06/09/2008 | Yazar: KAOS GL

Cici Kız - Kısım Bir Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı



kaosgl.org’da yeni bir seriye başlıyoruz: Cici Kız. Bundan sonra her Cumartesi yeni öyküleriyle bizimle olacak. Onun öykülerine gireceğiz, kah üzüleceğiz, kah sevineceğiz birlikte. Irmak Günal’ın anlatımıyla “Cici Kız” kimdir, hep beraber okumaya başlayalım…

Cici kız... Bir kız düşünün; hayatı boyunca acılar çekmiş, çevresi tarafından itilip kakılmış, kimse onu kabullenmemiş ve hayatı boyunca kendisini kabullenecek birini aramış genç bir kız... Beline kadar simsiyah saçları, balıketli, anlamlı bakan toprak rengi gözleri, bembeyaz dişleri ile başlı başına cici bir kız.

“Cici kız” lakabını aldığı günlerdeyse; zayıf, incecik, iri iri toprak karası gözleri olan, her görenin dönüp tekrar baktığı, maşallah diyerek nazar değdirmekten korktuğu, annesiyle alışverişe çıktığı zamanlarda tezgâhtarların “Bu güzel cici kızı neden çocuk manken yapmıyorsunuz?” diye annesine sordukları, iri iri gözlerinden cinlik ve zekâ fışkıran, upuzun simsiyah düz saçları olan ve bembeyaz dişleriyle bir kız çocuğu düşleyin, işte cici kız böyle bir kız çocuğuydu.

Aslında onun bir ismi vardı... Ancak evlerinin bulunduğu sitenin görevlisi onun bu tatlılığı nedeniyle ona hep cici kız derdi. Ve insanlar bir süre sonra cici kızın adını unutup, ona sadece cici kız demeye başladılar...

Tıpkı diğer kızlar gibi babasına sırılsıklam âşık ve ne yaparsa yapsın ona olan aşkı bitmek, tükenmek bilmeyecek olan bir kız...

Hayatı; güllük gülistanlık algılayan... Deli-dolu, çılgın hareketlerden ve cesaret gerektiren işlere kalkışmaktan korkmayan... İlgi, sevgi, dürüstlük açlığı çeken bir kız... Cici kız şimdilerde yirmili yaşlarında... Dünya’yı ne olursa olsun, tıpkı izlediği siyah-beyaz Türk filmlerinde olduğu gibi gören, onlarda gördüklerini yaşamayı isteyen, değişikliğe bayılan ve hayat felsefesi olarak zaman içerisinde öğreneceğiniz bir kaç filozofun sözünü benimsemiş/hayatına uyarlamış, kendini felsefe, psikoloji, parapsikoloji, astroloji, din, siyaset gibi konulara adamış yahut bu konulara büyük ilgi duyan -da diyebileceğimiz- genç bir kız.

Bazen bazı şeylere fevri tepkiler verse de “Bütün tepkiler insanlar içindir” diyen, içimizden, aramızdan hatta ve hatta bazı zamanlar kendinizden bir parça olarak göreceğiniz bir kız “cici kız”. Şimdi ben de diyorum ki her insanın içinde bir “cici kız” vardır. Öyle ki kendinize çok benzeteceksiniz onu... Seveceksiniz... Çünkü burada “cici kız” yazacaklarıyla aşklarını, acılarını, sancılarını, ağrılarını, düşüncelerini açıklayacak ve ben yani “dış ses” objektif bakış açısıyla ona yol göstereceğim... Evet, izin verirseniz cici kız’ın bugün ilk yazısıyla başlamak istiyorum...

kısım bir

Cici kız doğdu, büyüdü ve kocaman oldu artık ayaklarının üstüne basması gerektiğinin farkına vardı. O kadar istiyordu ki hayatla burun buruna gelmeyi ama şimdi bunun iyi bir fikir olmadığını fark etti! Yarası öylesine acıyor ki... Cici kızın o göğsünün ortasındaki yarası açıldı yine ve öyle kanıyordu ki silmeye çalışsa bile düşmanları kokusunu almasın -alıp da cici kızın yerini öğrenip onun daha fazla canını acıtmak için gelemesinler- diye daha fazla kanıyordu...

Sanki yara; “düşmanları gelsin ve cici kız’ın canını acıtsınlar” diye açılmıştı... Bir sevdiceği yoktu artık cici kızın... Arkadaşları da yetmiyordu ona... Her gününü dışarıda geçiriyordu... Dışarı çıkarken boyalarını sürüp maskesini takıyordu, neşeli olan! Sanki hiç bir sorunu yokmuş, sanki canı hiç acımıyor, yarası kanamıyormuş gibi… Her nedense çocukluğu düşmüştü aklına birden… O eski günlerini özlemişti zayıf, tatlı, şirin, dertsiz, küçücük bir kız çocuğu olduğu dönemi özlemişti... İlk aşkını, öpücüğünü aldığı o masum saf dönemini... Farkına bile varamamıştı o döneminin en iyi dönemi olduğunun...

Şimdi arkasına bakıp bakıp ağlıyordu, kabuğunun içinde... Kimsenin kıramayacağı asla çizik bile atamayacakları kadar kalın ve içinde sadece kendine yer olan, kızlarını bile almadığı o kabuk... İnsanları izledi cici kız ne yapıyorlar o maskelerin arkasında acaba neler var diye; oturdu sokağın kenarına ve bütün gün oradan geçen insanları izledi.. Kimi ağlıyordu hayatı yüzünden, kimi neşeliydi arkadaşlarının yanında, kimi el ele, göz gözeydi… Onları görünce cici kız şöyle bir düşündü; “Acaba bende bir sorun mu var? Nedir bendeki eksiklik ya da fazlalık?”

Filmin birinde; adamın teki diyordu ki “ilkokul öğretmenim benim doğuştan yalnızca yarım kalbim ama 2 beynim olduğunu söylerdi.” Acaba cici kızın da 2 kalbi ve yarım beynimi vardı çünkü hiç bir olaya mantıklı bakamıyordu... Özlüyordu o mantık ya da kalp olması gerekmeyen, masum ve de saf günleri... Cici kız sevdiceğini kaybetti ve artık yapayalnız... Cici kız doğdu büyüdü ve hep acı çekti... Bu acılar tamamen soyut, kalbinde ve ancak ruhunda hissedebildiği acılardı ve cici kız bunları çekmek zorunda olduğu hissine kapılıyordu bazen...


Etiketler:
İstihdam