09/01/2025 | Yazar: Suay Yüksel

Bitki yetiştiriciliği ve bakımı konusunda şekillenen trans güncesi “Dero Botanica” isimli Youtube kanalının yaratıcıları transfeminist aktivistler Derin ve Lilith’le konuştuk.

“Dero Botanica, trans görünürlüğünün çeşitlenmesine çok büyük katkı sağlıyor” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

27 Eylül 2024’te “Dero Botanika’ya Adım Adım” isimli ilk videolarıyla izleyicilerle buluşan Derin ve Lilith’in Youtube kanalını, bitki yetiştiriciliği ve bakımı konusunda şekillenen bir trans güncesi olarak yorumlayabiliriz. Derin kanalında bitki bakım süreçleri dışında seracıların transfobisi ile nasıl mücadele ettiğini, hangi bitkinin ne tarz lubunyalara benzediğini ve bitki yetiştiriciliğinin püf noktalarını transfeminist bir bakış açısıyla da ele alıyor. Lilith ise kanalda zaman zaman karşımıza bir “dış ses” olarak ortaya çıksa da videoların düzenlenmesi ve yayına hazırlanması gibi süreçlerde Derin’e destek oluyor.

Dero Botanika’yı daha yakından tanımak adına Derin ve Lilith ile kanalın ortaya çıkışını ve yolculuğunu konuştuk.

Derin ilk olarak bitkilerle ilişki kurma sürecin nasıl başladı? Bitkilere olan ilgin ne zaman ve nasıl ortaya çıktı?

Derin: Kedim Todi’yi hastalandığında yatırdığım hastanenin hemen karşısında bir çiçekçi vardı. Ben oraya gide gele ufak tefek çiçekler ala ala bitkilerle ilişki kurma sürecim ilerledi. 2023 yılının ağustos ayıydı ve kedim Todi ölmüştü. O an tutunacak bir dal arıyordum aslında. Ve botanik benim için tutunacak bir dal oluverdi. Çünkü ben en yakın arkadaşımı kaybetmiştim ve daha öncesinde gerçekten bana ait olan hiçbir şeyi kaybetmemişim, bunu fark ettim. Daha sonra bitkilere sardım ve benim travmayla baş etme yöntemim oldu. Kedim Todi öldükten sonra ben de bir cana can vermek, bir şey üretmek, yetiştirmek ya da birlikte olmak adına zaten tek tük olan bitkilerimle ilgilenmeye başladım. Daha sonrasında bir gün böyle küçük bir sukulent yaprağının su dolu bir kapakçık içinde çoğaldığını gözlemledim ve orada aslında ürediğini gördüm. Sonrasında araştırdım ve bu nadiren gözlemlenebilen ve olası bir durummuş. Bunun bana bir işaret olduğunu düşünüp bitkilerle daha yakından ilgilenmeye başladım. Nedir daha yakından ilgilenmek? Yani bir bitki neye ihtiyaç duyar, bitkilerle ilgili doğru bilinen yanlışlar nelerdir, toprağı nasıl olmalıdır ne tür saksılarda ne tür bitkiler yetişir gibi deniz derya olan botanik dünyasına dalmış bulundum. Çok da hoşuma gitti ve devam ettirdim. Bu şekilde başladı aslında. Kedimin ölmesi bana bakım bekleyen başka canlıların da olduğunu gösterdi. Daha öncesinde hiç bu kadar bitkilerle ilgileneceğimi düşünmezdim. 

“Derdim, güzel bir arşiv bırakmak”

Peki YouTube kanalın Dero Botanica’nın doğuş hikayesi nedir? Bu kanalı açmaya nasıl karar verdin?

