02/04/2012 | Yazar: Ezgi Koçak

27 Şubat - 9 Mart 2012 tarihlerinde New York’ta gerçekleşen Birleşmiş Milletler 56. Kadının Statüsü Komisyonu (KSK) toplantısı’ndan ortak karar çıkmadı.

BM Kadının Statüsü Toplantısı Gerçekleşti Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
27 Şubat - 9 Mart 2012 tarihlerinde New York’ta gerçekleşen Birleşmiş Milletler 56. Kadının Statüsü Komisyonu (KSK) toplantısı’ndan ortak karar çıkmadı.
 
56. KSK toplantısı "kırsal alandaki kadınların güçlendirilmesi ve kırsal alandaki kadınların açlık ve yoksulluğun ortadan kaldırılması, kalkınma ve mevcut mücadelelerdeki rolleri" ana teması üzerinden gerçekleşti. KSK toplantılarında STK’ların izlemesine olanak sağlanan oturumlarda ülke delegeleri, kırsal alana dair politikalarını küreselleşme, ekonomik kriz ve gıda sıkıntısı; kadınların karar alma mekanizmalarına, teknolojiye, verimli topraklara ve iş gücüne ulaşmada yaşadıkları zorluklar; kadına yönelik aile içi şiddet üzerinden tartıştılar. Ancak ülke delegeleri bu yıl ortak karar çıkartmak konusunda uzlaşamadı.
 
KSK toplantılarından çok STK’lar, uluslararası ağlar ve fon kuruluşları tarafından düzenlenen paralel oturumlara dair konuşmak, uluslararası aktivizm üzerinden sorunların ortaklığının altını çizmek adına oldukça önemli.
 
LGBT örgütlenmesi üzerinden değinmek isteğim üç oturumun başlıkları şöyle; “Eşcinsel ve Biseksüel Kadınlara ve Trans Bireylere Yönelik Önyargıya Dayalı Şiddet; Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliğine Dayalı Şiddeti Sona Erdirmek: Aktivizm ve Meydan Okumalar; Her Yerdeyiz! Kırsal Alan ve Ötesindeki Eşcinsel ve Biseksüel Kadınların ve Trans Bireylerin Güçlendirilmesi.” Oturumlarda Kenya’dan Endonezya’ya, Sri Lanka’dan Cezayir’e, Malezya’ya kadar pek çok bölgeden farklı deneyimler ve kimlikler üzerinden politik sözünü üreten panelistlerin ortak olarak vurguladıkları nokta: “Adalet sistemindeki aksaklıklar ve LGBT bireylerin sisteme ulaşmada yaşadığı zorluklar” oldu.
 
“Adalet sistemi kimin için?” sorgulaması üzerinden polis şiddetine maruz kalan lezbiyenler, insan hakları savunucularının risk altında olması, LGBT bireylere yönelik şantaj ve tutuklamalar, sağlık hizmetlerine ulaşımın kısıtlılığı, muhafazakâr bölgelerde din otoritelerinin gücü ve onların yeniden ürettiği muhafazakâr değer ve sembollerin LGBT bireyler genelinde, eşcinsel ve biseksüel kadınlar özelinde yarattığı baskı ve şiddet biçimleri, klitoris kesimi ve zorla evlendirmeler, ataerkil sistemin homofobi ve transfobi üzerinden yeniden okunması ve neoliberal yapının sisteme eklemlenme biçiminin iş gücünde yarattığı cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim ayrımcılığı, iç savaş durumu, eğitim hakkı ve işsizlik başlıklarında tartışıldı.
 
Adalet sisteminin heteroseksizm üzerinden sorgulanmasında hem BM sistemi hem de kamusal alan ve devlet içerisinden cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı şiddetin önlenmesine dair taleplerin “özel ve(ya) yeni” hak mücadelesi alanı olarak tanımlanmasının yanlış olduğuna dair yapılan vurgu oldukça önemliydi. Aynı zamanda LGBT bireylerin hak mücadelesinde Batı’nın referans alınması, Batı’da da kadınlara yönelik cinsel şiddetin var olduğunun ve LGBT mültecilerin dışlanmasının unutulmaması gerektiği üzerinden eleştirildi. Son olarak Afrika ülkelerinin hali hazırda Koloni Dönemi’nden kalma anayasaları kullanmaları üzerinden homofobi ve transfobinin Batı’dan bağımsız, salt “az gelişmiş” ülkelerin kırsal kesimlerine ait bir sorun olarak altının çizilmesinin yanlış olması vurgusu önemliydi.
 
İnsan hakları alanında örgütlenen toplumsal hareketlerle isbirliği üzerinden kırsal alandaki kadınların eğitim sistemine erişmelerinin önemine vurgu yapıldı. Eğitim almayan bir lezbiyenin hak mücadelesine katılıp insan hakları örgütlerine ulaşmasının mümkün olmadığı vurgusu yapıldı.

Etiketler: kadın
İstihdam