10/06/2014 | Yazar: Murat Köylü

Aykan Erdemir; AKP, cinsel ve toplumsal şiddete neden olan ataerkil zihniyeti koruyarak, bu sistemden kaynaklanan sorunlarla mücadele edebileceği yanılgısında.

Aykan Erdemir: AKP ataerkil zihniyeti koruyarak, sorunları çözeceğini sanıyor Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Milletvekili Aykan Erdemir: AKP, cinsel ve toplumsal şiddete neden olan ataerkil zihniyet ve otoriter değerler sistemini koruyarak, bu zihniyet ve sistemden kaynaklanan sorunlarla mücadele edebileceği yanılgısında.
 
AKP tarafından parlamento gündemine taşınan cinsel suçlara ilişkin yasal düzenleme sivil toplum ve muhalefet tarafından endişe ile karşılandı. AKP, kamuoyunu günden güne daha çok geren çocuk cinayetlerine, kadın cinayetlerine ve cinsel saldırılar meselesine, bir torba yasa potpurisi arasından yanıt verdi. Bu “yeni” düzenlemeler, koruyucu ve önleyici unsurlar içermemekle, sistematik yaklaşıma sahip olmamakla ve sivil topluma ve akademiye danışılmadan Genel Kurul’a taşınmış olmak ile eleştirildi. Kaygı yaratan bir diğer konu ise akranlar arası karşılıklı rızaya dayalı cinselliği cezalandıran hükümler içermesiydi.
 
Milletvekilleri Aylin Nazlıaka, Aykan Erdemir ve Ertuğrul Kürkçü bu hususlardaki düşüncelerini paylaşmak için kaosGL.org’a konuştu.
 
AKP’nin cinsel şiddet suçlarına dair koruyucu ve önleyici politikalar önermek yerine salt cezai veya idari düzenlemeler yapmaya öncelik vermesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
AKP, cinsel ve toplumsal şiddete neden olan ataerkil zihniyet ve otoriter değerler sistemini koruyarak, bu zihniyet ve sistemden kaynaklanan sorunlarla mücadele edebileceği yanılgısında. Genel tutumları dönüştürmeden toplumu ve bireyleri disipline ederek sorunlar çözülebilir sanıyorlar. Bu tam bir gaflet. Günü kurtarmaya yönelik palyatif tedbirlerin ve taktiksel manevraların kalıcı sonuç alması olanaksız. Cinsel suçlar tartışmalarında bir kez daha ifşa olan siyasi iradenin, AKP’nin genel hükmetme felsefesini çok iyi örneklendirdiğini düşünüyorum.
 
Cezaları ağırlaştırmak; daha çok kurum, memur görevlendirmek, tek başına ihlallerin oluşmasını önler mi?
AKP’nin haklar ve özgürlükler alanındaki manevraları, iç ve dış kamuoyuna yönelik algı yönetimi stratejisinin parçası. Temel hak ve özgürlüklere dair günü kurtarmaya yönelik girişimleri, özellikle dış kamuoyunda, kendi otoriter siyasetini kamufle etme ve bu yolla meşrulaştırma aracı olarak kullanıyor. Bu stratejinin odak noktası “göstergeler merkezli” olması. İhlallere dair nicel verileri, cezai ve idari yaptırımları, teşkilatlanmayı ön plana alan bir nevi “proje” yürütüyor AKP. Kalıcı değer ve tutum değişikliklerine yatırım yapmak yerine, gün sonunda ortaya konan göstergeler, ölçümler, ihlallere temel sağlayan kültür ile mücadelenin önüne geçiyor. Mücadele stratejisi kültürel ve ilişkisel olmaktan çok, salt cezai-idari düzlemde sonuç elde etmeye odaklanıyor. Cinsel suçlarla mücadele, AKP’nin kısa vadeli politik sonuç elde etme çabası olarak kalıyor. İşin ilginci bu da uluslararası endekslerde, ilerleme ya da izleme raporlarında bir çeşit göstergesel “iyileşme” olarak algılanabiliyor. Zaten AKP’nin asıl amacı da bu düzeyde geçer not almak, günü kurtarmak. Oysa toplumun esas ihtiyacı, kendisi ile ve toplumun diğer unsurlarıyla barışık yaşamaya imkan sağlayacak bir değer ve tutumlar dünyasını oluşturabilmek. Ne yazık ki böylesi bir sosyopolitik girişim AKP’nin ufkunda yer almıyor. Görüyoruz ve hissediyoruz ki siyasetini tam tersine kutuplaştırma ve çatıştırma üzerinden kurguluyor. Siyasi geleceği için toplumsal kutuplaşmaya ve çatışmaya bel bağlamış durumda. Cinsel şiddet gibi insan hakları meselelerinde idari ve cezai düzenlemeler ile yetinmek AKP için kısa vadede siyasi başarı göstergeleri sunabilir. Uzun vadede ise bunlar özgürlükçü ve eşitlikçi toplumu kurmamız için yeterli olmayacaktır.
 
