14/10/2021 | Yazar: Kaos GL

ÜniKuir, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin (AYBÜ) henüz çok yeni LGBTİ+ topluluğu Kuir AYBÜ’den İlay, Yasin ve Arda ile topluluğun kuruluş sürecini, bir lubunya için AYBÜ’nün nasıl bir yer olduğunu ve geleceğe dair fikirleri üzerine konuştu.

“Bilim üretim süreçlerinin de daha feminist ve kuir bir hale getirilmesini istiyoruz” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Üniversiteli Kuir Araştırmaları ve LGBTİ+ Dayanışma Derneği, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin (AYBÜ) henüz çok yeni LGBTİ+ topluluğu Kuir AYBÜ’den İlay, Yasin ve Arda ile onları topluluk kurmaya iten sebepleri, bir lubunya için AYBÜ’nün nasıl bir yer olduğunu, geleceğe dair projelerini ve ümit ettiklerini konuştu.

Kuir AYBÜ, kurulduklarını sosyal medyadan ilan ettikleri 7 Ağustos’tan beri faaliyet yürüten henüz çok yeni bir LGBTİ+ öğrenci topluluğu. Ancak daha ilk aylarında 20 üyeye ulaşmışlar. Onların tabiriyle “hükümetin toplum üzerindeki baskısını okulun da öğrencilere yansıttığını” hesaba katarsak ilk aydan böyle bir sayıya ulaşmış olmaktan oldukça mutlular ve bu tablo onlara dayanışmalarının geleceğine dair ümit veriyor. Bir yandan hala tedbirli yürüttükleri bir süreçle üye almaya devam ediyorlar.  

Resmi topluluk statüsü alabilmiş değiller; ancak şimdilik böyle bir planları da yok. Çünkü üniversite yönetimi tarafından tanınmayı önemseseler de bir üst mercie hesap vermeden dayanışma pratiklerini özgürce devam ettirmeyi daha çok arzu ediyorlar. Kuir AYBÜ, mevcut yönetimin muhafazakar topluluklara daha çok alan açtığını, bu yüzden hayvan özgürlüğü hareketi gibi farklı politik ajandaları olup dayanışma imkanı bulamayanlar için Kuir AYBÜ’nün ortak bir dayanışma zemini sağlamasını temenni ediyor.

Topluluk, kendilerini sadece AYBÜ’de lubunya aktivizmi yürütmekle sınırlandırmadığını, bir ayaklarının kesişimsel ve bütünleşik sokak hareketinde olduğunun altını çiziyor. Gelecek planları arasında ise hem bilim üretim süreçlerini kuirleştirmek hem de sağlık hizmetleri gibi alanlarda çalışanlara kuir kapsayıcı eğitimlerin verilmesine aracılık etmeye çalışmak yer alıyor. 

AYBÜ’deki herhangi bir lubunyanın yalnız olmadığını, onu temsil etmek ya da onla dayanışmak için bir topluluk olduğunu bilmesini kuruluş motivasyonlarından biri olarak açıklayan ekipten her birinin AYBÜ’ye dair farklı deneyimleri olsa da üniversitenin lubunya dışlayıcı politikalarında ortaklaşıyor. Kurucu kadrodan İlay, üniversitesini “tek başına savaşmak zorunda olduğum bir yer” diye tanımlasa da cümlesini “bugüne kadar böyleydi” diye bitirmeyi ihmal etmiyor: “Artık böyle olmayacak, artık AYBÜ’de beraberiz.”

Söyleşiden tadımlık:

Her üniversitede LGBTİ+ topluluk olması arzusu tabii ki kendi başına harekete geçmek için yeterli bir sebep; ancak AYBÜ’de gördüğünüz ve sizi harekete geçiren spesifik bir deneyim yaşadınız mı? 

İlay: Keşke bir dayanışma olsa dediğim anlardan biri daha önce bahsettiğimiz topluluğun 14 Mart Tıp Bayramı bildirisinde kadınların etkinliğe alınmayacağını yazmasıydı örneğin. Buna karşı çıkarken şunu düşündüm: Keşke birbirimizi tanıyor ve örgütlü olsaydık, karşılarında birlikte durabilseydik. O gün karşı çıktığımda, o kişilerden biri sınıf grubunda bana “Allah’ın abartılı karakteri” dedi. Neyden beni vurduğunu anlayabileceğimiz bir şekilde yaptı bunu. Aynı zamanda bu kişi, yine beni “radikal, çok normal bir tip değil, feminist takılıyor, LGBTİ+’larla takılıyor” tarzında şeyler söyleyerek başka bir olayda fişlemeye çalışmıştı. 

Kuir AYBÜ adına kısa vadede odaklandığınız, öncelediğiniz şeyler neler? 

Yasin: Üniversite hareketinin sokaktan ayrılamayacağı gibi bilim üretim süreçlerinden ayrılamayacağını da biliyoruz. Bilim üretim süreçlerini de daha feminist ve kuir bir hale getirilmesini de istiyoruz. Üretim süreçleri de direkt akademiden öğrenciye verilen eğitim ve sonrasında öğrencinin akademiye katkıları olduğu için müfredatın değiştirilmesini, değiştiremiyorsak bile onu değiştiren üretimler yapma çalışmalarını hedefliyoruz. Özetle bilim üretiminin kuirleştirilmesi de hedeflerimizden biri.

Tamamını buradan okuyabilirsiniz.


Etiketler: eğitim
İstihdam