09/10/2009 | Yazar: Lale Düşnar

Çocuk istismarının tanı, bildirim ve bildirim sonrası süreçlerinde yaşanan güçlüklerin ele alındığı Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Kongresi Ankara’da yapıldı.   ‘Tanıda

Çocuk istismarına karşı eylem: ‘Sancılı bir süreç’ Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı Çocuk istismarının tanı, bildirim ve bildirim sonrası süreçlerinde yaşanan güçlüklerin ele alındığı Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Kongresi Ankara’da yapıldı.
 
‘Tanıdan bildirime, adli süreçten travma sonrasına uzanan sancılı bir süreç’
 
Geçen hafta Ankara’da (27-30 Eylül), hayli ilgi gören bir kongre düzenlendi: Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Kongresi. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Koruma Birimi (AÇOK), Ankara Barosu, Çocuk ve Bilgi Güvenliği Derneği ve Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Derneği’nin işbirliğiyle yürütülen kongrenin ev sahipliğini AÜ Tıp Fakültesi yaptı. Ele alınan temel konular; çocuk istismarının tanı, bildirim ve bildirim sonrası süreçlerinde yaşanan güçlükler oldu.
 
Farklı alanlardan 50 kadar uzmanın bilgi ve deneyimlerini paylaştığı, yaklaşık 700 kişinin de katılımcı olarak izlediği kongrede, çocuk hekimi, çocuk psikiyatristi, halk sağlığı, adli tıp uzmanı ve aile hekimlerinin yanı sıra pek çok sosyal çalışmacı, psikolog, avukat, savcı, hâkim, eğitimci ve üniversite öğrencisi de hazır bulundu.
 
Çocukları istismardan ve ihmalden korumak için yapılması gereken etkinlikler ile toplumsal duyarlılığı artırmaya, farkındalığı yükseltmeye yönelik planların ve çalışmaların da tartışıldığı kongrede ayrıca bu alanda hizmet veren devlet kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütleri bir araya geldi ve ortak hedefler belirlenmeye çalışıldı.
 
En Uygun Adli Görüşme Teknikleri
 
Kongre ‘Cinsel İstismara Uğramış Çocuklarla Adli Görüşme Teknikleri’ başlıklı kursla başladı. Eğitim, IOWA Üniversitesinde Çocuk Koruma Programı Direktörü olan Dr. Resmiye Oral tarafından verildi. Yaklaşık 300 kişinin katıldığı ve büyük bir ilgiyle izlenen bu eğitimin temel noktası; istismara uğramış bir çocuğun öyküsünü mümkün olan en uygun ortamda ve en uygun şekilde, çocuğu daha fazla örselemeden alabilmek. Eğitim konuları, çocuktan öykünün alınması sürecinde profesyonellerin en uygun tutum ve davranışları nasıl gösterebileceği üzerine yoğunlaştı.
 
Kongre boyunca, ağırlıklı olarak istismara uğrayan bir çocuğun tanınması ve bildiriminin yapılmasından adli sürecin sonuna kadar yaşanan sorunlarla istismar sonrası tedavi, rehabilitasyon, koruma ve izlemede ortaya çıkan aksaklıklar dile getirilerek çözüm yolları tartışıldı. Son gün ise, TBMM'den milletvekilleri Aşkın Asan ve Alev Dedegil’in de yer aldığı, ‘Çocukları Korumaya ve İstismarı Önlemeye Yönelik Eylem Birliği’ oluşturmak üzere bir çalıştay düzenlendi.
 
Çalıştay sonrasında aşağıdaki sonuçlara ulaşıldı (Sonuç bildirgesinden):
 
0-18 yaş çocukluk dönemi olarak tanımlanır. Bedensel, ruhsal ve cinsel gelişimin henüz tamamlanmadığı bu yaşlarda çocuklara yönelik her türlü cinsel tavır ve davranış cinsel istismar olarak kabul edilmektedir. Çocuğun henüz gelişimini tamamlamadığı bu dönemde, ancak bir erişkinden beklenebilecek cinsel işlevleri de içeren toplumsal rol ve sorumlulukları yüklenmesi, ağır ve gereğince taşıyamayacağı bir yük olup gelişimini ketleyici etki yapacaktır.
 
