09/11/2006 | Yazar: KAOS GL

"Bilen Aile" toplantısı GÜZTANBUL’da gerçekleştirildi. Ailelerimizle ilk defa bir araya geldik. Ailelerimizin ne yaşadığını ilk kez dinledik.

"Bilen Aile" toplantısı GÜZTANBUL’da gerçekleştirildi. Ailelerimizle ilk defa bir araya geldik. Ailelerimizin ne yaşadığını ilk kez dinledik. Artık ailelerimiz de bizim neler yaşadığımızı daha iyi anlıyorlar ve kendileri gibi inanların olduğundan haberdar oldular. Bilen Aile Güztanbul notlarını yayınlıyoruz.

‘Heteroseksüele aşık ’

Erçin (Alkan’ın kızkardeşi): Aramızda sekiz buçuk yaş var. Nasıl öğrendiğimi ve bunun sonrasındaki ilk diyalogumuzu anlatmak istiyorum. Kaos GL dergisinde abimin bir yazısı vardı ve orda bir heteroseksüele aşık olduğunu yazmıştı. Yazıyı okuduğum da ağladım. Ağlamamın nedeni onun kimliği değil, çektiği acılardan dolayı idi. Bir heteroseksüele âşık olmuştu ve bunun karşılığını görememişti. Daha sonra ne yapacağını, bunu nasıl atlatacağını bilememişti. Düştüğü acılar beni çok üzdü. Benzer şeyler yaşıyorduk. Sonra o akşamı anlatayım: O akşamı kendisi hiç unutmuyor sanırım. ‘Ben seni biliyorum’ dedim. ‘Neyi biliyorsun’ dedi. Orda kendimi çok kötü hissettim. Doğru kelimeleri söylemek zorunda idim. Kesinlikle onu incitmemem gerekiyordu. Yanlış şeyler söylememem gerekiyordu. Onun gözlerine hiç bakmadan ‘Sen eşcinselsin’ dedim. ‘Hayır değilim nerden çıktı, kim söyledi’ dedi. ‘Biliyorum. Kesinlikle bunu inkar etme. Ben biliyorum ve her zaman senin yanında olacağım’ dedim. Ağlamaya başladık. Belki de hiç bilmemizi istemiyordu. Bildikten sonra çok kötü olacağını düşünüyordu. Belki, benimle birçok problem yaşayacağını zannetti. Ama benimle ilgili hiç problem yaşamadı. O konuşmamızı hiç unutmuyorum. ‘Ne olursa olsun senin arkandayım; seninle gurur duyuyorum’ dedim. O günün akşamını hiç unutmuyorum. Ben heteroseksüelim ve insanlar oldukça, eşcinseller de olacaktır. Ama ailem böyle bakmayacaktır. Annem öğrense ‘hadi doktora gidelim’ diyecektir. Ben eşcinselliğe böyle bakılmasını istemiyorum. Bir hastalık ve düzeltilecek bir şey değil. Acılar çekilmesini istemiyorum. 1998 senesinden beri biliyorum abimi ve o zamandan beri nasıl yaşandığını, hangi acıların çekildiğini biliyorum. Çok fazla acılar yaşanıyor ikili ilişkilerde. Bir heteroseksüel çiftin yaşadığı acıların iki üç misli acılar yaşanıyor. Abimin bunları yaşamamasını isterdim. Onun dışında hiçbir fark yok. Çok sağlam bir kişiliği var. O zamana kadar biz ne yaşadık ne yaşıyorsak, benim ona tavrım hiç değişmedi. Kızdığım zamanlarda gene ‘ne kadar uyuz bir adamsın’ diyorum. ‘Ne kadar uyuz bir kadınsın’ demiyorum. Yani, hiçbir şey değişmedi. Böyle bir ayrımın yapılmasını istemiyorum, ‘o eşcinsel; sen heteroseksüelsin, normalsin’ gözüyle bakılmasa keşke. İnşallah bunları aşarsınız. Aşarken, yanınızda birçok heteroseksüel insan olacaktır. Biz, her konuda sizin arkanızda olacağız. İnsanız hepimiz ve heteroseksüellerle aranızda hiçbir fark yok, sadece daha fazla acı çekiyorsunuz. Siz kendinizi kötü hissetmeyin. Toplumda çok büyük baskı var ama bunun dışında umarım çok mutlu olursunuz ve çok güzel ilişkiler yaşarsınız.

‘Belki daha çok sevmiştir.’

Alkan (Lambda): Hepinize buraya geldiğiniz için teşekkür ederim. Benim eşcinselliğimi kabul etmem çok uzun sürdü. Eşcinselliğimi 4-5 sene önce kabul ettim ve aileme açılmayı hiç düşünmemiştim. Ama kardeşim biliyor. Bu, benim içimde her zaman ukde kalmıştır. İstediğim gibi bir abi modeli çizememek; onun bir yeğeninin, bir yengesinin olmaması. Bu tür konularda onu hayal kırıklığına uğrattığıma inanıyorum. Onun dışında, sevgimde hiçbir şey değişmedi. Belki daha çok sevmiştir. Bildiğim tek şey, duygularımızın daha çok kuvvetlenmesidir.

‘Sokak ortasında bana eşcinsel olduğunu söyledi.’

Serap (Mehmet’in ablası): İlk açıkladığı zaman, beni yoldan telefonla aradı; çok garip bir yerdeydi ve acilen gelmem gerektiğini söyledi. Ben, o panikle çok kötü bir şey olduğunu düşündüm ve hemen atladım. Bulunduğu sokak ortasında bana, eşcinsel olduğunu söyledi. Bunu söyledi. Yolun ortasında söyledi. Açıkçası bekliyordum. Bir şeyler hissediyordum. Beni şaşırtmadı ama onun üzgün olmasına üzüldüm. Ama gene de şok oldum. Şoku atlattıktan sonra kabullenmeye çalışıyorsunuz. Kardeşiniz söz konusu. Aramızda on yaş var. Onun doğumunu, bebekliğini hatırlıyorum ve onu erkek olarak kabul etmişim o zamana kadar. Daha sonra kabul etmeye başlıyorsunuz, ‘neden olmasın’ diyorsun. Mehmet bana açılana kadar kopuktuk, çünkü kendi kabuğu içinde yaşıyordu. Ama şu anda, gittiği yerlere gidiyorum; arkadaşlarını tanıyorum. Sorunlarını paylaşıyorum. Bana söylemesinden bir sene sonra, abim ve anneme de açıldı. Bunu direk kardeşim yaptı. Abim gene aynı şekilde karşıladı. Annem ise, ‘sen onunla konuş, sen onu değiştirirsin’ gibi telkinlerde bulunuyor. Abim ve annem dışında hiç kimse bilmiyor. Toplum ne der diye düşünüyorlar.

