17/09/2009 | Yazar: Ali Erol

‘Öğretmen yetiştiren kurumlarda cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği konusuna duyarlı çalışmalar yapılmalı, bunları yapacak eğitimciler LGBTT örgütleri tarafından gerçekleştirilecek bir farkındalık e

Eğitimde cinsel yönelim ayrımcılık raporu açıklandı Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

‘Öğretmen yetiştiren kurumlarda cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği konusuna duyarlı çalışmalar yapılmalı, bunları yapacak eğitimciler LGBTT örgütleri tarafından gerçekleştirilecek bir farkındalık eğitiminden geçirilmeli.’ 

Eğitimde Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Ayrımcılığı Araştırması Ara Raporu Açıklandı
 
Kaos GL Eğitimde Ayrımcılık Çalışma Grubu, eğitimde cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığı araştırma raporunu açıkladı. Grup, LGBTT bireylerin eğitim süreçlerinde maruz kaldıkları ayrımcı, dışlayıcı, ötekileştirici pratikleri görünür kılmak amacıyla yola çıkmıştı.

 
Grup, LGBTT eğitimcilerin ve öğrencilerin yaşadıkları sorunları, deneyimlerini odak alan görüşmeler yapmaya karar verdikten sonra öncelikle LGBTT eğitimciler ile görüşmeler yaptı. 4. Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşma’da iki ayrı etkinlik gerçekleştirdi. Bunlardan birincisi LGBTT Öğrenciler Forumu, diğeri ise Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi’nde gerçekleştirilen Eğitimde Ayrımcılık Paneli oldu.
 
Çalışmaların ikinci ayağında ise ilk ve orta öğretim ders kitapları düzeyinde heteroseksizm ve heteronormativizmi inceleyecek olan Grup, LGBTT öğrencilerle de odak grup çalışması yapacak.
 
Eğitimcilerle derinlemesine mülakat
 
Kaos GL Eğitimde Ayrımcılık Çalışma Grubu, bugüne kadar farklı öğretim düzeylerinde farklı branşlardan 10 eğitimci ile derinlemesine mülâkat gerçekleştirdi.
 
Söz konusu eğitimcilerden ikisi Ankara’daki üniversitelerde araştırma görevlisi olarak çalışıyor. Görüşmecilerden biri özel bir dershanede, biri özel bir okulda (okul öncesi eğitim düzeyinde yani anaokulunda), diğer üçü ise kamuda branş öğretmeni olarak görev yapıyor. Diğer üç görüşmeci ise hâlihazırda öğretmenlik yapmıyor, biri emekli olmuş durumda, biri kendi isteğiyle ayrılmış, bir diğeri ise mesleğinden ayrılmak zorunda kalmış. Söz konusu eğitimcilerin ikisi kendisini gey, altısı lezbiyen olarak tanımlıyor. Diğer iki görüşmeciden biri transeksüel, diğeri ise travesti. Transeksüel eğitimci, öğretmenlikten ayrılmak zorunda kalmadan önce sınıf öğretmeni olarak görev yapmış.
 
Grup yayımladığı raporda, görüşmecilere ulaşmalarının kolay olmadığını belirtiyor. Bu nedenle görüşülen kişilerin adları değiştirildi.
 
‘Çünkü LGBTT eğitimciler kendilerini gizlemek istiyorlar, adlarını, branşlarını ve yaşadıkları şehirleri açıkça söylemekten çekiniyorlar, aksi halde kimliklerinin açığa çıkabileceği ve dolayısıyla meslekleriyle ilgili olarak sorun yaşayacaklarını, yaşayabileceklerini düşünüyorlar.’
 
Bu durumla ilgili olarak ‘çalışma hayatında cinsel yöneliminizi/cinsiyet kimliğinizi bastırmak zorunda kaldınız mı?’ şeklindeki soruya görüşmecilerin birçoğu benzer ‘evet’ biçiminde cevap vermiş.
 
