08/11/2006 | Yazar: KAOS GL

‘Bir başka buluşmada tekrar aynı sıkıntıları yaşamak ve bunları yazmak durumunda kalmamak için ne yapmalıyız? Asıl yanıtlanması gereken soru bu, gerisini hiç okumadık sayabilirsiniz.’ Atilla A., Baharankara’yı eleştiriyor.

‘Bir başka buluşmada tekrar aynı sıkıntıları yaşamak ve bunları yazmak durumunda kalmamak için ne yapmalıyız? Asıl yanıtlanması gereken soru bu, gerisini hiç okumadık sayabilirsiniz.’ Atilla A., Baharankara’yı eleştiriyor.

KAOS GL

Atilla A.

Bir buluşmanın kalanları üzerine yazarken yazının yalanlığı üzerine duygulanımımın beni köşeye sıkıştırmasına izin vermemeye çalışıyorum.

TOPLAMA (+)

Türkiye’nin dört bir yanından bir araya gelen tüm katılımcıların heyecanlı ve meraklı bakışları ile karşılaşmanın beklentisi ile son bir hafta içerisinde buluşmanın gerçekleşmesinde ne gibi katkılarım olabilir düşüncesi ile Kaos GL ile Gayankara’nın yaptığı son toplantıya katıldım Buluşmanın içinin boşaltıldığını ve amacın sadece bir araya toplanmak olduğunu düşündüğümden bu yıl BAHARANKARA’nın yapılmasını çok da şart görmüyordum. Toplantı esnasında program ve dahilinde yapılacak olan etkinlikler hakkında bilgi verildi. Çıkabilecek aksaklıklar ve yapılacak işlerin neler olduğu konuşuldu. Geçen yıl organizasyonda görev alan ve bunu hakkıyla yerine getiren birisi (tüm geribildirimlerin olumlu olması nedeniyle rahatça bunu söylüyorum) olarak kendi fikirlerimi de belirttim. Neler olduğundan çok da habersiz değildim aslında. Buna rağmen kimi arkadaşların yalan bir ‘ biz’ kavramıyla herşeyin yolunda olduğu ve ‘biz’e rağmen kendi bildiklerini yapacaklarını ifade etmeleri beni kızdırmadı değil. Bu tavır karşısında ne haliniz varsa görün demek geçmedi değil içimden. Fakat mantıklı olan buluşmanın kimsenin kişisel takıntıları yüzünden heba olmaması idi. Bu nedenle gerçekleşecek olan buluşmadan en iyi verimin alınması için neler yapılması gerektiği konusunda görüşlerimi bildirdim. İletişim kurabildiğim ve diğer tarafın adamı olduğumu düşünmediğini sandığım bir arkadaşımla yapılacak işler konusunda konuştum. Fakat sanıyorum ki karşı karşıya durduğumuz yanılsaması ona da bulaşmış olacak ki söylediklerim ‘tamam hallediyoruz’culukla karşılandı.

Kişisel özelliklerinizin bu yazıda yer alması okuyucuya ne faydası olacak diyenler yazının bu kısmını okumayabilirler Her ne kadar insan ilişkilerinde tecrübeli birisi olsam da zaman zaman öfkeme yenik düşüyor ve sırf bu yüzden haklı olduğum konularda bile haksız düşerek cezamı çekiyorum. Neyse ki yakın çevrem kızgınlığımın kişilerden çok olaylara ve eylemlere yönelik olduğunu bildiklerinden tartışma esnasında kastettiğim şeyleri anlarlar. Gerçi az çok izan sahibi birisi söylediklerimin toplamından sadece öfkemi anlamaz, öfkemin yönelimini de anlar. Hatta biraz da kafası çalışıyorsa kişisel bir çekişmenin peşinde olmadığımı bile anlayabilir. Biliyorum ki çok şey istiyorum.

Türkiye'de yaşayan geylerin daha iyisini yapabileceğini bile bile sırf gelenekselleşmesi için bir buluşma organize edilmesi düşüncesine katılmam mümkün değilken beri taraftan optimist olmak ve neyse bu kez de böyle olsun demek de mümkünken dolaylı olarak işin içinde buldum kendimi. Dedikoduların ve çekişmelerin de. Yine de sabır dedim, yapabiliriz dedim, sakin ol atilla dedim.

Nihayet ilk aksaklık programın internette yayınlanması ile ortaya çıktı. Basın olayın üstüne atladı, yer değişikliği şart oldu ve zaman darlığına rağmen ilk toplantı için yer arandı, olumlu bir sonuç alınamadı. İkinci küçük aksaklık tren garında arkadaşların karşılanmasında. Sabah cep telefonumu açar açmaz çalmaya başladı. ‘Biz geldik kimse karşılamaya gelmemiş’ diyen Uğur’un sesi yataktan fırlamama neden oldu. Hemen karşılamaya gidecek arkadaşları aramaya başladım birkaç aramadan sonra ulaşabildim, neyse gitmişler... Pastanede konukların dağıtımı konusunda yardım önerimin de olumsuz karşılanması sinirlerimi germeye devam etti. Aynı gün içinde limiti zorlayarak konuk almama rağmen telefonum susmadı. Geçen yıldan organizasyonla yakından ilgili olduğumu bilenler sanırım bu yıl da öyle olduğunu sanarak beni aradı ve ben problemleri ilgili arkadaşlara ilettiğimde, "ne yapabiliriz canım başlarının çaresine baksınlar" gibi bir şeyle karşılaşmak "o zaman banane canım" dedirtmeye yeterliyken, birkaç arkadaşı arayıp yer sorununu halletmeye çalıştım. Bunları ayrıntılarıyla anlatmam sizleri sıkıyor olabilir ama nedenlerini yazının ilerleyen kısımlarında göreceksiniz.

