13/02/2025 | Yazar: Kaos GL

Kaos GL Derneği İnsan Hakları Uzmanı Defne Güzel ile cinsel sağlık alanındaki kapsayıcı çalışmaların önemini konuştuk.

“Cinsel sağlık bir insan hakkı meselesidir” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Cinsel sağlığa ve kurumlardaki cinsel sağlık politikalarına dair Kaos GL İnsan Hakları İzleme Uzmanı Defne Güzel ile konuştuk. Defne Güzel, cinsel sağlık alanındaki kapsayıcı çalışmaların önemini Kaos GL okurları için anlattı. Güzel,  "Bugün cinsel sağlık, üreme sağlığı politikaları bir aile politikası olarak görülüyor. Cinsellik Türkiye için konuşulabilir bir konu olmaktan günden güne çıkarılıyor. Özellikle de kamu politikaları anlamında bu durum böyle" dedi.

Defne, bizlere kendinden bahseder misin?

Şu sıralar 6 Şubat depremlerinde insani yardım alanında faaliyet göstermiş toplum örgütleriyle derinlemesine görüşmeler yapıyorum. Sivil toplum örgütlerinin LGBTİ+ kapsayıcılığını anlamaya çalıştığımız bir çalışmanın içerisindeyim. Genel anlamıyla insan hakları izleme uzmanı olarak çalışıyorum. Bir yanıyla da uzun zamandır cinsel sağlık, üreme sağlığıyla ilgili özellikle LGBTİ+’lar odağında insan hakları temelli politikalar üretmeye çalışıyorum.

Cinsel sağlık, üreme sağlığı hakkını konuşmak neden önemli sence?

Bugün cinsel sağlık ve üreme sağlığı hakkı dediğimiz şeyin kendisi bir insan hakkı. İnsan haklarına dair temel yaklaşımımız kimi zaman yaşam hakkı, barınma gibi başlıklardan ibaret kalıyor. Akıl edemediğimiz veya düşünemediğimiz ya da onlar kadar belki kimi zaman acil görmediğimiz şeylerden biri olabiliyor cinsel sağlık, üreme sağlığı hakkı. Ama onlar kadar acil, onlar kadar önemli bir başlık. Bir yandan da onlar kadar da devredilemez bize ait bir hak cinsel sağlık, üreme sağlığı. Çünkü insanlar, örneğin HIV ile yaşadıkları için ihlallere maruz bırakılabiliyorlar, izole edilebiliyorlar, toplumun dışına itilebiliyorlar.

Cinsel sağlık haklarıyla ilgili uygulamaların yaşamımıza veya çalışma alanlarımıza nasıl yansımaları oluyor?

Bu sağlığa erişim ile de oldukça iç içe geçen bir kavram. Dolayısıyla biraz oradan da düşünmek, meseleye oradan da bakmak gerekiyor. Bizim ücretsiz ya da makul ücretle cinsel sağlık, üreme sağlığına ilişkin hizmetlere erişebiliyor olmamız lazım. Hele LGBTİ+’lar olduğunda konu bu daha erişilemez bir hale gelebiliyor. Yani mesela jinekoloji muayeneleri bunlardan birisi. Çünkü jinekoloji muayenelerinde örneğin trans erkeklerin transfobiye maruz bırakıldığını, sağlık uzmanlarının tedaviyi reddettiğini, kabul etmediğini biliyoruz. Uyum süreci, uyum süreci operasyonları da yine bunlardan biri.

İntersekslerin yaşadığı beden müdahaleleri de yine bunlardan biri.

Aynen öyle. Aynı zamanda bizim kondom erişimimiz de bu meseleyle iç içe, benzer şekilde PREP’e erişmek, HPV aşısı…

“Bugün cinsel sağlık, üreme sağlığı politikaları bir aile politikası olarak görülüyor”

Türkiye'deki durumu biraz daha konuşabiliriz belki. Cinsel sağlık konusunda karşılaştığımız sorunlar ve mevcut tablo bize ne anlatıyor?

Mevcut durum Türkiye'nin cinsel sağlık ve üreme sağlığı politikalarına bakış açısıyla alakalı. Bugün cinsel sağlık, üreme sağlığı politikaları bir aile politikası olarak görülüyor. Cinsellik Türkiye için konuşulabilir bir konu olmaktan günden güne çıkarılıyor. Özellikle de kamu politikaları anlamında bu durum böyle. Dolayısıyla bizim cinselliği konuşamadığımız bir yerde cinsel sağlık, üreme sağlığından da bahsetmemiz pek kolay olmuyor. Devletin, kamunun da güttüğü politika üreme temelli ve en az üç çocuklu evlilere dönük bir politika olduğu için geri kalan herkes dışarıda bırakılmış oluyor. Evli olmadan birileriyle birlikte yaşayanlar, aktif cinsel hayatı olanlar, LGBTİ+’lar, kadınlar aslında hepimiz bir taraftan bütün bu sistemin dışarıda bıraktığı kişiler haline geliyoruz. Dolayısıyla kamunun bakış açısında bu anlamda bir muhafazakarlık olduğunu söyleyebilirim.

Hak temelli derneklerde bu konuda bir farkındalık geliştiğini söyleyebilir miyiz? Kurumsal adımlar atıyorlar mı? Savunuculuk yapıyorlar mı? Kamuda durum böyleyken sivil toplumdaki durum farklı mı?

