07/09/2021 | Yazar: Kaos GL

Hukuka aykırı bir idari işlemle usulsüzce kapatılan Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü, davanın takipçisi olmaya çağırıyor.

BÜLGBTİ+: “Herkesi davamızın takipçisi olmaya çağırıyoruz” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

1 Şubat’ta (2021) dönemin kayyum rektörü Melih Bulu tarafından hukuka aykırı bir idari işlemle usulsüzce kapatılan Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü, 12 Mayıs’ta İstanbul İdare Mahkemesi’nde yürütmeyi durdurma talepli idari işlemin iptali davası açmıştı.

1 Eylül’de yeni adli yılın başlamasının ardından Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü’nün cevap dilekçesinin sisteme yüklendiğini paylaşan BÜLGBTİ+, rektörlüğün kulübü kapatmak için ilgili prosedürleri izlemek zorunda olmadığını iddia ettiğini belirterek davanın takipçisi olmaya çağırdı:

“Kulübümüzün 1 Şubat’ta dönemin kayyumu Melih Bulu tarafından siyasi saiklerle ve hukuka aykırı bir idari işlemle usulsüzce kapatılmasına karşı, 12 Mayıs 2021’de İstanbul İdare Mahkemesi’nde yürütmeyi durdurma talepli idari işlemin iptali davası açmıştık.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun tarafından duyurulan ve ancak ertesi gün resmen tarafımıza haberi verilen kapatılma kararı kulübümüzün düzenlemediği sergi etkinliğini bahane ediyordu. Kapatılma kararı hukuksuzdu çünkü sergi etkinliğini kulübümüz düzenlememişti. Nitekim biz düzenlemiş olsaydık da soruşturma süreçleri tamamlanmadan adeta yargısız infazla verilen karar en başta adli yargılanma hakkı olmak üzere örgütlenme özgürlüğü hakkına da bir darbe vurdu. Fahrettin Altun’un duydurduğu kapatma kararı aynı zamanda dezenformasyonla birlikte servis edilmişti. 1 Şubat günü tutuklanan arkadaşlarımız için Boğaziçi bileşenlerince düzenlenen protesto, kulüp kapatma kararına karşı düzenlemiş bir protesto olarak lanse edildi.

51 arkadaşımızın gözaltına alınmasıyla sonuçlanan 1 Şubat eylemi gününde kimsenin böyle bir karardan haberi yoktu. Melih Bulu’nun imzasını taşıyan belgenin imzalandığı saat verisi dahi bunu doğrular nitelikte. Nitekim o kalabalık o gün BÜLGBTİ+’nın kapatılma kararını protesto etmek için de orada olabilirdi. İletişim Başkanının, kitleleri manipüle ederek destek kazanmak için yaptığı bu hamleyi maalesef ki çok iyi tanıyoruz.

Sergi sebebiyle gözaltına alınan, daha sonra da tutuklanan/ev hapsine mahrum bırakılan arkadaşlarımız için de İçişleri Bakanı ‘4 LGBT sapkını gözaltına alındı’ şeklinde tweet atmıştı. Bu tweet’le toplumun LGBTİ+ düşmanlığını perçinlemek ve sözde “hassasiyetleri” LGBTİ+ düşmanlığına bir bahane olarak kullanmanın denemesi yapıldı. Kapatılma kararını 2 Şubat Salı günü elden teslim aldık. Hafta sonuna geldiğimizde ise 5 Şubat Cuma akşamı Boğaziçi Üni. Kadın Araştırmaları Kulübü ile paylaştığımız odamızın polis baskınına uğradığını öğrendik.

Kulüp odasını arama kararı tarafımıza hiçbir aşamada iletilmedi. Daha bu aşamada yanlış olan uygulama, hiçbir kulüp üyemizin ya da danışman hocamızın varlığı olmadan yapılan ve dolayısıyla usülsüz olan aramayla pekişti. İstanbul Valiliğinin aramayı duyurduğu metninde ‘LGBTİ flamaları ele geçirildi’, ‘LGBT-İ’ şeklinde LGBTİ+ olmayı ve/ veya LGBTİ+’lar olarak örgütlenmeyi suçla ilişkilendiren ifadeler bulunuyordu. Terör dışında konuşacak bir zemin yaratamayan, LGBTİ+ varoluşu ve hak savunuculuğunu sürekli olarak terör ile ilişkilendirmeye çalışan bu aksak siyasetin elbette bu hamlesine de şaşırmadık.

