14/03/2009 | Yazar: Ali Erol

Transseksüel Ebru'nun Pürtelâş Sokak'taki evinde öldürülmesinin ardından, Cihangirli anarşistler, "Kardeşime Dokunma!" kampanyası kapsamında bir açıklama yaptılar.

Transseksüel Ebru'nun Pürtelâş Sokak'taki evinde öldürülmesinin ardından, Cihangirli anarşistler, "Kardeşime Dokunma!" kampanyası kapsamında bir açıklama yaptılar.   

"Bu katliamlar gerçekleştikleri yerlerdeki komşuların, esnafın, sokakları dolduran insanların gözleri önünde, onların görmezliğinin, ilgisizliğinin ya da açık desteğinin sinsi icazetiyle ve devletin izniyle yapılabiliyor." diyen Cihangirli anarşistler, "Biz buna izin verecek miyiz?" diye soruyorlar.



Açıklamanın tam metni: 

"Bir transseksüel daha öldürüldü.
 
Burada, Cihangir’de bir sokakta, hepimizin her gece içine girip uyuduğu evlerin biraz ötesinde, burnumuzun dibinde, bazılarımız işten eve dönerken, bir akşamüstü.
 
Elimizi uzatsak dokunabileceğimiz bir cinayetin haberini televizyonlardan gazetelerden öğrendiğimizde neler düşündük acaba? Belki, ‘hak etmişti’? Belki, yaşadığı ve ‘seçtiği’ o tekinsiz hayat çizgisinin kaçınılmaz sonucu budur? Kim bilir kimlerle düşüp kalkıyordu-onlardan biri öldürmüştür? Fuhuş yapıyordur-adamın kanına dokunmuştur? Adam onun gibi birine âşık bile olmuştur-‘ya benimsin ya toprağın’ demiştir? Der, erkektir. ‘Erkeğin namusuyla oynanmaz!’
 
Bir insan tekinin, tamamen çıldırıp gerçeklikten kopmadıysa, bile isteye kellesini koltuklayıp, kıyıcı bir toplumun önüne çırılçıplak dikilip ‘Bana bakın. Bana tecavüz edin. Beni süründürün. Beni aç bırakın, karnımı doyurup barınacak imkânları ellerimden alın. Beni öldürün. Çünkü ben sizden farklıyım’ diyebileceğine, böyle bir ‘seçim’ yapabileceğine aklınız kesiyor mu sizin?
 
Translar içine sıkıştırıldıkları bedenleri kırıyorlar; dönüştürüyorlar-ne olmak istiyorlarsa ona! Bu onlar için pembe bir masalın gerçekleşmesi de olabilirdi ama …
 
Biz Ebru’nun ve trans toplulukların korkunç masalının yakın zaman paragraflarına dönelim: onların ‘erkeklikten istifa’larını burunlarından fitil fitil getirmeye azimli transfobi geçen aylarda ölümü kol gezdirdi aralarında: Eryaman’da güpegündüz elleri satırlı, tüfekli çeteler polisin koruması ve halkın ‘izni’yle evlerini bastı. Arka kapılardan pencerelerden atlayıp şehir dışına kaçabilenler bir süre için daha canlarını kurtarmış oldular ama ikiyüzlülüğü betonlaşmış toplumun rehini olan hayatları, kaçarken ayaklarından fırlayan terlikleri, anında ölüm çeteleri tarafından yağmalanan evleri ve eşyalarıyla birlikte çoktan çalınmıştı. İstanbul’da, İzmir’de cinayetler işlendi.. Cansız trans bedenlerini aileleri almaya gelmedi; kimsesizler mezarlığına gömüldüler. Katillerle ilgili girişimler bürokrasinin yalan kâğıtlarında büküldü gitti-çünkü polis de aileler de katilleri çok yakından tanıyorlardı!

Semtimizin trans-tarihçesi
 
Ebru’nun öldürüldüğü Pürtelâş Sokak bu katliam zincirini 20 yıl öncesine taşıyan bir sokak: Sormagir ve Pürtelâş sokakları trans bireylerin de yaşadığı sokaklardı; 80'lerin ikinci yarısında, genel olarak Beyoğlu ve Cihangir’de eli sopalı, beli silahlı çeteler türedi. Bunlar sabahlara kadar arabalarıyla Cihangir sokaklarında devriye gezdiler. Sokaklar iyice ıssızlaştı. Trans bireyler oturdukları evlerin pencerelerinden fırlatılarak, evlerinde bıçaklanarak, sokaklarda taşlanarak linç edilmeye başlandı. Cihangir yeniden ‘mutenalaştırılmaktaydı"! Bir kısım emlakçı ‘adı çıkmış’ Cihangir’i müşterilerine ‘onları sopalarla buralardan kovaladık’ diyerek sundu! ‘Namusu temizlenmiş’ bu sokakların adları o yıllarda değiştirildi: ‘Bozkurt’ ve ‘Başkurt’ oldular. Hüzünlü pembelerin kızıla bulandığı Pürtelâş ve Sormagir’in açıldığı anayol ‘Tavukuçmaz’ ise hedefe ulaşmanın gururu içinde ‘Akyol’ oldu!... 
 
Bu katliamlar gerçekleştikleri yerlerdeki komşuların, esnafın, sokakları dolduran insanların gözleri önünde, onların görmezliğinin, ilgisizliğinin ya da açık desteğinin sinsi icazetiyle ve devletin izniyle yapılabiliyor.
 
Biz buna izin verecek miyiz?"
 

Etiketler: insan hakları
nefret