12/01/2009 | Yazar: Kaos GL
Ursula Le Guin'in bir kitabında usta büyücü çırağına der ki: ''Bizim sanatımız başka sanatlara benzemez, çok dikkatli olmak zorundayız, çünkü yaptığımız her şey ya hayra ya da şerre h
Ursula Le Guin'in bir kitabında usta büyücü çırağına der ki: ''Bizim sanatımız başka sanatlara benzemez, çok dikkatli olmak zorundayız, çünkü yaptığımız her şey ya hayra ya da şerre hizmet eder.'' Hangi alanda olursa olsun eğitimcilerin ve öğretmenlerin en büyük sorumluluğu meslek ahlakına sahip olmaktır. Asgari etik olarak bir eğitimcinin demokratik perspektife sahip olması, öğrencilerine karşı insancıl ve hoşgörülü olması ve eğitimci kimliğinin ona verdiği geçici imtiyazları çıkar amaçlı kullanmaması gerekir.Bu yüzden de bizzat eğitimde yozlaşmanın sonucu olan cinsel istismar, şiddet, taciz gibi olguların cesaretle üzerine gidilmesi, ülkemizde demokratik bir eğitim sisteminin gelişmesi açısından son derece önemlidir.
Sanat alanında etik ve eğitmen sorumluluğu, üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir meseledir. Dünyanın hemen her yerinde, usta-çırak ilişkisinin öne çıkması, bedenin bir enstrüman olarak kullanılması gibi durumlar nedeniyle sanatçıların toplumsal sorumlulukları, vicdani ve etik ilkeleri olması gerektiği kabul edilir. Ancak Türkiye'de sinema-televizyon, popüler müzik endüstrisi ve sanat eğitimi veren kurumlara bakıldığında, toplumsal yozlaşmaya paralel birçok olumsuzluğun yaşandığına şahit oluruz. Genelde dedikodu ve magazin malzemesi yapılan bu sorunların, ilkesel bir çerçevede tartışılamadığını rahatlıkla görebiliriz. Sanat alanında mağduriyete uğrayanların da hak arama mücadelesinde ciddi hukuki engeller ve önyargılı davranışlarla karşılaştığı söylenebilir.
Tüm bu yukarıdaki olgulara paralel, yaklaşık 10 yıldan beri kanayan bir yara haline dönüşen tiyatro eğitiminde cinsel taciz vakasını hatırlatmak gerekir. Kamuoyunda Esatoğlu vakası olarak bilinen mesele şudur: Mehmet Esatoğlu adındaki tiyatrocu, çalıştığı birçok kurumda eğitimci etiğini kötüye kullanarak kadınlara yönelik cinsel istismar ve taciz suçlarını işlemiş bir kişidir. Bu yüzden de çalıştığı birçok eğitim kurumdan ve sivil toplum örgütünden uzaklaştırılmıştır. Bu konudaki tüm belgelere ulaşmak için http://www.iatp-web.org adresindeki Eğitimde Cinsel Taciz dosyasını inceleyebilirsiniz. Tüm bu suçları işleyen kişinin, hakkında yapılan protestolara, yazılan yazılara rağmen, "hiçbir şey olmamışçasına" gündemi işgal etmesi vicdanen kabul edilebilecek bir durum değildir. Eğitim verdiği öğrencilerini ve kadınları taciz eden bir kişinin eğitimcilik yapması asla kabul edilemez.
Biz aşağıda imzası olan eğitimciler, tiyatro eğitiminde cinsel taciz iddialarını doğrulayan tanıklık ve belgelerin ışığında, Mehmet Esatoğlu'nun tiyatro eğitimi verirken taciz suçları işlediği konusunda vicdani bir kanaate ulaşmış durumdayız. Bu yüzden de,
Tüm kurum ve çevrelerin konuya gereken önemi vermesini,
Duyarsızlık anlamına gelebilecek tutumlardan vazgeçilmesini,
Mehmet Esatoğlu'nun kamuoyu önünde hesap vermesini talep ediyoruz.
Eğitimin yozlaştırılmasına ve sanatta tacize karşı çıkan tüm kişileri, eğitimcilerin başlattığı imza kampanyasına desteğe ve sorunun kalıcı çözüme kavuşması için duyarlı olmaya çağırıyoruz.
Etiketler: insan hakları, eğitim