23/01/2013 | Yazar: Kaos GL

BDP Mardin Milletvekili Erol Dora, Ezidi ve Çingeneler için Meclis Başkanlığı’na Meclis Araştırma önergesi sundu.

BDP, Ezidi ve Çingeneler İçin Meclis Araştırması İstedi Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
BDP Mardin Milletvekili Erol Dora, Ezidi ve Çingeneler için Meclis Başkanlığı’na Meclis Araştırma önergesi sundu.
 
BDP’nin Mardinli Süryani Milletvekili Erol Dora, Ezidilerin tarihlerinin, yok olmaya yüz tutan kimliklerinin ve kültürlerinin korunup geliştirilebilmesi ve karşı karşıya kaldıkları sorunların gündeme taşınması, Çingene halkının da etnik kimliklerinden dolayı sürekli olarak maruz kaldıkları nefret söylemlerinin, ırkçı tutumların ve uygulamaların sonlandırılması, gerekli çözüm yollarının bulunması amacıyla Meclis Başkanlığı’na Meclis Araştırması açılması için önerge sundu.

BDP Mardin Milletvekili Erol Dora, Ezidi ve Çingeneler için Meclis Başkanlığı’na Meclis Araştırma önergesi sundu. Dora, Ezidilerin Irak, Suriye, İran, Gürcistan, Ermenistan, Rusya ve Türkiye’yi de içine alan geniş bir coğrafyada yaşadığını belirterek, “Farklı kültürlerim hakim olduğu ülkelerde ve birbirilerinden kopuk bir şekilde yaşamak zorunda kalmaları Ezidilerle ilgili yapılan çalışmaları oldukça zorlaştıran bir etkendir. Türkiye’de yaşayan Ezidilerle ilgili kaynakların ve belgelerin sınırlı oluşu ve Ezidiler arasında yazılı kültürden çok sözlü kültürün gelişmiş olması, Ezidilik ile ilgili olarak yapılan çalışmalarda farklı sonuçlara ulaşılmasına ve Ezidilerle ilgili yanlış kanaatler edinilmesine neden olmuştur” diye kaydetti.

Başbakan: “Yezidi da olsa insana insan olarak değer veririz!”

Türkiye’de yoğun olarak Urfa, Diyarbakır, Batman ve Mardin’de yaşayan Ezidiler hakkında günümüzde yapılan bütün çalışmaların Mardin Midyat ya da Urfa Viranşehir’de yaşayan az sayıda Ezidi üzerinden yürütüldüğüne dikkat çeken Dora, “Kendilerine özgü dini, adetleri ve kültürü olan Ezidi halkı şu an yok olmakla karşı karşıya kalmıştır. Yapılan araştırmalar sonucu 2007 yılı itibariyle Türkiye’de 377 Ezidi kaldığı belirtmiştir. Türkiye coğrafyasında yaşayan, azınlık konumundaki her halk gibi Ezidiler de ayrımcılığa, nefret söylemlerine maruz kalmış; bu nedenle yaşadıkları toprakları terk ederek göç etmek zorunda kalmışlardır. 12 Eylül askeri darbesi ile birlikte hem Kürt olmaları hem Müslüman olmamaları nedeniyle ırkçı, ayrımcı saldırılara maruz kalmışlardır. Devlet Kürt olmalarından dolayı, Kürtlüklerini tanımamış; Ezidi olmalarından dolayı da, dinlerini tanımamıştır. Ezidilerin nüfus cüzdanındaki din hanesi boş bırakılmış, kimisinin din hanesine ise (x) işareti, ya da (-) işareti yazılmıştır. Bunun yanı sıra Ezidilerin köylerine, topraklarına el koyulmuş; bağları, bahçeleri sahiplendirilmiş; kutsal yerlerine saldırılmıştır. Tüm bu ırkçı tutumlar günümüzde de varlığını devam ettirmekte ve Ezidilerin dili, dini, kültürleri yok olmakla karşı karşıya kalmaktadır. Ekim ayında Diyarbakır’da gerçekleştirilen ‘Ezidi Konferansı’ndan sonra Sayın Başbakan Elazığ’da yaptığı konuşmada, ‘Yezidi da olsa insana insan olarak değer veririz’ demiştir. Nefret söylemine karşı mücadele yürütmekten söz ederken Sayın Başbakan, bir nefret söylemine daha imza atmıştır” ifadelerinde bulundu.

