03/03/2015 | Yazar: Kaos GL

Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, Kaos GL ve Pembe Hayat’ın İstanbul’da düzenlediği Sosyal Hizmet Çalıştayı’nda ‘sosyal hizmetler ve LGBT’ detaylıca tartışıldı.

Başka bir sosyal hizmet mümkün! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, Kaos GL ve Pembe Hayat’ın İstanbul’da düzenlediği Sosyal Hizmet Çalıştayı’nda “sosyal hizmetler ve LGBT” detaylıca tartışıldı.

 

Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İstanbul Şubesi, Kaos GL ve Pembe Hayat derneklerinin ortaklaşa düzenlediği Sosyal Hizmet Çalıştayı 1 Mart 2015 tarihinde İstanbul’da Şişli Belediyesi Gülbağ Kadın Toplum Merkezi’nde gerçekleşti.

Kaos GL Derneği’nden Umut Güner’in sosyal hizmetlerle LGBT’lerin karşılaşma anlarına ilişkin yaptığı sunumla başlayan etkinlik, Hacettepe Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü’nden öğretim görevlisi Sedat Yağcıoğlu ve Emrah Kırımsoy’un sunumlarıyla devam etti.

Sosyal hizmet eğitiminde etik, insan hakları, baskı karşıtı sosyal hizmet, insan davranışı ve sosyal çevre, gelişim psikolojisi, sokak sosyal hizmeti, feminist sosyal hizmet, aile ve sosyal derslerinde LGBT’lerin ele alındığı konuşuldu.

“Sosyal hizmet uzmanları özel yaşamlarındaki ayrımcılıkla da mücadele etmeli”

Kaos GL’den Umut Güner şöyle konuştu:

“Sosyal hizmet penceresinden baktığımızda sosyal hizmet politikaları ve kurumlar heteronormatiftir ancak bu sosyal hizmet uzmanının müdahalesi, yaklaşımı, tutumu veyahut davranışının kendiliğinden homofobik olmasına neden olmayabilir. Sosyal hizmet uzmanları, ayrımcı ideolojiler ve bunun hem kişisel hem de mesleki yaşamlarına yansımalarıyla mücadele etmek ve bunlardan arınmak zorundadır. Komşusu eşcinsel ya da trans olmasını istemeyen bir sosyal hizmet uzmanı mesleki hayatında da eşcinsel ve trans müracaatçılarıyla ayrımcı olmayan bir müdahale gerçekleştirmesi imkansızdır. O yüzden sosyal hizmet uzmanları sadece mesleki yaşamlarında değil aynı zamanda özel yaşamlarında da ayrımcı ideolojilerle mücadele etmek zorundadır.  Çünkü müdahale planındaki aktörler, yapı ve kurumların kendisi de heteronormatif toplumsal yapı içinde harmanlandığını hep akılda tutmak gerekir.”

Türkiye’de eşcinsel, biseksüel ve transların sosyal hizmet uzmanlarıyla okul, iş, hastane, sosyal hizmet kurumları, yurtlar, mahkeme, hapishane gibi adli makamlar, yardım kurumları ve sivil toplum örgütlerinde karşılaşabilecekleri söylendi. 

 

Sosyal hizmet uzmanlarının LGBT’lerle karşılaşma alanları

Çalıştayda aynı zamanda farklı alanlarda sosyal hizmet uzmanlarının LGBT’lerle karşılaşma alanları tariflendi:

“Eğitim alanında, müracaatçının cinsel yönelimi, cinsiyet kimliği, cinsiyet ifadesi ile farklı alanlarda karşılaşabiliriz. 0-18 yaş döneminde, genellikle çocuklar toplumsal cinsiyet rollerine uymadıkları zamanlarda, aileleri, öğretmenleri, ruh sağlığı çalışanları ya da sosyal hizmet uzmanları tarafından “eşcinsel” olarak nitelendirirler. Yapmamamız gerekenlerin başında müracaatçımıza bir cinsel yönelim ya da cinsiyet kimliği atamak geliyor. Bu arada toplumsal cinsiyet rollerine uyan bütün müracaatçılarımız da heteroseksüel olmayabilir. Okul öncesi eğitim, ilköğretim, orta öğretim ve yükseköğretimde ve yatılı okullar, rehberlik servisleri, okul sosyal hizmeti, mediko servislerinde  “eşcinsellik” bir sorun olarak karşımıza çıkabilir ya da çıkartılabilir. Sağlık alanında en temelinde hastaneler! Ve tabii ki tıbbi sosyal hizmet alanı karşımıza çıkıyor.”

Açılma süreci ve psikiyatri!

