10/02/2015 | Yazar: Kaos GL
Başbakan Davutoğlu partisinin grup toplantısında ertelenen İç Güvenlik Paketi’ni çıkartacaklarını söyledi, HDP ve CHP eleştirdi.

Başbakan Davutoğlu partisinin grup toplantısında ertelenen İç Güvenlik Paketi’ni çıkartacaklarını söyledi. HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ paketin çatışma getireceğini belirterek, “Paketi derhal geri çekin” dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise paketi, “Direnmek evrensel bir haktır” ifadeleriyle eleştirdi.
Türkiye’yi bir polis devletine götüreceği, temel hak ve özgürlükleri rafa kaldıracağı ve devlet şiddetini meşrulaştıracağı için eleştiri ve tepkilere yol açan “İç Güvenlik Paketi”nin Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmesi bir hafta daha ertelendi.
Edinilen bilgiye göre, bugün başlaması planlanan paket görüşmeleri bir hafta da ertelenerek önümüzdeki hafta Genel Kurul gündemine gelecek.
Türkiye’den birçok sivil toplum örgütü ve siyasi partinin tepkisine yol açan pakete bir eleştiri de Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks’ten gelmişti. Muiznieks, tasarının polisin ateşli silah kullanma, gösteri dağıtma, zanlıları yakalama konusunda polisin yetkilerini genişletmesinin “yaşam, toplantı özgürlüğü ve özel yaşama saygı gibi hakların ihlallerinin de artması” anlamına geleceğini dile getirerek TBMM’ye tasarıyı “Avrupa ve uluslararası standartlar ışığında gözden geçirmesi çağrısında bulundu.

Davutoğlu paketi savundu, HDP ve CHP’yi suçladı
AKP Grup Toplantısı’nda konuşma yapan Başbakan Ahmet Davutoğlu ise “İç Güvenlik Paketi”ni savundu. Paketin özgürlüklerin teminatı olduğunu öne süren Davutoğlu şöyle konuştu:
“6-7 Ekim olaylarından sonra çok ciddi bir iç güvenlik reformuna ihtiyaç hissedildiğini gördük ve kapsamlı bir iç güvenlik reformu hazırladık. Bize iç güvenlik reformunun içinde tek bir fıkra gösterin ki evrensel demokrasi standartlarına aykırı olsun. Gösteremezler. Sandıktan ümitleri olmadığı için iktidara gelmenin tek umudu olarak kaosu görüyorlar. İstiyorlar ki öyle bir kriz çıksın ki Türkiye’de iktidar değişimi mümkün olsun. Kılıçdaroğlu geçen hafta grup toplantısında Türkiye’de otoriter bir yaklaşım olduğunu ve iç güvenlik reformu üzerinden polis devleti kurulacağını iddia ederek halkı direnmeye çağırdı. Direnmeye çağırdı. Bir partinin genel başkanısın halkı direnmeye çağıracağına sandığa çağırsana be adam. Sandığa çağır, sandığa. Beyefendinin sandıktan ümidi yok ki. Sandıktan hiçbir zaman Cumhuriyet Halk Partisi çıkmadı ki ve çıkmayacak da. Barışçıl gösteriye müdahale edilmez. Molotof kokteyli alıp da sokağa çıkacak olanların önüne geçeceksen siyasetçi olmaktan çıkarsın provokatör olursun. Kılıçdaroğlu Meclis kürsüsünde konuşuyor aynı saatlerde Pensilvanya’daki paralel yapının başı da New York Times’da makale yazıyor. Alın Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını makaleyle yan yana koyun tercüme edildi zannedersiniz. Çünkü arkada bir el ikisine aynı talimatı veriyor
“HDP sanki 6-7 Ekim olaylarında doğuda, güneydoğudaki vatandaşlarımızın hayatını karartanlar onlar değillermiş gibi sanki molotof kokteyliyle yakılan dükkanlar, dördüncü kattan atılan Yasin Börü ve arkadaşları onların tahrik ettiği provokatörler tarafından öldürülmemiş gibi sütten çıkmış ak kaşık gibi özgürlükleri konuşmaya kalkıyor. Peki o iki, üç gün içinde vatandaşın hayat özgürlüğünü yok edenlere karşı bizim sessiz kalacağımızı mı zannediyorsunuz. Biz tedbirimizi alırız. Hiç kimse bu bir haftalık ertelemeyi İç Güvenlik Reformu paketinden herhangi bir şekilde zamana yayıldığı veya vazgeçildiği gibi bir intibaya kapılmasın. İç Güvenlik Reformu Paketi çıkacaktır, çıkacaktır, çıkacaktır. Bu bir haftada bütün partilere düşünme teneffüsü imkanı veriyoruz. Düşünsünler. Kılıçdaroğlu, Pensilvanya’yla yürüttüğü paralel çalışmaları şöyle bir düşünsün, halkın önüne nasıl çıkacak onu tefekkür etsin.”

