08/06/2018 | Yazar: Koray Arkadaş

Etkinlikte Av. Bekçi, Türkiye’deki sığınma ve göç prosedürünü anlattı.

Denizli’de mülteci LGBTİ’lerle yasal haklar atölyesi Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Kaos GL, Denizli’deki İranlı mülteci LGBTİ’lerle yasal haklar üzerine etkinlik düzenledi. Etkinlikte Av. Bekçi, Türkiye’deki sığınma ve göç prosedürünü anlattı.

Kaos GL Derneği, Denizli’de İranlı mülteci LGBTİ’lerle bir araya geldi. 2007 yılından beri mülteci hakları için çalışan ve mülteci LGBTİ’lerin yaşadıkları ayrımcılığa karşı mücadele eden dernek; yasal haklar ve cinsel sağlık üzerine eğitim düzenledi.

Denizli’de 2 Haziran’da yapılan eğitimin yasal haklar, prosedürler ve sorumluluklar bölümünde Av. Eda Bekçi konuştu.

Yasal haklar ve yükümlülükler, yasal çerçeve, hizmetlere erişim ve referans mekanizmaları gibi konulara değinen Bekçi’nin sunumu tercüman tarafından Farsça’ya çevrildi.

Temel insan hakları ve mülteci hukuku

İnsan hakları hukukunun İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra başladığına dikkat çeken Bekçi, 1948 İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde yalnızca insan olmanın getirdiği temel hakların yer bulduğunu ifade etti:

*Yaşama Hakkı

*Özgürlük Hakkı

*Köle Olmamak

*İşkence Görmemek

Söz konusu beyannamede sığınma hakkının ilk defa birinci insan haklarından sayıldığını vurgulayan Bekçi, “1951 tarihinde Cenevre Sözleşmesi ilk defa sığınma hakkını düzenleyen sözleşme olarak karşımıza çıkıyor” dedi. Yıllar geçtikte olumsuz olayların Avrupa dışında da yaşandığının görüldüğünü, 1967 yılında sözleşmeye getirilen protokol ile sınırlamanın tamamen kaldırıldığını paylaştı.

Bekçi, Türkiye’nin bu sınırlamayı süresiz olarak kaldırdığı, ancak coğrafi çekincesini koruduğunu, şu anda hukuk sistemindeki karışıklığın sebebinin bu çekinceden kaynaklandığını belirtti.

Cenevre Sözleşmesi’nin 5 kriterini (ırk, siyaset, milliyet, siyasi düşünceler, belirli bir sosyal gruba mensubiyet) sayan Bekçi, sığınma başvurusunda başka kriterlerin de olduğunu söyledi. Bu kriterleri şöyle özetledi:

*Kimlik nedeni ile haklı korku

*Zulüm tehlikesi

*Ülkenin dışında bulunmak

Türkiye’deki durum

Mülteci, sığınmacı ve göçmen terimlerinin anlamlarını açıklayan Bekçi, Türkiye’de yaklaşık 70 kişinin mülteci statüsü aldığının bilindiğini, Türkiye’de mülteci statüsü alamamaktan kaynaklanan problemler için BMMYK’nın çok büyük bir organ kurduğunu, şu anda BMMYK’nın en büyük ofisinin Türkiye’de olduğunu söyledi.

Göç İdaresi Genel Müdürlüğü (GİGM)’nün kurulması ile birlikte BMMYK’nın rolünün geri çekilmeye ve fonksiyonlarının değişmeye başladığını, mülakatları ve başvuruları GİGM’in devraldığını aktardı. Bekçi, mültecilerin muhatabının artık tamamen GİGM olduğuna, GİGM avukatlarının BMMYK kararlarını yok sayabildiğine değindi.

Mülakatlarda mültecilerin bazı hakları olduğuna ve nelere dikkat edilmesi gerektiğine vurgu yapan Bekçi şunları söyledi:

“Avukatınızın mülakatta hazır bulunmasını isteme hakkınız var. Müdahale gibi bir şey söz konusu olmayacak ancak mülakatın sağlıklı bir ortamda yapılmadığına dair bir tutanak tutulabilecek. Mülakatlarda hayatınızı açmanız ve mutlaka her ayrıntıyı doğru bir şekilde paylaşmanız gerekiyor.”

