14/10/2018 | Yazar: Kaos GL

Yerel Yönetimler Okulu’nun ikinci günü küresel örnekler oturumuyla başladı.

“Benim belediyem” diyebilmek için: Katılım, insan hakları ve ayrımcılıkla mücadele Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Yerel Yönetimler Okulu’nun ikinci günü katılım, insan hakları ve ayrımcılıkla mücadele başlıkları altında küresel örnekler oturumuyla başladı: “Kent hakkının elimizden alınması sadece olmuş olanların değil; olabilecek, potansiyel güzel gelişmelerin de önüne geçiyor.”

Kaos GL Yerel Yönetimler Aktivizm Okulu’nun ikinci günü uluslararası iyi örnekler oturumuyla başladı. Özge Kelekçi ve Kaos GL’den Yıldız Tar; LGBTİ+ hakları bağlamında yerel yönetimlere ilişkin örnekleri aktardı.

Yıldız Tar, KaosGL.org’ta yayınlanan “Benim Belediyem” yazı dizisinden bahsetti. Yazı dizisinin yönetime katılım, insan haklarını destekleme ve ayrımcılıkla mücadele başlıklarında çalışmaları görmek için hazırlandığını belirtti.

Ardından yazı dizisini hazırlayan Özge Kelekçi, “Kent hakkının elimizden alınması sadece olmuş olanların değil; olabilecek, potansiyel güzel gelişmelerin de önüne geçiyor. Kent yeniden üretilen, örgütlenen bir yapıdır. Burada bizim nasıl konumlandığımız önemlidir” diyerek Avrupa, Amerika ve Asya’dan örnekleri paylaştı.

Kentin bütününe yayılan çalışmalar

Hollanda Amsterdam’da LGBTİ politikalarından sorumlu tek bir bölümden ziyade belediyenin ve partner kurumların tüm birimlerinin bu konuda sorumluluk paylaşımına yöneldiğini hatırlatan Kelekçi, “Kopenhag'ta ise tek bir belediye binası veya meydana bayrak asmaktansa, tüm belediye otobüslerine gökkuşağı bayrağı asmayı tercih ettiler. Bu sembolik olarak kentin tek bir noktasına koymaktansa, kentin dört bir yanına yayılmış bir eylem oluyor. Amsterdam’da da yine kente yayılan bir politika izleniyor” dedi.

Kelekçi, Danimarka’dan Kopenhag’taki çalışmalara dair şunları ekledi:

“Kopenhag Kent Meclisi polis karakollarında, sivil toplum kuruluşlarında ve ayrıca nefret suçlarının yoğun yaşandığı bölgeler ve okullarda da ayrımcılık karşıtı eğitimler yürütürken, 2015 yılında başlatılan Stemplet isimli bir uygulama ile nefret suçlarının isimsiz olarak ihbar edilmesini ve suç oranlarının arttığı kentsel bölgelere yönelik özel önlemlerin tartışılmasını gündeme getiriyor.”

Hizmetleri cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği perspektifinden değerlendirmek

Ardından Yıldız Tar, LGBTİ+ hakları ve yerel yönetimleri birlikte düşünürken “LGBTİ+’lara özel faaliyetler” hatasına düşülebildiğini söyledi ve ekledi:

“Kent hakkını etkin şekilde kullanabilmek ve haklara erişimin önündeki engelleri kaldırabilmek için Kopenhag ve Amsterdam Belediyeleri’nin çalışmaları hem ayrımcılıkla mücadeleyi yaygınlaştırmak hem de kişi ve gruplara özgü ihtiyaçlara yanıtlar üretme konusunda öne çıkıyor. Amsterdam veya Kopenhag’ta tüm kente yayılmış çalışmalar, LGBTİ+ ların her yerde var olduğuna dair bir alt anlam da taşımaktadır. Burada sorumuz şu: Belediyenin hali hazırda gerçekleştiği hizmetler, herkese ulaşabiliyor mu? Bu hizmetlerin plan ve program sürecinde cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği perspeltifi yer alıyor mu?”

