18/04/2025 | Yazar: Kaos GL

Birlik, son konsey toplantısında kadınlar kategorisinde yarışmak isteyen sporculara DNA testi zorunluluğu getirdiğini duyurdu. IIO Europe, “İnterseks kadın bedenlerinin aşırı denetlenmesi kabul edilemez” dedi.

Dünya Atletizm Birliği’nden interfobik ve transfobik DNA testi zorunluluğu Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Dünya Atletizm Birliği, 25 Mart’ta yapılan son konsey toplantısında alınan karar doğrultusunda kadınlar kategorisinde yarışmak isteyen tüm sporculara DNA testi zorunluluğu getiren yeni “ön onay” şartlarını kamuoyuna duyurdu. Yeni düzenlemeler, sporculardan SRY genini tespit etmek amacıyla yanak içinden örnek alınarak yapılan testleri ve gerektiğinde testosteron seviyesini ölçmek için kuru kan örneği testlerini içerecek.

Bu gelişme, Dünya Atletizm Birliği’nin Şubat 2025’te başlattığı ve elit düzeyde Kadınlar Kategorisi’ne katılım kriterlerinin yanı sıra mevcut DSD (Cinsiyet Gelişim Farklılıkları) ve translara yönelik düzenlemeleri yeniden değerlendirmeyi amaçlayan paydaş istişare sürecinin ardından geldi. Cinsiyet Çeşitliliğine Sahip Sporcular Çalışma Grubu tarafından yürütülen bu revizyonun “yeni bilimsel kanıtlara” dayandığı ifade edilirken, federasyon başkanı Sebastien Coe bu adımın “Kadınlar Kategorisi’nin bütünlüğünü korumak” amacıyla atıldığını belirtti.

Ancak söz konusu uygulamaya yönelik eleştiriler de aynı gün yükseldi. Avrupa’nın interseksleri temsil eden çatı kuruluşu OII Europe, alınan bu kararın insan hakları ve bilimsel geçerlilik açısından ciddi sorunlar barındırdığına dikkat çeken kapsamlı bir basın açıklaması yayınladı. Açıklamada, uygulamaların bilimsel temelden yoksun olduğu, intersekslerin bedensel özerkliğine zarar verdiği ve genç sporcuların spordan uzaklaşmasına yol açabileceği vurgulandı.

Açıklamanın detayları şöyle:

“Bilim insanları, artık adil yarışmanın simgesi olarak gösterilen SRY gen testi yönteminin pek çok kusuru bulunduğunu vurguluyor. SRY geni yalnızca Y kromozomunda bulunmamakta; nadiren XX kromozomlarında da yer alabilmekte ve bazı bireylerde işlevsiz kalabilmektedir. Ayrıca, bazı interseks bireylerin vücutları testosterona tamamen dirençlidir; yani XY kromozomlarına sahip olsalar bile bu hormonun etkilerini göstermemektedir. Bu nedenle testler, biyolojik çeşitliliği tam olarak yansıtamamakta ve yanıltıcı sonuçlar doğurabilmektedir.

Nitekim Pieper, Schultz ve Krieger’in de belirttiği gibi, SRY genine dayalı testler yeni değil. Dünya Atletizm Birliği bu testleri 1990’larda da uygulamış; ancak yaşanan zararlar nedeniyle yedi yıl sonra uygulamaya son verilmişti. Örneğin, 1992 Barselona Olimpiyatları’nda SRY geni pozitif çıkan 12 sporcudan biri yanlış pozitif, altısı yanlış gen, beşi ise DSD bireyler olarak tespit edilmişti. 1996 Atlanta Olimpiyatları’nda da sekiz kadın sporcu hatalı şekilde dışlanmış, sonradan yarışmalarına izin verilmişti. IOC, bu testlerin yarattığı zararlardan ötürü 1999 yılında uygulamayı tamamen sona erdirmişti.

