28/11/2023 | Yazar: Kaos GL

Kaos GL Dergisi’nin düzenlediği okur söyleşi etkinliklerinden “Tahayyül Söyleşileri” Frankeştayn Kitabevi ev sahipliğinde 23 Kasım Perşembe günü İstanbul’da gerçekleşti.

“Başka bir dünyayı tasavvur etmek devam edebilme gücünü sağlayan bir gerçek bazılarımız için” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Kaos GL Dergisi’nin Frankeştayn Kitabevi destekleriyle düzenlediği “Tahayyül Söyleşileri” etkinliği 23 Kasım Perşembe günü İstanbul’da gerçekleşti. Etkinliğin konukları Berfu Şeker ve İlker Hepkaner, Kaos GL Dergisi’nin editörü Umut Güven’in sorularını yanıtladı.

“Cis-heteronormatif sisteme umutlarımız ve tahayyüllerimizle karşılık vereceğiz”

Kaos GL Dergisi’nin dosya konularından bahseden Umut Güven etkinliğin açılış konuşmasında tahayyüllerimiz ve umudun öneminden şu sözlerle bahsetti:

“2022 ve 2023 LGBTİ+’lar, insan hakları savunucuları ve aktivistler için baskının giderek arttığı ve örgütlenen nefretin hem kamusal alanlarda hem özel yaşamlarımızda kendini daha fazla hissettirdiği yıllar oldu. Tüm bunlara karşın herkes için özgür ve yaşanabilir bir dünya tahayyülüyle söz üretmeye ve politik mücadelemize güçlenerek devam ettik. Bu yüzden 2023 yılındaki ilk Kaos GL sayısını “hayal etme, düşleme” anlamlarında kullanılan “Tahayyül” dosya konusuyla tartışmaya açmıştık. Yeni yıla girerken cis-heteronormatif sisteme umutlarımız ve tahayyüllerimizle karşılık verdik, vermeye devam edeceğiz. Umudun ve cesaretin arandığı bir coğrafyada olduğumuz aşikâr. Başka türlü bir dünyayı tasavvur etmek ve belki de bunun olanaklarının izini takip etmek, tüm zor zamanlara rağmen devam edebilme gücünü sağlayan bir gerçek bazılarımız için.”

“Bugünü bir tahayyül evreni olarak kurgulayabilir miyiz?”

Söyleşi Berfu Şeker’in aktarımlarıyla devam etti. 2022 yılında yapılan ODOS etkinliğinden bahseden Şeker, aktardığı soruları katılımcılarla birlikte tartışmaya açtı:

“Geçtiğimiz sene hem derinleşen yoksulluk sarmalına, hem nefret mitingleri ve anayasa değişikliği gündeminde bizi görmezden gelen siyasete karşı ortak söz üretmek ve tahayyülleri konuşmak üzere ODOS’ta buluşmuştuk. O günden bu zamana baktığımızda, Feministler ve LGBTİ+ aktivistleri olarak tarihimizde birlikte mücadele ve söz üretme pratiklerimizi düşünerek, bugünü bir tahayyül evreni olarak kurgulamak ve dönüştürmek mümkün mü? Mekansal bir aradalıklarımızı geçmişte olduğu gibi bugün de çoğaltarak, birbirimizle tartışarak ezberlerimiz üzerine yeniden düşünmemiz ve söylem, politika ve araçlarımızı dönüştürebilir miyiz? Bunları birlikte konuşacağımız mekanlara, tartışma alanlarımıza ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.”

“Bir arada üretmek hak mücadelemizi daha da güçlendirir”

Söyleşi İlker Hepkaner’in ifade alanları, ifade özgürlüğü ve popüler kültüre dair sözleriyle devam etti. Hepkaner sanatsal üretimin ve bir aradalığın önemine şu sözleriyle dikkat çekti:

“Sanatsal üretim özellikle zarar görmeye açık grupların ihtiyaç hiyerarşisinde sürekli alt sıraya itiliyor, “Dur şimdi şu an çok daha ciddi şeyler konuşuyoruz, edebiyata, sanata sonra sıra gelebilir” diyenler olabiliyor. Bir yandan bu kaygıyı anlıyorum, bir yandan da bu hiyerarşinin en temel haklar için en temel istekleri dile getirmemize ket vurabileceğini düşünüyorum. Yani biz LGBTİ+’lar olarak kendi sanatımızı kendi edebiyatımızı şu an bulunduğu konumdan daha ileriye birlikte götürmezsek hayatta kalma mücadelemizin bir yanı eksik kalabilir. Mesela bakın ACT-UP 1980’lerin sonu 1990’ların başında AIDS krizinin ortasında aktivizm yaparken modadan, sanattan, estetikten çok beslenmiş. Sanatçı aktivistlerin tasarımları hareketin görsel dilini oldukça etkili bir hale getirmiş, sanatçılar üretmeye hala devam etmişler.  Sanattaki kazanımlarını isyanlarına kattıklarında görünürlükleri daha da artmış. Bunu mutlaka aklımızın bir köşesinde tutalım isterim. 

Aynı zamanda sanatçıların, yazarların üretim sürecinde kendilerini yalnız hissetmemesi lazım. Eğer bir arada olabilmeyi, bir arada üretmeyi başarabilirsek belki hak mücadelemiz daha da güçlenir.”


Etiketler: kadın, kültür sanat, yaşam, siyaset, hiv
İstihdam