08/10/2018 | Yazar: Kaos GL
“Ayrımcılıkla Mücadele için Medya” atölyesinin ikinci ayağı Ülkü Doğanay’ın yürütücülüğünde 5-6 Ekim tarihlerinde Ankara’da gerçekleşti.
.jpg)
“Ayrımcılıkla Mücadele için Medya” atölyesinin ikinci ayağı Ülkü Doğanay’ın yürütücülüğünde 5-6 Ekim tarihlerinde Ankara’da gerçekleşti.
“Ayrımcılıkla Mücadele için Medya” atölyesinin ikinci ayağı 5-6 Ekim tarihlerinde Ankara’da gerçekleşti. Ülkü Doğanay’ın yürüttüğü ve Can Irmak Özinanır ile İnan Özdemir Taştan’ın anlattığı atölyede, medya ilişkileri, medyaya içerik sağlama, kampanya yürütme, alternatif medyalar ve hak odaklı habercilik ilkeleri konuşuldu.
Katılımcılar atölyenin ikinci gününde hak temelli haber yazım ilkeleri doğrultusunda bir arada haber yazdı.
Ayrımcılıkla Mücadele için Medya atölyesi aslında ilk olarak 2007 yılında Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde (İLEF) açılan bir derse dayanıyor. Son olarak Prof. Dr. Ülkü Doğanay'ın verdiği “Ayrımcılığa Karşı Dersler” 2017 yılında okuldan ihraç edilen 25 barış akademisyenin ardından kapatıldı.
Ayrımcılığa Karşı Seminerler'i Ülkü Doğanay’a sorduk. Doğanay derslerin kapatılmasının ardından düzenlenen seminerlerin dönüştürücü etkisini KaosGL.org’a anlattı.
Ayrımcılığa Karşı Dersler’in ardından
Ayrımcılığa Karşı Seminerler kimlerle sürdürüldü?
Ayrımcılığa Karşı Dersler başlıklı seminerler dizisi aslında Ayrımcılığa Karşı Dersler’in kapatılmasının ardından yürüttüğümüz projenin bir parçası. Bu seminerler ilk defa Ankara Dayanışma Akademisi'nde başladı. Mart-Haziran aylarından 12 hafta boyunca sürdürdüğümüz Seminerler’e ihraç edilmiş, hala üniversitelerde çalışan ve sivil toplumda faaliyet gösteren on altıdan fazla öğretim elemanı katıldı. Seminerlere kayıtlı katılımcı sayısı ise 100’e yakın oldu.
Seminer ve atölye. Her ikisi de medyaya mı yönelikti?
Hayır, seminerlerde ayrımcılığı sadece medya incelemekle kalmadık. Türkiye’de alevi, Ermeni, Rum, LGBTİ olmak gibi ayrımcılığa maruz kalan kesimler adına hem akademik bilgi biriktirip hem de onlar adına söz söyleyebilecek aktörleri davet ettik. Atölyede ise pratiğe yöneldik. Medya izleme, medyadaki ayrımcı söylemi analiz etme üzerine yoğunlaştık. Ayrıca medyayı nasıl değiştirebileceğimiz sorusu ve hak odaklı habercilik eğitimi bu atölyenin bir parçasıydı.
“Öğrencilerin zihninde yeni sorular uyandıran bir ders”
Peki, Ayrımcılığa Karşı Seminerler sürecek mi?
Seminer ve atölye Çek Büyükelçiliği ve İnsan Hakları Ortak Platformu’nun projelendirmesi ile sürdü. Bu çalışmamıza dair “Ayrımcılığın Yüzleri” isimli kitap da yakında çıkacak. Projeyi 26 Ekim’de Mülkiyeler Birliği’nde düzenleyeceğimiz bir konferans ile sonlandıracağız. Devam edecek mi? Bilmiyorum. Çünkü hem çok büyük emek hem de seminerleri yeniden projelendirmek gerekiyor.
Hem derslerden hem de seminerlerden nasıl geri dönüşler aldınız?
Bu ders İLEF’teyken de öğrencisi çok olan, oldukça ilgi gören bir dersti. Beni en çok etkileyen tarafı harcadığınız bütün enerji ve çabaya rağmen öğrencilerin zihninde yeni sorular uyandıran bir ders olmasıydı. İLEF’teyken ve sonrasında da hiç unutamadığım geri dönüşler aldım.
Ayrımcılığa karşı zaten duyarlı olduğunu ancak duyarlılığına rağmen derslerden sonra kendisinin de başka bir gruba ayrımcı davrandığını fark ettiğini söyleyen öğrenciler ya da benzer şekilde apolitik olduğu halde derslerin ardından hayat görüşünün değiştiğini bildiren katılımcılar… Özetle bu dersin bir farkındalık yaratma gücü var. Ayrımcılığın çok katmanlı oluşu, satır aralarına gizlenmesi yani örtük bir yapısının olması ona karşı verilen mücadeleyi de zorlaştırıyor. Ancak bu dersler/seminerler büyük ölçüde farkındalık oluşmasına sebep oluyordu.
Etiketler: insan hakları