Sivil toplumun görece daha iyi olduğunu söylemek gerek. Spesifik olarak cinsel sağlık, üreme sağlığı alanında çalışan sivil toplum örgütleri var. Mesela CİSÜ Platformu, Kırmızı Şemsiye, Sağlıkta Genç Yaklaşımlar... Diğer yandan Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği, Kaos GL, 17 Mayıs Derneği de bu alanda söz üretiyor. Fakat kişilerin cinsel sağlık, üreme sağlığı bakımından yaşadığı ihlalleri biz insan hakları mücadelesi içinde görüyor muyuz? Bana kalırsa görmüyoruz. Bu konuda bir değişim dönüşüm gerekiyor. Mesela HIV’le yaşayanların insan dışılaştırıldığı, nefret cinayetlerine uğradığı, hakarete uğradığı, işinden edildiği, evinden atıldığı bir senaryoda bunun insan hakları mücadelesiyle nasıl iç içe olduğunu görmek gerekiyor. Dolayısıyla bu alanda acil politikalar geliştirmesi gerekiyor kurumların.

Bir diğer sorunun da temassızlıkla ilgili olduğunu düşünüyorum. Hak temelli çalışan sivil toplum örgütlerinin birbirleriyle olan teması ne kadar güçlenirse, ne kadar artarsa politikaların da o kadar fazla değişeceğini, dönüşeceğini düşünüyorum. Önemli olan sanırım bu alanları yaratmak.

Dediklerinden şunu anlıyorum, cinsel sağlık alanında politikalar üretmek sadece cinsel sağlık çalışan veya üreme sağlığı, cinsellik çalışan kurumların meselesi değildir. İnsan haklarını dert edinen herkesin meselesi…

Mesela menopoz da yine cinsel sağlık, üreme sağlığı içerisinde konuşulabilecek konulardan biri. Regl cinsel sağlık, üreme sağlığı üzerinden konuşulabilecek konulardan biri. Dolayısıyla kurumların kendi çalışanlarının ihtiyaçlarına dönüp çözüm üretmesi için cinsel sağlık ve üreme sağlığı meselesini göz ardı etmemesi gerekiyor. Çünkü bizler çalıştığımız yerlerde sadece bir çalışan olarak var olmuyoruz. Aynı zamanda bütün ihtiyaçlarımızla, bütün haklarımızla da orada var oluyoruz ve kimi zaman da bazı yaşadığımız şeylerden ötürü dezavantajlı konuma getirilebiliyoruz. Yani LGBTİ+ olmak, kadın olmak, engelli olmak bunların başında geliyor. Dolayısıyla kurumların oradaki ihtiyaçları daha iyi tanıyor olması ve onlara yanıt vermesi gerekiyor. Mesela transların da aynı şekilde uyum süreçleriyle ilgili hastane ziyaretlerini kapsayacak bir düzenleme temel ihtiyaçlardan. Bütün bu süreçlerde belki evden çalışmaya dönük, daha esnek çalışmaya dönük kapsayıcı düzenlemeler olabilir. Regl izni gibi.

“Kurumların cinsel sağlık ve üreme sağlığı meselesini göz ardı etmemesi gerekiyor”

Cinsel sağlık hakları açısından kapsayıcı bir iş yeri dediğimde zihninde ne canlanıyor?

Bu cinsel sağlık, üreme sağlığı meselesi LGBTİ+ derneklerinin işiymiş gibi düşünülebiliyor ama sağlık herkes için. Üreme sağlığı ve cinsel sağlık da öyle. Dolayısıyla kapsayıcı politikalar dediğimde gebeliği de doğum kontrolünü de, aynı zamanda bu konularda kurum içi farkındalık çalışmalarını, bilgi üretimini de destekleyebilecek bir yaklaşım geliyor aklıma. Mesaide ayrımcılığın ortadan kaldırıldığı ve tabii ki transların kadınların, lezbiyen, biseksüel kadınların, trans erkeklerin sağlığa erişimdeki ihtiyaçlarını gören ve ona göre de hem bir çalışma esnekliği sağlayabilecek hem de bu ihtiyaçlara belki yanıt üretebilecek, kişileri kendi ihtiyaçları doğrultusunda belirli uzmanlara yönlendirebilecek bir bilgi birikiminin de kurum içerisinde olması gerektiğini düşünüyorum.

Kurumların farkındalık geliştirici politikalar yaratmak istediklerinde danışabilecekleri, inceleyebilecekleri hangi platformlar var?

Bu alanda çalışan sivil toplum örgütlerinin sayısı çok değil. Fakat ürettikleri bilgilerin çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Mesela CİSÜ platformu bunların başında geliyor.

Teşekkür ederim Defne.

Kaos GL Dergisine ulaşın

Bu söyleşi ilk olarak Kaos GL Dergisi'nin Cinsel Sağlık dosya konulu 199. sayısında yayınlanmıştır. Dergiye kitapçılardan veya Notebene Yayınları’nın sitesinden ulaşabilirsiniz. Online aboneler dergi sitesinden dergiyi okuyabilir.


Etiketler: insan hakları, sağlık, sağlık hakkı, hiv, özel haber
İstihdam