08/10/2010 | Yazar: Kaos GL
Alevi ayrımcılığının ve Alevilere yönelik nefret söyleminin adresi bu kez de Star Televizyonu ve Mehmet Ali Erbil’in Çarkıfelek programı oldu.
Alevi ayrımcılığının ve Alevilere yönelik nefret söyleminin adresi bu kez de Star Televizyonu ve Mehmet Ali Erbil’in Çarkıfelek programı oldu. Kabul edilemez bu söyleme karşı Aleviler haklı olarak tepki gösterdi. Turan Eser, “Kim suçlu? Mehmet Ali Erbil mi?” diye sordu.
Bu olay, bizi 12 yıl öncesine götürdü! Kaos GL Dergisinin arşivimizdeki sarı sayfalarını karıştırdık! Kasım 1998 tarihli, 51. Sayıda yayınladığımız, Gay’e Efendisiz tarafından kaleme alınan “Dinsel Sapıklar… Cinsel Sapıklar…” başlıklı yazıyı, 12 yılın ardından yeniden yayınlıyoruz.
Gay’e Efendisiz yazdı
Güner Ümit ile Recai Kutan arasında ne gibi bir ortak yön olabilir? İlki, ‘Bay Turnike’; ikincisi, Fazilet Partisinin lideri. Bildiğim kadarıyla politika arenasında ortak yönleri bulunmuyor. Zihniyetlerinin ortak olduğunu ise bir kez daha öğrenmiş olduk.
Güner Ümit ve Recai Kutan, bu topraklarda yaşayan insanlardan Hz. Ali’yi sevenler ile kendi cinsini sevenleri sevmiyorlar. Bu durum, zihniyet parti değiştirir gibi kolay değişmediğinden, son günlerde bir kez daha görüldü. Güner Ümit “dinsel sapık”lardan ağzı yandığından anlaşılan artık “cinsel sapık”larla ilgilenecek, Recai Kutan ise sınır ötesine geçip Suriyeli “dinsel sapık”lara yüklendi.
Aleviler, bu toplumun en örgütlü kesimlerinden birini oluşturuyorlar. Tarih boyunca onca zulme, katliama maruz kalsalar da artık, Alevilerle ilgili yanlış bir zihniyeti dillendirenler, ya özür dilemek zorunda kalıyorlar ya da bu densizlerin hadleri bir şekilde bildiriliyor. Yıllar önce Güner Ümit, Alevilerle ilgili saçmaladığında, hemen haddi bildirilmişti. Güner Ümit’in yeniden piyasaya çıkabilmesi için az zaman geçmedi. Dönüşünün yalnızca “muhteşem” olması için değil aynı zamanda “dönüş”ünü meşrulaştırmak için de atv stüdyoları ‘kalem’ ve ‘mevki’ sahiplerince, camianın ileri gelenlerince doldurulmuştu.
Kürtler, “kıro”luktan kurtulmaya karar vereli beri mizah ve çalınıp çığrılan eğlence programlarındaki yerlerini ‘Doğu Karadenizli vatandaşlarımıza’ bıraktılar. Güner Ümit de epey bir Temel fıkrası ile programına başladı. Ümit’in ünlü yarışmacıları arasında, Karadeniz’in delikanlı türkücüsü Bay Türüt de vardı. Güner Ümit’in ‘kalça, göğüs’ diye dili sürçerek seslendiği ‘kızları’ ile ilgili muhabbet işin raconundandı. Onun için, kızlar dahil herkesin keyfi yerindeydi. Mizah ve eğlence programlarının demirbaşlarından “toplar” da nasibini aldı. “Top” muhabbeti pek ünlü olan Mehmet Ali Erbil’in programlarında yarışmacılar ve izleyiciler “meseleyi” hemencecik anlarlarken, Güner Ümit, “top” kelimesini üç dört kez tekrarlamak durumunda kaldı, yarışmaya “renk” katabilmek için. Karadeniz delikanlısı Bay Türüt, nihayet anladı ve “kızlar dururken topları n’apayım” buyurdular. Makam mevki sahibi izleyiciler durur mu, bastılar kahkahayı ve alkışı. Belki de yarışmacıların ve izleyicilerin “meseleyi” geç çakmaları, Güner Ümit’in sütten ağzı yandığı için yoğurdu üfleyerek yer sanmalarındandı. Söz konusu olan “top”lar olunca emin olabiliriz, Bay Turnike de, Bay Türüt de, konuklar da (salonda bir eşcinselin olabileceğinden zaten vazgeçtik) eşcinseller tarafından da izleniyor olabileceklerini bir kez olsun kafalarından geçirmemişlerdir.
Çünkü herkes biliyor salonda bir kişinin çıkıp da, “Ya Güner, bizi eğlendirmek için böyle bir densizliğe ne gerek var; belki bu salonda kendini açık edemeyen bir eşcinsel vardır, belki senin “top”larınla alâkası olmayan ve de Bay Türüt’e kalmayan, eşcinsel tanıdığı olan eşcinsel dostları vardır, sen akıllanmadın mı?” demeyeceğini!
