08/11/2006 | Yazar: KAOS GL

‘Hem bu buluşmalara, hem de hemen her gey ve lezbiyen grubunun temel aktivitesi olan haftalık toplantılara en sık getirilen eleştiri bu kadar konuşulup ne olduğudur. Tartışma net bir sonuca ulaşmıyor, tartışılanlar bir yerde birikmiyor, somut bir şeylere, hatta projelere dönüşmüyorsa neden tartışılıyor?’ Kerem Güven, Baharankara’yı yazdı.

‘Hem bu buluşmalara, hem de hemen her gey ve lezbiyen grubunun temel aktivitesi olan haftalık toplantılara en sık getirilen eleştiri bu kadar konuşulup ne olduğudur. Tartışma net bir sonuca ulaşmıyor, tartışılanlar bir yerde birikmiyor, somut bir şeylere, hatta projelere dönüşmüyorsa neden tartışılıyor?’ Kerem Güven, Baharankara’yı yazdı.

KAOS GL

Kerem Güven

Eşcinsel hareketi var etmeye çalıştığımız ülkemizde birlik ve beraberlik söylemi hepimizi kusturacak kadar sık tekrar edilir zaten. Eşcinsel hareket içinde benzeri bir şeyi tekrar etmek gerekli mi? Aslında güçlü bir hareket istiyorsak evet. Şu anda Ankara’da ve İstanbul’da gey ve lezbiyen birkaç grup ve Türkiye’nin her yanında bu gruplara ve de harekete değişen uzaklıklarda bireyler var. Grupların her birinin kendince bir bir araya gelme sebebi, tavrı, politikası ve üye profili var. Ama benim bildiğim kadarıyla hiçbir grupta bunlar homojen değil. Çoğu grupta birbirinden çok farklı sosyal konuma, farklı söylemlere, sorunlara ve hedeflere sahip insanları bir arada görmek mümkün. Gene de her grubun kendince bir baskın rengi var, daha çok çalışan ya da sesi daha çok çıkan üyelerince ortaya konan. Ama bu bile sabit değil, zamanla bu kişiler de değişiyor çünkü.

Peki birden çok grup olması güçlü bir eşcinsel harekete, hareket içinde birliğe engel olur mu? Bence hayır. Ya da olmaması mümkün. Başlangıç için herhalde tüm gruplarının diğerlerini benzer kaygılarla mücadeleye atılmış farklı olabilecek oluşumlar olarak kabul etmesi, her grubun kendine ait bir yapı, kimlik ve işleyişi olabileceğini anlaması, kendisine daha yüksek bir konum addederek müdahale etmeye girişmemesi, kendini eşcinsel hareketin asıl temsilcisi, yegâne nihai ortak örgüt olarak görmekten vazgeçmesi gerekiyor. Gruplar birbirinden ideolojik farklılıklar taşıyor olabilirler, politikaları her zaman çakışmıyor olabilir. Ama gerektiğinde birlikte bağırıp, birlikte hareket edebilirlerse güçlü olmak mümkün. Bir şekilde kendini farklı yerlerde tanımlayan bu grup ve kişilerin gerektiğinde, ellerinden geldiğince birlik içinde hareket edebilmeleri, birbirlerine destek olabilmeleri herkesin aynı grup içinde olup da tavır ya da yöntem açısından çatışmalar yaşanmasından daha çok ‘birlik’ sağlar bence.

Eleştiri, yapılanları daha iyi olmaya yönelttiğinde gerçekten herkesin işine yarayacak bir araç. Salt yıpratma amacı ile yapıldığındaysa boş bir çaba. Özellikle bizimki gibi eşcinsel hareket geçmişi olmayan bir coğrafyada mücadele veren ve birçok adımını deneme yanılma yoluyla elinden geldiğince yavaş ve temkinli atmaya çalışan gey ve lezbiyen grupların, her yaptıklarının tartılıp değerlendirilmesi ona göre diğer adımın atılması gerekiyor. Denediklerimizi tekrar deneyerek ya da hatalarımızda ısrar ederek zaman kaybetme lüksümüz pek yok.