Derin: Şimdi kapatın bütün ışıkları ve bütün dikkatinizi buraya verin diyorum çünkü filmlerdeki gibi bir başlangıç hikayesi var kanalın. Gecenin bir saati, sabaha doğru Tunalı Hilmi’den aşağı doğru yürürken bir tane lubunya önümde ve ben arkasındayım Lilith’le birlikte. Biz yürüyoruz ve sonra bir anda o lubunya önümüzde oturdu. Lubunya olduğu da belli, ben de gittim onun oturduğu kaldırım taşına yanına oturdum. Lubunyanın telefonda muhtemel bir işi var ve çok oralı olmuyor. Ben de gidip inadına çakmak istedim. Çakmağı uzatırken hiç bana bakmadı, geri alırken de şöyle kafasını iki kere çevirip “Aa ben seni tanıyorum” diye bir ses yükseldi. Nerden tanıyorsun dedim, sen Youtube videoları çekmiyor musun Pembe Hayat için, dedi. Ben de dedim ki evet, daha önceden çekiyordum ama şu an yapmıyorum. Neden ya, niye yapmıyorsun gibi cümleler söyleyerek beni alladı pulladı, sahneye yakıştığımı, sahne tozumun olduğunu ekledi. Bu arada çok depresif, düşmüş, kötü bir zamanımdayım ve motivasyona çok ihtiyacım vardı. Ama bunu insanlara da söyleyemiyorum hadi beni motive et diyerek. Dolayısıyla Allah bana o lubunyayı yolladı. Ve lubunya böyle birkaç şey söyledi; her videomu izlediğini, videolarımın çok iyi olduğunu vesaire. O gün orada bana söylediklerini çok dikkate almadım bir noktaya kadar çünkü sarhoşun mektubu okunmaz diyordum. Sonra ODTÜ’de klinik psikolog olduğunu öğrenince bundan sonra onun hakkında tüm düşündüklerim gitti kafamdan. Çünkü karşımda bunları söyleyen kişi bir uzman neticede ve benim kendimde dahi göremediğim şeyleri bana söylemiş aslında. Daha sonra Lilith’le muhabbet etmeye başladılar, Lilith kendiyle ilgili bilgiler verdi muhabbet sohbet derken bana gerçekten tekrar geri dönme gücünü sağladı Youtube’a. Birkaç güzel sözü beni bugün Dero Botanika’nın Youtube kanalını açmaya itti. Yapıyor muyum? Yapıyorum. Oluyor mu? Emeğimize sağlık. Fenomen olmak gibi bir derdim kesinlikle yok bunu hep söylüyorum. Zaten yeterince fenomen var. Ben geriye baktığım zaman böyle güzel bir arşivimiz olsun, arada yeni yıllarda, bayramlarda bir araya geldiğimizde açıp izleyip gülelim, belki zaman zaman ihtiyaç duyulan bitkilerle ilgili ihtiyaç duyulan bilgileri vereyim istiyorum. Derdim sadece bu. Güzel bir arşiv bırakmak geride. Ama fenomen olursam ve yıldızım parlarsa sizi de görürüm.

Kanal içeriğinin aslında transfeminist bir bakış açısına sahip olduğunu söyleyebiliriz. Bitkilerle olan bağın ve bu bağ üzerinden kurduğunuz anlatılar sizce transfeminist mücadeleye nasıl bir katkı sağlıyor?

Lilith: Derin’in az önce bıraktığı yerden devam etmem gerekirse sadece bitkiler hakkında konuşulmayan bir kanal bu. Sadece bitki bakımı ve bitki ihtiyaçları üzerine konuştuğumuz bir kanal da değil. Bir günce gibi de aslında. Ve bu Derin’in güncesi, Derin’in geriye bıraktığı bir video arşivi, video günlüğü gibi. Derin’in de kimliği üzerinden düşündüğümüzde aslında trans kadın ve aktivist olduğu için, insanın dünyaya bakışı aslında bitkiye baktığında bile bundan etkilenir durumda oluyor. Yani bir bitki hakkında konuşmaya başladığında doğal olarak bir trans kadın aktivistin bakış açısıyla bakıyor duruma ve bunu bu şekilde aktarıyor aslında. Katkısına geldiğimizde de trans görünürlüğünün çeşitlenmesine çok büyük katkı sağlıyor kanalımız çünkü şu an toplumumuzda maalesef kalıplaşmış bir trans algısı var. Ve biz bunu kırmak için çok iyi bir şey yaptığımızı düşünüyoruz. Kimse bir bitki bakıcısı trans kadın hayal etmiyor kafasında. Medyanın ve aslında medyayı yönetenlerin, kamusal söylemi yöneten hükümetin aslında kötü stereotiplerine karşı çeşitli trans görünürlüklerinin ortaya çıkması hatta olumlu ve güçlendirici trans görünürlüklerinin ortaya çıkması doğrudan transfeminist mücadelenin güçlenmesine katkı sağlıyor diye düşünüyorum ve aslında kendi hayatındaki mücadelelerini de doğrudan videolarına taşıyor Derin. Çünkü deneyim aktaracağı bir yer de lazım neticede. Bu bizim kanalımız ve biz de bunu burada yapıyoruz.

