30/06/2023 | Yazar: Kaos GL

Gökçer Tahincioğlu, gazeteciler Deniz Nazlım, Sibel Yükler ve Yıldız Tar’a açılan davayı T24’e yazdı.

Bir Türkiye manzarası: “Polise kendilerini darp ettirmek suretiyle dezenformasyon yapan gazeteciler…” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Gökçer Tahincioğlu, aralarında KaosGL.org Genel Yayın Yönetmeni Yıldız Tar’ın da olduğu gazetecilere açılan davayı T24’teki köşesine taşıdı.

Tahincioğlu; Yıldız Tar, Sibel Yükler ve Deniz Nazlım hakkındaki dava dosyasını şöyle yazdı:

Ama polisin de hukuka uygun davrandığını değil, uygun davrandığını evrak üzerinde göstermek için verdiği muazzam bir çaba var.

Bunun bir başka ülkede uzun uzadıya tartışılacak, ülkemizde ise üzerinde bile durulmayacak bir örneği, haklarında dava açılan üç gazetecinin Deniz Nazlım, Sibel Yükler ve Yıldız Tar'ın dosyasından çıktı.

Ankara'da, 5 Temmuz 2022'de, Diyarbakır'da tutuklanan gazeteciler için bir basın açıklaması yapılacağı tüm basına duyuruldu. Basın açıklaması için de Ankara Valiliği'nin "basın açıklaması yapılabilecek alan" olarak seçtiği Ulus Atatürk Anıtı Meydanı seçilmişti.

Ancak alana doğru yürüyen gazetecilerin önüne polis çıktı. Nasılsa aynı gün valilik, Doğu Türkistan Araştırmaları Vakfı ile Uygur Akademisi Vakfı'nın basın açıklamasına izin vermişti.

Ama polisin de hukuka uygun davrandığını değil, uygun davrandığını evrak üzerinde göstermek için verdiği muazzam bir çaba var.

Bunun bir başka ülkede uzun uzadıya tartışılacak, ülkemizde ise üzerinde bile durulmayacak bir örneği, haklarında dava açılan üç gazetecinin Deniz Nazlım, Sibel Yükler ve Yıldız Tar'ın dosyasından çıktı.

Ankara'da, 5 Temmuz 2022'de, Diyarbakır'da tutuklanan gazeteciler için bir basın açıklaması yapılacağı tüm basına duyuruldu. Basın açıklaması için de Ankara Valiliği'nin "basın açıklaması yapılabilecek alan" olarak seçtiği Ulus Atatürk Anıtı Meydanı seçilmişti.

Ancak alana doğru yürüyen gazetecilerin önüne polis çıktı. Nasılsa aynı gün valilik, Doğu Türkistan Araştırmaları Vakfı ile Uygur Akademisi Vakfı'nın basın açıklamasına izin vermişti.

* * *

Ancak o gün polis, gazetecileri basın açıklaması yapamayacaklarını belirterek alandan uzaklaştırdı. Bazı gazeteciler o yöne doğru yürümek isteyince de sert biçimde müdahale etti. Olayları bir pasajın içinden izleyen üç gazeteci Yükler, Tar ve Nazlım'a da uzaklaşmaları söylendi. Hareket ettikleri anda da müdahale edildi. Onlarca kişinin önünde üçü de darp edilerek gözaltına alındı. Kameralar bütün olanları kaydetti.

* * *

Ancak savcılığa gönderilen olay yeri tutanağı bambaşka bir bakış açısı sunuyor bize. Akla hayale gelmeyecek bir bakış açısıyla yazılan tutanağın "gerekçelendirme" bölümünde, polisin eylemin farklı bir zaman diliminde yapılabileceğini söylediği, iyi niyetten yoksun gazetecilerin ise başka amaçlarla buna karşı koyduğu belirtiliyor. Bu amaç şöyle özetlenmiş:

"… iyi niyetten yoksun, tamamı ile güvenlik güçleri ile karşı karşıya gelip buradan sözde mağduriyet yaratma odaklı eylem ve hareket tarzının (yasal uyarılara uymayan şahısların bölgeden uzaklaştırılması ve yakalama işlemleri esnasında çeşitli noktalardan kendilerine yakın medya mensupları tarafından veya müzahir şahıslarca çekilen foto ve videoların objektiflikten uzak, yandaş haber kanalları ve sosyal medya hesapları aracılığı ile mağduriyet uyandıracak şekilde paylaşılması durumu) benimsendiğini, bu konu özelinde takındıkları tavırdan anlaşılmış, beden dillerine de bu durumun yansıdığı görülmüştür."

* * *

Gazetecilerin gözaltına alınırken bu amacı beden dillerine nasıl yansıttıkları, bunun nasıp saptandığı muamma. Ama zaten, "Polisimize karşı gelenler hak ettiği cezayı bulur" şeklindeki sosyal medya mesajlarının verdiği bir güven var.

Bununla bitmiyor.

Gazeteciler, bir anda marjinal gruplarla, terör destekçileriyle bir tutuluyor:

"Özellikle sol marjinal grupların, terör örgütü destekçilerinin ve sempatizanlarının polisle karşı karşıya gelip buradan bir kazanç elde edebileceğini zanneden ve uman tüm grupların bu eylem tarzına tevessül etmelerindeki amacın, kolluğa yetki veren kanunların önde geleni, Polis Vazife ve salahiyetleri kanununun ilgili maddelerinde belirtilen zor kullanma yetkisinin bir kanun dışılık ve hukuka aykırılık olduğunun görülüp tespit edilmesi durumunda emniyet birimleri tarafından kullanılmasını, işkence, kötü muamele, hakaret, hak ihlali vb. olarak nitelendirerek, bu hususu devamlılık arz edecek şekilde dezenformasyon amaçlı, sosyal medyada da paylaşarak ve emniyet mensupları hakkında şikayetçi olunmak suretiyle adli idari soruşturmalar açılmasını sağlamaya çalışarak, görevlilerin moral motivasyonunu düşürüp, pasifize edilerek kolluk kuvvetlerini görev yapamaz hale getirmenin amaçlandığı, yasadışı hareket eden birçok grup ve şahsın daha önce de izlediği yol ve yöntemden anlaşılmaktadır."

* * *

Öylesine cümleler ki bir yerinden kesemiyorsunuz. Ancak özetle şunu diyor tutanak:

Polisin kendilerine müdahale etmesini istiyorlar. O anki görüntülerin işkence, kötü muamele, hakaret anlamına geldiğini söylüyorlar. Bunu dezenformasyon amaçlı kullanıyorlar. Emniyet mensuplarının moralini bozarak, pasifize edilmesini, görev yapamaz hale gelmesini amaçlıyorlar.

Muazzam bir plan:

Kendini dövdüreceksin, ki polis zaten hak etmiyorsa dövmez, bunu sosyal medyada paylaşacaksın, bir de suç duyurusunda bulunarak polisin moralini bozacaksın ve böylece görev yapamaz hale getireceksin.

* * *

Üstelik basit bir basın açıklamasına giderken bunu planlamış üç gazeteci. Nihayetinde darp eden polisler hakkında değil, darp edilen gazeteciler hakkında Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet suçundan dava açıldı. Üç gazetecinin hayatın olağan akışını engelledikleri öne sürüldü iddianamede…

Yazının tamamına ulaşmak için tıklayın.


Etiketler: medya, dava
İstihdam