16/04/2023 | Yazar: Aslı Alpar
Türkiye Komünist Partisi’nden İstanbul Birinci Bölge milletvekili adayı Deniz Yıldız KaosGL.org’a konuştu.
Türkiye'de 14 Mayıs'ta yapılacak 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimlerinde Türkiye Komünist Partisi’nden (TKP) İstanbul Birinci Bölge Milletvekili Adayı olan Deniz Yıldız KaosGL.org’a konuştu.
Sosyal bilimci ve yazar Deniz Yıldız 2016’dan bu yana örgütlü olduğu TKP’den milletvekili adaylık sürecini, açık gey bir komünist olarak alandaki seçim çalışmalarını ve Meclis’te sürdürmek istediği mücadelesini anlattı.
“Uzun yıllar LGBT hareketinin ön saflarında yer aldım”
TKP ile yolunuz nasıl kesişti?
Lambdaistanbul ve Kaos GL İstanbul’un kurucuları arasında olan eski dostum, şimdilerde yoldaşım Serdar Oktay, 2014-2015’te TKP ile görüşüyordu. Beni 7 Kasım 2015’te “Ekim Devrimi’nin 100’üncü Yıl Dönümü” etkinliğine davet etti. Etkinlik mahallemizdeki Bostancı Gösteri Merkezi’nde oldu. O gün, insanlık tarihinin bu biçimde anlatılışı ve sosyalizmin insanlığa hediye ettikleri çok etkileyiciydi.
TKP zaten toplumun tamamında örgütlenen bunun için zaman ve emek harcayan ve toplumsallaştıkça sesi daha da güçlü duyulan bir etkiye sahipti. Bir mücadele geçmişim ve teorik formasyonum olmakla birlikte, bu tarihten itibaren örgütlülük biçimleri konusunu tekrar düşünmeye, Maltepe örgütünden partili arkadaşlarımla buluşmaya başladım.
Komünistler olarak düşlediğimiz sınıfsız toplum ideası ama öncesindeki sosyalizm durağı bütün mücadele pratiklerinin ötesinde en ayakları yere sağlam basan planlama olarak görünüyordu. LGBT’lerin, Kürtlerin, kadınların, sevgili ‘doğa anamızın’ sosyalizme gereksinimi olduğu bir gerçekti ve TKP bunun aracı bir komünist parti olarak mutlaka bulunmam gereken yerdi.
Uzun yıllar LGBT hareketinin ön saflarında yer almış, “Türkiye LGBT Hareketinin Tarihinden Satır Başlarını” kaleme almış bir yazar (aynı zamanda gey, vegan ve ateist) olarak; eşitlik, kardeşlik, özgürlük mücadelemizin tek ve gerçek kurtuluşunun sosyalizmde olduğuna emindim. Partimi arıyordum, bulmuştum. 2 Mayıs 2016’da üye oldum.
“Mahallede açık cinsel kimliğim ve örgütlü bir sosyalist olduğum bilinir”
Aday olmaya nasıl karar verdiniz?
TKP, zaten bir yılı aşkın bir süredir aday belirleme toplantıları ile her mahalleden, işyerinden patron düzenine karşı bir araya gelen dayanışan, direnen insanlarla aday belirleme toplantılarını yapmaya başladı.
TKP’nin bütün adayları işçi sınıfını, emekçileri temsil eden, elbette yoğun seçim çalışması takvimimizde görev alabilecek ve en önemlisi bulunduğu bölgede, mahallede, işçi havzasında, kampüste politik duruşu ile çevresiyle etkileşim halinde olan gönüllüler ve üyelerdir. Ben de annemin ailesi tarafından, dört kuşaktır İstanbul Bostancılı olan emekçi bir ailenin çocuğuyum. Yıllarca kitapçılık yaptım. Mahallede açık cinsel kimliğim ve örgütlü bir sosyalist olduğum bilinir. Bir yıl kadar önce partimiz ‘Kimler aday olmak ister’ çağrısını yaptığında ‘Neden olmasın?’ diye düşünüp aday oldum.
Partim ve bağlı bulunduğum örgütüm ile bu yönde karar verdik. Ülkenin karanlığa itildiği bu dönemeçte, emekçilerin kurtuluş programının temsil etmek ve bu mücadelede ön saflarda olabilmek çok heyecan verici.
“Açık kimlikle TKP saflarında mücadele eden, sağlık emekçisi, öğrenci, sanayi işçisi vb. her gün her alanda çalışan yoldaşlarım var”
Açık kimlikli bir vekil adayısınız, saha çalışmaları nasıl geçti?