‘Annemin önünde diz çöktüm’

Mehmet (Anadolu Ayıları ): Ablama açıkladığımda birine âşıktım ve çok kötü bir durumda idim. Çerçeve içinde olmaktan, gizlenmekten bıkmıştım ve artık insanlardan da nefret etmeye başlamıştım. Birine açılmam gerekiyordu. O da ablamdı. O güne kadar hiç açılmamıştım. Ablama çok teşekkür ediyorum. Hatta barlara bile gittik. Hiç yadırgamadan kabullendi. Aileme gelince, gene problemlerim vardı. Annem ve abim dinciler ve elimde birayla eve gittim. ‘Anne sana bir şey söylemek istiyorum’ dedim. Annemin önünde diz çöktüm ve ‘ben eşcinselim’ dedim. ‘En iyi psikologlar, psikiyatrlar bulunacak iyileşeceksin, sen bir erkekle yapamazsın’ diyorlar. Ailem -ablam dışında- beni bir kalıba yerleştirmişler ve o kalıp içinde görmek istiyorlar. Aynı toplum gibi.

‘Mutlu olduğu şekilde yaşamasını istiyorum’

Nihal (Yeşim’in kuzeni): Yeşim’in çok zoru seçtiğine inanıyorum. Daha güçlü olması gerektiğini düşünüyorum. Ben alışıla gelindiği gibi yaşıyorum. Ama Yeşim daha güçlü olmak zorunda. Dışarıda, insanlara kendini anlatamadığı zamanlar oluyor. Ailesinden kimileri biliyor, kimileri bilmiyor. Ben biliyorum. Her tarafta farklı davranmak zorunda kalıyor. Kendi özünü, kendi kişiliğini, yaşamının her anında ortaya koyamıyor. Bu da onu, hayatta daha zor yaşamaya itiyor. Mutlu olsun istiyorum. Mutlu olduğu şekilde yaşamasını istiyorum. Bu şekilde mutlu olduğunu görüyorum. Zorlanmış olması beni üzüyor. Keşke, toplumumuz tarafından eşcinsellik daha kabul edilmiş olsaydı da, Yeşim ve hiç biriniz bu kadar zorluklarla karşılaşmasaydınız. Hepiniz hayatınızı çok daha rahat şekilde geçirmiş olsaydınız. Gayemiz de bu. Bunu başarabilmek için bir araya geldik. Sizin yaptığınız etkinliklere katılmamızın nedeni de bu. Bir şekilde yardımcı olalım ve toplum içinde daha rahat edebilin istiyoruz. Mutlu olabilmeniz ve çevreye kendinizi daha rahat anlatabilmeniz için. Yeşim, daha önce neyse şimdi de o gene. Yeşim’de değişen hiçbir şey yok. Ben Yeşim’i çok sevdiğim için onu farklı olarak algılamadım. Ama Yeşim için, ‘o farklıymış’ diyen insanların kafalarını değiştirmemiz lazım diye düşünüyorum.

‘Sen Lambda İstanbul’u biliyor musun?’

Özgür (Yeşim’in kuzeni): Nihal ablamın tepkisi, Yeşim ona açıldığında ‘bizim ailede de lezbiyen varmış’ oldu. Bana söylediğin de, ben de ona, ‘Sen Lambda İstanbul’u biliyor musun?’ diye sormuştum. Eşcinsellik sapıklık vs. gibi karşılanıyor. Farklı bir şey değil sonuçta içindeki: sevgi

‘Zaten ben o yüzden getirmek istiyorum’

Yeşim (Kaos GL): Ben açılma anılarımı anlatacaktım. Nihal ablaya ‘böyle bir toplantı olacak gelecek misin?’ diye sorduğumda, ‘Kesinlikle gelmek istiyorum ama iki tane çocuğum var, onları bırakacağım bir yer bulursam geleceğim’ demişti. Ben bu sabah aradım. ‘Sana kötü bir haberim var’ dedi. ‘Ben çocukları bırakacak yer bulamadım, gelemeyeceğim’ demesini beklerken, ‘Çocukları bırakacak yer bulamadım. Onları da getirebilir miyim?’ dedi. ‘Berkay küçük ama Tuğçe büyük, anlayacak’ dedim. ‘Zaten ben o yüzden getirmek istiyorum. Ben o yaşta eşcinselliği tanımış olsaydım, eşcinseller bu kadar zor şartlarda yaşıyor olmayacaktı’ dedi. Sabah herkes evde uyuyordu. Bende bunu anlatmak istedim. Kardeşim de gelecekti ama işi çıktı herhalde. Ona açılma sürecim de benim için çok önemli. On dakika nasıl söylesem diye düşündüm. Ve ‘Sana kötü bir şey söyleyeceğim. Ben kadınlardan da hoşlanıyorum’ dedim. O da ‘Aman ben de bir şey söyleyeceğini sanmıştım’ dedi.

‘...sadece.’

Tuğçe (Yeşim’in kuzeni, 12 yaşında): Nasıl kadınlar erkekleri, erkekler kadınları seviyorsa kadınların kadınları, erkeklerin erkekleri sevmesinin de normal olduğunu söyleyeyim sadece.

‘Ben uzun süredir söylüyordum.’

Ufuk (Şafak’ın abisi): Ben uzun süredir, ‘Beni de götür, arkadaşlarınla tanıştır’ diyordum. Şafak’ı sonuna kadar destekliyorum. Toplumumuz gerici olabilir, ama siz mücadeleye devam ediyorsunuz. Biz, dört erkek kardeşiz. Şafak en küçüğümüz. Şafak’ın benimle, öbür abilerimden daha iyi bir diyalogu var. Annem bunu olabilir diye karşıladı. Hepimizin farklı yönleri var, ama onu çok seviyorum ve destekliyorum.