Sivil toplum ile işbirliği

Kelekçi, Almanya’dan Köln ve Belçika’dan Brüksel’deki çalışmaları ise şöyle özetledi:

“Avrupa’daki başka iki örneğe politika geliştirme perspektifinden bakacak olursak komisyon düzeyinde kalan belediyelerde nasıl çalışabileceğimize dair çıkarımlar yapabiliriz. Köln ve Brüksel’i ele alırsak, LGBTİ+lara dönük/için politikaların üretilip, denetlendiği departmanlar bulunuyor. Tüm belediye hizmetlerinin LGBTİ+ kapsayıcılığına dair denetleme mekanizmaları olduğu gibi, bireysel destek ve danışma hizmetleri sunuluyor. Telefon üstünden danışmanlık ve rehberlik, bilgi sağlama gibi hizmetler yer alıyor.

“Brüksel’de iki başlık altında incelenebilecek bir çalışma yürütülüyor. İlki; LGBTİ farkındalığı geliştirmek için sivil toplum ile işbirliği yapmak, hibe sağlamak. İkincisi ise ayrımcılığa maruz kalan bireyleri güçlendirmek adına çalışmalar yapmak, hizmet sağlamak. Brüksel belediyesi verdiği içe dönük eğitimlerin yanı sıra, LGBTİ+ ların ve özellikle genç, göçmen LGBTİ+ların ihtiyaçlarını da gözeten bir çalışma anlayışını sunuyor.”

Politika oluşturma ve yerel yönetimlerin sorumlulukları

Yıldız Tar da Köln ve Brüksel örnekleri üzerine şöyle konuştu:

“Tüm bu çalışmaların, LGBTİ+ haklarına ilişkin bir politika oluşturulması ile yapılabildiğini söyleyebiliriz. Belediye çalışmaları stratejik plan üstünden yürüyor, bu yüzden LGBTİ+ kapsayıcılığı stratejik plana dahil edilmelidir fakat bu da kendi başına yeterli değil. Kalıcı, sürdürülebilir ve değişimi hedefleyen politikalara ihtiyacımız var. Bunun en önemli araçlarından birisi ise yönetime katılımdır. Bunun yolu da ulaşılabilir, ulaşılabileceği duyurulmuş diyalog mekanizmalarının olması; söz hakkı; kamu ve sivil toplum işbirliği ve belediyenin kolaylaştırıcılığından geçiyor. LGBTİ+ kişilerin söz hakkından da önce daha diyalog aşamasında belediyeye herhangi bir başvuruda bulunacağı zaman, orada muhatap olacağı kişiler tarafından ayrımcılığa uğrama endişeleri belediyelerin gidermesi gereken önemli bir sorun.

“Diğer yandan o kentte yaşayan herhangi bir LGBTİ+ kişinin yaşadığı sorunlar kendisinin çözüm bulmasını beklemek doğru bir yaklaşım değil. Evimize su bağlanması gerektiğinde nasıl suyun nasıl bağlanacağının planını bizim çizmemiz beklenmiyorsa; haklara erişimdeki engelleri gidermek ve bir eylem planı oluşturmak da yerel yönetimlerin görevi. Bu noktada katılımın önemli bir başlığı olan kamu-sivil toplum işbirliği çok önemli bir noktada duruyor. Brüksel Belediyesi’nin başarısının sırrı da sivil toplum ile diğer şehirlerden çok daha fazla işbirliğinin olması.”

Kapsayıcılık ve mobil danışma merkezleri

Kelekçi, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Brezilya’dan örneklerle sunumuna devam etti. ABD’de Belediye Eşitlik Endeksi’nden bahseden Kelekçi, “Kaliforniya eyaleti ve eyalete bağlı şehirler sağlık ve eğitim hizmetleri, emeklilik ve yaşlılık bakım evler, istihdam projeleri, hukuki danışmanlıklar ve kültürel yeterlilik çalışmaları konusunda LGBTİ kapsayıcılığı bakımından öne çıkıyor” dedi.

