girecek. Ukrayna’daki gelişmeleri ise büyük bir endişe ile izliyoruz. “Eşcinsellik propagandası” ne demek? İfade özgürlüğünü böyle adlandıranlar cinsel yönelimler ile ilgili hiçbir fikirleri olmadığını kanıtlıyorlar. Yanlış bilgiler ve önyargılar içindeler. Eğer söz konusu eşcinsellerin ifade özgürlüğü ve bunu engellemek ise, bu en az ten rengi ırkçılığı kadar kabul edilemez bir tutum olur. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Mon BM’nin tutumunu geçtiğimiz 12 Aralık’ta da yineledi: LGBT’lere yönelen nefret söylemleri ve damgalama evrensel insan hakları ile örtüşmez. LGBT’lerin ifade özgürlüğü değil, homofobik söylemler yasaklanmalı!
Eşcinsellik Batı kültürüne özgü değildir. Eşcinsellik kültürel değil, varoluşsal ve özneldir. İnsanlık tarihi boyunca sadece Batı’da değil, dünyanın tüm coğrafyalarında görülmüştür, görülmektedir. Kültürel olan ise önyargıların mı, özgürlük ve eşitliğin mi belirleyici olduğudur. Yanlış bilgiler ve derin sosyal önyargılar nedeniyle eşcinsellik Avrupa’da da uzun süre yasaklandı. Ancak sevindirici ki, birçok ülke bu cehaletten bugün dönmektedir. Kültürel olan da budur. Pek çok Avrupa ülkesi tarafından tarih boyunca paylaşılmış olan bu hoşgörüsüzlük, önyargı ve şiddet tarihinin bugün üstesinden gelinmektedir. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi, dünya devletlerini, aymaz şiddet ve ayrımcılıktan LGBT’leri koruyacak yasa ve politikaları ivedilikle yürürlüğe geçirmelerini talep etmektedir.
Ulrike Lunacek – Avrupa Parlamentosu (Avrupa Birliği) LGBT Inter-group Eşbaşkanı Avusturya Milletvekili
İfade özgürlüğü sadece yasalarda yer almaz. Kültüre ve sosyal alanlara içkin olmalı. Kimse, kimliğini ifade etmekten korkmamalı. Şu Ukrayna’daki “eşcinsellik propagandası” yasasına üzülüyorum; bir yandan da gülüyorum. Tüm yaşam en ince ayrıntısına dek heteroseksizm propagandası ile dolup taşıyorken… Neden LGBT’ler haftasonu sinemaya kiminle gittiğini işyerinde söyleyemesinler ya da kiminle tatile çıktıklarını… Eşbaşkanı olduğum AB Parlamentosu LGBT Inter-group’ta birçok heteroseksüel var. Çünkü ortak insancıl derdimiz propaganda filan değil; insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğünü korumak! Bu bağlamda, Avrupa Birliği’nin yıllardır beklettiği Horizontal Direktif’i çok önemsiyorum. Yasalaşırsa, AB mevzuatı açısından cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, yaş ve engellilik gibi kategoriler mevcut ırkçılık ve dini hoşgörüsüzlük karşıtı yaptırımlar ile eşit düzeyde korunacak. Bununla birlikte, ilk başta dediğim gibi, yasalar yetmez; önemli olan politikaları gündelik hayata dokunur kılmak.
Sir Nicolas Bratza – Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Eski Başkanı
İnsana dair tüm cinsel kimlikler eşit onura sahiptir. Bu çeşitliliğin anlaşılması ve korunması için çaba göstermiş bir kurum olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) bulunmuş olmaktan gurur duyuyorum. AİHM her geçen gün lezbiyen, gey, biseksüel ve transların özgürlüklerini ve refahlarını güçlendirecek yeni kararlara imza atmaktadır. Avrupa Konseyi üyesi ülkelerin ulusal yargıları bunları içtihat olarak algılamalı ve uygulamalıdır. Yargı, hele yüksek yargı, bireysel haklar ve özgürlüklerin genişletilmesi için temel aktörlerden biridir, bu mücadeleden kaçınmamalıdır. LGBT’lerin ifade özgürlüğü, en temel insan haklarından biridir. Yasaklanan Onur Yürüyüşleri, en hafifinden şöyle tanımlanabilir: Kamu yönetimi eliyle azınlık haklarının çiğnenmesi! Bunun benzer örneklerini insanlık daha önce LGBT’ler dışında sosyal kimlikler için de deneyimlemek zorunda kaldı. Ulusal yargı organları bu tarz demokrasi düşmanı yaklaşımlara izin vermemelidir. Azınlıkların görünürlüğünü engellemek asla kabul edilemez. Hiçbir inanç ya da ideoloji, LGBT’lere yönelen nefret söylemlerine ifade özgürlüğü süsü vermek için gerekçe olamaz. Bununla ilgili AİHM’in geçtiğimiz yıl verdiği İsveç kararı mihenk taşıdır.(Murat Köylü / Kaos GL)
Etiketler: insan hakları