HDP Eş Başkanı Yüksekdağ: Paketi derhal geri çekin!
Partisinin grup toplantısında konuşan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Başkanı Figen Yüksekdağ ise, “İç Güvenlik Paketi’ni derhal geri çekin” dedi. Yüksekdağ’ın konuşmasının ilgili bölümünden satır başları şöyle:
“İç Güvenlik Paketi adı altında Türkiye halklarının önüne konulan paket, AKP hükümeti ve sarayın güvenliğinin sağlanmasından başka bir şey değildir. Güvenlik ve baskı politikaları değil, daha fazla barışa, çözüme ve özgürlüğe ihtiyaç var. Bu siyasi iktidar bunu görmüyorsa aksini yapıyorsa, gerilim ve baskı politikasını birincil olarak artırma ve sürdürme tavrında ısrar ediyor demektir. Meclisin gündeminde olan ve bir hafta daha ertelenen güvenlik paketi, AKP’nin bu politikada ne kadar ısrarcı olduğunu gösteriyor.
“Başbakan Ahmet Davutoğlu, konuşmasında bu ölüm ve baskı paketini çıkarma konusunda ne kadar ısrarcı olduğunu bir dile getiriyor. Sorumsuz bir politika bu. Her sözüyle gerilimi yükselten, kışkırtıcı bir dil bu. AKP’ye sesleniyorum; bu paketi geri çekmek için bir hafta var. Bu paketin önünü, sonunu bir kez daha hesaplayın. Bu pakete karşı demokratik muhalefetin taleplerini dikkate alın ve paketi geri çekin. Sorumlu politika, bu paketin geri çekilmesi olacaktır.
“Bu paket daha fazla çatışma getirir”
“Bu paket halkın güvenliği dışında her şeyi amaçlıyor. Amaçlarından birincisi, baskıcı ve otoriter rejimin, muhalefet karşısında korunması ve hiçbir engelle karşılanmadan saltanat kurmaktır. Tek adam, tek parti diktatörlüğüne dayanan bir siyasi rejimi inşa etme tavrının ne kadar gayri meşru olduğunu gördükleri için, halk tarafından kabul edilmeyeceğini bildikleri için, kendileri gibi düşünmeyen muhalefeti etkisizleştirmek için, kendi güvenliği için paketin gündeme getirilmesi politikası bu. İkincisi, bütün halk güçlerinin, özellikle partimizin karşısına yeni bir baraj çıkarma amaçlanıyor. Ne diyor saraydaki, ’seçimlerden önce seçimin güvenliğini sağlamak için, huzur içinde 2015 seçim sandıklarına gidebilmek için bu paketi çıkarıyoruz’ diyor. Biz tersini söylüyoruz aylardır. Asıl bu paketi çıkarırsanız, halkı tehdit eder, kuşatma altına alırsınız. Saraydakinin tek derdi, tek muradı budur. 2015 seçimlerinden önce bütün Türkiye toplumu, halkları devlet terörü uygulamasıyla karşı karşıya bırakılacaktır. En fazla hedef tahtasına oturtulan da partimizin yürüyüşüdür. Üçüncüsü bu ’İç Güvenlik Paketi’ adı verilen baskı ve yasak paketi, barışın ve çözümün getirilmesine asla ve asla hizmet etmiyor. Bu paket barış karşıtıdır. Kendi halkına savaş ilan edilen bir paketin, siyasetin barışın önünü açacağını kim inandırabilir. AKP’nin, sarayın ve Başbakanın tehditleri inandıramaz. Bu paket, barış değil daha fazla çatışma getirecek.