ÇIKARMA (-)

Her ne kadar bu yazının asıl konusu olmasa da yazının bu kısmında Gayankara grubu hakkında birkaç değinmede bulunacağım. Kimi iktidar heveslilerinin demokrasicilik oynayarak Türkiye de yapılanmaya çalışan gey harekete sağlayacakları katkının ne olduğu tartışılabilir bir konu olduğu malum. Yine de anılan kesimin iktidarın ne (berbat bir şey) olduğunu öğrendikleri okuldan ayrılırken üzerimizde tahakküm kuruyorsunuz diyerek kendi gruplarını kuruyor oluşları bir hayli ironik. Aslında açıkça söylenen bir şey de yok ortada. Her zaman olduğu gibi dedikodu çarkları asıl bilginin ve iletişim yollarının yerine geçerek mümkün olabilecek iletişim kanallarının önünü de kesiyor. Önemli olan niyetin ne olduğu. Eğer Gayankara grubu sırf belli kişilere yönelik bir tavır olmaktan çıkıp kendi yönelimini ortaya koymakta biraz daha zorlanırsa grup olarak bir şeyler yapamayacağı gibi varolan diğer grupların yaptıkları çalışmaların önünü kesmekle kalmayıp gey hareket için bir gerilemeye bile neden olabilirmiş gibi geliyor bana. Yinelemek istiyorum kişisel bir mücadele alanında değiliz. Gücümüzü birbirimize değil seksist düzene göstermeliyiz. Şimdi bundan sonra Gayankara toplantılarına da katılacağımı da buradan söyleyeyim de benim de niyetim ortaya çıksın. Şu ya da bu grup değil önemli olan yapılan ve yapılacak olanlardır.

ÇARPMA (x)

Etkinlikler boyunca çok iyi tanıştığımız ve sözde beni çok sevdiğini söyleyen pek çok arkadaş neredeyse omuz omuza çarpışana kadar görmemek için çaba sarfetti. Bunu anlamayı çok isterdim doğrusu. Kime ne yaptığımı bir bilseydim içim rahat edecekti. Nasıl oluyor da geçen yıl can ciğer kuzu sarması olduğumuz bu insanlar semtime bile uğramaz oluyorlar. 80’lerde kardeşi kardeşe kırdıran dalga gey hareketin başına da geldi sandım da çok korktum!!!
Bu yıl geçen yılın aksine her grubun gladyatörleri arenada boy göstermek ve çarpışmak için sabırsızlanıyordu. Bakın biz de yapabiliyoruzu göstermek amaç olmuştu kimilerine. Bilinmesi gereken iyi bir organizasyonun herkesi mutlu edeceği gerçeğidir. Aksaklıkların çıkması beni memnun değil rahatsız etti. Bu nedenle gövde gösterisine girişmenin bir anlamı yoktu.

BÖLME (/)

Peki bundan sonra ne olacak? Bölünerek ürüyoruz doğanın cezası olsa gerek birleşmelerimiz ürün vermiyor. Cepheler belirlendi kimin ne olduğu ortaya çıktı buna göre yeni savaş taktiklerini uygulamaya koymalıyız. Gerek Ankara’daki gruplar gerekse İstanbul’dakiler (bilmiyorum! kaç grup var-mı?) olan biteni gördü duydu. Duymayanlar dedikodu çarklarından öğrenmiştir nasıl olsa. Bu iletişimsizlik ve kan kaybını nasıl gidereceğiz. Bu yazıya cevap yazmaya zahmet etmeyin lütfen! Polemikler yaratmakta usta olduğumuz kadar birbirimizi anlamakta da ustalaşmamız gerekiyor sanırım. Bilmem kaç kişinin katıldığı kaç kişinin katılmak isteyip katılamadığı falanca buluşma yeni dostlukların oluşmasına ve geleceğe kararlı ve güvenli olarak bakmamızı sağladı diye başlayan bir yazı yazarak herkesi kandırmak da mümkün. Fakat herşey ne o kadar pembe ne de kara.

EŞİTTİR (=)

Bunca şeyden sonra nasıl bir eşitlik yazacağımı ben de çok iyi bilmiyorum. Toplandık konuştuk koklaştık oynaştık top oynadık. Çıkarttık piknikte güneşlenmek için tişört ve vs. giysilerimizi. Başka şeylerini çıkaranları ne yazık ki göremedik onlar ağaçlara göstermeye gitmişler. Çarpıştık A.B. sunumunda dayanamayıp eteğimizdeki taşları döküverdik bir de piknikte yakan top vs. oynarken, bir de ağaçların altında olmuşmuş. Bölündük hangi etkinliğe katılsak da öbürünü kaçırmasak ta ne yapsak diye, bir de sözümü çok.

Asık suratlı bir yazı oldu, umarım gülümsetebilmişimdir sizleri. Amacım her ne kadar bu olmasa da. Daha iyi bir denklem kurup daha iyi bir eşitlik yazabilmek için gerçekten çok fazla çabaya gerek yok elimizdeki olanakları kullanalım yeter.

Bir başka buluşmada tekrar aynı sıkıntıları yaşamak ve bunları yazmak durumunda kalmamak için ne yapmalıyız? Asıl yanıtlanması gereken soru bu, gerisini hiç okumadık sayabilirsiniz.

Kaynak: Kaos GL, Haziran-Temmuz 2000, Sayı 4


Etiketler:
İstihdam