“Transfobiyi üreten ve yaratan devlet”

Peki seracılıkta hiç transmizojinist pratiklerle karşılaştın mı? Karşılaştığın transfobiye dair deneyimlerini bizimle paylaşır mısın? Bu durumlarla nasıl başa çıktın?

Derin: Tabii ki de. Bakmayın öyle çiçek böcek işlerine kadınlar daha ilgiliymiş gibi görünse de fabrikasyon kısmında, üretim kısmında ağır bir erkek hegemonyası var. Seralarda, fidancılıkta, çiçekçilikte ve çiçek dükkanlarında da daha çok erkek hegemonyası mevcut. Ve ben o hegemonyayı gittiğim bir serada zamanla kırdığımı düşünüyorum. Şöyle aktarabilirim ilk zamanlar oraya gittiğimde çok benimle ilgilenmeyen, oralı olmayan, nereden çıktı şimdi bu diye bakan sahipler, çalışanlar, erkekler kısaca zamanla bana hoş geldin, merhaba, nerde kaldın, nerelerdeydin gibi sorularla dönüşler verdiler. Yani aslında bunu kırmak için uğraştım ve inatçı oldum bu tutumumda. Nedir bu inatçı tutumum? Orayı sırf onlar bana bakmıyor ya da bir şey sorduğum zaman cevap vermiyor diye gitmemezlik etmedim. Alenen bir transfobi yaşamadım neticede sorularıma cevap alamadım ya da ilgilenilmek istenilmedim ama bu oraya küseceğim anlamına gelmemeliydi. Çünkü orada milyonlarca bitki vardı ve hepsini görmek istiyordum. Ve gittiğim sera da Ankara’daki bütün çiçekçilerin alışveriş yaptığı büyükçe bir sera, çevre illerden de insanlar geliyor. Bitkiye dair ne varsa aklınıza gelebilecek hepsi mevcut. Dolayısıyla burası benim için iyi bir kaynaktı ve orayı bırakmamak adına sürekli gidip geldim. Sorular sordum, üstlerine gittim, bunun nesi var dedim, bunun ismi nedir dedim ya da bir şeyden bahsederken bildiğimi onlara kanıtladım. Bir gün mesela amcanın birisi seradaki bütün bitkileri ve kaktüsleri üstten suluyordu ve böyle olmaması gerektiğini söyledim. Sen nereden biliyorsun gibi bir dönüş aldım ve bu sen nereden biliyorsun sorusu aslında bir kırılma anıydı. Biliyorum ama bunu benim biliyor olmam adamı aslında kafasını karıştıran, nasıl olur ya gibi bir soruya sürükleyen, kendini sorgulayan ya da demek bu da oluyormuş gibi aklında bir pencere açan bir noktaya sürüklüyor. Aslında düşündürdükçe bizler, o algıları da kırmış oluyoruz bir noktada. Yani karşıyı düşündürme ya da onu şaşırtma hali, sorgulanmak ve sorgulatmak oradaki kalıbı kırıyor aslında.

Lilith: Yani aslında çoğu seracılıkta çalışan kişinin hayatında belki bir transla karşılaşma şansı olmamış olabilir. Dolayısıyla bu medyadaki ve toplumdaki kalıp yargılara sahip olmasına sebep olabilir. Bu kalıp yargılar da aslında temasla yıkılabilecek şeyler. Dirençlilik de burada aslında Derin’in yaptığı. O dirençlilik onların kalıp yargılarını yıkmasına sebep olan bir şey aslında bence.