‘Türk eğitim sistemi homofobik ve cinsiyetçi…’
 
Rapor, görüşmelerden çıkarılan sonuçları kısaca şöyle özetliyor:
 
‘Görüşmecilerin hemen tamamı işlerini kaybedecekleri endişesiyle ya bütünüyle kimliklerini gizlemek zorunda kalmışlar ya da çok sınırlı bir arkadaş grubuyla paylaşabilmişler.
 
Türkiye’de eğitim sisteminin otoriter, ataerkil ve heteroseksist değerlerle yüklü olduğu konusunda hemfikirler. Dolayısıyla bu sistemin ayrımcılığı yeniden üreten dışlayıcı/ötekileştirici bir yapıda olduğunun altını çiziyorlar. 
 
Ders kitaplarında, ders programlarında ve müfredatta cinsel yönelime ve cinsiyet kimliğine dair sağlıklı bilgilere ya hiç yerilmediğini ya da olumsuz bir biçimde yer verildiğini belirtiyorlar.
 
Üniversite öğrencilikleri sırasında aldıkları derslerde cinsel yönelimler üzerinde neredeyse hiç durulmamış.
 
Sosyal yaşamda ise gerek öğrenciliklerinde gerekse iş yaşamlarında arkadaşlarının bir hayli homofobik tutumlar takındıklarını gözlemlemişler. Bu tutumlar alay, aşağılama, küfür şekillerinde olduğu gibi, kimliklerinin açığa çıkması durumunda dışlama, tehdit, taciz ve fiziksel şiddet gibi boyutlara ulaşmış.
 
Diğer taraftan bu süreçlerde muhalif sendikal örgütlerden (Eğitim-Sen gibi) destek alamayacaklarını, bunun o örgütler içerisinde de sorun yaratabileceğini düşünüyorlar.
 
Görüşmecilerden biri ise transeksüel kimliği nedeniyle sorunlar yaşadığında üyesi olduğu sendikadan destek alamamanın yanı sıra buradan da dışlandığını dile getiriyor.
 
Görüşmecilerin hepsi yakın zamanda Türk eğitim sisteminin homofobik, transfobik, cinsiyetçi, heteroseksist ve diğer ayrımcı öğelerden arınabileceği konusunda umutlu değiller.
 
Çözüm olarak öğretmen yetiştiren kurumlarda, eğitim fakültelerinde cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği konusuna duyarlı çalışmaların yapılmasını, bunları yapacak araştırmacıların, eğitimcilerin LGBTT örgütleri tarafından gerçekleştirilecek bir farkındalık eğitiminden geçirilmesini öneriyorlar.’
 
Eğitimcilere yöneltilen sorular
 
Raporun hazırlanması sürecinde yapılan mülakatlarda eğitimcilere 8 soru yöneltildi. Bu sorular şöyle sıralanıyor:
 
  • Çalışma hayatında cinsel yöneliminizi ya da cinsiyet kimliğinizi bastırmak zorunda kaldınız mı?
  • Çalışma yaşamı boyunca kimlikleriniz ve yönelimleriniz nedeniyle ayrımcılığa, tehdide, şiddete maruz kaldınız mı?
  • Öğrencileri ile ilişkileri: Hiç LGBTT öğrenciniz oldu mu?
  • Cinsel kimlikleriniz iş arkadaşlarınız/meslektaşlarınız tarafından biliniyor mu, ilişkileriniz nasıl?
  • LGBTT örgütlerinin varlığından haberdar mısınız? Haberdarsanız nasıl tanıştınız bu örgütlerle? Aktif üye olarak çalışabiliyor musunuz?
  • Başka sivil toplum örgütleriyle ya da demokratik kitle örgütleriyle ilişkiniz var mıydı? Üyesi olduğunuz bu örgütlerin cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği konusundaki tutumları nedir?
  • Türkiye eğitim sistemi içerisinde egemen cinsel kimlikler dışındaki kimlikler kendisini ifade olanağı buluyor mu? Ders kitaplarında ya da müfredatta eşcinselliğe ya da transseksüaliteye yer veriliyor mu?
  • Eğitim sistemi bütün kimlikleri kapsayacak ve ayrımcı olmayan bir biçimde yapılandırılabilir mi? Öneriler… 
Bu sorulardan ilki olan ‘Çalışma hayatında cinsel yöneliminizi ya da cinsiyet kimliğinizi bastırmak zorunda kaldınız mı?’ sorusuna verilen cevapları öncelikle paylaşıyoruz.

