08/04/2025 | Yazar: Kaos GL

Galatasaray Üniversitesi, Bahçeşehir Üniversitesi ve Koç Üniversitesi öğrencileri, Beşiktaş'ta bir araya gelerek tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması çağrısı yaptı.

Beşiktaş’ta öğrencilerden basın açıklaması: “Lubunya arkadaşlarımız kriminalize ediliyor, nefret diliyle hedef gösteriliyor” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Fotoğraf: BirGün

Ekrem İmamoğlu ve ekibinin gözaltına alınmasıyla başlayan protestolarda tutuklanan öğrencilerin serbest bırakılması için yapılan çağrılar sürüyor. Galatasaray Üniversitesi, Bahçeşehir Üniversitesi ve Koç Üniversitesi öğrencileri, tutuklu arkadaşlarının serbest bırakılması talebiyle Beşiktaş'ta bir araya gelerek protesto gerçekleştirdi.

Beşiktaş’ta bir araya gelen çok sayıda öğrenci "Ülkemizin dört bir yanında susturulmak istenen milyonlar adına buradayız, bize itaat et diyenlere itiraz ediyoruz" diyerek bir basın açıklaması yaptı. Öğrenciler ayrıca “"Tutuklu arkadaşlarımızı geri alacağız. Sokaklar bizim, saraylar sizindir" diyerek tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması adına çağrıda bulundu.

BirGün’de yer alan habere göre; basın açıklamasından satırbaşları şöyle:

“Ülkemizin dört bir yanında susturulmak istenen milyonlar adına buradayız. Bize itaat et diyenlere itiraz ediyoruz. Sokakta, kampüste, meydanda, sınıfta, fabrikada ve hayatın her alanında baskıya, inkâra ve yok sayılmaya karşı mücadele ediyoruz. 
Tutuklu arkadaşlarımızı yalnız bırakmıyoruz. Onlar suç işledikleri için değil; anayasal haklarını kullandıkları, ses çıkardıkları, adaletsizliğe karşı yürüdükleri için içerideler. Protesto hakkı, iktidarın gözünde bir suç; çünkü bu iktidar için itiraz etmek en büyük tehdit. Yargı, artık bağımsız değil; talimatla işliyor, gençlerin iradesini bastırmak için sopa gibi kullanılıyor.
Arkadaşlarımızı özgürlüğünden eden bu düzene boyun eğmeyeceğiz! Tutuklu arkadaşlarımızı derhal serbest bırakılsın! 
Üniversitelerimizi polis ablukasına teslim etmeyeceğiz. Kampüsler özgür düşüncenin, bilimsel üretimin ve kolektif yaşamın alanıdır. Ancak her gün kampüslerimizde sivil polisler kol geziyor, bugün de olduğu üzere Boğaziçi’ndeki arkadaşlarımızı polis abluka altına alıyor, kampüsten çıkmalarına izin vermiyor. Gerek ODTÜ’de gerek sokaklarda öğrenciye copla, gazla, TOMA’yla müdahale ediliyor. Biz bu müdahaleleri kabul etmiyor, Polisi kampüslerimizde istemiyoruz. Üniversite öğrencilerin ve emekçilerin alanıdır, kolluğun değil!
Akademik özerklik talebimizi bir kez daha yineliyoruz. Bilimin iradesi siyasi iradenin tahakkümüne teslim edilmiş, YÖK ile kontrol altına alınmıştır. Kayyum rektör atamaları, kulüp kapatmaları, akademisyen kıyımları ile üniversiteler susturulmakta, düşünce tek tipleştirilmeye çalışılmaktadır.
Bilimsel üretim özgürlükle mümkündür! Akademik özerklik mücadelemizi sürdürüyor, YÖK’ün varlığını kabul etmiyoruz.!
Kayyum rejimini tanımıyoruz. Hem üniversite bileşenlerinin hem de halkın iradesi hiçe sayılarak atanan kayyumlar, yalnızca bir idari sorun değil; bir rejim meselesidir. Bu, siyasi iktidarın halkın her düzeydeki öz yönetimini ortadan kaldırmaya yönelik baskı aracıdır.
Kayyumlar gidecek biz kalacağız! Üniversitelerimizi geri alacağız!
Hukuksuz diploma iptalleri ile gençlerin geleceği karartılıyor. Siyasi gerekçelerle, keyfi kararlarla alınan bu uygulamalar hem akademik hem de mesleki yaşamı hedef alıyor. 
Bize geleceksizlik dayatılmasını kabul etmiyoruz!”

“Hükümetin kuir bireyleri hedef haline getiren politikalarını, arkadaşlarımızın terörize edilmesini tanımıyoruz”

Öğrenciler, basın açıklamalarında hükümetin nefret politikalarına ve LGBTİ+’ları kriminalize etme çabalarına da tepki gösterdi. Çağrıda konuya dair şu ifadeler yer aldı:

“Hükümetin kuir bireyleri hedef haline getiren politikalarını, arkadaşlarımızın terörize edilmesini tanımıyoruz! “Aile yılı” adı altında lubunya arkadaşlarımız kriminalize ediliyor, nefret diliyle hedef gösteriliyor, kamusal alandan dışlanmak isteniyor.
Bedenlerimiz, kimliklerimiz, varoluşlarımız pazarlık konusu değildir! 
Hükümetin kuirleri terörize etmesini ve bu yılı ‘aile yılı’ ilan etmesini reddediyoruz, aile yılını direniş yılına çeviriyoruz.
Ve son olarak: Hükümetin bizi kamusal alandan silme çabasına karşı buradayız! Kadınları, lubunyaları, öğrencileri, işçileri, işsizleri, ezilen halkları görünmez kılmaya çalışan bu iktidar karşısında sesimizi yükseltiyoruz. Tutuklu arkadaşlarımızı geri alacağız. Sokaklar bizim, saraylar sizindir.
Biz susmuyoruz, boyun eğmiyoruz! Kamusal alan bizimdir, direniş meşrudur!"


Etiketler: insan hakları, yaşam, siyaset
İstihdam