Derin: Kesinlikle. Mesela bana cevap verilmemesi ve benle konuşulmaması aslında beni üzer. Küserim, oraya gitmem ama burası için öyle olmadı çünkü hayatımla alakalı güzel deneyimler de kattı bana aslında. Mesela ben daha öncesinde hiç başörtülü bir kadınla temas halinde bulunmadım. Bu özellikle değil, fırsatım olmadı ya da denk gelmedi diyebilirim. Derya abla ise oranın çalışanlarından bir tanesi ve herkes bana garip garip bakarken Derya abla benim yanıma nasıl yardımcı olabilirim diye çıkmıştı birkaç kez. Ve birlikte sepete bitkiler yükledik, her pazartesi ve perşembe orada olduğunu söyledi. Bir daha geldiğimde onun yardımcı olabileceğini ve onun olduğu günleri seçebileceğimi söyledi. Ve günün sonunda sarıldık. Yani bütün algılarımı, ön yargılarımı yıkmıştı mesela bu durum. Halihazırda bir önyargım yoktu ama maalesef kulaktan dolma şeylere sahiptim. Bütün bunları aslında onda yıktığım gibi o da bende yıktı. Ve hala görüşüyoruz onunla, her gittiğimde muhakkak yardımcı olur, beni özlediğini söyler, kızının düğününe davet etti gibi. Ya da elemanların toplaşıp yemek yediği yerde bana yemek ısmarladı ve güzel güzel zaman geçirdik Derya abla ile. Böyle de bir şey kattı botanik bana bir yandan da aslında.

Lilith: Sen sadece trans olarak onların kalıp yargılarını yıkmamışsın senin de muhafazakâr olduğunu düşündüğün biri için aslında kalıp yargılarında değişiklikler olmuş, yine temas aracılığıyla olmuş bu. Bu da aslında toplum olarak çeşitli şekillerde bir aradalığa nasıl erişeceğimizi bize örnekleyen bir hikâye bana kalırsa.

Derin: Toplum bana karşı değil ki, mahallem bana karşı değil, esnafım bana karşı değil ben gayet çıkıp alışverişimi yapıp esnafı gezip onlara selam verip taksiyi kullanıp tüm bunları yaşarken hiçbir şekilde transfobiye maruz kalmıyorum. Yani aslında mahallem değil, toplum değil, devlet transfobiyi üreten ve yaratan diye düşünüyorum. Toplumumuzun ahlakını bozduğumuz söylentilerine karşın ben toplumun ne ahlakını bozuyorum ne o aile değerlerine karşıyım ne de yalnız ya da yanlışım hayatım.

“Monsterayı ve lubunyaları birbirine benzetiyorum”

Kanalındaki videoları izlerken bitkileri tanıttığında aslında bu özellikleri farklı lubunya türlerine benzettiğini gördüm. Mesela devetabanı bitkisi için lubunyalara benzer diyorsun. Parazitleri ise erkeklere benzetiyorsun. Bu benzerlikleri nasıl kuruyorsun?

Derin: Ne yönden birbirlerine benzediklerini şöyle anlatabilirim: bitkinin dayanıklılığı, bitkinin hoppalığı… Örnek veriyorum mesela devetabanı. Bitkilerin bir adaptasyon süreçleri var örneğin seradan aldık, geldik evde herhangi bir yere koyduk, o adaptasyon sürecinde nem oranı, aldığı ışık, sulanması bütün bu ortamı değiştiğinde bitki kendini korumak amaçlı strese giriyor ve yapraklarını sarartıyor, küçülmeye gidiyor hayatta kalabilmek için. Biz lubunyalar da bazen sevdiğimiz eşyalarımızı geride bırakıyoruz, sevdiğimiz insanları geride bırakıyoruz, ortamımızı değiştiriyoruz, şehrimizi değiştiriyoruz. Neden? Hayatta kalmak için aslında. Ve dayanıklılık da çok önemli bu benzerlikte. Monstera çok dayanıklı bir bitki, her ortama aşağı yukarı ayak uydurabilir, ışığı tolere edebilir, susuzluğu tolere edebilir. Lubunyalar da dayanıklıdır, aç kalır çalışır, emek verir, alır. Çünkü birçok şeyden mahrum bırakılmış ve bir işi verdiğinde parçalarcasına yapan insanlarız. Dolayısıyla monsterayı ve lubunyaları bu sebeplerden birbirlerine benzetiyorum. Erkekleri de parazitlere benzetiyorum. Her yerden çıkıp bir anda “yavrum akşam müsait misin” diyen o tipler. Geziyorum mesela her gün bitkileri çünkü yapraklarına köküne bakmak durumundasın suladıktan sonraki günlerde özellikle kışın çünkü bitki ışık almıyor, güneş görmüyor çok, bu parazitler de artıyor görüyorum. Ne kadar önlem alsan da bir şekilde bir yerden çıkabiliyorlar. Bu yüzden erkekler de her yerden çıktıkları ve her şeye burunlarına sokmak istediklerinden parazitlerle benzerlikleri var diyorum.