Diğer sorulara verilen cevapları da bölüm bölüm kaosgl.org’da yayınlamaya devam edeceğiz.
 
Çalışma hayatında cinsel yöneliminizi ya da cinsiyet kimliğinizi bastırmak zorunda kaldınız mı?
 
Melis (Lezbiyen, Branş öğretmeni, MEB):
‘Cinsel kimliğimi bastırmak adına bir çabaya gerek duymadım fakat gizlemek adına görev yaptığım kurumda çok dikkatli oluyorum. İnanın büyük bir çaba sarf etmek gerekiyor kimliğinizi gizlemeniz için. Diyebilirim ki görevimin başında bulunduğum her saniye bir çaba içerisindeyim.’
 
Nur (Lezbiyen, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni, Emekli):
‘Tabii ki hem de nasıl. Çok samimi olduğum öğretmen arkadaşlarım dışında kimseye söyleyemedim cinsel yönelimimi. Bence söyleyememek baskıların en şiddetlisi. Bir öğretmen arkadaşınıza âşık olsanız uzun etüt çalışması yapmak zorundasınız, acaba duygularımın karşılığı yoksa ona açıldığımda bana bir zararı dokunur da işimden, çevremden olur muyum diye. Bu korkunç bir şey. Bazen aşkınızdan bile vazgeçmek zorunda kalabilirsiniz. Ayrıca eşcinsel olduğunuz okul idaresi ve öğretmenler tarafından bilinse öğretmenlikten atılabilir mi insan, bunu hukuk açısından hiç bilmiyorum. Aklıma bile gelmedi daha doğrusu araştırmak. Ama şunu iyi biliyorum: Herkes sizi dışlar ve yapayalnız kalırsınız. Dostlarınız bile istemeseler de sizden uzaklaşabilir. Hukuk yanınızda olsa, işiniz olsa ne yazar. Toplumsal kazanımlarla hukuksal kazanımlar bir arada olmayınca eşcinsellerin hiçbir kurumda mutlu çalışabileceğine inanmıyorum.’
 
Ali (Gey, İngilizce öğretmeni, MEB):
‘Kendimi saklamak durumunda kalıyorum ister istemez. Özellikle de bulunduğum çevre küçük ve dindar olduğu için temkinli davranmak zorundayım.’
 
Helin (Travesti, Sosyal bilgiler öğretmeni, Dershane):
‘İş hayatımda imkânsız böyle bir şey biliyorsun ki zaten trans kimliği geçtim eşcinsel kimliğimi de zaten gizlemek zorundayım. Hiçbir şekilde orda bunu söyleyemem. Hani okul dönemi eğitim hayatı başladığında iki kimlikle yaşıyorsunuz bir kendi gerçek kimliğiniz sabah saat 07.50 de bu kimliği bırakıyorsunuz, akşam 06.20 de gerçek kimliğinize dönüyorsunuz böyle bir yaşam. Yani 12 saati sahte 12 saati gerçek.’
 
Güniz (Lezbiyen, Anaokulu öğretmeni, Özel okul):
Eşcinsel kimliğinin çalıştığı kurumun yönetimi tarafından öğrenilmesi halinde işine son verilip verilmeyeceği sorusuna: ‘Tam olarak kestiremiyorum ama büyük ihtimalle olumsuz bakarlar diye düşünüyorum.’ biçiminde cevap veriyor. 
 