AKP muhafazakar bir parti. Cinsellik ve cinsiyet ile ilgili meselelere dair yaklaşımı genelde bu eksende. Peki muhalefet ne yapmalı?
Burada muhalefet partileri başta olmak üzere toplumsal muhalefetin geniş kesimlerine büyük görev düşüyor. Örneğin sosyal demokrasi, seçmenleri sadece ona oy vermeye ikna etmeyi hedefleyen bir siyasete sıkışmamalı. Aksine, sosyal demokrat siyaset, Türkiye’deki tüm seçmenlerin değerlerini ve tutumlarını daha özgürlükçü ve eşitlikçi bir temelde dönüştürmeye talip olan siyaset olmalı. Bu değerleri ve tutumları dönüştürmeye çabalamaktan çekinmemeli. Ayrımcılığa dayanak sağlayan peşin hükümler ve önyargılar sosyal demokrat muhalefet tarafından açıklıkla tartışılmalı ve görünür kılınmalı. Ayrımcılığa kaynaklık eden baskıcı toplumsal değerler, bir sonraki kuşağa aktarmak ile yükümlü olduğumuz değerler değildir. Daha iyi bir yaşama inanıyorsak, onu sadece yasalar, tüzükler, yönetmelikler, genelgeler ve yönergeler ile değil, zihniyetin ve ilişkilerin dönüşümünün öznesi olarak elde edebiliriz. Muhalefet partileri bu çerçevede gündemi belirleyen, dönüşümün itici gücü olan bir siyaseti esas almalılar.
 
Akranlar arası cinselliği cezalandıran hükümler ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Akranlar arası rızaya dayalı cinsel davranışları yasaklamak, Türkiye’nin tabi olduğu uluslararası rejime aykırıdır. Türkiye’yi gerek Avrupa Birliği değerlerinden ve müktesebatından, gerek Avrupa Konseyi haklar ve özgürlükler çerçevesinden uzaklaştırır. İlginçtir ki bu düzenleme Meclis’in Avrupa Birliği Uyum Komisyonu’na hiç gelmedi. Dolayısıyla Avrupa Birliği müktesebatı açısından hiç değerlendirilmedi. AKP’nin Avrupa değerlerine önem vermeyen zihniyetinin bir diğer yansımasıya karşı karşıyayız. Gönül isterdi ki, tartışılmakta olan yasal düzenleme Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi standartlarına Türkiye’yi yaklaştırsın. Görünen o ki AKP’nin hedefi tam tersi. Bu düzenleme Türkiye’yi daha ataerkil, daha cinsiyetçi, daha yaş temelli ayrımcı ve daha baskıcı bir dünyaya yaklaştırır.  
 
Çocuk cinselliğini, akranlar arası cinsel davranışı ve deneyimi yasa yolu ile cezalandırmak, cinsel suçlar ile mücadeleye katkı mı sağlar, yoksa tam tersi sonuçlar mı doğurur?
Mevcut sorunlu düzenlemede ısrarın iki farklı mantığı olabilir. Ya AKP böylesi bir yasağın gençleri ve dolayısıyla yetişkinleri cinsel şiddetin faili ve/veya mağduru haline getirebileceğinin bilincinde değildir. Ya da, daha kötüsü, AKP tüm bunların farkında olarak bu düzenlemeyi planlamıştır. İkincisi gerçekten daha korkunç bir olasılıktır. Ben sorunun kasıttan çok cehalet kaynaklı olduğunu düşünmeyi tercih ediyorum. Alternatif senaryo Türkiye için daha da karanlık bir öngörü içerir.
 
Fotoğraf: Ali Haydar Yeşilyurt
 
İlgili haberler:

Etiketler: yaşam, siyaset
nefret