15/11/2008 | Yazar: Pelin Kalkan

‘Darbeler Gölgesinde Demokratik Anayasa’ başlıklı panel, Eskişehir’de Barış Meclisi tarafından organize edildi.

‘Darbeler Gölgesinde Demokratik Anayasa’ başlıklı panel, Eskişehir’de Barış Meclisi tarafından organize edildi. Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinin eşitlik maddesinde yer almadan tam bir eşitlikten bahsetmenin mümkün olmayacağı noktasında da ortaklaşılan paneli Kaos GL Eskişehir muhabiri Pelin Kalkan izledi.

Eskişehir Barış Meclisi’nin organize ettiği ‘Darbeler Gölgesinde Demokratik Anayasa’ başlıklı panel, 7 Kasım günü gerçekleştirildi. Panele katılım oldukça yoğundu.

Barış Meclisi Üyesi Nurettin Aldemir’in açılış konuşmasının ardından panelistlerden DTP Hakkâri Milletvekili Hamit Geylani panelde ilk konuşmacı idi. Geylani, 1921 Anayasa’sından beri Türk kimliğinin bir üst kimlik olarak anayasalarda geçtiğini, bunun dışındaki kimliklerin tanınmadığını belirtti. 1961 Anayasası’nın darbeleri meşrulaştırdığı, 82 Anayasası’nda ise ırkçı ve devleti vatandaşa karşı koruma fobileri olduğunu belirtti. Ucube baskıların özgür ve demokratik düşüncenin önünde engel olduğunu belirten Geylani, ‘Korku belası bu sistemin DNA’sında var’ dedi.

Kürtler Ölmek İçin Doğmadı!

Hamit Geylani sözlerine şöyle devam etti: ‘Demokratik toplumlarda herkesin tüm renkleriyle kendini ifade etme hakkı vardır. Kürtler ölmek için doğmadılar, onurlu bir şekilde yaşamak için doğdular. Demokratik bir düzende siyasi partilerin kapatılması insanlık onurunun ayıbıdır.’ Bu sözleriyle salondan büyük bir alkış alan Geylani, ya seveceksin ya terk edeceksin söyleminin en büyük darbe olduğunu vurguladı ve gerçek özgür bir demokratik anayasa dileğiyle konuşmasını tamamladı.

Bir insan ne ister?

Refah Partisi Eski Milletvekili Mehmet Bekaroğlu ise anayasaları vesayet kavramı üzerinden ele alarak egemenlik hakkının kullanımının millet haricindeki kurumlarda olduğunu ve bunun demokrasi ile uyuşmadığı belirtti. Aynı zamanda Doğu Konferansı kurucu ve üyesi olan Mehmet Bekaroğlu özelikle 1961 Anayasası’nda vesayet demokrasinin mevcut olduğunu ve en olumsuz anayasa olduğunu ayrıca modern Türk toplumu yaratılırken; Türk olup olmama, modern olup olmama ve Müslüman olup olmama üzerinden tanımlar yapıldığını ve bunun demokrasi ile bağdaşmayacağını belirtti. Bir insan ne ister diyen Bekaroğlu, ‘ insan güvenliğini sağlamak, karnını doyurmak, onurlu bir şekilde yaşamak, dinini yaşamak ister ama siyasi partiler sadece iktidar olmak ister bunu tartışmak gerekli’ sözleriyle konuşmasını tamamladı.

12 Eylül bin yıl sürecek!

Evrensel Gazetesi yazarı Kamil Tekin Sürek ise 1921 Anayasası’nın meclis anayasası olduğunu, ‘millet adına karar veren kuvvetler, aslında milletin ensesinde boza pişiriyor’ diyerek konuşmasına başladı. Asker ve sivil bürokrasi, halka karşı kendini korumak ve ilelebet kendini devam ettirmek istemektedir diyen Sürek, 12 Eylül’de darbecilerin ‘12 Eylül bin yıl sürecek’ sözlerini dile getirdi. Anayasa Mahkemesi, ‘asker ya da sivil bürokrasi dışında anayasa yapmak istiyorsanız bunu devrimle yapmalısınız’ dediğini vurgulayan Sürek, anayasa değişikliği gündeme geldiğinde sürece müdahil olmanın gerekliliğini belirtti.

‘Cinsel Tercihi Öyle Ya da Böyle’

Panelde son konuşmacı olan İstanbul Barosu Eski Başkanı Yücel Sayman, önerdiği anayasa taslağından bahsederek, demokratik anayasa kavramının yanlış bir kullanım olduğu anayasaların bir özelliği olarak demokrasi mevcuttur dedi. Anayasa taslağında bireye vurgu yapan Sayman, ‘bireysel egemenlik özelliğim sayesinde kendi kaderimi tayin edebilirim, bu benim doğal gerçekliğim ve buna dokunulamaz’ dedi ve sözlerine şöyle devam etti: ‘kamu gücü, bireysel egemenlik gücümüzün toplumsallaşmasıdır yani kamu gücü biziz, hakları elde etme mücadele gücümüzü güvence altına almalıyız. Kadın-erkek, fakir-zengin, genç-yaşlı, işçi-işveren, cinsel tercihi öyle ya da böyle tüm farklılıklarımızı tanıyarak, koruyarak ve geliştirerek özgürce yaşayabilmek için toplumu yeniden oluşturmalıyız.’ Özgürlüğün insan için bir mücadele aracı olduğunu söyleyen Sayman, ‘özgürlüğüme dokunmaya kalkarsanız, insanlığıma dokunmuş olursunuz buna izin vermeyiz’ sözleriyle alkışlarla konuşmasını noktaladı.

Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği eşitlik maddesinde yer almazken tam bir eşitlikten bahsetmek mümkün değildir!

‘Ayrımcılıklara karşı olmak gereklidir. Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği eşitlik maddesinde yer almazken tam bir eşitlikten bahsetmek mümkün değildir. Bu konudaki çalışmalar dikkate alınmalıdır’ sözleri salonun katkısı olarak panel moderatörü tarafından söylendikten sonra bir süre alkış devam etti.

Panelistlerin konuşmalarının ardından sorularla tartışma kısmına geçildiğinde eşcinsellikle ilgili ya da içerisinde eşcinselliğin de geçtiği sorulara cevaplar hem güzel hem de ‘ilginç’ti.

Hamit Geylani;

‘Dini, etniği, cinsiyeti, cinsel yönelimiyle hep birlikte yaşamak istiyoruz ve yaşamalıyız.’
‘Tüm demokratik hakları savunuyoruz, bunun için çalışıyoruz. Barış yanlısı herkesin ortaklaşması gerekli.’

Mehmet Bekaroğlu;

‘Türkmüş, Kürtmüş, Aleviymiş, kadınmış, homoseksüelmiş, lezbiyenmiş hiç ayırmadan 4 yıllık milletvekilliği dönemimde herkesin insan hakları için çalışmalar yaptım.’
‘Sözde cumhuriyet sözde demokrasi olmaması için, özde vatandaş özde eşitlik olması gerek.’


Etiketler: insan hakları, sivil anayasa
İstihdam