27/11/2007 | Yazar: Kaos GL

1951’de Cenevre Sözleşmesi’ni imzalarken sadece Avrupalı mültecilere kapısını açan Türkiye, o günden beri mülteciye kapalı. Bu yüzden kaçağı ve sığınmacısı çok. Son yılların en tartışmalı konusu, şimdi yeni anayasa hazırlığıyla yeniden gündemde. Sahil Güvenlik Komutanlığı Genel Sekreteri Albay Cem Günaydın, geçen eylül ayı sonunda yaptığı açıklamada, bu yıl kaçak sayısının geçen yıla göre 3 kat arttığını söyledi.

1951’de Cenevre Sözleşmesi’ni imzalarken sadece Avrupalı mültecilere kapısını açan Türkiye, o günden beri mülteciye kapalı. Bu yüzden kaçağı ve sığınmacısı çok. Son yılların en tartışmalı konusu, şimdi yeni anayasa hazırlığıyla yeniden gündemde. Sahil Güvenlik Komutanlığı Genel Sekreteri Albay Cem Günaydın, geçen eylül ayı sonunda yaptığı açıklamada, bu yıl kaçak sayısının geçen yıla göre 3 kat arttığını söyledi.

KAOS GL

Afşin Yurdakul - Ayça Aydoğdu

Uluslararası Göç Örgütü’nün (IOM) 2000 yılındaki araştırmasına göre ‘herhangi bir anda’ yeryüzünde kaçak olarak dolaşan insan sayısı 15-30 milyon arası değişiyor. Son 7 yılda dünyada gelişen olaylar düşünülürse, bugün bu rakamın çok daha fazla olduğunu düşünmek zor değil. Örgütün 2005 yılı rakamlarına göre; dünya çapındaki toplam göçmen sayısı 191 milyon. 2006 rakamlarına göre, dünyada her gün 8 bin kişi evinden ayrılmak zorunda kalıyor. Ve bugün dünyanın 52 ülkesinde toplam 24.5 milyon insan ‘yerinden edilmiş’ bir şekilde yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Mülteci sayısının küresel toplamı ise 9.9 milyon.

Dünyanın dört bir yanında dolaşan kaçak, sığınmacı ya da mültecilerin bir kısmı da Türkiye’de. Ancak Türkiye, sadece Avrupa ülkelerinden gelenlere mülteci olma hakkı tanıdığı için, Türkiye’ye gelenlerin çoğu kaçak. Geçen yılın resmi rakamlarına göre Türkiye’de 50 bin kaçak var. Haklarını bilenler sığınmacı olmak için başvurmuşlar. Yine resmi rakamlara göre 10 bin kişi sığınmacı statüsüne geçmiş ve üçüncü bir ülkenin kendilerini mülteci olarak kabul etmesini bekliyor. Ancak bu hakları kazanmak o kadar çabuk ve kolay olmuyor. Ortalama 3 yıl sürüyor ve bu süre içinde her türlü haktan mahrum olarak bekleniyor.

2. DÜNYA SAVAŞI’NDAN KALMA COĞRAFİ SINIRLAMA

Mültecilerin haklarını düzenleyen uluslararası anlaşma, BM’nin 2. Dünya Savaşı’ndan sonra evsiz kalan ‘Avrupalı mültecilere’ çare için hazırladığı Cenevre Sözleşmesi. Ülkeler, bu sözleşmeye göre kendi hukuklarını düzenlemişler. Ancak sözleşmeye ilk imza atan ülkelerden biri olan Türkiye, o gün koyduğu coğrafi sınırlamayı bugün hâlâ kaldırmış değil. Türkiye sadece Avrupa’dan gelenleri ‘mülteci’ olarak kabul ediyor.
Türkiye’nin 2. Dünya Savaşı’ndan kalan sınırlaması

AB’NİN BASKISINA KARŞI ‘KÜLFETİ PAYLAŞMA’ ŞARTI

Avrupa Birliği, müzakere sürecinde Türkiye’den bu coğrafi sınırlandırmayı kaldırmasını; mülteci yasası çıkarmasını ve buna göre örgütlenme oluşturmasını bekliyor. Türkiye ise AB’ye bu yasayı 2005’te çıkarma sözü verirken, mülteci politikası oluşturmanın ‘külfetini paylaşma’ şartı öne sürüyor. AB bu şartı karşılama yönünde bir adım atmadığı gibi, son yıllarda gelişen milliyetçi akımlarla kendi ülkelerindeki göçmen politikalarında geri adım atıyor.

TÜRKİYE’DEKİ KAÇAK YA DA SIĞINMACILAR BEKLİYOR

Mülteci ya da sığınmacı sorununu bugüne kadar idari kararlarla çözmeye çalışan Türkiye’de, mülteci olamayınca ‘sığınmacı’ olarak bekleyen, hatta sığınmacı olamayıp ‘kaçak’ olarak bekleyenlerin sayısı da gün geçtikte artıyor. Statü kazanamadıkları için, kimlikleri olmadığı için hiçbir haktan yararlanamayan, çalışamayan bu insanlar ya İtalya’ya gittiklerini sanarak bindikleri teknede İstanbul’da gözlerini açıyorlar ya da daha Türkiye’ye ulaşamadan teknenin batmasıyla yitip gidiyorlar. Türkiye’de mülteci ya da sığınmacı olamayacaklarını anlayınca buradan çoğunlukla Yunanistan’a kaçmaya çalışanlar da ya yine teknenin batmasıyla yitip gidiyorlar ya da yakalanıyorlar. Yakalananların sonu sınırdışı edilmek ve ülkelerine geri gönderilmek. Ancak sınırdışı etme uygulaması da sanıldığı kadar kolay işlemiyor.

‘SİZ DE MÜLTECİ OLABİLİRSİNİZ’ KAMPANYASI

Türkiye yeni anayasayı tartışırken, konuyla ilgilenen Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ve Helsinki Yurttaşlar Birliği’nin başını çektiği, akademisyenlerin ve siyasilerin destek verdiği bir çalışmayla yeni anayasada iltica hakkının da tanınması isteniyor. Çalışmayı yürütenler, Türkiye’deki üç askeri darbeyi hatırlatarak ‘Bir gün siz de mülteci olabilirsiniz’ diyorlar ve Türkiye’de özellikle siyah mültecilere karşı sokaktaki insanın, medyanın ve polisin önyargılı davranışının sona ermesi gerektiğini söylüyorlar.

Kaynak: NTV, 27 Kasım 2007


Etiketler: insan hakları, mülteci
nefret