Aynı şekilde odada bulunduğu iddia edilen (fakat arama sırasında orada olmadığımız için güvenilir bir veri olmayan) bir kitap da aynı şekilde LGBTİ+’ları terörle/ suçla ilişkilendirmeye ve toplumun bir kısmını tahrik etmeye yönelik hareketlerdi. Bu gecenin köründe gizli saklı yapılan arama ve sonrasında Valiliğin açıklamasına cevaben BÜKAK’la beraber bir metin kaleme aldık. Bütün bu manipülatif hamleleri işaret ettik ve odada bulunduğu iddia edilen kitabı daha önce hiçbir üyemizin görmediğini belirttik.

Odayı incelemek için 8 Şubat Pazartesi günü BÜLGBTİ+ ve BÜKAK üyeleri, CİTÖK koordinatörü ve kulüp danışman hocaları ile odada buluştuk ancak odanın anahtarının kayyumluk tarafından değiştirildiğine şahit olduk. Anahtarı geri alma girişimlerimiz de sonuçsuz kalınca bu sefer kapatılma kararının usulsüzlüklerine vurgu yapan bir dilekçe kaleme aldık. Bir kulübün kapatılmasına ilişkin verilecek bir kararın ‘rektör’ tarafından tek başına verilemeyeceğini, Kulüpler Arası Kurul ve Öğrenci Faaliyetleri Koordinasyon Kurullarından geçerek alınabileceğini hatırlattık. Bu dilekçeyi fakülte dekanlıklarına ve rektörlüğe elden ilettik. Rutin Senato toplantılarında gündem maddesi olması gereken bu dilekçe çeşitli bahanelerle bir türlü gündem edilemedi.

Dolayısıyla dilekçeye verilen yanıt yine rektörlüğün kendi başına verdiği bir cevap olmuş oldu. Yasal süre olan 60 günün sonunda 13 Nisan’da elimize cevapları ulaştı. Bu cevabı daha önce de paylaşmıştık. Yeni bir şey söylemeyen ve kısaca aday kulüp olarak faaliyet sürdürüyor olmamızın süreci ne kadar kolaylaştırdığının ifşasını yapan bir metin.

bulgbti-herkesi-davamizin-takipcisi-olmaya-cagiriyoruz-1

İdari yolları kullanarak hakkımızı teslim alamayınca hukuki yollara başvurmaya karar verdik ve 12 Mayıs’ta İdare Mahkemesi’ne yürütmeyi durdurma talebiyle dava açtık. Mahkeme, yürütmeyi durdurma talebimiz için önce Boğaziçi Üni. rektörlüğünden savunma almak istedi. 17 Haziran’da bize tebliğ edilen belge davalının (BOUN Rektörlüğü) 30 gün içinde savunmasını sunmasını gerektiriyordu. Kayyumluk elbette bu süreyi de sonuna kadar kullandı. Hatta öyle ki cevap vermeleri gereken 30 günün son günü adli tatilin başlangıcına denk geldiği için bütün adli tatili de kullanmaya izinleri bulunuyordu ve öyle de yaptılar.

Geçtiğimiz Çarşamba günü ise (1 Eylül’de) yeni adli yıl başladı. Bugün ise cevap dilekçeleri sisteme yüklendi ve gördük ki Rektörlük halen aday kulüp olduğumuzu ve kulübümüzü kapatmak için ilgili prosedürleri izlemek zorunda olmadığını iddia ediyor.

Adaylık statümüzü usulsüzce yıllardır kaldırmayan iki önceki kayyum yönetiminin ekmeğini yiyen bu kayyum(lar) aslında yine de idare hukuku açısından bir ihlal gerçekleştiriyor.

‘Usulde ve yetkide paralellik’ ilkesi gereğince, ÖFKK tüzüğünde de geçtiği gibi, aday kulüplerin de kulüplerin yararlandığı haklara sahip olduğu dolayısıyla bir aday kulüp için söz konusu kapatılma kararının kulüplerin geçeceği aynı süreçlerden geçerek alınması gerektiği çok açık.

Merak içinde bekliyoruz (kür). Siyasi saiklerle alınan bu kapatma kararını tanımıyoruz ve herkesi davamızın takipçisi olmaya çağırıyoruz.”


Etiketler: insan hakları, eğitim
nefret