22/11/2021 | Yazar: Gözde Demirbilek

Diyarbakır, İstanbul, İzmir ve Ankara’daki barolar 20 Kasım Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Günü ve Dünya Çocuk Hakları Günü için açıklama yayınladı.

Barolardan 20 Kasım 2021 açıklamaları Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Ankara, İzmir, Diyarbakır ve İstanbul'da olmak üzere Devlet Denetleme Kurulu Başkanı ve Türkiye Barolar Birliği’ne bağlı dört baro, 20 Kasım Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Günü ve Dünya Çocuk Hakları Günü için açıklama yayınladı.

“Çocuklarımıza yönelik her türlü hak ihlallerine karşı mücadele edeceğiz”

Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi’nin 20 Kasım açıklaması şöyle:

“Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda 20 Kasım 1989 tarihinde imzalanan ve ülkemizde de 1995 yılında yürürlüğe giren, en geniş kapsamlı insan hakları sözleşmesi olan Çocuk Hakları Sözleşmesinin kabulünün 32.yılındayız.

Sözleşmeye taraf olan devletler, çocukların yaşama ve gelişme haklarının sağlanması, geliştirilmesi; şiddetten korunma ve onarım mekanizmalarının etkinleştirilmesi hususlarında pek çok negatif ve pozitif yükümlülükler yüklenmiştir. İç hukukumuzu sözleşmeyle tam uyum haline getirmeyi taahhüt etmiş olmamıza rağmen gerek BM Çocuk Hakları Sözleşmesi gerekse de Çocuk Koruma Kanunu'nun uygulanması noktasında çocukların maruz kaldıkları hukuka aykırılıklar ve hak ihlallerine ilişkin sorunlar halen devam etmektedir. Hatta değişen toplumsal dinamikler içerisinde çocuklara yönelik hak ihlalleri hem daha görünür hale gelmiş hem de ihlal alanları genişlemiştir.

Türkiye'de erken yaşta evlendirilen, çalıştırılan, ihmal ve istismara uğrayan ve susturulan, dilendirilmek ve sokakta yaşamak zorunda olan, ayrımcılığa maruz kalan çocuklar yaşam mücadelesi vermektedir. Covid-19 salgını, çocuklarımız arasındaki fırsat eşitsizliğini de çok keskin bir şekilde gözler önüne sermiştir.

2005 yılında yürürlüğe giren 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun gerekli altyapısı halen oluşturulamadığı için işlerliği sağlanamamaktadır. Korunma ihtiyacı olan çocuklar için öngörülen koruyucu ve destekleyici tedbirlerin sağlıklı işlemesi için etkin koordinasyonu sağlayacak ve en önemlisi çocuğun üstün yararını gözetecek politikalar geliştirilmesi, hak temelli ve çocukların da katılımının sağlandığı mekanizmalar oluşturularak eksikliklerin giderilmesi sağlanmalıdır. Aynı zamanda çocuğu yargı dışında ele alacak, onarıcı adalete hizmet edecek kurumlarla adaleti sağlamak amaçlanmalıdır.

Hakkın öznesi olduklarının bilinci ile çocuklarımızın maruz kaldıkları fiziksel, cinsel, duygusal ve ekonomik her türlü istismar ve ihmalle mücadele etmeye devam edeceğiz.”

Diyarbakır Barosu İnsan Hakları Merkezi LGBTİ+ Hakları Komisyonu’nun 20 Kasım açıklaması şöyle:

“20 kasım 1998'de ABD'nin Boston şehrinde transfobik saldırı sonrası, Rita Hester hayatını kaybetmiştir. 1999 yılından bu yana Rita Hester anısına her yıl 20 Kasım'da nefret suçuna maruz kalan translar anılmaktadır.

