15/08/2011 | Yazar: Kaos GL
‘Devrimci Karargâh Davası’nın ikinci duruşmasında Sosyalist Demokrasi Partisi ve Toplumsal Özgürlük Platformu mensuplarının da bulunduğu 8 sanık tahliye oldu.

“Devrimci Karargâh Davası”nın 11-12 Ağustos tarihlerinde gerçekleşen ikinci duruşmasında Sosyalist Demokrasi Partisi ve Toplumsal Özgürlük Platformu mensuplarının da bulunduğu 8 sanık tahliye oldu. Duruşmanın ilk gününde Beşiktaş Barbaros Meydanı’nda toplanan Sıra Kimde İnisiyatifi üyeleri bir basın açıklaması düzenledi. Duruşma salonunda ve basın açıklamasında ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, TKP Genel Başkanı Erkan Baş, EHP Genel Başkanı Sibel Uzun, Yeşiller Partisi Eşsözcüsü Ümit Şahin, ESP Genel Başkan Yardımcısı Hülya Gerçek, Sosyalist Parti Genel Başkan Yardımcısı Ufuk Göllü, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, DİSK Genel Başkanı Tayfun Görgün, Yıldırım Türker, Osman Kavala, İsmail Saymaz, Dink ailesinin avukatlarından Kemal Aytaç, İsveç Milletvekili Amaneh Kakabaveh gibi isimlerin yanı sıra, örgüt inşası içinde bulunan Sosyalist LGBT’ler de hazır bulunurken Akın Birdal açıklama metnini okudu, Ertuğrul Kürkçü, Sebahat Tuncel ve yurtdışından gelen siyasetçiler de görüşlerini aktardılar.
İlk gün sabah 10.00’da başlaması gereken duruşma, sanıkların getirilmesinin gecikmesi nedeniyle önce saat 13.00’e, ardından 13.45’e ertelendi. Savunmaların alınmasıyla devam eden ikinci günün sonunda ara kararı açıklayan mahkeme heyeti, Rıdvan Turan, Ergin Öncü, Kemal Hamzaoğlu, Günay Kubilay, Oğuzhan Kayserilioğlu, Ulaş Bayraktaroğlu, Ecevit Piroğlu ve Özgür Cafer Kalafat’ın, üzerlerine atılı suç vasfının değişme ihtimalini ve tutuklu kaldıkları süreyi göz önüne alarak tahliyelerine karar verdi.
Akın Birdal ilk gün düzenlenen basın açıklamasında hiçbir ilgileri olmadığı halde birçok siyasetçi ve aydının üyelik suçlamasıyla tutuklu olmalarınad ve hayatı devrimci ve sosyalistlere karşı mücadeleyle geçmiş Hanefi Avcı’nın devrimcilerle ilişkili gibi gösterilmeye çalışıldığına dikkat çekti. Tutuklamaların siyasi bir komplo olduğuna değinen Birdal, "AKP iktidarı bu operasyonu kozmik odalarında planlıyor. Aynı zihniyet BDP’li seçilmişleri ve Kürt halkının meşru siyasi temsilcilerini KCK davasıyla esaret altında tutmakta. AKP ileri demokrasisi sayesinde son zamanlarda böyle siyasi linç davalarıyla oldukça çok karşılaşıyoruz. 13 Nisan’da karşılaştıkları bu anlamsız suçlamalara karşı savunma yapacak arkadaşlarımıza bu hakları dahi verilmedi" dedi.
Daha sonra söz alan Ertuğrul Kürkçü, konuşmasında bu tür davaların Türkiye’nin adım adım bir açık diktatörlüğe, belli bir cemaatin kontrolündeki polis devletine dönüştürülmesine hizmet etmekten başka bir şeye yaramayacağı konusunda hükümeti ve onu destekleyenleri uyarmak istediklerini dile getirdi. Türkiye’deki bütün demokrasi yanlılarını, bütün emekten yana olanları halkların hakları ve özgürlüklerinden yana olan herkesi de tutuklu milletvekilleri, blok yandaşları, Sosyalist Demokrasi Partisi ve Toplumsal Özgürlük Platformu mensuplarının serbest bırakılması için harekete geçmeye ve hükümet üzerindeki baskılarını artırmaya çağırdı. Bu davaların izlenmesi çağrısında bulunan ve “Basının, medyanın ilgisinin devam ettiği sürece arkadaşlarımızın özgürlüğü için bir imkan var demektir” diyerek devam eden Kürkçü konuşmasını “Arkadaşlarımızla dayanışma içindeyiz” sözleriyle tamamladı.
Sebahat Tuncel de yaptığı konuşmada önceki gün Diyarbakır’da KCK davasını izlediğini, orada bir tiyatro sergilendiğini, aynı tiyatronun İstanbul’da da sergilendiğini dile getirdi. Türkiye’de yargının adalet dağıtmaktan, haklıyı ve haksızı ayırmaktan çıkıp bir baskı aracına dönüştüğünü belirten Tuncel, “Bunun temel nedeni de beslendiği kaynak. Türkiye faşizmden besleniyor. Tek dil, tek milet, tek düşünce, tek inanç yaklaşımından beslenen bir ülkenin yasalarının da, Anayasa’sının da demokratik olacağını düşünmek ve buradan adalet çıkacağını beklemek mümkün değil” diyerek devam etti. “Hele biz sosyalistler açısından hiç mümkün değil. Bunu biliyoruz. Diyarbakır’da gördük, bugün öğleden sonra da göreceğiz. Burada yargılanan sadece SDP’li, Toplumsal Özgürlük Platformu’ndaki arkadaşlar değil. Aslında onların şahsında yargılanan bizleriz. Yapılmak istenen, Türkiye’de demokratik muhalefeti bastırmak; AKP’ye karşı, faşizme karşı söz söyleyen herkesi bir şekilde baskı altına almaktır. Diyarbakır’da bunu KCK, İstanbul’da da Devrimci Karargah adı altında yürütüyorlar. Buna itiraz etmezsek, Türkiye’de gerçek anlamda adaletin sağlanması konusunda bir yaklaşımımız olmazsa yarın herkesin adalete ihtiyacı olabilir. En çok da bu ülkenin başbakanının adalete ihtiyacı olacaktır. Bu kadar çok baskı ve zulmün başbakanlığını yapan bir başbakana muhtemelen bir gün adalet gerekli olacaktır. Bu ülkede yasalar demokratik, laik, hukuğun üstünlüğünü ele alan değil, aksine toplumsal muhalefeti bastıran, devrimcilerin, sosyalistlerin, Kürtlerin, kadınların muhalefetini bastıran temel bir araç haline gelmiştir. Asker ve polisten daha etkili bir şekilde kullanılmaktadır. Bunu herkesin bilmesi gerektiğini, ancak bu durumun çok uzun sürmeyeceğini ifade etmek istiyoruz. Devrimciler yalnız değildir, devrimciler yargılanamaz, bir gün halk adına, adalet adına, sosyalistler adına bu hukuksuzluğu da yargılayacaktır” diyen Tuncel, içeride bulunan devrimci arkadaşlarla dayanışma içinde olduklarını belirtti.
Devrimci Karargâh davasına 17 Kasım’da devam edilecek. (solhaber.org)
Etiketler: insan hakları