19/11/2024 | Yazar: Kaos GL
KİH’in “30’uncu Yılını Kutlayan Örgütlerle Mücadelemizin Yakın Geçmişine Birlikte Bakıyoruz” etkinliğinde Aylime Aslı Demir, Kaos GL’yi anlattı: “Kaos GL’nin 30 yılı, dayanıklılığın ve sürekli değişen baskılara yanıt verebilme kapasitesinin bir hikayesidir.”
Kadının İnsan Hakları, “Feminist Buluşmalar’da” 30. yılını kutlayan örgütleri bir araya getirdi. 17 Kasım’da İstanbul Galata’daki Postane’de düzenlenen Feminist Buluşmalar, Kadının İnsan Hakları Derneği’nin (KİH) 30. yılını kutlamak ve kadın ve LGBTİ+ hareketinin kazanımlarını birlikte değerlendirmek amacıyla gerçekleştirildi.
“30’uncu Yılını Kutlayan Örgütlerle Mücadelemizin Yakın Geçmişine Birlikte Bakıyoruz” temasıyla düzenlenen etkinlikte, KİH'in yanı sıra KADER Ankara, Kadın Dayanışma Vakfı, KAOS GL, Lambdaistanbul, Mor Çatı ve Türk Kadınlar Birliği’nden temsilciler yer aldı, etkinliğin moderatörlüğünü KİH’den Ezel Buse Sönmezocak gerçekleştirdi.
KADER Ankara: Ortak mücadele, güçlü hafıza
İlknur Üstün, kadın hareketinin en büyük başarısının, inatla, asla geri adım atmadan, hayatın her alanında kendini gösteren örgütlü bir dayanışma olduğunu belirtti ve "Kadın hareketinin en büyük kazanımı, bugün artık hayatın her yerinde var olan kadın örgütlenmeleridir. Bu örgütlenmelerin politika yapma biçimi, başka bir siyasetin mümkün olduğunu göstermesi açısından çok önemli" olduğunu söyledi.
Kadın hareketinin kazandığı yasal değişimlerin etkilerinden bahsederken, 2004 yılında TCK’da evlilik içi tecavüzü suç haline getirmelerinin ardından, Erzurum’un bir köyünden bir kadının bu yasaya dayanarak ilk başvuruyu yapmasını örnek gösterdi:
"Bu, bizim mücadele alanımızın ne kadar hayatın her alanına dokunduğunun göstergesidir.”
Üstün, hafızanın sadece geçmişteki başarıları hatırlamakla ilgili olmadığını, aynı zamanda bugünkü mücadeleye rehberlik ettiğini söyledi:
"Tarihi kendimizden başlatmak, hafızayı ortadan kaldırmak demektir. Bugün kadın hareketinin başarısı, geçmişteki deneyimlerden öğrenerek bugünkü kararlı mücadelemize yansıttığımız sürekliliktir."
Kadın Dayanışma Vakfı: Türkiye’nin yerel yönetim işbirliği ile kurulan ilk kadın danışma merkezi ve sığınağı
Zekiye Karaca Boz, konuşmasında Kadın Dayanışma Vakfı’nın kuruluş sürecinden, karşılaştıkları zorluklardan ve bu zorlukların nasıl üstesinden geldiklerinden bahsetti.
1991 yılında, Türkiye’nin yerel yönetim işbirliği ile kurulan ilk kadın danışma merkezi ve sığınağını Altındağ Belediyesi iş birliğiyle kurduklarını anlatan Karaca, o dönemde karşılaştıkları baskıları şöyle özetledi:
“Yönetim değişince gece çatılardan girerek elektriğimizi kestiler. Ama kadınlar kendi kaynaklarını yaratarak kendi çalışmalarına sahip çıkmayı başardı, bu deneyimler bizi güçlendirdi.”
Vakfın sürdürülebilir kaynaklara erişimde yaşadığı zorluklara değinen Boz, buna rağmen vakfın hikayesinde gönüllü emeğin taşıdığı ve başka hiçbir harekette benzeri görülmeyen önemi vurguladı.
Kadının İnsan Hakları Derneği: Eğitimlerden dernekleşmeye
Ebru Batık, KİH’in hikayesinin, kadınların haklarını öğrenmesi ve kullanması için başlatılan bir eğitim programı projesiyle başladığını ve bu sürecin dernekleşmeye evrildiğini anlattı:
“Kadının İnsan Hakları eğitim programı başladığında, bunun birkaç yıl süreceğini ve sonra bu çalışmaya ihtiyaç kalmayacağını düşünmüşler. Ama bugün 30. yılımızı kutluyoruz. Bu, kadınların dayanışmasının ne kadar çok ihtiyaç duyulan bir güçlü bir çalışma olduğunu gösteriyor.”
Kürtaj hakkı için düzenlenen kampanyada, Türkiye’nin farklı bölgelerindeki kadınların nasıl bir araya geldiğini dile getiren Batık, “Van’dan Muş’a kadar kadınlar, ‘Bu bizim hakkımız, asla vazgeçmeyiz’ diye haykırıyordu. Bu birliktelik beni derinden etkiledi” dedi.