Çocuk istismarı ve ihmali, gerçek boyutları iyi bilinmeyen, çok ciddi toplumsal bir sorun olmanın yanı sıra yol açtığı bedensel, zihinsel ve psikolojik bozukluklar ile bireylerde yaşam boyu iş gücü yitimi, uzun süreli ve yineleyici tetkik ve tedaviler nedeniyle topluma önemli ekonomik yük getirmektedir. Bu sorunla baş edebilmek için sorunu doğru tanımlamak, bir yandan eğitim ve önleme uygulamalarını yaygınlaştırırken, gerekli yapısal-yasal düzenlemeleri ivedilikle gerçekleştirmek zorunludur.
 
Çocuk istismarı ve ihmaline ilişkin farkındalık ve önlenmesine yönelik çabalara verilen önem, toplumun uygarlık düzeyinin göstergesi olarak kabul edilmelidir.
 
Mevcut sistemde istismara uğrayan-ihmal edilen çocukların tanı, tedavi, bildirim, izlem ve adli işlemlerinden oluşan süreç, çocuğu, yaşadıklarını uygunsuz koşullarda defalarca dile getirmeye zorlamakta ve uğradığı travmayı şiddetlendirmektedir. Bu nedenle söz konusu sürecin tek bir merkezden (Çocuk Koruma Merkezi) yürütülmesi için en uygun ‘Çocuk Koruma Merkezi’ modeli ivedilikle geliştirilmelidir.
 
Çocuk Koruma Merkezlerinin oluşturulması için gereken yasal düzenlemeler ertelemeden yapılmalı ve sistemin sağlıklı biçimde işleyebilmesi için başta eğitilmiş personel olmak üzere mekân ve teknik olanakları içeren altyapı öncelikle hazırlanmalıdır.
 
Çocuk Koruma Merkezi modeli için mevcut merkez ve birimlerin deneyimlerini paylaşabilecekleri toplantıların düzenli ve sürekli kılınması, daha hızlı yol alınmasını sağlayacaktır.
 
Çocuk Koruma Merkezlerinin oluşturulma ve geliştirilme aşamalarında personel eğitimleri sağlanmalı ve bu eğitimler yaygınlaştırılmalıdır.
 
Suça itilen, suç mağduru olan çocuklara da yardım götürecek bir örgütlenme oluşturulmalıdır.
 
Çocuk istismarı ve ihmalinin önlenmesinin bir sistem sorunu olduğu ve bunun da devletin sorumluluğunda olduğu bilinci ile istismarı önlemeye yönelik programlara öncelik verilmelidir.
 
Sağlık personelinin ve eğitimcilerin farkındalığını artırmaya yönelik çalışmaların ulusal ölçekte ve sistematik olarak yapılması, koruma ve önleme açısından kaçınılmazdır.
 
Aile eğitimlerinin yaygınlaştırılması ve eğitimlerin, devlet kurumlarının işbirliğiyle yapılması gözardı edilmemelidir.
 
Sağlığı olumsuz etkileyen bütün sorunlarda olduğu gibi istismarın önlenmesi ve çocukların istismardan korunması çalışmaları da istismar sonrası esenlendirme hizmetlerine göre daha maliyet etkilidir.
 
Çocukların kendi haklarının savunuculuğunda söz sahibi oluşlarının desteklenmesi ve istismarı önleme çalışmalarında örgütlenme haklarının savunuculuğunun yapılması gerekir.
 
İstismara uğrayan tüm çocuk ve gençlerin ruh sağlığının olumsuz etkileneceği tartışmasızdır. Ancak özellikle istismarı izleyen kısa dönemde, hangi magdurun ne zaman hangi şiddette ve ne tür ruhsal bozukluk belirtileri ortaya çıkaracağını kesitsel bir değerlendirme ile öngörmek olası değildir. Bu nedenle TCK'da istismarcının cezasının süresini belirleyen ilgili madde(ler)in bu saptamaya uygun olarak gözden geçirilmesi ve yeniden düzenlenmesi gerekir.
 
Kongre, alınan kararların hayata geçirilmesi ve bir sonraki toplantıya kadar somut adımların atılması dileği ile sona erdi.


Etiketler: insan hakları
nefret