Halen dünyanın pek çok yerinde ikili cinsiyet rejimi ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılık sonucu translar nefret suçlarına maruz kalmaktadır. 20 Kasım Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Günü, translara yönelen ayrımcılığa ve şiddete dikkat çekmektedir Devletlerin kapsamlı ayrimcilik mevzuatlarının olmaması, cezasızlık politikaları ve transları kapsayıci politikaların yürütülmemesi sebebiyle translara yönelik nefret suçlarında artış gözlemlenmektedir. Transgender Europe'ın (TGEU) 2008'den bu yana yürüttüğü Trans Cinayetleri izleme verilerine göre Türkiye, en fazla trans cinayeti işlenen ülkelerden biridir. Uluslararası Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve Interseks Birliği Avrupa Teşkilatı'nın (ILGA EUROPE) yayınladığı yıllık raporlara da yansıyan bu artışın en önemli sebebi LGBTI+lara yönelen nefret söyleminin bazı ülkelerde kurumsal olarak üretilmesidir. Aynı şekilde Türkiye'de transların nefret suçlarına maruz kalmasının sebepleri çalışma ve eğitim hayatı ile sağlığa ve adalete erişim alanlarında ayrımcılık karşıtı politikaların olmaması, üst düzey devlet yöneticileri tarafından sahiplenilen nefret söylemleri ve şiddet sonrası destek mekanizmalarıyla ilgili acil eylem planının oluşturulmamasıdır.

2006 yılında Ankara'nın Eryaman ve Esat semtlerinde çeteler tarafından yapılan saldınların sonucunda pek çok trans yaşadığı yeri terk etmek zorunda kalmış ve Dilek Inci saldınlar sonucunda katledilmiştir. Yine nefret saldırısı sonucu hayatını kaybeden Hande Kader davasında etkili bir soruşturma yürütülmemektedir. Esad-Eryaman davasının zamanaşımı riskiyle karşı karşıya olması, Hande Kader davasında hala faillerin yargı önüne çıkarılmamış olması trans nefret cinayetlerinde sanıklara iyi hal indiriminin uygulanması ve transların, 6284 Sayılı Kadına Yönelik Şiddetin Onlenmesi ve Ailenin Korunması Kanunu kapsamında koruyucu ve önleyici tedbirlerden etkili olarak yararlanamaması, translara yönelik nefretin yapısal bir sorun olduğunu göstermektedir.

Anayasanın eşitlik ilkesini düzenleyen 10. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ayrımcılık yasağını düzenleyen 14. maddesi gereği devlet, cinsiyet kimliği temelli ayrımcılığı önleyecek mevzuatın geliştirilmesi, cezasızlıkla mücadele ve transların nefret ve ayrımcılık sonucu yaşadığı sorunlara yönelik kapsamlı politikaların üretilmesi konusunda negatif ve pozitif yükümlülük altındadır. Bizler, devletin yükümlülüklerinin ve translara yönelen nefret suçlarının takipçisi olduğumuzu kamuoyuyla paylaşıyor, bu vesileyle nefret sonucu hayatını kaybeden transları saygıyla anıyoruz.”

20 Kasım Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Günü

İzmir Barosu Başkanlığı’nın 20 Kasım açıklaması şöyle:

“Eğitim, çalışma, adalete erişim, sağlık gibi temel haklara erişimin önündeki engeller, kapsayıcı bir toplumsal cinsiyet eşitliği politikasının benimsenmemesi, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim temelli ayrımcılığa karşı ilgili mekanizmaların etkili şekilde uygulanmaması, artan nefret söylemlerine karşı önlem alınmaması translara yönelik nefret suçlarının artmasında büyük rol oynamaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmelere bakıldığında, devletin translara yönelik nefret suçlarını ve hak ihlallerini engellemekte negatif ve pozitif yükümlülüğünün olduğu kabul edilmelidir. Halen dünyada en çok nefret cinayeti işlenen ülkelerden biri olmamız, bu yükümlülüklerin yerine getirilmediğinin en açık göstergesidir.

İzmir Barosu olarak nefret suçlarıyla mücadelede üzerimize düşen görevi yerine getirme iradesinden vazgeçmeyeceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz.”

İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi'nin 20 Kasım açıklamasını buradan okuyabilirsiniz.


Etiketler: insan hakları, yaşam, aile
İstihdam