Hem grupların kendi içinde hem de gruplar arasında eleştiri yapacak kişinin kişisel sorunları üzerinden hareket ederek eleştiri yapması ise sadece insanların arasındaki ilişkiyi yıpratıyor. Hiçbir grup homojen olmadığı ve öylesine belirgin bir işbölümüne (grup sözcüsü gibi bir görevlendirme örneğin) genellikle gidilmediği için de her kişisel eleştiriyi eleştirilenlerin grup tavrı olarak algılayıp silahları kuşanması da kimseye bir fayda sağlamıyor. Tek bir kişinin tavrı ya da söyledikleri hiçbir grup için bağlayıcı değildir. Güçlü bir eşcinsel hareket için diğer eşcinsellerle birlikte çalışabileceği umudunu taşıyan kişilerin kişisel sorunlarını hareketle ilgili ilişkilerine karıştırmamaları, kişisel, saldırgan ve gruplar arası ilişkileri zedeleyecek tavır ve sözlere karşı çıkmaları, kendilerine yönelik bir kişisel saldırı olduğunda da bunu grup tavrı olarak algılamaktan vazgeçmeleri gerekiyor.

Tek tip eşcinsel ve tek tip eşcinsellik artık kimsenin hayalini kurmadığı bir şey olduğuna göre kişilerin diğer bir grubun bir araya gelişiyle ilgili alabildiğine saldırgan ifadelerle yönelttiği eleştirilerin amacını ben anlamıyorum. Nereye varılabilir burdan? Siz diğer bir gruba onun varlığını gereksiz, yersiz gördüğünüzü söylediğinizde ne olmasını bekliyorsunuz, darmadağın olmalarını mı? Bu şekilde ‘dostane’ bir acı eleştiri ile daha sonrası için birlikte çalışma olanakları ve motivasyonu tüketilmiş olmaz mı? Böylesine saldırgan bir üslupla yola çıkıldığında olumlu bir gelişme beklemek herhalde saflık olur. Peki, bu çaktırmadan ‘suya sabuna dokunmadan eleştiri yap’, ‘eşcinsel kardeşini kırmamak, üzmemek, gücendirmemek için elinden geleni yap’ mı demek oluyor? Hayır. Ama eleştirilen şeyin politika ya da ideoloji olduğu unutulmamalı ve karşıdaki kişilerde kişisel yaralar açmaya çalışılmamalı. Tabi eğer amacınız bunu işte ben böyle söyledim demek değilse sadece.

İki yıldır yapılan ve ilkinden sonra altı ayda bir yapılmasına karar verilen ‘Türkiye Eşcinseller Buluşması’ gruplara birlikte çalışma ve hareket etme imkânı yaratmak ve fikir alışverişinde bulunmalarını sağlamak üzere düzenleniyor. Bu buluşmaların sonuncusu olan Baharankara düzenlenmeden önce Ankara’da bir duraksama oldu. Bu buluşmalar gerçekten bu işlevi yerine getiriyor mu? Gerçekten iletişim kurulup bir şeyler harekete geçebiliyor mu? En önemlisi bir sonraki buluşmaya bir öncekinden ne kadar farklı gidiliyor, ne katıyor bu buluşmalar harekete? Yoksa bu buluşmalar sadece bir büyükşehirdeki gey ve lezbiyenlerin diğer büyük şehire yılda bir kez topluca gidip, alabildiğine eğlenmek, mutlaka bir gece de gey bara gitmek üzere, ahbaplıkların tazelenmesine mi hizmet ediyor? Buluşmalar saman alevi gibi bir heyecan yaratıp herkes evine döndüğünde ortada iz bırakmadan anılar arasına mı karışıyor? Böyle bir organizasyonun (ki en az seksen kişi kadar oluyor katılımcılar) devamlı olarak düzenlenebilmesi ve bunun ‘gelenekselleşmesi’ tek başına devam etmesi için yeterli mi? Yoksa buna harcanacak emek para ve zaman daha verimli bir şekilde değerlendirilebilir mi? Ya da bu buluşmalar nasıl daha verimli hale getirilebilir?

Sadece gelenekselleşme uğruna böyle bir etkinliğin devamında ısrar etmek pek romantik olsa da gerçekçi değil. Ama ben denemeye devam etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Her buluşmadan sonra bunun bir değerlendirmesini yapıp bundan sonrası için ne bıraktığına bakılmalı, hatalar gözden geçirilmeli ve bir dahakinde daha iyisi yapılmalı. Bunu yapmayı öğrenmek için ‘gelenekselleşmesi’ gerekiyor. Çünkü birçok şeyi yaptığımız gibi bunu da deneme yanılma ile öğreniyoruz. Olmuyor deyip bıraktığımız da günün birinde bunun yöntemi bize zembille inmeyeceğine göre bu yöntemi bizim yaratmamız gerekiyor. Bundan önce yapılan buluşmaların ciddi bir şekilde eleştirilip nasıl gerçekten bir araya gelmemizi ve bunun devamını sağlayabilecek şekilde buluşabiliriz üzerine kafa yormamız gerekiyor. İhtiyacımız olan objektif eleştiri, ağız dalaşı değil.

