24/04/2025 | Yazar: Kaos GL
Diyarbakır, Gaziantep, Batman, Van, Muş, Hakkari, Siirt, Iğdır ve Dersim barolarının LGBTİ+ ve kadın hakları merkezleri HÜDA-PAR’ın Meclis’e sunduğu LGBTİ+ karşıtı kanun teklifine dair ortak açıklama yaptı.

Fotoğraf: Serra Akcan / csgorselarsiv.org
Diyarbakır Barosu LGBTİ+ Hakları Merkezi, Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi, Gaziantep Barosu Kadın Hakları Merkezi , Batman Barosu Kadın Hakları Merkezi, Van Barosu Kadın hakları Merkezi, Muş Barosu Kadın Hakları Merkezi , Hakkari Barosu Kadın Hakları Merkezi, Siirt Barosu Kadın Hakları Merkezi, Iğdır Barosu Kadın Hakları Komisyonu ve Dersim Barosu Kadın Hakları Komisyonu HÜDA-PAR tarafından Meclis’e sunulan LGBTİ+ karşıtı kanun teklifine ilişkin sosyal medya hesaplarından ortak açıklama yayınladı.
Merkezler, açıklamalarında “Hukukun, eşitliğin ve özgürlüklerin yanında durmayı sürdüreceğiz. Tüm baroları, hukukçuları, hak örgütlerini ve duyarlı kamuoyunu bu yasa tasarılarına karşı ortak ses çıkarmaya çağırıyoruz” dedi.
Açıklamanın tamamı şöyle:
“Hüda-Par'ın meclise sunmuş olduğu "Türk Ceza Kanunu ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" hem LGBTİ+'lar hem de LGBTI+ olmayanların haklarına ve hukukun temel ilkelerine aykırı düzenlemeler içermektedir.
Ceza Kanunu'nda öngörülen değişikliklerle cinsiyet kimliği, cinsiyet ifadesi ve bedensel özerklik kriminalize edilmekte; yurttaşların en temel haklarına devlet eliyle ve yargı tehdidiyle müdahalenin önü açılmaktadır. Bu düzenlemeler yalnızca LGBTİ+’ları değil, kadınları ve toplumsal cinsiyet normlarına uymayan herkesi doğrudan tehdit etmektedir.
Ceza Kanunu'na eklenmek istenen "biyolojik cinsiyet" ve "gayriahlaki" gibi öznelliğe açık, ideolojik ve ayrımcı kavramlar, yalnızca hukuku değil, toplumsal barışı da tehdit etmektedir. Özellikle "ahlak" kavramı üzerinden yaratılan bu hukuki zemin, LGBTİ+'ları hedef haline getirmekte, nefret suçlarını körüklemekte ve şiddeti meşrulaştırmaktadır.
Buna ek olarak, RTÜK düzenlemeleriyle dijital mecralarda yayınlanan İçeriklere dönük sansür yetkisinin genişletilmesi hedeflenmektedir. Bu tasarı, özellikle feminist, kuir ve muhalif seslerin susturulmasını amaçlamaktadır. Oysa bilindiği üzere Türkiye'de uzun süredir kadın ve LGBTİ+ varoluşlarına yönelik açık bir sansür halihazırda uygulanmaktadır: dizilerden kitaplara, sosyal medya paylaşımlarından sanatsal üretimlere kadar birçok ifade, "toplum değerleri bahanesiyle yasaklanmakta ve hedef gösterilmektedir.”
“LGBTİ+’lara yönelik her türlü şiddetin kökeninde ikili cinsiyet rejimi yer alıyor”
“Yine aynı şekilde tasarıda pekiştirilen toplumsal cinsiyet rollerinin hukuk eliyle yeniden üretilmesi, şiddetin yapısal hale gelmesinin başlıca nedenidir. Kadınlara ve LGBTİ+'lara yönelik her türlü şiddetin kökeninde, devlet eliyle yeniden ve yeniden üretilen toplumsal cinsiyet rolleri ve ikili cinsiyet rejimi yer almaktadır. Kadınlara ve LGBTİ+'lara yönelik şiddet yalnızca bireysel değil, aynı zamanda yasal ve kurumsal olarak da örgütlenmektedir. Bu yasa tasarıları şiddeti azaltmak bir yana, devlet eliyle yeniden üretmektedir.
Türkiye; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, CEDAW ve Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme gibi birçok uluslararası metne taraftır. Bu düzenlemeler, Türkiye'nin bu sözleşmeler kapsamında üstlendiği yükümlülüklere açıkça aykırıdır. Devletin görevi, tüm yurttaşların hak ve özgürlüklerini korumak, ayrımcılığı ortadan kaldırmak ve eşitliği sağlamaktır.
Bizler, aşağıda imzası bulunan baroların merkez ve komisyonları olarak; bu ayrımcı, dışlayıcı ve hak ihlali niteliğindeki yasa tasarılarına karşı olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz. Hukukun, eşitliğin ve özgürlüklerin yanında durmayı sürdüreceğiz. Tüm baroları, hukukçuları, hak örgütlerini ve duyarlı kamuoyunu bu yasa tasarılarına karşı ortak ses çıkarmaya çağırıyoruz.”
Etiketler: insan hakları, nefret suçları, aile, siyaset