08/08/2024 | Yazar: Kaos GL

“Her ne kadar sağ tarafından Batı ile Doğu, küreselciler ile milliyetçiler arasındaki ‘kültür savaşları’ olarak sunulsa da, bu konular çağımızın sosyal ve ekonomik sorunlarının tezahür ettiği siyasi mücadele alanlarıdır.”

Bulgaristan’daki LGBTİ+ karşıtı yasaya karşı uluslararası dayanışma çağrısı Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Bulgaristan’dan sosyalist feminist örgüt LevFem, ülkede dün parlamentoda kabul edilen LGBTİ+ karşıtı yasaya karşı uluslararası dayanışma çağrısı yaptı. Örgüt, küresel düzeyde muhafazakar ve aşırı sağ siyasetin LGBTİ+ karşıtı siyasi şiddetini eleştiren bildirisinde, “Muhafazakâr ajandaya karşı siyasi muhalefet birincil görevimizdir” dedi.

Açıklamanın tam metnini KaosGL.org okurları için Türkçeleştirdik:

Muhafazakâr ve aşırı sağcı güçler 7 Ağustos Çarşamba günü büyük bir zafer kazandı. Bulgaristan'da tüm siyasi partilerden milletvekilleri okullarda cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği "propagandasının" yasaklanması lehine oy kullandı. Çok az sayıda milletvekili teklife karşı çıktı. Tasarı, Rusya, Macaristan ve ABD'de cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği konularının tartışılmasına ilişkin diğer yasaklara benziyor. Bu yasa tasarısına karşı kararlılıkla duruyor ve uluslararası toplumu bu nefret yasasına karşı bizi desteklemeye çağırıyoruz.

Neler oluyor?

Bulgaristan Parlamentosu, Okul Öncesi ve Okul Eğitimi Kanunu'nda değişiklik yapan ve "geleneksel olmayan cinsel yönelim ve/veya biyolojik cinsiyet kimliği dışında cinsiyet kimliğinin belirlenmesine ilişkin fikir ve görüşlerin doğrudan veya dolaylı olarak herhangi bir şekilde propagandası, teşviki veya kışkırtılması" ile ilgili eylemleri yasaklayan bir yasa tasarısını kabul etti. "Geleneksel olmayan cinsel yönelim" ayrıca "karşı cinsten kişiler arasında genel olarak kabul edilen ve Bulgar hukuk geleneğinde yerleşik olandan farklı duygusal, romantik, cinsel veya tensel çekim algısı" olarak tanımlanıyor. Tasarı aşırı sağcı Vazrazhdane (Diriliş) Partisi tarafından sunuldu ve Parlamento'da temsil edilen partilerin biri hariç tamamının oylarıyla kabul edildi. Teklif iki büyük öğretmen sendikası tarafından da desteklendi.

Bu tür yasakların bir dizi örneği başka ülkelerde de görülebilir. Birleşik Krallık'ta 1988 yılında Margaret Thatcher hükümeti, okullarda cinsel yönelim konusunun tartışılmasını yasaklayan "28. Madde "yi yürürlüğe koymuştu. Litvanya 2010 yılında "eşcinsel ilişkilerin teşvik edilmesine" karşı bir yasa çıkardı. 2013 yılında Rusya Duma'sı "geleneksel olmayan cinsel ilişkilerin teşvik edilmesini" yasaklayan bir yasayı kabul etti ve 2021 yılından bu yana Macaristan, çocuklara " cinsiyetin yeniden tayinini veya eşcinselliği teşvik eden" her türlü içeriğe karşı bir yasaya sahip. Benzer bir yasa 2022 yılında ABD'nin Florida eyaletinde de kabul edildi. Kasım 2023'te Bulgaristan'ın Stara Zagora kentinde GERB ve Rönesans partilerinin belediye meclis üyeleri, Reklam ve Bilgilendirme Faaliyetleri Yönetmeliğinde "geleneksel olmayan cinsel yönelim" propagandasının yasaklanmasını kabul etti.

Ataerkil şiddet

Polonya, Hırvatistan, İtalya, ABD ve Arjantin'de kürtaja karşı yürütülen kampanyalar ve yasal saldırılar; Bulgaristan, Türkiye, Slovakya ve Macaristan'da Aile İçi Şiddet ve Kadına Yönelik Şiddete Karşı Sözleşme'nin reddedilmesi; Avrupa ve ABD'deki transfobik politikalar ve hareketler gibi diğer politika örneklerine baktığımızda, odağında kadınlar ve LGBTİ+’lar olan muhafazakâr bir dalganın büyüdüğünü gözlemleyebiliriz. 'Toplumsal cinsiyet ideolojisi' ile mücadele, üreme ve bedensel hakları ortadan kaldırmayı amaçlayan çeşitli politikaları kapsayan bir şemsiyedir. Elżbieta Korolczuk'un da ortaya koyduğu gibi cinsellik, aile ve toplumsal cinsiyet kimliğine ilişkin tartışmalar günümüz toplumları için önemli siyasi ayrım hatlarıdır. Her ne kadar sağ tarafından Batı ile Doğu, küreselciler ile milliyetçiler arasındaki "kültür savaşları" olarak sunulsa da, bu konular çağımızın sosyal ve ekonomik sorunlarının tezahür ettiği siyasi mücadele alanlarıdır. Aşırı sağ ve muhafazakârlar bunu çok iyi anlıyor ve bu nedenle kendilerini kurban olarak sundukları ahlaki panikler ve endişe verici anlatılar üretiyorlar. Nefret dolu politikalarını 'Troçkistler', 'kültürel Marksistler' ve uluslarüstü kurumlardan geleneksel değerlere yönelik 'saldırı' söylemi altında gizliyorlar.