‘Şeytan artık pembe mi?’

Şafak: Bir erkeğe âşıktım ve o zamanlar İstanbul’da yaşamıyordum. Âşık olduğum adam İstanbul’da yaşıyordu ve tatilleri bahane edip onu görmeye geliyordum, ama anneannemden çok onunla zaman geçiriyordum. Bir gün onunla buluştum. Gecenin ikisinde eve döndüm. Kalabalık bir aile toplantısı vardı. Dayım, Hollandalı bir kadınla evlenmişti. Dayım ve abimin beni aramak için Taksim’e gittiklerini öğrendim. Elime pembe üçgen çizmiştim ve kendime güvenim geliyordu. Yengem elimdeki üçgeni görünce, ‘o ne’ diye sordu. O anda, onun beni ifade eden bir şey olduğunu söylemek yerine, daha kötü bir şey yaptım ve satanist olduğumu şeytana inandığımı söyledim. Yengem de, ‘homoseksüeller artık kendilerine tanrı yerine şeytanı mı buldular, şeytan artık pembe mi?’ diye espri yaptı. Tabii ben çok rahatlamıştım, yengemle sabaha kadar bir parkta oturup ağladık, aşık olduğum adamı anlattım. Yengem, eve döndüğünde ailemle birebir konuştu. Ailemin ondan sonraki süreci çok kötüydü. Benim Aidsli olduğumu düşündüler, benden uzaklaştılar, abim de öyleydi aslında. Ama gene de böyle bir ailem olduğu için, çok şanslı olduğumu hissediyorum. Böyle olmasından gerçekten çok mutluyum.

‘O zaman o erkeğe söyle’

Deniz (İstanbul): Babama açılma sürecim söyledi: ‘O kıza söyle seni eve erken bıraksın’ dedi. Ben de, ‘bu konu da ne kadar netsin, kız olduğunu nerden biliyorsun’ dedim. ‘O zaman, o erkeğe söyle’ dedi. Ben de ‘söyleyeyim’ dedim. Ondan sonra hiç konuşmadık, bilir ama konuşmaya cesaret edemez. Abime açılma sürecimde âşıktım, ağlayarak yanına gittim şiirler okuyorum. Sonra, ‘benim çok büyük bir sorunum var’ dedim. İnanılmaz korktu. Eşcinsel olduğumu söyledim. O da, ‘ben de hastasın filan sanmıştım, çok korktum’ dedi. Sonra, sevgililerimi eve götürüp tanıştırmaya başladım. Şu an da konuşmuyoruz, bunu gereğini de duymuyorum. Çünkü onların yaşamlarını da konuşmuyoruz, yattıkları adamları konuşmuyorlar. Bu süreci biraz da doğallaştırmak gerekir diye düşünüyorum.

‘31 sene önce ki Murat neyse şimdi de o’

Murat (Türkiye Ayıları): ‘93 yılında, üniversite kaydımı yenilemeye gideceğim, gitmeden önce, bir kız arkadaşıma bir mektup yazmıştım. Atacağım diye yatağın altına koymuştum. Kayıtımı yenileyip geldiğimde eve girdim. Ferhat Tunç’un yeni çıkan kasetini almıştım ve teybe koyup dinlemeye başlamıştım. Annem yanıma geldi, oturup ağlamaya başladı. Ben de anneme, ‘şarkı mı seni çok etkiledi, niye ağlıyorsun’ dedim. ‘Ben senin oğlunum’ diye bir parçaydı. Bu mektup ne diye sordu. İnsanlar bazı zamanlar, bazı şeyleri hisseder de, kafalarından kaynar sular dökülmüş gibi hisseder ya, annemin hissettiğinin ama bana sormadığının farkındaydım. Her şeyi olduğu gibi anlattım. Sorular sormaya başladı. Her anne babanın verebileceği tepkiyi verdi ve ‘bir geçiş dönemi yaşıyorsun, ben de zamanın da böyle tekliflerle karşılaşmıştım, evet desem ben de bugün lezbiyen olacaktım’ dedi. O, eşcinselliğin böyle olduğunu düşünüyor, halen böyle düşünüyor. Annem biliyor. Anlamak için bir çaba sarf etmediğini biliyorum. Ailem 12 senedir Alanya’da yaşıyor ve ben onların yanına gittiğimde, her seferinde bana bir kız buluyorlar. En son seferde de, bir üst kattaki muhasebeci kızı buldu. Sürekli, benim evleneceğim, torun tosun sahibi olacağı günü bekliyor. Aslında anlayışlı, tutucu olmayan, kültürlü bir kadın ama gene de anlamak istemiyor.

Bir gün de, kız kardeşimle oturup konuştuğumda, zaten biliyordum ve senin anlatmanı bekliyordum dedi. Onunla çok güzel bir ilişkimiz var. Onun dışında, benden beş yaş küçük kardeşim var ama maçoların maçosu; ona anlatamıyorum. Ama daha küçük kardeşime anlatabileceğimi düşünüyorum. Çünkü abisi eşcinsel olsa da, heteroseksüel olsa da, abisi gene aynı abisi. 31 sene önce ki Murat neyse şimdi de o. Ama bazen insan, kendini iyi ifade edemediği için, yanlış anlaşılmalara yol açabiliyor. Burada da, bizim üzerimize düşen en büyük görevin, kendimizi olduğumuz gibi ortaya koyup farklılaştırmadan, işin ne olduğunun doğrusunu göstermek olduğunu düşünüyorum. Eğer bunu başarabilirsek, o zaman iletişim artacak, insanların anlamadığı, anlamaya çalışmadığı, tepkisiz kaldığı konularda aramızdaki açığı kapatıp ilişkileri düzeltebiliriz diye düşünüyorum.

