31/01/2011 | Yazar: KAOS GL

Seçimler sonrasında yapılması planlanan yeni anayasanın oluşturulması sürecine katılım amacıyla kurulan "Herkesin Anayasası İnisiyatifi"nin

Seçimler sonrasında yapılması planlanan yeni anayasanın oluşturulması sürecine katılım amacıyla kurulan "Herkesin Anayasası İnisiyatifi"nin düzenlediği toplantıda, anayasanın yapımı süreci ve içeriğine ilişkin konular tartışıldı.
Siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, inisiyatif temsilcileri ve katılımcılar, Taksim Hill Otel'de bugün yapılan toplantıda seçim barajı ve demokratik katılımın önündeki engeller tartışıldı.
 
Zana: Bu anayasa Kürtlere özel statü tanımamak için korundu
İlk oturumun açılış konuşmacılarından eski Demokrasi Partisi (DEP) milletvekili Leyla Zana, konuşmasına salonda bulunanları Kürtçe ve Türkçe "günaydın" diye selamlayarak başladı. Zana, mevcut anayasanın toplumu "30 yıldır kelepçelediğini, tutsak aldığını" söyledi. Ülkenin sorunlarıyla, 30 yıldır kendimizi tekrarlayarak yaşadığımızı dile getiren Zana şöyle konuştu:
"Türkiye'nin böyle bir anayasayla 30 yılı aşkın bir zamandır yönetilmesinin nedeni özünde Kürtlere özel bir statü tanınmamasıdır. Yeni bir anayasa yapım süreci Kürtlere yeni bir statü tanıyabilir mi?"
Yeni anayasanın, dinsel ya da etnik tüm farklılıkların haklarını koruma altına alması gerektiğini vurgulayan Zana, Kürtler arasında 1924'ten bu yana yaşanan kırılmanın giderilmesi için de anayasanın 66. maddesindeki vatandaşlık tanımını işaret etti.
Zana, "Herkesi Türk olarak tanımlıyor. Sadece bu tanımın değişmesi Kürt sorununu çözecek midir? Toplumsal sözleşmenin yanı sıra bir ortaklık hukuku da gerekiyor. Ben çok uluslu, tek devletli bir Türkiye düşünüyorum ve bence bu da mümkün" dedi.
 
Erdem: Bu anayasayı istemek savaş istemektir
Tarhan Erdem de Türkiye'de anayasa yapım süreci tartışmalarının gerçekte 1960'ta başladığını söyledi. Erdem, 1982 anayasası için de "Bu bir kelepçe anayasadır. Bu anayasa halk tarafından kabul edilmedi. 175 maddenin 106 maddesi değişti" diye konuştu.
Eski Türk Tabipler Odası Başkanı Gençay Gürsoy'un moderatörlüğünde yürütülen ilk oturumda ise "Anayasa yapım sürecine katılım" konusu tartışıldı. Haziran ayında seçime gidileceğini belirten Gürsoy, partilerin net açıklamalarının ortada bulunmadığını söyledi. Gürsoy, temsil meşruiyeti bakımından yüzde 10 barajıyla "defolu bir parlamentonun" bu anayasayı yapma konusunun en azından tartışılmasıyla, bir meşruiyet zeminine oturacağını dile getirdi.
İlk oturumda anayasanın yapımına katılım sürecine ilişkin noktaları ele alan Yard. Doç.. Dr. Ayşen Candaş, "Anayasanın katılım sürecinin nasıl olması, kimlerin ne etkinlikle katılacak olması içeriğini belirleyecektir" dedi.
Konuşmacılardan Boğaziçi Üniversitesi'nden Prof. Dr. Taha Parla ise anayasa yapımı için bir iklim oluştuğuna dikkat çekerek, sivil bir anayasanın "bir erdem değil, bir zorunluluk" olduğunu vurhguladı.
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, "Türkiye tam da toplumsal muhalefetin şekillendiği bu anda yeni anayasa yapım sürecine girdi. Sorun bu sürecin daha demokratik daha katılımcı nasıl yapılacağıdır. Bu sisteme, var olan anayasaya itirazı olan herkesi bir araya getirmek önemlidir" dedi.
Prof. Dr. Ayşe Buğra, Apoyevmatini gazetesi yayın yönetmeni Mihail Vasiliadis, Eşitlik ve Demokrasi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Saruhan Oluç, BDP Parti Meclisi üyesi Filiz Koçali, BDP Eş Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş, Türkiye Sakatlar Derneği Başkanı Şükrü Boyraz, Osman Kavala, Prof. Dr. Turgut Tarhanlı, BDP Milletvekili Hamit Geylani, Ertuğrul Kürkçü, Hülya Gülbahar, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Genel Başkanı Döndü Taka Çınar söz alarak yeni anayasa konusundaki görüşlerini anlattı.
Toplantıya katılanlar arasında BDP Milletvekili Sevahir Bayındır, Ufuk Uras  ve Sabahat Tuncel, Murat Belge, gazeteci Ferai Tınç, gazeteci Ece Temelkuran, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'ndan (DİSK) Necdet Okçan, DSİP Genel Başkanı  Doğan Tarkan, Altan Tan, Prof. Dr. Fatma Gök, Diyarbakır Barosu Başkanı Mehmet Emin Aktar, Erol Katırcııoğlu, Tatyos Bebek ve  Nuray Mert vardı.


Etiketler: yaşam, siyaset
nefret