Kadınların ve LGBTİ+’ların gerçek deneyimlerine bakıldığında, muhafazakârların anlattığından çok farklı bir hikâye ortaya çıkıyor. Sözde "geleneksel değerler" kadınlara hizmetçi rolü biçen anlayış ve beklentileri yüceltiyor. Kapitalist ekonomi, evdeki işgücüne yiyecek, bakım ve refah sağlamak için ücretsiz emeğe bel bağlıyor. Neoliberal hegemonyanın son on yılları bu eğilimi daha da pekiştirdi. Sosyal yardım sistemlerinin tasfiyesi ve özelleştirme, çocukların, hastaların ve yaşlıların bakımını bireyselleştirerek eve kaydırdı, kadınların üzerindeki çifte yükü artırdı ve zor zamanlarda akrabalarına ve diğer topluluk desteklerine güvenemeyen savunmasız LGBTİ+ kişileri daha da savunmasız bıraktı.

Aynı zamanda, son günlerde sosyal medyayı dolduran ahlaki panik, Bulgaristan'da yılın başından bu yana ev içi şiddet nedeniyle öldürülen 13 kadınla ilgili sağır edici sessizlikle cesaret kırıcı paralellikler gösteriyor. Kadınlara ve LGBTİ+ kişilere yönelik şiddet, ataerkil kapitalizmin sürdürülmesinin önemli bir parçası olup, fiziksel bütünlüğümüze ve ne yazık ki hayatlarımıza doğrudan saldırarak direncimizi kırmaya çalışıyor.

Transfobi

Başka yerlerde olduğu gibi Bulgaristan'da da "toplumsal cinsiyet ideolojisi" söylemi, LGBTİ+’lara yönelik siyasi şiddeti normalleştirmek için bir nevi fişek görevi görüyor. Homofobi ve transfobi meşru ifadesini buldu - siyasi ve medya elitinin çoğu için açık nefret ifade etmek kabul edilemezken, birkaç yıldır "toplumsal cinsiyet ideolojisine" karşı mücadele LGBTİ+ kişilerin haklarına ve yaşamlarına açık ve doğrudan saldırılara izin verdi. "Toplumsal cinsiyet", transfobik bir hakarete dönüştü ve bedensel özerkliğimiz, onurlu yaşama hakkımız ve kolektif varoluşumuz sürekli olarak gayrimeşrulaştırılıyor ve sorgulanıyor. "Toplumsal cinsiyet ideolojisi" aynı zamanda LGBTİ+'ları, muhafazakârların doğal olduğuna ve insanın biyolojik, doğal ve milli özüne derinden bağlı olduğuna inandıkları bir tür geleneksel "normallik" ile karşı karşıya getirmeye hizmet ediyor.

Bunun gerçeklikle hiçbir ilgisi bulunmuyor. Gerçek toplumsal cinsiyet ideolojisi bizi heteroseksüel eril erkekler ve heteroseksüel dişil kadınlar olarak ikiye ayıran ve düşünme, hissetme ve yaşama biçimlerimiz konusunda bizi küçük yaşlardan itibaren eğiten ve yetiştiren ideolojidir. Zamanımızın en büyük siyasi mücadelelerinden biri, başkalarının kârı uğruna bedenlerimizi sömüren ve sıkıştıran ataerkil kapitalizm ideolojisini ifşa etmek ve yok etmektir. LGBTİ+ kişilere yönelik şiddet, muhafazakâr ve aşırı sağcıların bu siyasi şiddeti doğalmış gibi gösterme çabalarının bir parçasıdır.

Toplumsal cinsiyete karşı savaş, toplumu "gerçek" meselelerden uzaklaştırmak ya da başka amaçlar için bir paravan görevi görmek için ortaya atılmış gibi görünmüyor. Muhafazakâr ve aşırı sağcı güçler, ataerkilliği sürdürmenin ve pekiştirmenin siyasi misyonlarının ayrılmaz bir parçası olduğunu çok iyi biliyor. LGBTİ+’ların ve kadınların bedensel özerkliklerini ve özgürlüklerini ellerinden alan katı yasaların getirilmesi ve boyunduruk altına alınması, bugün bu hareketler için merkezi bir eksendir, çünkü emeğin yeniden bölüşümü, sosyal politikalar, yeniden üretim ve dezavantajlı grupların toplumsal süreçlere katılımı gibi konular bu eksen üzerinde yer alıyor.

Muhafazakâr ajandaya karşı siyasi muhalefet birincil görevimizdir. 'Normallik' ve 'geleneksel değerler' maskesi altında gizlenen şiddet ve sömürüyü ifşa etmek, ortak eylemimiz için iyi bir zemin oluşturuyor. Dayanışmamız onların yasal baskılarından çok daha güçlüdür. Geleceğimiz tehlikede. Muhafazakârlığı ve aşırı sağı kararlılıkla reddediyoruz ve onların nefretiyle mücadele edip dayanışmayı inşa edeceğiz.

Uluslararası toplumu bu zor zamanlarda destek olmaya ve ataerkil kapitalizme karşı ortak mücadelelerimizi daha da güçlendirmeye çağırıyoruz.


Etiketler: insan hakları, kadın, nefret suçları, aile, siyaset, cinsellik, dünyadan
2024