21/09/2020 | Yazar: Kaos GL
Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü, İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırıa karşı üniversite kulüplerinin ortak imzasıyla yayımlanan bildiriyi duyurdu.

Fotoğraf: Güney Kampüs Demir Demirgil Salonu, 2019
Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü, İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırıa karşı üniversite kulüplerinin ortak imzasıyla yayımlanan bildiriyi duyurdu.
“İstanbul Sözleşmesi; kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında kabul edilen, toplumsal cinsiyet ve cinsel yönelime dönük ayrımcılığa, hane içinde her türlü şiddet biçimine, çocuğa yönelik istismara dair koruma ve önlemeyi kapsamına alan uluslararası bir sözleşmedir” diyen metinde Boğaziçi Üniversitesi kulüpleri üniversitelerin tüm bileşenlerini bu konuda kamuoyu oluşturmaya; üniversitelerden, yaşadığımız her alandan ses vermeye çağırıyor.
Metnin tamamı şöyle:
“Kamuoyunda oldukça tartışılan İstanbul Sözleşmesi’ne dair Boğaziçi Üniversitesi kulüpleri olarak toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığa, şiddete yönelik söz üretmenin sorumluluğumuz olduğunu biliyor ve bu tartışmalar üzerine görüşümüzü açıklama ihtiyacı duyuyoruz.
“İstanbul Sözleşmesi; kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında kabul edilen, toplumsal cinsiyet ve cinsel yönelime dönük ayrımcılığa, hane içinde her türlü şiddet biçimine, çocuğa yönelik istismara dair koruma ve önlemeyi kapsamına alan uluslararası bir sözleşmedir. Sözleşmenin açıklayıcı metninde cinsiyet, cinsel yönelim, cinsel kimlik, yaş, sağlık ve engellilik durumu, medeni hâl, göçmen ve mültecilik gibi durumlarda ayrımcılık yapılmaması gerektiği vurgulanır. Sözleşmeyle bağlı olan devletler bu konuda toplumu bilinçlendirmeye; gerekli tedbir ve hukuki korumaları sağlamaya yönelik politika üretmekle yükümlüdür. Dünyada ve Türkiye’de kadınlara, LGBTİ+’lara ve çocuklara dönük artan şiddet göz önüne alındığında İstanbul Sözleşmesi’nin yaşam hakkını korumaya ve eşitliği sağlamaya yönelik oldukça önemli bir belge olduğu aşikardır.
Böylesi hayati önem taşıyan bir belge toplumu cinsiyetsizleştirme, toplumun geleneksel yapısını ve aile kurumunu yozlaştırma adı altında hedef gösteriliyor. Toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim gibi kavramların toplumu ahlaksızlaştırdığı yönündeki ısrarlı tartışmalar dünya genelinde artan şiddet ve nefret ortamını yeniden üretiyor. Türkiye’de kadınlara, LGBTİ+’lara ve çocuklara yönelik şiddet ve cinayetler artıyor, hatta sıradanlaşıyor. Devletin, resmi yetkililerin şiddeti önleme ve cezalandırma konusunda yetersiz kaldığı bir siyasi iklimde, İstanbul Sözleşmesi’nden sözleşme ile ilgili olmayan gerekçelerle çekilmenin ve sözleşmenin içeriğini birtakım değer yargıları öne sürülerek çarpıtmanın şiddet ortamını besleyeceği ve nefreti körükleyeceği öngörülemez değil. Tüm bu saldırıların karşısında İstanbul Sözleşmesi’nden yana tavır almak bir sorumluluk olarak önümüzde duruyor.
“İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırılar ve toplumsal cinsiyet eşitliği karşıtı politikalar bireylere dönük tehditlerinin yanı sıra toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinde kazanılan alanlara yönelik tehdit oluşturuyor ve yaşam alanlarımız olan kampüslerimizi, üniversiteleri güvensizleştiriyor. Akademide ve kampüslerde yıllardır süren mücadelenin ürünleri olan toplumsal cinsiyet konulu dersler, cinsel tacizi önleme birimleri, kadın araştırmaları ve toplumsal cinsiyet çalışmaları merkezleri, toplumsal cinsiyet eşitliği için mücadele eden ve üretim yapan kulüp ve topluluklar Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden imzasını çekmesiyle tehdit altına girecek ilk odaklar olacaktır.
“Tüm bu olasılıklar düşünüldüğünde sözleşmeden çekilmek yönündeki tartışmalara girmek bir yana, İstanbul Sözleşmesi’nin ve 6284 nolu yasanın derhal uygulanmasını talep ediyor, şiddetin ve ayrımcılığın son bulması için yetkilileri sorumluluk almaya davet ediyoruz. Böylesi önemli bir gündemi taze tutmak ve her gün öldürülen kadınları, LGBTİ+’ları, çocukları hatırlatmak; yaşamdan yana olduğumuzu bir kere daha söylemek; şiddetin hiçbir türüne izin vermeyeceğimizi tekrarlamak gerekiyor. Bu yüzden bizler, Boğaziçi Üniversitesi kulüpleri olarak üniversitelerin tüm bileşenlerini bu konuda kamuoyu oluşturmaya; üniversitelerden, yaşadığımız her alandan ses vermeye çağırıyoruz.
İmzacı kulüpler şöyle:
Boğaziçi Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü
Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü
Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası Öğrenci Ağı Kulübü
Boğaziçi Üniversitesi Yapı Kulübü
Boğaziçi Üniversitesi Oyun Kulübü
Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Araştırma Kulübü
Boğaziçi Üniversitesi Davranış Bilimleri Kulübü
Boğaziçi Üniversitesi Elektro Teknoloji Kulübü
Boğaziçi Üniversitesi Su Altı Sporları Kulübü
Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları
Boğaziçi Üniversitesi Karikatür ve Mizah Kulübü
Radyo Boğaziçi
Boğaziçi Üniversitesi Fotoğrafçılık Kulübü
Boğaziçi Üniversitesi Bilişim Kulübü
Boğaziçi Üniversitesi Müzik Kulübü
Boğaziçi Üniversitesi Köy-Koop Kulübü
Boğaziçi Üniversitesi Dans Kulübü
Boğaziçi Üniversitesi Bilim Kulübü
Boğaziçi Üniversitesi Mağara Araştırma Kulübü
Boğaziçi Üniversitesi Denizcilik ve Yelkencilik Kulübü
Boğaziçi Üniversitesi Satranç Kulübü
Boğaziçi Üniversitesi Sinema Kulübü
Boğaziçi Üniversitesi Gastronomi ve Degüstasyon Kulübü
BÜED Türk Edebiyatı Komisyonu
BÜED Kurdî
Boğaziçi Üniversitesi Hayvan Hakları Topluluğu
Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Bilimler Kulübü
Boğaziçi Üniversitesi Çeviri Kulübü
Boğaziçi Üniversitesi Dağcılık Kulübü
Boğaziçi Üniversitesi Folklor Kulübü
Boğaziçi Üniversitesi Briç Kulübü
Boğaziçi Üniversitesi Yöneylem Araştırma Kulübü
Boğaziçi Üniversitesi İşletme ve Ekonomi Kulübü
Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Kulübü
Boğaziçi Üniversitesi Münazara Kulübü
Boğaziçi Üniversitesi Spor Kurulu
Boğaziçi Üniversitesi Havacılık Kulübü
Boğaziçi Üniversitesi Türk Müziği Kulübü
Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Hizmet Kulübü
Boğaziçi Üniversitesi Siyasal Bilimler ve Uluslararası İlişkiler Kulübü
Boğaziçi Üniversitesi Makine Teknoloji Kulübü
Boğaziçi Üniversitesi Çevre Kulübübü
Boğaziçi Üniversitesi Güzel Sanatlar Kulübü
Etiketler: kadın