Çünkü herkes biliyor, eşcinsellerin, bu toplumun en sahipsiz, en güçsüz, en örgütsüz kesimi olduklarını. Çünkü üflesen uçacak götü boklu bir sitreyt bebe bile biliyor, güçlü kuvvetli bir eşcinselin bile hiçbir şekilde ‘tahrik’ olamayacağını!
Çünkü “Top’ları aşağılamak özel bir yetenek ve zeka gerektirmediği için söz konusu “mizah” anlayışı her ortamda ve her şekilde karşımıza çıkabiliyor. Heteroseksizmin soytarılarının yanı sıra medya teröristlerince gerçekleştirilen pek özel magazin programlarında eşcinsellik, suyunun suyu bir dedikodudan, takip edilecek, yakalanacak ve üzerine atlanacak yarı polisiye bir olay gibi gösterilebiliyor. Eşcinsellik, utanılacak, şaşırılacak; utanılmasa da gizlenecek, saklanacak bir durum olarak görüldüğünden pek özel gizli ibneler de bu durumu yeniden ürettiklerinden, farklı bir yaklaşım şaşırtıcı olurdu. Güner Ümit’in yoğurdu üfleme gereği duymaması bundan, yarışmacının kendinden eminliği bundan, konukların kahkahayı basıp alkışı koparmaları bundan!
Recai Kutan ve diğer Fazilet Partililer, Refah Partisinin devamı olmadıklarını tekrar tekrar söylemek durumunda kalsalar da “dil sürçmesi” konusunda Refahlı Kazan’ı geride bıraktılar. Açıktır ki Kutan’ın dili biraz fazla sürçtü! Güner Ümit’in konuklarının kahkahaları ve alkışları, Fazilet Partisinin grup toplantısında yerini tedirginliğe bıraktı. Söz konusu olan Alevilerdi ve gülünüp geçilecek gibi değildi ve partililer, Başkanlarını vakit geçirmeden uyarma gereği duydular. Recai Kutan da aynı hızla özür diledi Alevilerden. Tamam, anlaşılır bir durum, Alevilerle ilgili yanlış zihniyetin değişmesi epey zaman alacak. Fakat Kutan, yalnızca ‘gaf’ yapmadı aynı zamanda kaş yapayım derken göz çıkardı; Türkiye’nin ‘en büyük’ partisi olan Fazilet Partisi’ne ve geçmişte yine Türkiye’nin ‘en büyük’ partisi olan Refah Partisine iktidar’ı vermeyenlerin gerekçelerini haklı çıkardı. Birbirlerinden çok farklı (!) olan siyasi partiler, Suriye’ye saldırı konusunda askeri hizaya giriverince, Fazilet Partisi, Suriye’ye saldırı konusunda kendi özgün gerekçesini ortaya koydu!
Recai Kutan açıkladı: “Suriye iktidarı, Suriye nüfusunun sadece yüzde 10’unu temsil eden ve üstelik bir nevi sapık bir anlayışı temsil eden Nusayrilerden (Aleviliğin bir kolu) oluşuyordu.” Türkiyeli Aleviler tepkilerini dile getirdiler, burada tekrar etmenin gereği yok. Kutan, partili arkadaşlarının uyarısıyla yanlışını düzeltmeye kalkıştı fakat kendi partisi (ve de eski partisi!) açısından iki yanlış birden yaptı: 1-Kutan, “Bu Nusayriler Türkiye’deki Alevi kardeşlerimizle aynı olduklarını söylüyorlar. Bu yalandır. Türkiye’deki Alevi kardeşlerimiz bunlarla aynı anlayışın içinde değillerdir” dedi. Peki; bir iki özne değişikliği yaptığımızda, Kutan’ın bu sözleri/zihniyeti sizlere tanıdık gelmiyor mu? Refah Partisinden iktidarı alanlar, Fazilet Partisine iktidarı vermeyenler, “bunlar yanılıyorlar, biz İslam’a değil bunların temsil ettiklerine karşıyız, gerçek İslam öyle değildir, böyledir” demediler mi? 2- Kutan, Suriyeli Aleviler için, “Suriye nüfusunun sadece yüzde 10’unu temsil ediyorlar” diyor. Peki, Sayın Kutan, Türkiye’de, sizi fazladan %10 neden kurtarsın, iktidar mantığına göre? Aynı şekilde sizin elinizden iktidarı alanlar, %20’lik oyla, %80’lik çoğunluk üzerine hegemonya kuramazsınız demediler mi? (Gerçi onlar, sizin de, geriye kalan yüzde 80’in de üzerinde hegemonya kuruyorlar ama o ayrı konu!) Recai Kutan’ın mantığına göre Refah Partisi’nin başına gelenlerde bir “yanlış” var mı?
“Dinsel sapıklar” da, “cinsel sapıklar” da, öteki ile olan ilişkisini güçler dengesiyle bir haddini bilme/bildirme gelgitinde şekillendiren tahakküm toplumunun ürünleridir. Türkiyeli eşcinseller olarak örgütlü bir güç haline gelebildiğimizde, birileri bizimle ilgili bir espri yapacağında ya da konuşacağında bilinç altını bir yana bırakıp kırk kere düşünmek zorunda kalabilir. Oysa asıl mesele, güçler dengesine rağmen öteki ile olan ilişkimizi nasıl kuracağımız olmalı.
Etiketler: medya