Burak (Gay, Araştırma görevlisi, Eğitim Fakültesi):
Bir devlet üniversitesinde araştırma görevlisi veişini kaybetme kaygısını şu sözlerle ifade etti: ‘Yani şimdi burası bir devlet üniversitesi böyle bir olasılık var ve bunun yasal boyutunu gerçekten bilmiyorum. Eşcinsellik, benim hatırladığım ya da bildiğim, yanlış bilme ihtimalim çok yüksek, yüz kızartıcı suçlar arasında filan geçiyordu, bir zamanlar. Öyle hatırlıyorum.
 
…belki bölümdekiler bunu bir şekilde sindirebilirdi ama hani bir kere bu öğrenildiğinde… Şöyle söyleyeyim çok net işimi kaybetme olasılığım var birincisi bu, ikincisi işi kaybetme olasılığım olmasa bile hani bir eşcinsel olduğumu üniversitedekilere söylediğinde hayatım çok zorlaşacak. Çalışamayacaksın yani çalışmak istediğin gibi çalışamayacaksın.’
 
Gözde (Lezbiyen, Araştırma görevlisi, İletişim Fakültesi):
Bir başka devlet/kamu üniversitesinde araştırma görevlisi olarak çalışan Gözde ise kimliğini gizlememekle birlikte çalıştığı kurumun yönetiminin kimliğini öğrenmesi konusunda da herhangi bir çaba içerisinde olmadığını söylüyor:
 
‘Bastırmak yönünde bir çabam olmadı. 2002’den beri açık bir eşcinselim ama bu açıklığımın zorunlu kimi sınırları var. Cinsel yönelimimi doğrudan gizlediğimi söylemem mümkün değil ancak yönelimimin idari düzeyde bilinmesi noktasında herhangi bir çabam da olmadı. Çalıştığım kurumda benimle yakın denebilecek kişisel ilişkisi olan arkadaşlarımın büyük bir kısmı cinsel yönelimimden haberdardır. Diğer iş arkadaşlarımdan da yönelimimi saklamak yönünde bir çabam olmaz. Henüz idari düzeyde bu konuda herhangi bir sıkıntıyla karşılaşmadım ama karşılaştığım koşullarda yönelimimi gizlemeyi düşünmem.’
 
Sinem (Transeksüel, Sınıf öğretmeni, İstifa etmiş):
4 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra transeksüel kimliğiyle eğitim sistemi içerisinde varolmasına imkân verilmediğini anlayarak istifa etmek zorunda kalmış. Cinsel kimliğini özgürce yaşayabilseydi öğretmenlikten asla istifa etmeyeceğini söylüyor.
 
‘Küçük şehirdeydim, hafta sonları zaman kaybetmeyeyim diye uçakla İstanbul ya da Ankara’ya gidiyordum, süsleniyordum, efemine oluyordum, bir şekilde cinsel kimliğimi iki günlüğüne yaşamak için. Ankara’da Grafiti vardı, İstanbul’da bir sürü bar vardı, gidiyordum cinsel kimliğimi yaşıyordum. Pazar günü akşam bütün makyajımı silip köye dönüyordum, ne bedenim ne de cüzdanım dayanıyordu.
 
…öğretmenliğimle, öğrencilerimle barışıktım, çok da seviyordum… Bir yandan da cinsel kimliğim var. Öğretmen arkadaşlarım, bilmeyenler(cinsel kimliğini bilmeyenleri kastediyor) hafta sonu Van’a gidiyorlar. Erkekler bir araya gelince ya kahveye giderler ya geneleve giderler, sen neden gelmiyorsun diyorlar, götürüyorlar, kadına gir diyorlar, ben ısmarlayacağım diyorlar. Hafta sonu kaçayım diyorum, kimliğimi yaşayayım diyorum, bu sefer bedenim yorgun düşüyor, gitmezsem psikolojim bozuluyor.’
 

Etiketler: insan hakları
İstihdam