‘Bunu bana ve çocuğuna nasıl yaparsın’

Serkan (Anadolu Ayıları): 30 yaşındayım, on üç yaşından beri eşcinsel olduğumu biliyorum. O zamandan beri ilişkilerim oldu. 23 yaşında evlendim. Üç yaşında bir kızım var ve onlardan ayrı yaşıyorum. Aileme out olmam, benim irademle gelişmedi. Haziran 2000 yılında, şu an halen sevgilim olan Ahmet’le tanıştım ve ona aşık oldum. Bu da direkt evliliğime yansıdı. Evdeki düzen bozuldu. Bu ilişkimize de yansıdı. Aralık ayında, karım bilgisayarımı kurcalarken -evlilik yıldönümümüzün ertesi günüydü-, sildiğimi düşündüğüm ama silmediğim ICQ notlarımdan, eşcinsel olduğumu öğrendi. Ertesi sabah işten geldiğimde, evde duygusal bir patlamanın olduğunu anlamıştım. ‘Bunu bana ve çocuğuna nasıl yaparsın’ dedi ve gitti. Çok uzun saatler sonrası, eve tekrar geldi. Ben de ertesi gün, tüm eşyalarımı topladım ve çıktım. O her zaman, bunun bir süreç olduğunu ve sonunda ona geri döneceğimi düşünüyordu. Kızımı göremiyordum, kızımı her görmeye gittiğimde, faciayla karşılaşıyordum. Ahmet, bu konu da bana çok destek oldu ama gene de bu Ahmet’le olan ilişkime de yansıyordu. Daha sonra ailem öğrendi. Onlara da ben söylemedim. Karım, ilk önce kız kardeşime daha sonra anneme söyledi. Evde annemde kalıyorum, kız kardeşimle aramda öyle bir garip durum var ki, biliyorlar ama bilmezden geliyorlar. Abime de babama da söyledi. Kendim out olsam daha kolay olacaktı. Benim yerime karım söylüyor, ben de yüzleşmek zorunda kalıyordum. Annem bir gün otururken, ‘kendine dikkat et oğlum’ dedi. ‘Neye dikkat edeyim anne, ben yetişkin bir adamım’ dedim. Annemin şöyle bir sorunu var; kızımı çok fazla düşünüyor, şu an altı buçuk yaşında okula başladı. İstanbul’a gideceğimi duyduğunda, ‘O pis insanların yanına mı gidiyorsun’ diye ağladı. ‘Sus istiyorsan anne, kavga etmeyelim’ dedim. Annemi Ahmet’le tanıştırmayı çok istedim ama annem istemedi. ‘Bu benim hayat arkadaşım’ dedim. Telefonla bile konuşmadılar. Ama bir gün çok ilginç bir olay oldu; aramızda bir sorun vardı ve chatte yazışıyorduk, annem de yanımda oturuyordu. ‘Şunu yaz’ diyordu, ben de yazıyordum. Kız kardeşim öğrendiğinde, ‘kızın için üzülüyorum, gerisi benim için önemli değil’ dedi. Bundan iki üç ay önce, kötü bir dönem yaşıyordum. Normal de sigara içmem, bir paket sigara alıp eve gittim, ağlıyorum, annem ‘ne oluyor’ dedi. ‘Sus’ dedim ve ağlamaya başladım. Sonunda biraz rahatlayınca, anlattım neler olduğunu. Bana inanılmaz destek verdi o gün. Babama, gene karım anlattı. Ben çalışıyorum, annemle babamın yanında oturuyor ve telefonda bana, ‘şimdi babana, senin homoseksüel olduğunu söyleyeceğim’ dedi ve söylemiş, eve gittim babam bir şey konuşacağım dedi. ‘Nedir bu homoseksüellik meselesi’ dedi. Ben de, ‘Bu seni ilgilendirmez’ dedim. ‘Tamam, babamızsın ama bu benim hayatım’ dedim. Bana bu anlamda en büyük sorunu abim yarattı. Abim Almanya’da yaşıyor, karım onların yanına tatile gittiğinde, eşcinsel olduğumu onlara da söylemiş. Bir gün chatte, ‘Sen eşcinsel misin?’ diye sordu. Ben de, ‘Evet’ dedim. ‘Ne biçim bir adamsın sen’ dedi. Ben de ‘Sana ne’ dedim. İletişimini kesti. Yengemle aram çok iyi, onunla anlaşabiliyorum. Benim tek üzüldüğüm kızımdan ayrı olmak. Onun bir sorunu olduğunda akut olarak yanına gidemem ve her anında yanında olamam; benim en önemli sorunum kızım. Herhangi bir nedenden ötürü üç gün aramadığımda, anneme gelip ‘babaanne, nasıl bir baba kızını üç gün aramaz’ diye soruyormuş. Bunu duyduğumda, gene ağlıyorum.

‘İlişkimden vazgeçmedim.’

Ahmet (Anadolu Ayıları): Serkan’ın eşi tarafından öğrenildiğin de, benim Serkan’ın sevgilisi olduğumu öğrendiği için, ben de bir diyalog süreci yaşadım. Benim telefonumu biliyordu. Defalarca evlerine gitmiştim. İlişkiyi öğrendikten sonra beni aradı, ‘Sen Serkan’la böyle bir ilişki yaşıyorsun, bu ilişki yanlış, sapık bir ilişki yaşıyorsunuz. Onun peşini bırak, bizim yuvamızı yıkıyorsun’ dedi. Ben de, bizim ilişkimizin seksüel temellere kurulu bir ilişki olmadığını, aynı heteroseksüellerin ilişkilerinde yaşanan paylaşımların tümünün bu ilişkide olduğunu anlatmaya çalıştım. Defalarca görüştük ve her seferinde aynı isteğini dile getirdi. Ben de, Serkan bana böyle bir şey söylemediği sürece bunun olmayacağını söyledim. En sonunda, o pes etti. Ayrıca, Serkan’ın bu süreç içinde çok büyük acılar yaşadığını düşünüyorum; defalarca intihar girişimleri oldu. Ben, hep onun yanında olamaya çalıştım. İlişkimden vazgeçmedim.

‘Bir sabah baskına geldiler.’