Kaos GL: Politik baskılara karşı dayanıklılık
Aylime Aslı Demir, LGBTİ+ hareketinin dayanıklılığı ve değişen mücadele yöntemlerini ele aldı. Kaos GL’nin 30 yıllık tarihinin, politik baskılara karşı direnç gösterme ve değişen koşullara uygun aktivizm araçları icat etmenin örnekleriyle dolu olduğunu belirtti:
“Kaos GL’nin 30 yılı, dayanıklılığın ve sürekli değişen baskılara yanıt verebilme kapasitesinin bir hikayesidir. Bu hikayenin yarattığı özgüven hepimizin paylaşması gereken bir duygu.”
Son 30 yılda LGBTİ+ hareketinin, dijitalleşme, krizlere yanıt yeteneği, profesyonelleşme ve teorik dönüşümler gibi birçok alanda köklü bir değişim geçirdiğini dile getiren Demir, ilk yıllarda Kaos GL’nin mektuplarla gelen yazılar ve kolajlarla hazırlanan görseller üzerinden, kolektif dayanışma ile çıkarılan bir dergi olduğu hatırlatırken, bugün dijitalleşme sayesinde anlık bilgi paylaşımı, güvenli alanlara erişim ve uluslararası dayanışmanın çok daha kolaylaştığını ifade etti.
Demir, siyasi baskılar, pandemi ve ekonomik kriz gibi süreçlerde hareketin dayanıklılığının artması, dijitalleşmenin yerel ve küresel mücadeleler arasında güçlü bağlar kurulmasını sağladığını aktardı. Gönüllülükten profesyonelleşmeye geçişle ortaya çıkan uzmanlaşma sayesinde de çok farklı alanlarda derinleşen bir bilgi üretimi gerçekleştirildiğini dile getirdi.
Lambdaistanbul: Şefkatli yoldaşlık ve yol arkadaşlığı
Öner Ceylan, Lambdaistanbul’un tarihine ve örgütlenme sürecindeki değişimlere değinerek, 1993’te kurulan bu yapının LGBTİ+ hareketine önemli katkılar sunduğunu vurguladı. 1993 yılında düzenlenmek istenen ilk Onur Haftası’nın valilik tarafından engellendiğini ve bu nedenle bir süre kamusal alanda kutlanamadığını aktardı. Ancak 2000’li yıllarla birlikte, belki Kaos GL’nin 1 Mayıs 2001’de alana çıkmasından da ilham alarak Onur haftalarının kamusal alanda düzenlenmeye başladığını dile getirdi.
Örgütlenme pratiklerindeki dönüşümü ele alarak, profesyonelleşme ile amatör ruh arasındaki dengeyi sorguladı:
“Amatör ruhla başlayan hareket, bugün profesyonelleşti. Ancak bazen bu, hizmet veren-hizmet alan gibi bir ikiliğe yol açıyor mu, bunu tartışmalıyız.”
Öner Ceylan, hareketin değişim süreçlerini değerlendirirken, dayanışmanın yeniden tanımlanması gerektiğini belirtti:
“Şefkatli yoldaşlık ve yol arkadaşlığını kaybetmemek, hareketimizin geleceği için kritik.”
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı: Feminist yöntemlerle dayanışma
Mor Çatı adına konuşan Selime Büyükgöze, Mor Çatı’nın kuruluş sürecini ve feminist hareketin tarihsel etkilerini anlatarak konuşmasına başladı. 1990 yılında kurulan Mor Çatı’nın, kadın dayanışması ve kuşaklar arası aktarım üzerine kurulu bir örgüt olduğunu belirtti:
“Mor Çatı’nın temel gücü, farklı kuşaklardan kadınların deneyimlerini paylaşmasında ve dayanışmayı sürdürmesinde yatıyor. Bu, bizi farklı kılan en önemli özelliklerden biri.”
Feminist yöntemlerin, toplumsal dönüşüm üzerindeki etkilerini vurgulayan Büyükgöze “Bugün kadın düşmanlığına dair söylemler azalsa da, temel feminist kazanımların toplumda yerleşmiş olması bizim başarımızdır. Bu dönüşümü sağlayan, feministlerin uzun yıllara yayılan mücadelesidir” dedi.
Türk Kadınlar Birliği: Geçmişten güç alarak geleceğe
Sema Kendirci, konuşmasında Türk Kadınlar Birliği’nin tarihi ve kazanımlarını ele aldı. 100 yıllık bir geçmişe sahip olan örgütün, kadın hakları mücadelesindeki yerini ve feminist hareketle olan bağlarını vurguladı:
“Türk Kadınlar Birliği, kadınların birey olarak tanınmasını sağladı. Medeni Kanun ve Ceza Kanunu gibi temel yasaların değiştirilmesinde önemli bir rol oynadı.”
Kendirci, tarihin feminist hareket için taşıdığı öneme dikkat çekti:
“Tarihi bilmek ve geçmişten öğrenmek, geleceği inşa etmenin temelidir. Örgütlü mücadelemizin başarısı, bu tarihi sahiplenmemizden geliyor.”
Etiketler: kadın, yaşam, tarihimizden, özel haber