Ben gericilik, saldırganlık ya da karşı duruş ile karşılaşmıyorum. Kozyatağı-Bostancı mahallelerinde çalışma yapmakta olan açık bir gey komünistin parti önlüğü ile esnafa her hafta Bizim Gazete bırakması bugün Türkiye’nin tarikatlar eliyle sürüklendiği karanlığı düşündüğümüzde yalnızca örgütlü ve ısrarlı bir sosyalizm mücadelesiyle açıklanabilir (Ne şahsımla ne de Kadıköy’ün görece ilericiliği ile değil).
Bir gerçeğin iyi anlaşılması gerektiğini düşünüyoruz: Gericiliğin kurtarılmış bölgeleri yoktur, olamaz. Bu karanlık da, oradan çıkış programı da bütünlüklü ve tüm ülke sathını kapsayan bir karaktere sahiptir. Örgütlü siyasi mücadeleyi gerektirir. Toplum nezdinde ayrımcılığa uğraması an meselesi olan kimliklere bağıntılı olan herhangi birimizin sahada gerici saldırılara maruz kalmaması partimizin bölgelerimizdeki değerli mücadelelerinin sonucudur.
Açık kimlikle TKP saflarında mücadele eden, sağlık emekçisi, öğrenci, sanayi işçisi vb. her gün her alanda çalışan yoldaşlarım var.
“’Bezirgan saltanatı’ olan kapitalizm sürdükçe; bütün cinsel kimlikler, çocuklar, hayvanlar ve yaşamın kendisi için ‘kurtuluş’ tanımlayamayız”
Meclis’te olursanız hangi alanlarda politika üreteceksiniz?
Sahte çözümler değil gerçek çözümleri konuşmak en temel başlangıç olacaktır. Bu bağlamda ülkeyi ele geçiren patron sınıfı, uluslararası tekeller ve tüm bunlara imkân veren yobazların saltanatını yıkmalıyız.
Ancak tarihin bu anı gelene dek ezilenler, sömürülenler adına politika yapmayacak değiliz elbette. Peki, TKP Meclis’te vekilleri olsun ister mi? Tabii ister.
Bu yüzden 81 ilde-87 seçim bölgesinde, adaylarımız var ve Meclis seçimlerinde yurttaşların oyunu istiyoruz. Emekçilerin ‘kurtuluşunu’ burjuva demokrasisinin meclisinden beklediğimizden değil, yaşamsal sorunları devrim sonrasına erteleyemeyeceğimiz ve en önemlisi bunu hak etmediğimiz için.
Güzel ülkemizin acil ve temel sorunları var: Emekçilerin yaşam koşulları derhal ve radikal biçimde iyileştirilmelidir. Buna başta ekonomik koşulları, adaletin, haklarımızın ayaklar altına alınışını, hemen ardından ise bize nefes aldırmayan gericiliği ve devlet aygıtının merkezi planlamadan yoksun, içler acısı halini ekleyelim. TKP milletvekilleri bu dört başlığı meclisin gündemine zorla, ısrarla ve güçlü biçimde sokmaya yeter, emin olun.
Nazım Hikmet’in deyişiyle ‘bezirgan saltanatı’ olan kapitalizm sürdükçe; bütün cinsel kimlikler, çocuklar, hayvanlar ve yaşamın kendisi için ‘kurtuluş’ tanımlayamayız. Böyle söylendiğinde kurtuluşu ve mücadeleyi reddediyormuşuz gibi anlaşılıyor ancak bu söylem ve tercih değil; analiz sevgili dostlar.
Nedeni oldukça sade ve basit; kapitalizm bir sömürü düzenidir. Bütün doğal kaynakları, cinselliği, hayvanları, kadın bedenini, sanatı ve elbette insanın yaratıcı emeğini sömürür. Kar hırsı ile sürekli yiyen ve doymayan patron sınıfına bunların hepsini feda eder. Biz LGBT’ler örneğin, ne kadar inançlı ve güçlü bir mücadele verirsek verelim, bu düzeni yıkmadıkça, emekçiler iktidarda olmadıkça sayılanların hiçbiri için “kurtuluş” olmadığını bilmeliyiz.
Bütün bu nedenlerle oyunuzu istiyoruz, “TKP gelir her şey değişir” diyoruz. Her şeyden kastımız kelimenin tam ve gerçek anlamıdır. TKP ikirciksiz bütün kimlikleri ile eşit ve özgür bir emekçi iktidarının umududur.
Kaos GL okuyucularını, TKP’nin eşit yurttaşlığı, eksiksiz savunabilecek tek siyasi parti olduğunu bilerek ve hiçbir gerici ile asla ittifakta olmadığını hatırlayarak oylarını partimize vermeye çağırıyorum.
Etiketler: insan hakları, yaşam, siyaset