Dora, Türkiye’de yaşayan Ezidilere karşı halkın yanı sıra hükümet tarafından da gerçekleştirilen nefret söylemlerinin son bulması, yok olmaya yüz tutan Ezidi halkının kimliklerinin ve kültürlerinin korunabilmesi için gerekli çalışmaların yapılması amacıyla Meclis Araştırması açılması talebinde bulundu.

“Çingene halkı ‘Çingene’ kelimesine yabancılaştırılıyor”

Çingeneler için de meclis araştırması isteyen Dora, bu talebinin gerekçe bölümünde şunları ifade etti: Çingene halkı tarih boyunca, dünyanın her yerinde açlık boyutlarına varan bir yoksulluk ve en önemlisi sürekli olarak ötekileştirme, aşağılanma gibi çok ciddi sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Türkiye’de yaşayan Çingene halkı için de durum dünyanın birçok yerinde yaşananlardan farksızdır. Türkiye’de yaşayan Çingenelerin sayısının 500 ile 750 bin arasında olduğu var sayılıyor. Anadolu’da en az 1000 yıldır Türk halkının söyleminde yer alan, 72.5 millet kavramının içeriğini eşelediğimizde buçuk’un Çingeneleri tarif etmek için söylendiği bilinmektedir. Bir halkın ismi olan ‘Çingene’ kelimesi bile genel olarak aşağılamak amacıyla, bir sıfat görevi görüp ‘Çingene pembesi, Çingene parası, Çingene borcu, Çingene düğünü, Çingene kavgası, Çingenelik, Çingeneleşmek’ olarak olumsuz anlamlar içeren şekillerde kullanılmaktadır. Bir etnik kimliğin ismi olan bir kelimenin bu şekilde kullanımı toplumsal barıştan çok ötekileştirmeye, etnik kimlikler arası ayrımcılığa vurgu yapmasına neden olmaktadır. Bu kullanımlardan dolayı Çingene halkının bir kısmı, kendilerine ‘Roman’ denmesini istemekte, aslında etnik bir kimlik ismi olan ‘Çingene’ kelimesine yabancılaştırılmaktadır.”

Her ülkede olduğu gibi Türkiye’de de çöp toplayıcılığı, sepetçilik, demircilik, kalaycılık gibi en alt meslekleri yapmaya zorlanan Çingenelerin, şehirlerde en kötü ve düzensiz yerlerde yaşamak zorunda bırakılarak dışlandıklarını vurgulayan Dora, eğitim, barınma, sağlık gibi temel hizmetlerden yeterli düzeyde yararlanamamalarının var olan ötekileştirmeyi körüklediğini ve bu durumun sürekli olarak kendi kimliklerini gizlemelerine neden olduğunu belirtti. Dora, söz konusu ötekileştirmenin sadece halk tarafından değil sistematik şekilde devlet tarafından da yapıldığının altını çizdi. 

Çingeneler kentsel dönüşümün mağdurları
 
“Emniyet Genel Müdürlüğü’nün ‘Polisin Merasim ve Topluluklarındaki Rolüne ve Polis Karakolları Teşkilatlanmasına Dair Talimatname’nin 5. Faslı’nın ‘Karakol Amirlerinin Umumi Vazifeleri’ bölümünde, mücadele edilecek şahıslar kısmında ‘Esaslı bir mesleki olmayan çingeneler’ ibaresi bulunmaktadır” diyen Dora, “Ayrıca devlet tarafından sürekli olarak yapılan kentsel dönüşüm projeleri genel olarak Çingene halkının yaşadığı bölgelerde yapılmakta ve sürekli olarak yaşam alanları yol edilmektedir. Türkiye’de yaşayan Çingene halkına karşı etnik kimlikleri, gelenekleri üzerinden yapılan ötekileştirmenin, nefret söylemlerinin durdurulması, bu gibi olayları önlemek maksadıyla gerekli önlemlerin alınması ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi için gerekli politikaların geliştirilmesi amacıyla Meclis Araştırması açılması için gereğini arz ederiz” ifadelerinde bulundu.

Etiketler: yaşam, siyaset
İstihdam