BMMYK’nın mülakatları yapmaya devam ettiğini belirten Bekçi, üçüncü ülkeye yerleşim açısından bu mülakatların çok önemli olduğuna dikkat çekti.

BMMYK'nın çalışmaları

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) Türkiye ise, çalışmalarını şöyle anlatıyor:

“BMMYK, Türkiye Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nü (GİGM) Türkiye’deki mültecilerin korunmasından sorumlu otorite olarak desteklemektedir. Ayrıca BMMYK, Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun uygulanmasını desteklerken politika tavsiyeleri vererek, GİGM’nin kapasitesini geliştirerek, teknik ve maddi destek sağlayarak uluslararası mülteci koruma ilkelerine ve standartlarına bağlı kalmayı savunmaktadır. Bu bağlamda BMMYK, başvuru sahiplerinin davalarını ilgili il müdürlükleriyle yakından takip ederek başvuru sahiplerini Türkiye'deki yasal statülerini korumaya yönelik uluslararası korumaya teşvik etmektedir.

“Mültecilerin korunmasına yönelik ulusal yasal çerçevenin geliştirilmesini ve uygulanmasını desteklemenin yanı sıra, il müdürlükleri bu işlevi bağımsız olarak yürütmek için tam kapasiteye sahip olana kadar BMMYK, başvuru sahiplerine belirlenmiş şehirlerde (uydu kentler) uluslararası koruma sağlamaya havale etme konusunda BMMYK kayıt süreci vasıtasıyla GİGM’yi desteklemektedir. Bunun yanında BMMYK Mülteci Statüsü Durum Tespiti ve Yeniden Yerleştirilmesi süreci boyunca, yeniden yerleşim ülkelerinden sağlanan alana bağlı olarak, Türkiye dışında kalıcı çözümler bulma konusunda kararlılığını sürdürmektedir.”

Sınır dışı uygulamaları

Sınır dışı kararlarında “kamu sağlığı, güvenliği ve düzenini bozmak, terör destekçisi olmak” gibi muğlak ifadelerin söz konusu olduğunu paylaşan Bekçi, ne olduğunu bilmedikleri belgeleri bir avukat veya UNHCR çalışanı incelemeden imzalamamaları gerektiğini, belgeye Farsça olarak “Bu imzayı rızam dışında atıyorum. Avukat istiyorum” gibi cümleler yazabileceklerini, zorla imza attırılsa bile hangi koşullarda imza atıldığını açıklamaları gerektiğini söyledi.

Türkiye’de sınır dışı edilmeden kalmayı başarmanın zor olduğuna değinen Bekçi şunları söyledi:

“Türk Ceza Kanunu madde 59’a göre Türkiye’de suça karışılırsa, kamu düzeni ve güvenliği tehdit edilirse, terör örgütü üyesi olunursa, gerçek olmayan bir belge kullanılırsa ve çalışma izni olmadan çalışıldığı tespit edilirse sınır dışı kararı verilebiliyor. Ortada suçlama olmasına rağmen yargılama yapılmadan sınır dışı edilme vakaları çok yaygın.”

Sınır dışı uygulamalarının tüm yabancıları kapsayacak bir şekilde düzenlendiğini anlatan Bekçi, sınır dışının menşei ülkeye veya herhangi bir 3. ülkeye gerçekleşebileceğini ifade etti.

Sunumun arından Bekçi kendisine yöneltilen soruları cevapladı.

İlgili haberler:

Mucizeler ve mutlu bir gün: Mülteci LGBTİ+lar çizdi, anlattı

*Bu etkinlik, Kaos GL’nin Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) ile birlikte yürüttüğü “LGBTİ Mültecilerin İnsan Haklarını Geliştirmek” projesi kapsamında düzenlenmiştir.


Etiketler: insan hakları, mülteci
nefret