Mehmet Ali (Türkiye Ayıları): Anlatılan örnekler ve aileleri burada olanlar, hep şanslı kişiler. Bunca şanslı olan insanın yanında, şansız insanlar da var. Eğitim durumları ne olurlarsa olsun, eşcinselliği, halen hastalık ve tedavi edilebilir bir şey gibi gören insanlar da var. Benim ailem de bunlardan biri. 20 küsur yıldır, babası olmayan bir ailedeyim. Babamı kaybettikten sonra, beş kardeş ve annem, hayat mücadelesi verdik. Bu dönemde, ekonomik koşullar nedeniyle aile birbirinden çok uzaklaştı. Ben, yaklaşık dört yıldır yalnız yaşıyorum ve kardeşlerim bir kereliğine, evime, annemin tuzak kurması sayesinde geldiler. Birbirimiz için yoktuk artık. Benim açılma sürecim çok farklı oldu. Bilen aile toplantısının araştırma sürecini yapıp deneme toplantısını yaptığımız dönemde, gelen röportaj teklifiyle bunu habere dönüştürdük. Bu habere destek olması için, fotoğraf da verilmesi gerekti. Benim ailem, eşcinselliğimi, Aktüel’de çıkan bu haber üzerine öğrendi. Sadece beni öğrenmekle kalmayıp beraber yaşadığım erkeği, aramızdaki ilişkiyi, sadece -onların deyimiyle- cinsel organlarının peşinde olmayıp bir hak mücadelesi içinde olduğumu öğrendiler. Bir sabah baskına geldiler. Şansıma, baskın sırasında evde yalnızdım. Murat’ı biliyorlardı. ‘Antalya’dan ablan geldi, annene böyle görünmesini istemiyoruz, sana geliyoruz’ dediler. Sabah saat 9 dan 12 ye kadar, fiziksel şiddete varacak derecede, gergin bir ortamda, benimle sohbet ettiler! Onlar için tek önemli olan, ‘bizim aileden nasıl böyle biri çıkar’. ‘Etrafında nasıl insanlar var, ya sen intihar et ya da ben seni öldüreceğim ve el alem ne der’ noktasındaydılar. Nefret patlaması yaşadım ve izin alıp Ankara’dan uzaklaştım. Bugüne kadar en yakın olduğunu düşündüğüm ablam, günde 30 taneye varan mesaj gönderiyor. İlk önce nefret patlaması olarak yazılan mesajlar, zamanla beni suçlama, daha sonra da kendilerini suçlama mesajları haline geldi. En sonunda gelen mesajlar, daha çok benim eşcinselliğimi anlamaya çalışan mesajlardı. Ama benim istediğim bir anlamda değildi bu, benim ‘aktif mi pasif mi’ olduğumu öğrenmek istiyorlardı. Şu an, ailemin burada olmasını çok isterdim. Biz, toplumu değiştirmek istiyorsak, ilk önce ailelerimizden başlayabiliriz. Aile, toplumun en küçük parçasıdır. İnşallah bu toplantının devamı gelir. Biz, toplumu küçük küçük ailecikler olarak değiştirirsek, ilerde bir gün, toplumun değiştiğini göreceğiz. Böylelikle mutlu olacağız.

‘Sen benim oğlumsun!’

Serdar (Legato): Ben 1999 yılında aileme out oldum ama bu, ailemin eşcinselliğimle ya da eşcinsellikle ilk yüzleşmesi değildi. İlkokul üçüncü sınıftayken, sınıf öğretmenim, annemi okula çağırıp ‘Sizin oğlunuz hep kızlarla oynuyor, sizin ailede eşcinsel var mı?’ diye sormuş. Annemle öğretmenim arasında geçen bu konuşmadan sonra, babam, beni salona çekip erkeklerle kızların sadece doktorculuk oynayabileceğini, ip atlama gibi oyunları oynamaması gerektiğini söyledi. Ben de, eşcinselliğimle ilk kez orda yüzleştim. Arada sırada, beni odaya çekip sorarlardı ‘Yavrum sen eşcinsel misin, niye kız arkadaşın yok’ diye. En son 16 yaşımda, eşcinsel olmadığımı söylemiştim. 17 yaşında çevreme açılmaya başladım. Anneme açılmam, 2000 yılını buldu. ‘Ben eşcinselim’ diyebildim. Annem ağlamaya başladı. Onun yetiştirilme tarzı için kabul edilmesi zordu. Ama o günden sonra -babam ve kardeşim içerde televizyon seyrederken-, biz salona geçerdik ve bana bir sürü soru sorardı. ‘Aktif misin, pasif misin’; aktif olduğun zaman sorun yok gibiydi. Ben, o yaşıma gelene kadar yalan söylemiştim ve artık söylemek istemiyordum. Sorduğu her soruya doğru cevapları veriyordum. Aktif yada pasifliğin olduğuna inanmadığımı vs. 2001 yılında annemin ölümüne kadar, babamla kardeşimin bilmediğini sanıyordum. Ama annem, ikili oynayarak, benim söylediğim her şeyi onlara, onların söylediği her şeyi de bana bir şekilde iletiyordu. Mesela, ‘eve geç gelme, erken gel’ gibi vs.. Bir de bu dönemde, 12 aylık bir ilişki yaşadım; anneme out olduktan üç dört ay sonra ilişkimi bitirdim. Partnerim, benden yaşça büyüktü ve bitmesini istemiyordu, bana fiziksel şiddet uygulamaya başlamıştı. Bunları anneme söylediğimde, bana destek oldu, partnerime telefon açıp konuştu. Ondan sonra ayrıldım ben sevgilimden. Sevgilim intihara teşebbüs etti. Bir günde evi aradı, ‘intihar edeceğim ben’ dedi. Annem bana, ‘Serdar, ailemizin adını düşün; o intihar etse, telefonunda senin mesajın bulunsa, ailemizin adı çıkar’ dedi. Daha öncelerde de, ‘eve feminen arkadaşlarını getirme’ gibi şeyler oluyordu. Annem vefat etti, babam geldi ‘biz senin eşcinsel olduğunu biliyoruz kardeşinle, bunu annenle konuşurduk’ dedi. Duydukları zaman ki tepkilerini anlattı; kardeşim kafasını duvarlara vurmuş, babam daha sakin karşılamış. Bizim aile yapımız çok iyiydi, her şeyi konuşurduk, ama kardeşim her zaman bunun dışında kalırdı. Kardeşimle her zaman sorun yaşadım ve eşcinselliğimi paylaşmadım, sevgililerimle tanıştırmadım onu, babamla tanıştırdım. Ayrıldığım sevgilim bir gün kapıya geldi. ‘Aşağı in yoksa seni bütün mahalleye rezil ederim’ dedi. Babam aşağıya indi ve onunla bir buçuk saat konuştu. Ondan sonra eve döndü ve bana kızacak, beni dövecek diye beklerken sırtımı sıvazladı ve ‘Sen benim oğlumsun’ dedi. Kardeşim de geldi ve ‘Ben de seni çok seviyorum’ dedi. Ama her şey bu kadar süt liman değil. Hiçbir şey yokken, kardeşim üç ay önce, ‘ben, abimden utanıyorum’ demiş. Bu olaydan sonra kardeşimle konuşmamaya başladım. Ailem biliyor, ama ne kadar kabul ediyor bilmiyorum. Babama, bugün, bu toplantıdan bahsettim; gelmek istemedi. Annem olsaydı gelirdi. Ben de bu yüzden, annemin mezarına gittim. ‘Anne sen olsaydın gelirdin’ dedim. Açılma sürecim ve ailemin bunu kabul etmesi sırasındaki yaşadıklarım, çok pozitif olmasa da; her şeyi konuşabildiğim bir ailem olduğu için tanrıya şükrediyorum.