“Zaten hep vardık, sadece saklanıyorduk”

Kanalın izleyicileriyle kurduğu ilişkiyi nasıl tanımlarsın? Kanalın yalnızca bitki severlere değil, aynı zamanda LGBTİ+ ve trans topluluklarına da ilham olduğunu düşünüyor musun?

Derin: Bunu aslında Pembe Hayat’ta video çekerken fark ettim, diğer lubunyalara ve translara ilham kaynağı olabileceğimi. Gerçekten lubunyalar aslında cesaret bekleyen, ufak bir kıvılcım bekleyen insanlar bir taraftan da. Zaten Türkiye’de Gezi sonrasında kapı arkasındaki lubunyalar artık daha açık olmaya başladı dolayısıyla insanlarda şu düşünce oluştu “çok arttı lubunyalar, çok göze batmaya başladılar”. Niye batmasın ki zaten batsın, rahatsız olun ki alan açın. Buradayız diyebildiğimiz her an, bizim kapı arkasından çıktığımız andır. Zaten hep vardık, sadece saklanıyorduk. Ufak bir kıvılcım, mesela Gezi, 2014 Pride buna sebepti. Bu tür kıvılcımlar Youtube ya da bir derneğin ürettikleri, bir dayanışma çağrısı gibi bütün bunlar lubunyaları ateşleyen ufak şeyler. Ama dev bir kıvılcıma dönüşebiliyorlar da aynı zamanda. Ben YouTube kanalımızın da lubunyalar için destekleyici ve cesaret verici bir yapı olduğuna inanıyorum.

Gelecekte kanalında ne tür içerikler üretmeyi planlıyorsun? Yeni bitki türleri ve bakım pratikleri mi tanıtacaksın, yoksa başka konulara da değinmeyi düşünüyor musun?

Derin: En yakın gelecekte bir sera gezisi düşünüyoruz Lilith ile. Sonrasında çeşitli marketlerdeki bitkilerin durumu ve bunları kurtarma operasyonları gibi videolar çekmek istiyoruz. Daha düzenli, daha derli toplu, daha çok çalıştığım, daha patır patır cevaplar verip Lilith’i sıkmadığım hızlandırılmış videolar hayal ediyorum. Çok çok ilerde bir “bitki hastanesi” planım var. Bitkilerin tedavi edildiği bir merkez, neden olmasın diyorum. Ankara ve İstanbul’da çok güzel bitki eğitici eğitimleri ve bitki bakım eğitimleri var bunları da takip etmek istiyorum. Bir de aynı zamanda bitki ticareti yapmak istiyorum. E-ticaret üzerinden yetiştirdiğim farklı bitki çeşitlerini ve çeşitli tropikal bitkileri sevenleriyle buluşturmak istiyorum aslında. Böyle bir hayalim var evimin bir kısmını sera yapmaya hazırım bu sebepten ötürü. Eğer şans benden yana olursa.

Son olarak takipçilerinize iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?

Derin: Kanalıma abone olmayı, yorum yapmayı ve bu videoyu beğenmeyi unutmayın.

Lilith: Bir de paylaşmayı! Yayın, yaygınlaştırın, izleyin, izlettirin.

genel-ahlak-bahane-edilerek-yurttan-atilmaya-calisildim-ve-akabinde-yurttan-ayrildim-1

*Bu söyleşi, Avrupa Birliği’nin maddi desteği ile hazırlanmıştır. İçerik tamamıyla KaosGL.org’un sorumluluğu altındadır ve Avrupa Birliği’nin görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.


Etiketler: kültür sanat, yaşam, ekoloji, özel haber, beda
2024