02/11/2017 | Yazar: Seçin Tuncel

Kadın kadına ilişkilerde isim koymakta zorlandığımız şiddete karşı nasıl mücadele edebiliriz? Biraz konuşmak istiyoruz…

Çuvaldızı kendimize batırıyoruz, şiddeti konuşuyoruz-II Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Kadın kadına ilişkilerde isim koymakta zorlandığımız şiddete karşı nasıl mücadele edebiliriz? Biraz konuşmak istiyoruz…

Bu konuda nasıl bir başlangıç yapılır? Ahkâm kesmeden varoluşumuza zeval getirmeden hayatlarımızda olan ve deneyimlediğimiz hem mağduru hem faili olabildiğimiz bir konu hakkında… Kadın kadına ilişkilerdeki şiddetten bahsediyorum…

Kadın kadına ilişkilerde isim koymakta zorlandığımız şiddete karşı nasıl mücadele edebiliriz? Biraz konuşmak istiyoruz… Bugün Pınar, Merve ve Deniz anlatıyor.

Pınar Karabağ: “Yaşadığımızı kişiden ve kimliğinden bağımsız düşünerek, davranışın bize hissettirdiklerini sorgulamalıyız”

“Her şeyden önce sistematik erkek şiddeti ile lezbiyen ilişkilerdeki partner şiddetini aynı yerden değerlendiremeyeceğimizi düşünüyorum. Bir "kadın"ın şiddet uygulaması ile bir "erkeğin" doğar doğmaz edindiği bir hak olarak görüp "kadın"a uyguladığı şiddet biçimi aynı yerden değerlendirilemez. Lakin doğrudan şiddete özne atayarak ilerlersek bu seferde şiddeti görememe/tanıyamama riskinin çok yüksek olduğunu bilmeliyiz. Burada mühim olan ilişki içindeki davranışları değerlendiriyor olmaktır. Makul bir yöntem olup olmadığından emin olmamakla birlikte; davranışı kişiden ayırarak, hatta normatif bir ilişki içindeki kimlikleri yerine koyarak düşündüğünüzde aynı yere denk düştüğünü gördüğümüz bir hareket ise daha kolay tanımlayabileceğimizi düşünüyorum. Kimlikler üzerinden düşündükçe, niyet sorgulaması yaparak içselleştirme yoluna gidiyoruz. Ancak kişiden ve kimliğinden bağımsız düşünürsek davranışın bize hissettirdikleri, kişiliğimize veya beden bütünlüğümüze karşı yapılıp yapılmadığını ölçebiliriz.”

Merve: Görülse de görünür olmuyor

“Kadın kadına ilişkide şiddet görülse de görünür olmayabiliyor. Bu nedenle de çok daha yıkıcı sonuçları olabiliyor. Hem daha korunaklı sandığın bir alanda karın boşluğuna derin derin geliyor, inanmak istemiyorsun; hem de görüp de görünmez kılan, faille dayanışan ama maruz kalanı arka planda bırakan diğerleri yüzünden ciddi güven problemi, hayal kırıklığı yaşıyorsun...”

Deniz: Kadın kadına şiddet görünmez mi, daha mı önemsiz?

“Geçen sene 25 Kasım eylemlerine katlamamıştım. İçim almamıştı. Eski partnerim, ona ve dolaylı olarak bana şiddet uygulayan eski partneri ile eylemlenmeyi yüreğim kaldırmamıştı. Kimseden ses çıkmadığı gibi bulunduğum konum sebebi ile de ben ses çıkaramamıştım. Bunu paylaştığım feminist bir dost her şeyi fazla idealize ettiğimi söylemişti. İdealize etmek... Bu çokça duyduğum bir şey. Ee peki idealize etmeyelim de normalleştirelim mi?! Bilindik hikâyedeki solcu erkek dayanışmasından tabii ki farkı var ama ama ama bambaşka bir çıkmaz. O zaman kendi kendime yazdığım notu da paylaşmak istiyorum: 25 Kasım niye eylem yapıyoruz? Şiddete karşı şiddetle omuz omuza direnmek için mi? Sanırım inancımı kaybettim. Her gördüğümde sıradaki demekten kendimi alamıyorum. Ya birbirimize uyguladığımız şiddet türleri,  kadın kadına şiddet görünmez mi, daha mı önemsiz?! Boşlukta kaybolma arzusu. Şu an hissettiğim. "

Lezbiyen ilişkilerde şiddeti konuşmak istiyoruz. Bu yazı dizisinde yer almasını istediğiniz görüşlerinizi bizimle paylaşmak isterseniz secin@kaosgl.org adresine yazabilirsiniz.

İlgili yazı:

Çuvaldızı kendimize batırıyoruz, şiddeti konuşuyoruz


Etiketler: kadın
nefret