‘Psikologa gittik…’

Erdem (Ankara’dan): Aileye out olma sürecinde, psikolojik yardım sürecinden konuşmak istiyorum. Bir şekilde out oldum aileme; annemin tepkisiyle babamın tepkisi birbirinden farklıydı. Annem şaşırdı, ‘çoğumuzsun’ gibi sahiplenici bir tavır takınırken; babam, ‘psikolojik yardım almanı istiyorum’ dedi. Ben o sırada, GayAnkara isimli grupta, bir şeyler yapmaya çalışıyordum ve oradan tanıdığım psikologlar, psikiyatr vardı. Ayrıca, o sırada beraber olduğum insan da psikiyatrdı. ‘Benim tanıdığım insanlar var, ben bulacağım’ dedi. Çok sıcak bakmıyordum ama birlikte psikologa gidip onlarla uzman birinin önünde tartışmayı, daha doğrusu, uzman diye niteledikleri insanın, onları ikna etmesini bekliyordum. Babam ilk başta kabul etmedi, tartışmalar kavgalar olurken annem babamı ikna etti. Psikologa gittik, bunun bir hastalık olmadığını söyledi ve babamı ikna etti. Her ne kadar zor geliyorsa da, psikolog karşısına çıkmak, onların bakış açısını değiştirmeye yarıyor.

‘Kocan arıyor!’

Cüneyt(Anadolu Ayıları): Ben aslında, anneme out olmadım. Çocukluğumdan beri, yaşadığımız ufak tefek şeyler var. Cinsel içerikli yazışmalarımızın olduğu Alman sevgilimin mektubunu gördü. ‘Bu ne’ diye sordu, ben de geçiştirdim. Daha sonra da, dört beş senelik bir ilişkim vardı; üç sene boyunca telefonla görüşüp birbirlerine hal hatır soruyorlardı. Levent evi aradığında -ki ben zaten haftanın 6 günü Levent’te kalıyordum-, ‘Kocan arıyor’ dedi. Bunu, şaka gibi söylüyordu. Levent, İskenderun’a gitti; ben, yazlığa gittim. Üç gün sonra Levent geldi. Annem uzaktan gördü ve ‘Bu mu?’ diye sordu ve damadını beğenmedi. Ama babamla annem arasında, benim eşcinselliğimle ilgili bir konuşma geçmiş olacağını düşünmüyorum. Annemlerin yazlığında, büyükçe bir salon ve iki tane küçük yatak odası var; ben sevgilimin eşyalarını küçük odaya götürdüm ve beraber yatarız diye düşündüm. Ama babam, ‘sen ayrı, o ayrı yatacaksınız’ dedi. Artık annem, ‘Levent ne yapıyor’ diye sormuyor; ama şimdi de, ‘Kazım ne yapıyor’diye düşünüyorlar. Anneme out olmasam da, annemlerin konuştuğunu biliyorum. Çünkü teyzemlerde kalırken, sevgilim aradığında, teyzem de, ‘kocan arıyor’ diye söyleyince ben şok oldum.

‘Ama geyleri seviyorum.’

Özkan (Türkiye Ayıları) Benim out olmam, kendi isteğimle olmadı. Murat’larla yakın arkadaşız, beraber çektirdiğimiz fotoğrafları bilgisayarda saklıyorum ve annem, ‘fotoğraflardaki herkes şişman, bunlar baskül ailesi; kim bunlar’ dedi. ‘Arkadaşlarım’ dedim. Teker teker sordu. Neyse, eve misafirler geldi. Misafirlerin yanında gösterip ‘bak arkadaşların’ dedi. Kapattım gazeteyi, odama gittim. Uçak mühendisiyim ben ve gazete de uçaklarla ilgili bir haber vardı, ‘ben bu gazeteyi saklayacağım’ dedim, yok ettim. Daha sonra, fotoğraflarımın kayıtlı olduğu CDyi aradım ama yerinde yoktu. Abime nerde olduğunu sordum. O da, kendisinde olduğunu ve konuşacağımızı söyledi. En fazla geçiştiririm diye düşündüm, ‘gey değilim ama geyleri seviyorum’ diyecektim. Bir ilişkim var ama abimin bunu anlamış olma ihtimalini düşünmüyordum. Abim direkt, ‘Kim o?’ diye sordu. O anda fark ettim; resimlerin bir kaçında, öpüşüyordum. Anlattım ben de. Orda, out olma olayı başladı. ‘Dostum musun?, Düşmanım mısın?’ diye sordum. O da, ‘Hayır dostunum ama sevgilini getir, onu dövmek istiyorum’ dedi. Sevgilim İranlı ve onun yanına gidecektim. ‘Ben İran’a gidiyorum, rehberlik yapacağım’ dedim. Artık anladılar. Yaklaşık 30 kilo aldım. Daha sonra abim, ‘eve hediye getirme’ demeye başladı. Çünkü, gidiyorum ve bir hafta sonra ayı hediyeleriyle geliyorum. Ama daha sonra, bana çok yardımcı oldu.