“Bu paket, taşları bağlayıp köpekleri salma paketidir. Toplumun elini kolunu bağlamak, bütün sadırı odakları salmak anlamına geliyor. AKP, karanlık güçlerden, çeteci odaklardan onların gayri nizami odaklarından bahsediyordu. Şimdi soruyoruz, bu sizin çete dediğiniz, paralel dediğiniz, nizami hareket etmiyor dediğiniz bütün güçleri yasal güvenceyle serbest mi bırakıyorsunuz? Bu devlet terörü paketi uygulamaya geçtiği andan itibaren üzerinde üniforma taşıyan devlet görevlisi, bu halka istediği zulmü yapabilme olanağına sahip olacak. Yasallığı güçlendirilmiş ve daha bir koruma altına alınmış militarist saldırganlığın önü açılacak. Bundan sonra işlenecek bütün katliamların ve suçların sorumluluğunu üstleniyor. Biz bunu anlıyoruz, bundan sonra polisin ve karanlık güçlerinin işleyeceği her bir suçun sorumlusu AKP hükümeti ve saraydakinin kendisidir.”

Kılıçdaroğlu: Direnme hakkı evrensel bir haktır
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise direnme hakkının evrensel ve meşru bir hak olduğunu belirterek paketi şu sözlerle eleştirdi:
“Direnme hakkı evrensel bir haktır. Baskıya zülme karşı direnmektir. İnancımızda da vardır. Zulme teslim olmak bizim kitabımızda yoktur. Direnme hakkı, adam taksim meydanında ayakta durdu, duran adam. İşte duran adam. Direnme hakkı budur. Polis copla geliyor, karanfil veriyor. Direnme hakkı budur. TOMA su sıkıyor. Sık ulan diyor istediğin kadar sık diyor. İşte direnme hakkı budur.
“Bir de sıkılmadan efendim bu yasa neymiş AB’de de aynen uygulanıyormuş. Pes ya, vallahi pes. Daha bakın yeni… Açıklama var AB yetkilileri. Bu yasanın demokratik olmadığı yönünde açıklamaları var. Yahu başbakansın senin önüne konmuyor mu?
“Ben soruyorum AB’de var diyor. Sapanla taş attı 4 yıl, silahla adam vurdu bir yıl. Hangi ülkede var ya, söyle görelim bakalım. Halkı kandırıyorlar, söylediklerinin tamamının cezası var. Yüzünü kapatan terör örgütü üyesi, terörle mücadele yasasında zaten bunun cezası var. Sen ceza verdin de biz engel mi olduk? Terörle mücadele yasasının yedinci maddesi, yüzünü kapatıp eylem yaparsan içeri atarım diyor. Elinde molotoflu zarar verecek… E cezası var. Terörle mücadele yasası. Sen molotofla dükkan otobüs yaktı, insanları öldürdü zarar verdi de, biz engel mi olduk sana? Gidip adam gibi yakalarsın yargı kararını verir. Elinde silahla şehir ortasında kimlik kontrolü yapılıyor. Suç mu, suç. Terörle mücadele yasasında var. Ceza veriyor musun, hakimin huzuruna götürmüyorsun. Bunların hepsinin cezası var. Ama ortada başbakan hükümet yok. Boşluk var. Türkiye iyi yönetilmiyor.”
Etiketler: yaşam, siyaset