Çalıştayda ele alınan konulardan bir diğeri de açılma süreci ve psikiyatriydi. Eşcinselliğin genelde “psikolojik” bir rahatsızlık sanıldığı için, çocuğun toplumsal cinsiyet rollerine uymadığını fark eden veli, öğretmen, rehber öğretmenin çocuğu alıp bir psikiyatra yönlendirebildiği hatırlatıldı. Aynı şekilde ailesine cinsel yönelimini ve cinsiyet kimliğini açıklayan LGBT gençler de ailelerin isteği, zorlaması doğrultusunda bir ruh sağlığı uzmanı ile görüşmek zorunda kalabildikleri, bazen ailelerin daha yapıcı olarak, çocuğunun istediği doktorla görüşmeyi kabul edebildiği belirtildi.

Tıbbi sosyal hizmet

Çalıştayda trans geçiş süreci ve tıbbi süreç de şu çerçevede tartışıldı:

“Trans geçiş süreci uzun ve yorucu bir süreç bu süreçte yurt dışı bazı iyi sosyal hizmet uzmanları Türkiye’de psikiyatrın üstlendiği görevi etkin olarak üstleniyor. Trans geçiş sürecinde farklı disiplinlerden doktorların dahil olduğu bir süreç işliyor. Bu sürece doktorlar tamamen tıbbi bir süreç olarak yaklaştıkları için bu süreç içerisinde transların mağduriyetlerini görmüyorlar, görmezden geliyor. Hastane içi düzenlemelerle transların mağduriyetleri en aza indirgenebilir. Örneğin kimli adı ile seslenmek yerine soyadı ile hitap etmek gibi, basit önlemlerle sürecin daha az yıpratıcı olması sağlanabilir.

“Cinsel sağlık deyince genelde biseksüel ve eşcinsel erkekler akla geliyor. Ancak trans erkeklerin, eşcinsel ve biseksüel kadınların cinsel sağlığı gündeme alınmıyor.”

Barınma ve adlî sosyal hizmet

Çalıştayda sorun alanı olarak tarif edilen barınma alanında ise, öğrenci LGBT’lerin barınma sorunları, aileyle ilgili sorunlar, ev kiralama, huzurevleri, sığınmaevleri başta olmak üzere yatılı sosyal hizmet kurumlarında LGBT’lerin barınma haklarına ilişkin yaşananlar konuşuldu.

Detaylı tartışmalar ve çözüm önerileriyle geçen çalıştayın bir diğer başlığı ise adlî sosyal hizmetti:

“Adlî sosyal hizmet alanında, gözaltı ve tutukluluk sürecinde ciddi sıkıntılar, tecrit yaşanabiliyor. LGBT’ler cezaevinde ortak alanları kullanması engelleniyor, hizmetlere erişemiyorlar. Eşcinsel ve transların aileleriyle sorunlu bir ilişkileri olabiliyor, bu da tutuklu LGBT’lerin hem hapishane içinde tecrit edilmesine hem de dış dünya ile ilişkilerin kesilmesine neden oluyor.”

Sosyal hizmetin müracaatçı olarak LGBT’lerle farklı alanlarda karşılaşabileceklerinin altı çizilirken, Sedat Yağcıoğlu, “sosyal hizmetin doğası gereği “sorun odaklı olduğunu ama LGBT’lerle karşılaşma anlarının sadece sorun odaklı olmaması gerektiğinin altını çizdi.

 

“Sosyal hizmet alanı bir ekip çalışması”

Sosyal hizmet uzmanlarının LGBT danışanlarla karşılaşma deneyimlerinin sınırlı olma halinde sosyal hizmet uzmanlarının kendilerini sorgulaması gerektiği vurgulandı.

Sosyal hizmet uzmanlarının müdahalesinin homofobiden ve transfobiden arınmasının ne kadar mümkün olduğunun aslında sosyal hizmet uzmanının müdahale planına ilişkin de olabileceği belirtildi.

Sosyal hizmetin alanının bir ekip çalışması olarak örgütlendiğinin, sadece sosyal hizmet uzmanlarının homofobisi/transfobisiyle yüzleşmesinin yeterli olmadığının altı çizildi.

Farklı sosyal hizmet alanlarına ilişkin LGBT’lerle karşılaşma anlarına ilişkin deneyimlerin toparlanmasının önemli olduğu belirtildi. Hem iyi uygulamaların hem de kötü deneyimlerin tartışılıyor olmasının sosyal hizmet uzmanlarının LGBT alanına ilişkin bakışını güçlendireceğine dikkat çekildi.

Sosyal Hizmet Uzmanları İstanbul Şubesi, yeni dönemde ilk etkinliklerinin LGBT alanında yaptıklarının bu alanda faaliyetlerine devam edeceklerini aynı zamanda farklı alanlarda da benzer sosyal hizmet çalıştayları yapacaklarını söyledi.

*Bu etkinlik, Avrupa Birliği Demokrasi ve İnsan Hakları için Avrupa Aracı tarafından desteklenen “Nefret Etme” Projesi kapsamında Kaos GL ve Pembe Hayat Dernekleri tarafından gerçekleştirilmiştir.


Etiketler: insan hakları, sosyal hizmet
İstihdam