Kanada Toronto’da ise özellikle sığınaklar, HIV ve AIDS alanında çalışmalar ve belediye hizmetlerine erişimdeki engelleri kaldırma konusunda çalışmalar olduğunu belirten Kelekçi şöyle devam etti:

“Brezilya’dan Sao Paulo’da sosyal hizmetlerden faydalanma ve kırılganlıkların giderilmesi için danışma merkezleri öne çıkıyor. Özellikle mobil danışma merkezleri; kentte yaşayan LGBTİ+’lara ulaşabilmek ve sorunlarını tespit edip çözüm üretebilmek için önemli bir yerde duruyor.”

Tar, Sao Paulo ve Brezilya’nın yüksek nefret suçu ve cinayeti rakamlarının olduğu şehir ve ülke olduğunu hatırlatarak, “Sao Paulo sürekli nefret cinayetleriyle gündeme gelirken, kurulan bağlantılar ve çalışmalar sayesinde topluluğu koruyacak, güçlendirecek adımların tanımlanması ve hareket geçilmesiyle güzel işler yapılabiliyor. Sau Paulo kentsel ayrımın çok belirgin olduğu, kentin sosyo-ekonomik kriterler ile çok katı şekilde bölündüğü bir yapıya sahip. Böylesi bir yapıda mobil danışma merkezleri kent içi geçişlerin kısıtlı olduğu bir yapıda öne çıkıyor” dedi.

Tayvan’da evlilik eşitliği tartışmalarından bahseden Kelekçi, “Ancak yerel yönetim bağlamında eğitimde cinsiyet eşitliği eğitimi, cinsiyetsiz tuvaletler ve LGBTİ+ farkındalığına ilişkin festivaller öne çıkıyor” dedi.

Kelekçi sunumunun devamında İzlanda ve ABD’den örnekleri aktardı.

Yerel yönetimler neler yapabilir?

Oturumun kapanışında Tar, bütün bu örnekler üzerinden yerel yönetimlerin yapabilecekleri şöyle sıraladı:

“Tüm bu örnekler yönetime katılım noktasında önemlidir. Yönetime katılım diyalog ile başlar. Belediyelere gidildiğinde cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğini kapsayan bir birimin varlığı, başvurulabilecek bir yapının duyuruluyor olması önemlidir. Aynı şekilde söz hakkının tanınması da, karar alma süreçlerinde katılım kritik öneme sahiptir. Diğer önemli bir nokta ise kamu sivil toplum işbirliğidir diyebiliriz.

İnsan haklarını destekleme mekanizmalarının gelişmesi önemlidir. Haklara erişimi sağlamak, ağ kurma çalışmaları burada öne çıkıyor. İnsan haklarını desteklerken çalışma hayatı konusu göz ardı edilmemeli. Sadece istihdam sağlamak olarak görmek yeterli değil. Belediyelerin işe alımı da kapsayacak şekilde cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılığa karşı istihdam politikası oluşturması gerekiyor.

“Ayrımcılık ile mücadele noktasında ise, yönetime katılım ve insan haklarını desteklemede başarıyı elde etmemiz için ayrımcılıkla mücadele önemlidir. Mevzuat her şey değildir fakat mevzuat önümüzü açan bir alan sağlar. Kamu içi eğitimler ve kamuoyunu bilgilendirme ve yaygınlaştırma bu noktada etkili bir sonuç sağlar.”

İlgili haberler:

Kaos GL Aktivizm Okulu 2: Yerel Yönetimler

LGBTİ+ örgütleri yerel yönetimlerle ilk iletişimi nasıl kuruyor?

LGBTİ+ örgütleri ve yerel yönetimler birlikte nasıl çalışıyor?

LGBTİ+’lar yerel yönetimlerden neyi nasıl talep edebilir?

 


Etiketler: insan hakları, kent hakkı
İstihdam