Hem bu buluşmalara, hem de hemen her gey ve lezbiyen grubunun temel aktivitesi olan haftalık toplantılara en sık getirilen eleştiri bu kadar konuşulup ne olduğudur. Tartışma net bir sonuca ulaşmıyor, tartışılanlar bir yerde birikmiyor, somut bir şeylere, hatta projelere dönüşmüyorsa neden tartışılıyor? Birincisi insanların bir gün ya da bir haftada Türkiye’de eşcinsellerin kaderini değiştirmek gibi bir işlevi bu toplantılara yüklemekten vazgeçmesi gerekiyor. Bir ya da birkaç toplantıya böyle bir misyon yüklerseniz tabi hayal kırıklığına uğrarsınız. İkincisi her tartışma somut projelerle sonuçlanmak durumunda değil. Projeler bu kadar kolay ortaya çıkan şeyler değil belki de. Onlara bir teorik zemin inşa etmeden (ki bu da konuşmadan, bol, uzun ve kimilerince sıkıcı olan, o konuyla ilgili bilgiyi ve katılımcıların fikirlerini ortaya koyan konuşmalar, yazışmalar olmadan) olmuyor. Geçen Baharankara’dan örnek vereyim: AIDS ile ilgili toplantının sonunda somut hale gelebilecek bir şeyler vardı, toplantı bunun için yapıldı; kimlik tartışması ise harekete nasıl yön verileceğine dair işaretler vermekle birlikte hiç de somut bir proje eksikliği çekmedi. Somut sonuçlara ulaşmıyor diye kimlik, açılma ve benzeri kavramları tartışmayalım mı, bu vakit kaybı mı? Ben sanmıyorum. Tartışılanların kaydedilmesi, sunumların yazılı olarak hazırlanması ortaya konanları ileriye aktarmak için herkesin aklına gelebilecek öneriler ve bunlar yapılmaya çalışıldı da.
Bence önemli bir eksiklik de buluşmalardaki etkinliklerin ve buluşma programının evsahiplerince belirlenip hazırlaması. Bu tabi ki daha kolay oluyor; ama en azından hangi konular hakkında konuşulacağı üzerine katılımcıların da söz söylemeleri, buluşmaya gelirken de maç seyretmeye gider gibi değil bu konuyla ilgili hazırlık yaparak gelmeleri daha iyi olmaz mı? Birlikte bir şeyler yapmaya buluşmada yapılanları birlikte hazırlayarak başlayamaz mıyız?
İnsanlar bu buluşmalara kemikleşmiş cemaatlerinin dışında sevgili bulmaya geliyor olmasınlar? E olsunlar. Tüm etkinlik buna yönelik yapılmıyorsa bundan kime ne? Zaten buna engel olmak için ne yapılabilir ki, hoşgeldin yemeği yapıp şap mı koyacağız yemeklere. Bizim yapmamız gereken programı bizim ihtiyaçlarımıza göre ve bizi tatmin edecek şekilde düzenlemek olacak. Gerisi ister gelsin ister gelmesin, işleyişi aksatmasına izin verilmedikten sonra insanlar ellerinden geleni yapsınlar. Bu buluşmalarla birlikte yapılan sosyal etkinlikler toplantı boyutunu birkaç beden aşarsa bu gerçekten sorun olmaya başlar. Bizim yapmak istediğimiz şaşaalı, gürültülü, görünüşü kurtarmaya yönelik bir şeyler yapmak olmadığına göre sosyal etkinlikleri ikinci planda tutmak daha uygun olur gibi görünüyor. Ama tamamen karşı olunacak bir şey olarak görmüyorum onları.

Buluşmaları bundan sonra düzenleyecek olanların yapması gereken öncelikle daha önceki buluşmalarda eksik olanları önlerine koyup daha iyisi nasıl yapılabiliri konuşmak. (Artık öğrendik ve biliyoruz ki bu kadar insanı haberdar etmek, karşılamak, ağırlamak, parti düzenlemek ve topluca bir yerlere götürmek hepimizin altından kalkabileceği işler. Bunu tekrar tekrar kendimize ispat etmemiz gerekmiyor.) Hiç sorgulamadan aynı şeyleri tekrar etmeye gitmek bizi bir yere götürmüyor.

Kaynak: Kaos GL, Ağustos-Eylül 2000, Sayı 5

Etiketler:
İstihdam