Dünya Atletizm Birliği, günümüzde de interseks kadın sporcuların (kendi terminolojileriyle “DSD sporcular”) yüksek testosteron seviyelerini düşürmelerini zorunlu kılıyor. Ancak bu uygulama, trans ve interseks kadınların daha yüksek testosteron seviyelerine sahip olmalarının performans açısından avantaj sağladığına dair bilimsel bir fikir birliği olmaksızın yürürlüğe konmuş durumda. Çünkü atletik performansı belirleyen faktörler arasında yalnızca testosteron değil; oksijen alımı, kılcal damar yoğunluğu, laktik aside tolerans gibi çok sayıda etken yer alıyor. Zaten Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nin 2016’daki 33. oturumunda Özel Raportör, interseks kadınların performans avantajına sahip olduklarına dair yeterli klinik kanıt bulunmadığını açıkça belirtmişti.

Federasyon Başkanı Sebastien Coe, Dünya Atletizm Birliği’nin kadınlar kategorisini “kararlılıkla koruyacağını” söylese de, bu açıklamanın ne anlama geldiği kamuoyunda sorgulanıyor. Çünkü interseks kadınlar da kadındır. Böylesine güçlü spor kurumlarının bilimsel araştırmaları seçici şekilde yorumlayarak kimin “gerçek kadın” olduğuna karar vermeye çalışması tepkiyle karşılanıyor.

2023 yılında yapılan son düzenlemeden bu kadar kısa süre sonra daha da kısıtlayıcı kurallar getirilmesi, dünya genelinde LGBTİ+’ların haklarına yönelik artan baskı ve ABD’deki politik gelişmelerle, özellikle Başkan Trump’ın trans kadın sporculara yönelik yasak kararıyla da ilişkilendiriliyor.

Yeni kuralların özellikle çocuklar ve ergenler üzerindeki olası etkileri ise göz ardı ediliyor. Henüz yetenekleri fark edilmeden önce bedenlerine müdahale edilmesi gerektiğini öğrenen genç sporcuların, spordan uzaklaşmaları kuvvetle muhtemel. Ayrıca bu uygulamaların uzun vadede genç bedenlerde nasıl etkiler yaratacağına dair sağlam bilimsel veriler de bulunmuyor.

Oysa spor, hayatları dönüştürme gücüne sahiptir. Spor, interseksleri güçlendirir, topluluk hissi kazandırır, sosyal becerileri geliştirir ve bedenin sınırlarına dair önyargıları yıkar. Tüm kadınlar ve kız çocukları; cinsiyet kimlikleri ya da biyolojik özellikleri ne olursa olsun, şiddet, ayrımcılık ve dışlama olmaksızın spor yapma hakkına sahiptir. Kadınlar, tüm çeşitlilikleriyle, eşit, güvenli ve onurlu bir şekilde rekabet etme hakkını hak ederler.”

“İnterseks kadın bedenlerinin patolojikleştirilmesi kabul edilemez”

OII Europe, elit düzeyden amatör düzeye kadar tüm seviyelerde interseks sporcuların insan haklarının korunmasına yönelik kararlılığını sürdürdüğünü belirtiyor. Kuruluş, bu yeni kısıtlayıcı kriterlerin sporun korunması değil, bireyler üzerindeki kontrolü artırma amacı taşıdığı görüşünde:

“İnterseks kadın bedenlerinin aşırı denetlenmesi, tıbbi müdahaleye zorlanması ve patolojikleştirilmesi kabul edilemez. İnsanların bedenlerine yapılan müdahaleler herkesin bedensel özerkliğine zarar verir. İnsanları biyolojik olarak sınıflandırma çabası ise tehlikeli bir yoldur. Dünya Atletizm Birliği Başkan Yardımcısı Arne Ljungqvist’in anılarında da belirttiği gibi, 1990’larda cinsiyet testlerine karşı verilen mücadelede şu ifadeler yer almıştı: – Cinsiyet testi açık bir istismardı, başka bir şey değil. – Bu söz, bugün de geçerliliğini koruyor.”

Bu haber ilk olarak İnter Dayanışma’nın internet sitesinde yayınlanmıştır.


Etiketler: insan hakları, kadın, spor, dünyadan
İstihdam