‘Ve evlendirmeye çalışıyorlar’

Oya: Geyler ile travestilerin yaşadıkları sorunlar çok farklı. Bir travesti, asla, ‘aileme nasıl söyleyeceğim’ gibi bir sorun yaşamaz. Ya hastanelik olur ya dayak yer; bir şekilde ailesinin haberi olur. Kız kardeşim bir gün ağlayarak eve geldi. Mahalledeki çocuklar, bunu taciz etmiş, laf atmışlardı. ‘Nedir benim bu erkeklerden çektiğim’ diye bana dert yanıyordu. Ben de ona, ‘benim erkeklerden çektiklerimi anlatsam da, görsen’ dedim. Bir yandan o ağlıyor, bir yandan ben ağlıyorum. Ama ‘ben, seni gene de çok seviyorum’ dedi. En büyük destekçim o oldu. Evine gidip ziyaret edemiyorum, gitsem bile gece karanlıkta gitmek zorunda kalıyorum ve güneş doğmadan çıkıyorum. Bunun benim için ne kadar zor olduğunu tahmin bile edemezsiniz. Sırf onu rencide etmemek için, komşularına karşı boynunu büktürmemek adına, sağdan soldan laf duymasın diye, sanki iğrenç bir yaratıkmış gibi gidiyorum. Sizin de avantajınız şu; aileniz sizi öğrendiği zaman bunu bir şekilde kabullenebiliyor. Travesti olmasından korkuyorlar, ama bir şekilde, olmayacağına anladıklarında kabul edebiliyorlar. Evlendirmeye çalışıyorlar; inanmayacaksınız ama ailem halen bana kız bulmaya ve beni evlendirmeye çalışıyor. Karakolluk olmuştum, gazeteye çıktım. Evimin önünde bıçaklandım. Halen evime gelip gidiyorlar ve evimdeki erkeği görüyorlar; ama halen bir umutla yaşıyorlar. Konuşmadığımız zaman, bu problem kendiliğinden halledilecekmiş gibi oluyor. Toplantılara gelemiyoruz çünkü para kazanmamız gerekiyor ve birini yaparken diğerini yapamıyorsunuz.

‘Siz yalan söylüyorsunuz’

Tolga (Legato): Yaklaşık sekiz sene önce benim ailem öğrendi. Doktora götürüldüm ve doktor bana, ‘derdin ne’ dedi. Ben de, benim herhangi bir derdimin olmadığını, ailemin beni getirdiğini söyledim. Doktor, ‘Sen çık, onlar gelsin’ dedi. On dakika sonra, içerden annemin bağırtıları geliyordu, doktora, ‘Siz yalan söylüyorsunuz’ dedi. Doktor beni çağırdı. Benim yanımda, ‘Çocuğu rahat bırakın, kendiniz bir terapiste gidin’ dedi. Annemler gerçekten terapiste gitmişler. Bu arada, benim cinsiyet değiştireceğimi düşünüyorlarmış. Aklındaki bu kavram kargaşasına son verdikten sonra, şimdi damat beğenme aşamasına geldi.

‘ya çocuk ya lezbiyenliğin’

Mine (Lambda): Ben, eşcinselliğim konusunda ailemle hiç yüzleşmedim. Çocuğum olunca, bana sürekli baskı yapmaya başladılar: ‘Çocuğun yarın bir gün soracak, ona ne diyeceksin? Çocuğuna bir baba lazım!’. Hayatıma çeki düzen vermek gerektiği konusunda, şiddete varan baskılar yaşandı. Şu an bile, çok kötü bir baskı uygulanıyor. Teyzem bana, ‘keşke hayat kadını olsaydın da, lezbiyen olmasaydın; bu çok onur kırıcı bir şey’ dedi. Çocuğum bana, ‘babam nerde?’ diye hiç sormadı. Sadece bazen, ‘Anne, sen bazen kadın bazen erkek mi oluyorsun?’ diye soruyor. Ama teyzem ve annemle böyle bir iletişim kuramıyorum. Çocuğum olduğu için mutluyum, ama bazen, bir an geliyor, ‘çocuğum keşke olmasaydı da, lezbiyenliğimi daha rahat yaşasaydım’ diyorum. Ailem ‘ya çocuk ya lezbiyenliğin’ gibi bir noktaya getiriyor. Ailemle, son dönemde çok sıkıntı yaşadım. Beni iki ay evden kovdular, ama ben çocuğuma olan sevgimden onu da aştım. ‘Hayır, vermeyeceğim çocuğumu’ diyerek dayandım, bazen ne yapacağımı şaşırıyorum. Keşke, herkesin ailesi buradaki bazı aileler gibi kabul etse de, herkes rahat ve mutlu yaşasa diye düşünüyorum.

‘Benim hayatımın yüzde doksanını bilmeyen bir ailem var’

Koray (Kaos GL): Aslında bilen aileyle yaşanan sorunlar kadar, bilmeyen ailelerle yaşanan sorunlar var zaten ve bu yüzden bazen comen-out diyoruz ve olmasını istiyoruz. Ailem beni bilmiyor ve ‘ailemle yaşadığım bir sorun var mı’ : Var. Ailemle, kendimle ilgili hiçbir sorunumu paylaşamıyorum. Benim hayatımın yüzde doksanını bilmeyen bir ailem var. Kendimi üzgün hissediyorsam, eve gitmek yerine, başka bir yere gitmeyi tercih ediyorum. Çünkü neden üzgün olduğumu anlatamayacağım. Ya da, kendimi çok mutlu hissediyorsam, neden mutlu hissettiğimi anlatamıyorum. Bir yere gideceksem, nereye gittiğimi paylaşmak istiyorum. Ama bunları da paylaşamıyorsam, ailenin benim için anlamı ne o zaman. Aile öğrendiği zaman çok fazla sorun yaşanabiliyor tamam; ama sorunların yanında, aileyle paylaşımın artığını ve bununla beraber gerçekten bir aileye sahip olduğunuzu düşünüyorum. Kendimize açılmakla başlıyor bu ve açılma-kabullenme sürecimiz hemen olacak değil. Bunu, ailelerden de hemen beklememek gerekiyor. İlk önce, ‘hayır olamaz’ diyor. Daha sonra, öfke duyuyor oğluna/kızına ya da kendisine; bu konu ile ilgili bir suçlu bulmaya çalışıyor. Bundan sonra, kabullenmeye başlıyor. Heteroseksüeller de aileleriyle sorun yaşıyorlar ve ailelerimizden, gerçekçi olmayan şeyleri beklemememiz gerekir. Haksızlığa uğrayan sadece eşcinseller değil, bence ailelerimizde haksızlığa uğruyor. Çünkü çocukları hakkında paylaşmaları gereken şeyleri paylaşmıyorlar. Psikolojik destek verilebilir; hem eşcinsellerin ailelerine açılmalarında destek olunması, hem de eşcinsel ailelerine destek olunması lazım. Bu toplantıdan, böyle bir yarar sağlayabiliriz. Psikolog isteyebilirler; bunu istedikleri zaman, önerebileceğimiz psikolog ve psikiyatr listesi çıkartabiliriz.

‘veriyormuş birilerine’

Onur (Kaos GL): Benim yabancı uyruklu bir sevgilim vardı. Ailemle tanıştırdım. Teyzemin çevresi çok geniştir. Adamı araştırmış otellerde. Adam tam olarak şu tabirle: ‘Veriyormuş birilerine’ ve beni kullanmak istiyormuş, ondan uzak durmam gerekiyormuş. Anneme de anlatmış, annem de, ‘böyle bir ilişkin var mı’ diye sordu. Ben de ‘yok’ dedim. ‘O adam zaten evli, ama bir erkekle evli ve benim çok yakın bir arkadaşım’ diye yalan söyledim. Sonuçta, bu benim yaşamım ve bir mesafe koymaya çalıştım. Bu benim özel yaşantım ve muhtemel bir heteroseksüel de olsaydım böyle olurdu. ‘Ben senin evlenmeni istiyorum, uzun süreli bir ilişki yaşamanı istiyorum’, dedi. ‘Ben de istiyorum ama cinsiyetine ben karar veririm’ dedim. Annemle, bu konuda konuşmamam gerekiyor. Okulu bitirdim, doktor oldum. Okulumun psikiyatri bölümündeki hocalarımın bazıları, annemden beter; gittiğim psikolog daha da beterdi. Ona Kaos GL dergisini götürdüm, ‘bu dergi çok açık’ dedi. Bir sürü garip şeyle uğraşmak zorunda kaldık. Bazı arkadaşlarımın anneleri, anneanneleri ile iletişimim daha fazla ve daha iyi anlıyorlar beni. İki senedir beraber olduğum insandan, ailemin haberi yok. Çifte bir iletişimsizlik nereye kadar gidecek bilmiyorum.

‘Ailem bu konu da beni suçlar’

Mert (Legato/Kaos GL): Aileme açılma sürecim, tamamen kendi kontrolüm dışında oldu. Eşcinselliğimle barışmamın ortalarında oldu ve sinir krizi geçirdikten sonra, beni psikiyatra götürdüler. Doktor bana, ‘kadın iç çamaşırı giymek istiyor musun’ diye sordu. Ben de şaşırdım ve ne diyeceğimi bilemedim, daha sonra, ‘evet’ dedim. Ailem bu konu da beni halen suçlar, ‘sen gitmedin, değişmek istemedin’ diye. Daha sonra, bunun ergenlik bunalımı olduğunu, değişeceğimi söyledi. Ben bunları kaçış yolu olarak görmedim ve onunla çatışmaktan kaçmadım, ama annemle bu konuda konuşmadık ama temelinin bu konuda yattığı bir sürü tartışma yaşıyoruz. Kardeşim konusunda böyle bir problem yaşamadım ve ilk âşık olduğumda gittim, ona söyledim. Erkek olduğunu söyledim; kardeşim, hiçbir şekilde yadırgamadı. Kendi kafasında yaşadı, şu anda 16 yaşında ama her şeyi konuşabiliyorum. Babamla bu konuda hiç konuşmadık.

‘Merdivende öpüşürken yakalandım’

Onur(Legato): Eşcinsellikle ilgili bir problem yaşayışım, sekiz yıl öncesine varıyor. Benim ilkokul öğretmenim de, annemleri çağırıp özel olarak onlarla konuşmuştu. Daha sonra, babamla konuşurlarken duymuştum. Bundan bir ya da iki sene sonra, yazlıkta, bir arkadaşımla merdivende öpüşürken yakalandım. Yakalandıktan sonra, kızılca kıyamet koptu. Sitenin bütün sakinleri duydu. Eve gittiğim zaman yüzü çok asıktı ve gergindi. ‘Bunu nasıl yaparsın’ dedi. ‘Ne yaptığımı söylersen konuşabiliriz’ dedim. ‘Sen onun oyununa geldin’ dedi. Öpüştüğüm arkadaşım daha feminendi ve suç direk onun üzerine atıldı. Ben de buna, can simidine sarılır gibi sarıldım. O arkadaşım psikolojik yardım almak zorunda kaldı. Ben de bunun yükünü, 8 sene taşıdım. Altı yıl önce, bir açılma süreci yaşadım ve çok çabuk gerçekleşti. Bu süre içinde, anneme de söylemem gerektiğini düşünüyordum. Direkt ona söylemem gerekiyordu ama bunu söyleyemedim. ‘Eve gel’ dedim, gelince eve gelenleri görür diye. Ev arkadaşımı sevgilisiyle banyoda görmüş, bana da, benim eşcinsel olup olmadığımı sordu. Bunu geçiştirmeye çalıştım ama annem başa gelen çekilir dedi.

‘Aile için en iyi psikolog psikiyatr biziz’

Koray (Kaos GL): Psikolog ya da psikiyatra götürmek, çok kolay değil; hatta gittiğiniz uzmandan beklemediğiniz tepkilerle karşılaşabilirsiniz. Bu insanların verdiği tepkileri anlamak gerekiyor. Bu tepkilerin çoğunun temelinde, eşcinselliği tanımamak ve bilmemek olduğunu unutmamak gerekiyor. Anlamaya çalışmak gerekiyor; bu, anneniz, babanız kardeşiniz, arkadaşınız da olabilir. Ayrıca bu konu konuşulmuyorsa, bu da inkârın bir biçimidir ve karşı tarafı suçlamak yerine, karşı tarafa bilgi vermek gerekiyor. Ama konuşmaya çalışmak da, kafasına tebeşir vurmak gibi değil; anlatmaya çalışarak yapmak gerekiyor. Konuşmuyoruz böyle devam ediyor diye düşünmemek gerekiyor; konuşmadığınız müddetçe, aile, inkâr etmeye ve bilmemeye devam edecek. Kendi ailelerimiz için en iyi psikolog, psikiyatr biziz.
Etiketler: insan hakları, aile
nefret